bc

Askerin Hatunu+18

book_age18+
8.6K
TAKİP ET
123.3K
OKU
dark
family
HE
second chance
arranged marriage
curse
heir/heiress
drama
sweet
bxg
serious
kicking
city
war
cruel
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

2025 Aşk nöbeti yarışması 'İLHAM ÖDÜLÜ' sahibi🏆🏆🏆

+18 içerir (Yıllar önce imam nikahı ile Zoraki evlilik yaptıktan sonra Azem Devran, Geşayı terk eder ve Asker olduğu için görevinin başına döner. Konakta türlü türlü eziyetlere maruz kalan Geşa ise bu zulümden kurtulmak ister ve gizliden gizliye hep istediği askerlik için çalışmalara başlar. Kaderinin kilit noktası olan o gece, kaynanası onu bir adama satacakken Askeri akedemi okuluna alındığını görür ve oraya gider... Kaderin cilvesi de buradadır çünkü oraya gittiği zaman onu yıllar önce terk eden kocasını Yüzbaşı Devran olarak görmeyi beklemez, o dakikadan itibaren ikili arasında şehvetli bir aşk başlar❤️‍🔥)

Avluda sert bir sessizlik vardı. Spot ışıkları kızların üzerine dikilmiş, hepsi sıra halinde duruyordu. Yüzbaşı Devran’ın sesi, paslı bir bıçak gibi havayı yardı:

“Koğuşta hırsızlık şüphesi var! Hepiniz burada hesap vereceksiniz!”

Kızlar birbirlerine bakıyor, kimileri korkudan tir tir titriyordu. Sinan ile Alp sırayla üst araması yapıyordu. Sinan hızlıca geçip bakış atıyor, Alp daha sert davranıyordu.

Alp tam Geşa’nın önüne geçtiğinde Devran’ın sesi keskin bir emir gibi yankılandı:

“Dur!”

Alp şaşkınlıkla geriye çekildi. Devran’ın bakışları Geşa’ya kilitlenmişti. Gözleri, sanki bir şeyi hatırlamak istercesine uzun uzun inceledi onu.

“Adın ne?” dedi.

Geşa, yutkundu. Kalbi küt küt atıyordu. Eğer kendi adını söylerse, her şey ortaya çıkabilirdi. Dudakları zorla aralandı:

“…Arya.”

Devran başını hafif yana eğdi, gözlerinde şüphe kıvılcımları parladı.

“Arya… kenara geç.”

Geşa dizlerinin bağı çözülmüş gibi kenara adım attı. Diğer kızların üst aramaları bitmişti. Sinan omuz silkerek, Alp de homurdanarak başını çevirdi:

“Kızlarda bir şey yok, yüzbaşım.”

Devran bakışlarını tekrar Geşa’ya çevirdi. O an, avludaki tüm sessizlik ona yüklenmiş gibiydi.

“Şüphelerin yoğunlaştığı insan sensin… Arya!” dedi, sesi sertleşerek.

Geşa geri çekilmek istedi ama onun ağır adımları üzerine geldi. Devran yüzünü eğdi, sesini neredeyse fısıltıya indirdi:

“Soyun… küçük sıçan!”

Geşa’nın gözleri dehşetle büyüdü. Diğer kızlar nefeslerini tutmuş izliyordu. Bir asker adayı olarak emre itaatsizlik edemezdi. Dişlerini sıktı, öfkeli bir hışırtıyla üniformasını çıkardı. Üstündekileri birer birer attı. En sonunda iç çamaşırlarıyla kalmıştı. Omuzları öfkeyle titriyor, bakışlarını yere indiriyordu.

Devran’ın bakışları bir an için irkildi. Çünkü gözleri Geşa’nın boynuna takıldı.

O kolye…

Kod adının şerefine yaptırmış ama en son olaylı bir şekilde konaktan çıktığı için odasında unuttuğu kartal işlemeli kolye asılıydı.

Devran’ın nefesi kesildi. Yavaş, ağır bir adım attı. Yüzünde bir öfke ve şaşkınlığın çarpık karışımı vardı.

“Adın ne küçük sıçan?” dedi yeniden, bu defa sesi daha tehditkârdı.

Geşa başını eğdi, dudakları titreyerek söyledi:

“Arya, yüzbaşım.”

Devran’ın gözlerinde karanlık bir ışık yandı. Histerik, neredeyse deli bir gülümseme yüzüne yayıldı. Birkaç adım daha atıp Geşa’nın üzerine eğildi, yüzü yüzüne değecek kadar yaklaştı.

“Tam adın ne?” dedi, kelimeleri dişlerinin arasından sızarcasına.

Geşa nefesini tuttu. Artık saklanacak yeri yoktu. Gözleri yanaklarından süzülen yaşlarla parladı.

