Aşk.; Bazı insanlar için cennetten çıkmış bir ödülü andıran bir duygu olurken bazı insanlar için dünyanın en işkenceli cezasına benzer. Nereye adım atacağınızı bilemez eninde sonunda onun adımlarını takip edersiniz. Bu duygu da yanmamak diye bir kaide yoktur. Her zaman yanarsınız.
Adımlarını kapıya doğru geri geri atarken aslında onun kollarının arasında olmak istediğini biliyordu. Ancak bildiği tek şey bu da değildi. Onun kollarının arasında olmak ona mutluluktan ziyade acı da getirecekti.
Tıpkı aşk gibi..
"Bana benden ne kadar uzağa gidersen git eninde sonunda kalbin seni bana getirecek demiştin." Rose, derin bir nefes alarak ona baktı. "Ne senden kaçabiliyorum ne de senle olabiliyorum.."
Adımlarını kendisinden kaçan Rose'a çevirdi. Birkaç adım atarak aralarındaki mesafeyi kapattı. "Bu ne biliyor musun?"
"Ne?"
Devam etti. "Her ne kadar birbirimizden uzak kalmak istesek de ben sana gelmekten alıkoyamıyorum kendimi. Kalbim senin durağına uğramak istiyor. O duraktan asla ayrılmak istemiyorum. Yanacağımı bilsem de yanmak istiyorum.."
"Rose kendisini duyacağı bir şekilde fısıldadı. "Tıpkı aşk gibi.."
"Kalbin ne tür bir uyuşturucu Berceste'm? Ne ondan kaçabiliyorum ne de onsuz yapabiliyorum.."
Ruhum cümlesi karşısında dizlerinin üzerine düşmüştü. Onun cümlelerinde onu hissetmek ve onun ruhunda kendimi görmek, dudaklarımda kırık bir gülümseme oluşturmuştu.
İnsan kendi ölümünden kaçamazdı.
"Ben senin müptelanım Berceste. Dudaklarının arasından çıkan o nefese, söylediğin her kelimene... Ben sana bağımlıyım."
"Sizce bilinmeyeni sorgulamak ne kadar doğru?" ADIM I - X
...Ama cevabınız evet ise; sizce bilinmeyeni sorgulamak ne kadar doğru? Bilinmeyen her şey olabilir. Bir duygu, bir nesne bir müzik ya da bir his. Bilinmeyeni sorgulamanın vermiş olduğu riski alıyor musunuz?
Bilinmeyeni sorgulamak dipsiz bir kuyuya benzer. Siz hangi tarafta olacaksınız? Çözüme ulaşan taraf mı yoksa dipte sonsuzluğa mahkum kalan taraf mı?
"Sev..." dedi, gözlerinde gördüğüm acıya rağmen benden bir uzaklaşmayı başarmıştı. "Önce kendini, sonra başkasını.."
"Bilirsin beni, denizden korkarım. Yüzemem. Ama bak.." dediğinde bakışlarını arkasında görünen denize çevirdi. "Şimdi ona geldim. Ne kadar garip değil mi?""
Başımı onu onaylarcasına salladığım zaman arkasını bana döndüğünde kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı ve güldü.
"Denizden korkan bir adam ölümü için denizin kucağına koşuyor."