Rüya Askeri'nin devam kitabıdır.
"Durumu gittikçe kötüleşiyor." diye konuşan babamın sesini duymamla birlikte inmek üzere olduğum merdivenlere oturarak sessizce aşağıda konuşmaya devam eden anne ve babamı dinlemeye başlamıştım. Son birkaç haftadır kendi aralarında, normalde olduğundan daha yoğun bir soğukluk olduğunu fark etmiştim ve nedenini de merak etmiyor değildim. "Belki de teklifi kabul edip onu hastaneye yatırmalıydık."
"Neden bahsediyorsun sen? Bu sürece evde devam etmek için ne kadar dil döktüğünü unuttun mu?" diye konuşan annemin sesini de duyduğumda iyice konuşmalarına dikkat kesilmiştim. Söylediklerini kafama bir bir not ederken bir yandan da ne hakkında konuştuklarını tahmin etmeye çalışıyordum.
"Bunu çocuk hala sağlamken söylemiştim, labaratuvar ortamı onu öldürecek gibiydi çünkü."
Ah, anladım. Benden bahsediyorlar...
Fantastik bir dünyaya reenkarne edilmesinden iki yüz yıl sonra, biraz eğlence bulurum amacıyla girdiği zindandaki üç yakışıklı gençten hayatının teklifini alan Ariana Sawyer, bir anda kendisini taht savaşlarının ortasında bulur.
Uzun yıllar boyunca süren korkunç bir savaşın bitmesine fırsat bile kalmadan ailesi öldürülen ve dört duvar arasına hapsedilerek denek yapılan yüzlerce çocuktan sadece birisiydim, oysa eski güzel yaşantım, bu kabus gibi günlere pek de uzak değildi...
Her şey bir anda yerle bir olmuştu.
Korkunçtu..
Yine de pes edersem, nasıl güçlü ve cesur babamın biricik kızı olabilirdim ki... Buradan kaçmalı. yoluma devam etmeli ve bulduğum ilk fırsatta geri dönüp aileme bunları yapanlardan hesap sormalıydım.
Gizemlerle örtülü yolculuğumun sonunda beni bekleyen şey neydi? İntikam mıydı, yoksa ölüm mü?..