Anne, yazar, öğretmen ve öğrenci aynı zamanda hem işçi hem ev hanımı daha bir sürü şey olmak zorunda olan biri...
Yazmaya aşık hayalperest, Yalnızlıklar Diyarından bir Yalnız...
Yüksek dozda şiddet, kan ve işkence içermektedir!
Deliliği dillere destan, özel yetiştirilmiş Yüzbaşı Fatih Keskin ve ekibinin her biri bir orduya bedel timi Kızıl Hilâl ile birbirinden zor ve imkansız görevlerin altından kalktıkları nefes kesici maceralarına tanıklık edeceğiz. Ve tabii aşklarına, göze aldıkları imkansızlıklarına, kayıplarına, fedakarlıklarına gönlümüzü bırakacağız.İmkansızın başladığı yerde Deli Yüzbaşı biter..."Cana can, kana kan hakkımdır intikam! "
Aşk neydi? Ruhu yaralı bir adamın her şeyiyle tutunduğu o kadın, ömrü beklemekle geçmiş, nazeninliğine ömür feda edilir o kadın... Elinin kınası kurumadan hayata yenilen Feride...
İlmek ilmek aşkın ve gözyaşının işlendiği bir kitap...
GERÇEK BİR HAYAT HİKAYESİNDEN UYARLANMIŞTIR.
Kopan düğme Eylül'ün ayaklarının dibine düşerken Galip gözlerini Eylül'ün gözlerinden ayırmadan, "Evet çok kalın kafalıyımdır! " diyerek bir düğmesini daha kopardı. "Laftan da anlamıyorum! " demesiyle bir tane daha kopardı. "Sözden de anlamıyorum! " ve bir tane daha. "Oldukça kabayım! " bir düğme daha yeri boyladı. "Zorbayımda aynı zamanda! " son düğmede yerle buluşurken, Galip yüzünde yaptığından gayet memnun bir ifadeyle Eylül'ün gömleğini kollarından sıyırdı. Eylül çattığı kaşları ve sıktığı dişleriyle bakarken burnundan soluyordu."Başın göğe erdi mi?! " diye sordu sinirle. "Daha değil " diyen Galip Eylül'ün pantolonunun düğmesini açtı. Eylül gözlerini gözlerinden ayıramayıp itiraz edemedi. Galip kalçalarından aşağı ittiği pantolonu ve iç çamaşırını dudakları teninde iz bırakırken eğilerek bacaklarından çıkardı. Doğrulup kendi tişörtünü çıkarıp yere attı. Eylül'ün sütyenini çıkarıp diğer elbiselerin üzerine attı. Üryan bir şekilde elleri arasında kalan Eylül'ü belinden kavrayıp kendiyle birlikte duvara yasladı. Belindeki elleri kalçalarına inerken Eylül'ün tenine düşen ateş tüm bedenine yayılıyordu. Galip'in elleri büyük bir zevkle Eylül'ün teninin her kıvrımında dolandıBazen ne yaparsanız yapın hayat size dönüp tebessüm bile etmez. Hele ki bir sonbahar Eylül-seniz.
Adımdan mıydı kaderime sükut düşmesi... Adımdan mıydı her söze lâl olmak... Adımdan mıydı cevabım olduğu halde her soruya susmak... Ben Meryem, Allah'tan korkmamakla, kirlenmekle suçlanan ben anamın doğurduğu günkü kadar tertemizim... kimse bana inanmayı tercih etmesede ben susarak veriyorum savaşımı. Sabır ile sebata çıkacağım.