Cüneyt, nefret ettiği özel yönetici asistanı Güneş'i yürüme engelli kardeşi Ömer'le evlendirmeye karar verirken, bir gece Güneş'le birlikte olunca, Güneş'in babasının zoruyla Güneş'le evlenir!........
Son sınıf edebiyat öğrencisi olan Maya, sosyal fobisi vardır. Bundan dolayı hiç kimseyle arkadaşlık kuramadığı gibi hoşlandığı çocuğa da açılamaz. Fakat yatay geçişle sınıfa gelen Mert'le hayatı değişir...
Şirketin başına geçebilmesi için en az üç yıl evli kalması gereken Yiğit Ali, kardeşinin arkadaşı olan Ladin'e anlaşmalı bir evlilik teklifi eder. Ladin, evliliğe karşı biri olsa da içinde bastıramadığı bir anne olma isteği vardır. Yiğit Ali'nin ona sunduğu "Üç Yıllık Evlilik Sözleşmesi" onun için mükemmel bir fırsattır.
Ne var ki imzalar atılmadan Ladin, Yiğit Ali'ye aşık olur ve Yiğit Ali'nin de kendisini sevmesini ister. Fakat işler beklediği gibi gitmez; çünkü Yiğit Ali, geçmişinde yaşadığı ihanetten dolayı aşktan uzak bir adamdır...
Rezvan Ağa, sevdiği kadının üzerine kuma gelmesin diye "Zayan’a kızını kuma diye vermeye kalkan kim olursa kızını nikâhıma alır, kanıyla birlikte ayaklarımın altında süründürürüm!" diye büyük bir yemin eder...
+18 YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER VAR...
Zeli, tarot falında eski sevgilisiyle 41 gün geçirmesi gerektiğine dair bir işaret alır ve hazırlıklara başlar.
Fakat işler umduğu gibi gitmez ve sevgilisiyle geçireceği 41 günü hiç tanımadığı sinirli, öfkeli bir mafya olan Yağız Efe KARAKURT'la geçirmek zorunda kalır! Aynı evde 41 gün boyunca mahsur kalan Zeli ve Yağız Efe, evden çıkabilmek için birlikte yerine getirmeleri gereken günlük görevler var! Fakat günler ilerledikçe görevler de ilerliyordu ve Zeli'nin bedeni ve kalbi bu görevleri yerine getirmeye dünden razı olsa da Mafya Yağız Efe, için bu geçerli değildi!..
Mirası alabilmek için daha önce birbirlerini hiç görmemiş iki kuzen olan Alen ve Oğuz, bir yıl sürecek zoraki bir evlilik yapar! Fakat Oğuz'un dış görünüşü, Alen'in bu zoraki evliliği bir yıllığına dahi kabullenmesini imkânsız hâle getirir! Ta ki, bir gün geçirdiği kaza her şeyi değiştirene dek…
Okulun düzenlediği geziye katılan İysem, gezi sırasında meydana gelen depremle bir çıkış yolu ararken, ansızın açılan bir kapıdan içeri girer. Ancak adım attığı yer, onu bambaşka bir zamana götürür...
Önüme bırakılan sözleşmeye bir de masadaki kaleme bakıp duruyordum. İki seçimim vardı: Ya bu sözleşmeyi imzalayıp bir yıl içinde karşımdaki adama bir çocuk vereceğim ya da elimdeki her şeyi kaybedeceğim! Elim titreyerek kaleme giderken "İmzaladığın andan sonra geri dönüşü yok!" diye tok sesle konuştu.
Gözlerimi ona çevirip farkındayım der gibi baktım. Ardından kalemi elime alıp sözleşmeyi imza attım!
Yerinden kalkıp önümdeki dosyayı aldı. Dosyaya göz atıp ardından üstten bana bakarak "1 yıl sonra özgürsün!" dedi.
Cevap vermedim. Zaten o da beklemedi. Dosyayı masasına bırakıp koltuğuna oturdu.
"Buradaki işin bitti. Evine gidip hazırlıklara başla. Fazla uzatmadan sade bir nikahla her şey bitsin!" diye bariton bir sesle konuşunca bu adamın neden çocuk istediğini merak ediyordum. Yani hiçte çocuk sevecek birine de benzemiyor...
"Beni süzmeyi bırak!" dediğinde başımı sağa sola sallayıp "Sadece daldım." dedim.
İnanmayan gözlerle bana baksa da başka bir şey söylemeden ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerlerken "Sadece 1 haftan var! Haftaya bugün evli olalım!" dedi.
"Neden!?" diye aptalca bir soru sorduğumda artık her şey için geçti.
"Seni ilgilendirmez! Sen dediklerimi yap yeter!"
İtiraz kabul etmeyen sesiyle ona döndüğümde kendisi bilgisayara dönmüştü. Kaderime razı gelip tamam diyerek odadan çıktım. Çıktığım gibi yanağımdan süzülen yaşa engel olamazken "Her şey bir yıl sonra yine eskisi gibi güzel olacak!" diye kendimi ikna etmeye çalıştım...
Berzan Ağa, çocuğu olmadığı için kuma alacakken kuma olarak istediği Mizgin'in "Kuma gitmem! Sana çocuk vermeyen kadının yanında da yeri yoktur! Karını boşa anca evlenerim!" diye şart koşmasıyla Berzan Ağa öfkeden çılgına döner!..
İkisi de istemeden, kaderin oyununa yenik düşmüşlerdi. Adam, genç kızı o uçurumun kenarından çekip aldığında tek düşüncesi onun hayatını kurtarmaktı. Ancak dedikodular hızlı yayılmış, yardım eli uzatan bu adam, bir anda kızın namusu için evlenmesi gereken kişi ilan edilmişti. Her ikisi de gönülsüzdü; birbirlerine yabancıydılar...
Dilda alışmak için Riyad Ağa'dan zaman isteyecekken Riyad Ağa "Soyun kansızın kardeşi!" diye emretmesiyle vücudu buz keser!..
★★♠︎★★
Sevdiği adam için bedel olmaya razı olan Dilda'yı gelin gittiği konakta hiç iyi şeyler beklemiyordu...
+18 YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER VAR...
Ağzıma kapanan sert bir elle bağırmam engellenirken korkuyla etrafa baksam da ara sokakta olduğum için birinin sesimi duyup yardıma gelmesi imkânsızdı. Korkudan gözyaşlarım akarken açılan araç kapısıyla “Patron zorluk çıkarıyor!” dedi.
“Ayağından vurun!"
Yanımdaki adam silahını çıkardı. Silahı ayağıma doğru doğrultunca korkuyla başımı salladım. Ayağıma değen kurşun ses çıkarmayıp acı dolu çığlığım ağzımdaki el tarafından engellense de öldüğümü hissediyordum.
“Arabaya bindirin sesini çıkarmaya devam ederse yaraya tuz ekleyin!”
Soğuk ses kanımı dondurduğu gibi, dudaklarımı ısırıp ağlamamak için kendimi sıktım. Bir adam beni ittirerek araca sokarken sert adam “Cehennemine hoş geldin oruspu!” dedi...
Kapının hızlı ve sert vurulmasıyla annem aceleyle bizi kilere götürmesi bir oldu. Annem kiler kapısını üzerimize kilitleyip burada sessizce kalmamızı söyledikten sonra adımları kapıdan uzaklaştı. Daha sonra kulağımızda doluşan patlama sesleriyle kardeşime sarıldım...
Sevgi her şeyin cevabı değildi! Sevmek bazen yok olmaktır. Ölüme götüren sevgiyi seve seve kucaklamak doğru mudur?
Verilen sözler ne çabuk unutuldu ya da unutmaya neden ve zaman mı arıyordu?
Soruların cevabı kitapta...