“…Arya… Geşa.”

O an Devran’ın kalbi göğsünde patladı sanki. Gözlerini kapadı, ellerini yumruk yaptı. Onun karşısında yıllarca unutmaya çalıştığı, kaçtığı ama asla silemediği kadın vardı. Karısı. İmam nikâhlı karısı.

Avlunun sessizliği bu kez onların nefesleriyle bozuldu. Geşa yarı çıplak, titreyerek karşısında duruyordu. Devran’ın eli havada kaldı — ona dokunmak ile onu boğmak arasında gidip gelen bir el…

Ama kolyesine, boğazına, gözyaşlarına baktıkça öfkesiyle arzusu birbirine karışıyordu.

“Sen… benim…” diye fısıldadı, sesi hem lanet hem dua gibiydi.

“Bittin sen, küçük sıçan!”

Adımları sertçe yere vurdu, bir kez daha ona döndü. Gözlerinde acımasız bir parıltı vardı.

“İç çamaşırlarını da çıkar!”

(Tamamen kurguya dayalı bir hikayedir, gerçek kurum ve kuruluşlarla alakasızdır)

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Kartal operasyonu 🦅
AZEM DEVRAN- BÖLÜM×1 Hakkari’nin dağları… Buraya atılan her adım bir ölüm riski. Gözlerimi dar ve karanlık mağara girişine diktim. Gövdem gergin, reflekslerim tetikte. Her an bir çatışma, bir tuzak gelebilir. Adım Azem Devran; Ama Dağlarda adım Kartal. Kod adım Kartal. Bir kartal gibi gözlerim dört bir yanı tarıyor, kanatlarımı açmaya hazır bir avcı gibi, ama içimdeki lanetli ruh bazen bunu unutuyor: Tek istediğim, oraya girip işi bitirmek ve sağ salim çıkmak. “Fırtına, üstten ışık ver. Pençe, sağ kanadı kes. Çelik, benimle gel, girişte bekle,” diye fısıldadım ekibe. Herkes biliyor; burası ciddi. Burada hata yok, yoksa… Sikerler. Mağara girişi karanlık bir ağız gibi önümüzde duruyordu. Taşlar gevşek, rüzgar acımasız, nefesimiz bu soğukta buharlaşıyordu. Bir adım attım, ekibim arkadan takip etti. “Fırtına ışığı az aç! amınakoyayım senin!” Pençe sağdan sızıyor, gölgesi kayaların arasında kayboluyor. Çelik de benimle, sessiz ama tehlikeli bir gölge gibi. Burada sessizlik ölüm kokuyor. Ve sonra duyduk… zincirlenmiş sesler, boğuk bir bağırış. Profesör Taşbaşı… yaşıyor ama kaçırıldığını bilmek… lanet olsun, zamanla yarışıyoruz. “Hazır mıyız?” diye sordum kendime, yüksek sesle değil, ama ekip hissetti. Burada her kelime, bir adım ölüme yaklaştırıyor. İlk gözüme çarpan düşman… bir sikik, elinde tüfek, şaşkın ama tetikte. “Siktir!” diye fırladım, tek kurşunla kafasını dağıttım. Yanımdaki Pençe zaten sağdan dalıyor, iki tane daha aşağıda… Fırtına havadan ışık veriyor, sanki ölüm melekleri gibi aydınlatıyor yolu. Mağara dar, taşlar kaygan. El bombaları, silah sesleri, bağırışlar… her şey bir kaos içinde. Çelik birini indiriyor, ben diğerini. Bu işi hızlı bitirmeliyiz. Profesör arkada zincirlenmiş, korkudan titriyor. “Geldik profesör, güvendesiniz artık!” Birkaç hamleyle zincirleri kırdım, Profesör’ü omzuma alacak şekilde sardım. Arkadaşlarım da düşmanları dağıtıyor. Çatışma şiddetiyle her an bir kurşun gelip kafamı patlatabilir ama umurumda değil. Sonunda, mağaranın çıkışına ulaştık. Çıkış dar ve açık… ama Fırtına’nın hava desteği var. Helikopterin sesi uzaklarda, ama yaklaşıyordu. Çelik ve Pençe sağ salim çıkıyorlar, ben Profesör’ü taşıyordum. “Haydi lan, burdan siktir olup gidelim!” Bir patlama… mağara girişinde düşman son bir hamle yaptı! Fırtına üstten bir patlama gönderdi hızla, hepsi geberdi! Helikopterin inişine yetiştik. Adrenalin damarlarımda Fırtına gibi, yüzümde bir gülümseme: İş tamam. Kartal görevini bitirdi. Şimdi tek düşündüğüm şey... Siktir et, Bir sigara yeterli...

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

HÜKÜM

read
224.0K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
522.4K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook