Alamut'un Gölgesi - Bir Selçuklu CasusuGüncellenme zamanı Dec 12, 2025, 12:33
Alamut’un GölgesiAlamut’un Gölgesi: Bir Selçuklu Casusu Selçuklu Devleti’nin en büyük Veziri, en sadık askeri olarak gönderdiği adamın, en büyük tehdide dönüşmesini izleyin.Yıl 1093. Yer, Fars toprakları.Selçuklu İmparatorluğu, doğudan gelen düşmanlardan çok, içindeki görünmez bir zehirle sarsılmaktadır: Hasan Sabbah ve onun suikastçı Fedaileri. Terör, kalelerden saraylara yayılmakta, devletin nizamını tehdit etmektedir.Bu kaosu bitirmek için, kudretli Vezir Nizamülmülk, en keskin ve en zeki casusunu, Yusuf bin Abdullah'ı görevlendirir. Yusuf, Selçuklu’nun kılıcıdır, ancak bu görevde kılıç kınında kalmalıdır. Kimliğini, inancını ve adını terk ederek, Sancak adıyla Alamut Kalesi’nin karanlık labirentine sızmak zorundadır.Geri dönüşü olmayan tek yolculuk, ruhun derinliklerine yapılan yolculuktur.Sancak’ın ilk görevi, bir Fedai olduğunu kanıtlamak için masum bir kadıyı öldürmektir. Bu kanlı mühürden sonra, Alamut’un gözetmeni Rumi’nin bitmek bilmeyen şüpheleriyle, Hasan Sabbah’ın psikolojik manipülasyonlarıyla ve kendi ahlaki sınırlarıyla mücadele edecektir.Ancak Sancak, Nizamülmülk’e düzenlenen suikast planlarını ve Alamut'un tüm askeri sırlarını öğrendiğinde, kendini Üstat'ın en yakınındaki, en tehlikeli konumda bulur. Artık tek bir amacı vardır: Öğrendiği bilgileri dışarı çıkarmak ve binlerce masumun hayatını kurtarmak.Sancak, ya Selçuklu’yu kurtaracak bir kahraman olarak ölecek, ya da Alamut’un karanlığına hapsolmuş bir hain olarak yaşayacaktır.Sancak, tarihin akışını değiştirmek için her şeyi göze aldı. Peki bu, kaçınılmaz sona engel olmaya yetecek miydi?