PLANLI PROGRAMLI

1718 Kelimeler
Yurttaki odama girdiğimde onu görüyorum. Ufak tefek, gözlüklü, kumral, benim yaşlarımda bir kız. Bana şaşkınlık içinde hafiften gülümsüyor. Öyle bir dalmışım ki odaya böyle bir tepki vermesi oldukça doğal. Koşarak geldiğimiz için sıklaşan nefesimle konuşmaya çalışıyorum: -''Merhaba! Ben de oda arkadaşlarımı merak ediyordum. Ben Gizem.'' -''Merhaba ben de Gökçe.'' -''Tanıştığımıza sevindim. Biraz acele bir işim var, sonra oturup uzun uzun konuşuruz.'' Gökçe: -''Tamam.'' diyor ve valizini boşaltmaya devam ediyor. Ondan çok sakin ve güzel bir enerji alıyorum. Hani bazı insanların gözlerine bakınca aldığımız hoş bir etkileşim vardır ya, işte tam da onu hissediyorum. Yatağımın üzerine koyduğum bir valizi açıp giymek için uygun bir şeyler arıyorum. Böyle giderse ben eşyalarımı hiçbir zaman yerleştiremeyeceğim dolabıma. Neyse, elbet bir gün yapacağım. İnce ve yumuşacık yazlık bir kumaştan yapılmış şalvar tarzı bir pantolon ile kalın askılı bir tişört seçiyorum. Dolabımın kapağını açıp paravan gibi kullanıyorum, kısa sürede üzerimi değiştiriyorum. Yanıma sadece telefonumu ve cüzdanımı alıyorum. Odadan çıkarken çok güzel elektrik aldığım arkadaşıma dönüyorum ve: -''Görüşürüz!'' diyorum. Koridorda birkaç adım yürümüştüm ki Melisa ile karşılaşıyorum. Melisa: -''Ben de sana bakmaya geliyordum.'' -''Anlıyorum heyecanını! Haydi kantine inelim, zamanımız oldukça bol!'' diyorum ona manalı manalı. Elimden tutup koşmaya başlıyor Melisa, ben de ona uyuyorum. Kantine indiğimizde içerisinin epey kalabalık olduğunu görüyoruz. Dikkatli bakışlarımızla boş bir masa arıyoruz. Melisa'nın yine beni kolumdan tutup çektiğini fark ediyorum. En arkada, pencere yanında bir masa henüz boşalmış görünüyor. Şımarık iki küçük kız çocuğu gibi koşarak hemen o masaya yerleşiyoruz. Melisa: -''Aç mısın?'' -''Pek değil! Haydi şu fotoğrafı rahat rahat inceleyelim!'' -''Aynı benim kafadasın!'' diye hafifçe çığlık atan Melisa gayet neşeli görünüyor. Bana attığı fotoğrafı açıyorum telefonumda ve yaklaştırıyorum görüntüyü. Aklımda kalandan daha yakışıklı geliyor gözüme bilinmeyen genç. Melisa: -''Seninkinin yanında oturan var ya, ben ona bayıldım, resmen dibim düştü!'' -''Haklısın, hiç fena değil! Fena değil de biz ne biliyoruz bunlar hakkında?'' diyorum. -''Öğrenirizzzz!'' sözcüğünde Melisa oldukça rahat. -''Kimseyi tanımıyoruz ki! Kimden öğreneceğiz?!'' -''Şimdilik bunun cevabını bilmiyorum ama elbet bir yerde yine denk geleceğiz! Ve böyle de kalmayacağız, mutlaka yeni insanlarla tanışacağız. Ben gözlem yapmayı çok severim.'' -''Ben de! Çok benziyoruz ya!'' -''Aynen, farkındayım. Şimdi yiyecek bir şeyler alalım, sakin sakin yemeğimizi yerken hem çevreyi gözleyelim hem konuşulanlara kulak verelim. Bakalım bir şey çıkacak mı?'' -''Bir şey çıkar mı bilmem, deneyeceğiz!'' Melisa ile gidip yemeklere bakıyoruz, kafamıza göre takılıyoruz. Artık annemin zorla yedirdiği sebzelerden de kurtuldum. İstediğim kadar patates kızartması, makarna yiyebilirim, ruhu bile duymaz! Dediğimi de yapıyorum. Dolu dolu bir patates ve makarna tabağını alıyorum. Bol mayonez ve ketçap, şu güzelliğe bak! Pırasayı, ıspanağı, lahanayı, karnıbaharı isteyene bırakıyorum bundan sonra. Melisa ile karşılıklı laflamaya başlıyoruz yerken ama gözümüz ve kulağımız çevrede. Melisa, birden heyecanlanıp elindeki çatalı yere düşürüyor: -''Kız bak bak! Seninki!'' derken bu hali takmıyor bile ve benden daha heyecanlı görünüyor. Hemen bakıyorum pencereden dışarı, evet o! Ama sanki birini bekliyor gibi. O sırada çaprazımıza düşen masada bir hareketlenme ve gülme başlıyor. İri yarı bir kız, karşısındaki oldukça güzel kıza: -''Hadi iyisin yine! Kaptın yakışıklı oğlanı!'' diyor ve biz anında kulak kesiliyoruz bu cümlelere. Alımlı kız, kendine olan aşırı güvenini belirten bir gülüş atıyor ve ardından konuşuyor: -''Kızım sadece yakışıklılık yetmez, parası da olmalı ki benim istediklerimi yapabilsin! Aha ha ha!'' İri yarı kız: -''Çok kötüsün çok! Bekletecek misin oğlanı?'' -''Beklesin tabii! Benim gibi muhteşem bir kızla çıkıyor sonuçta!'' Melisa ve ben elimizde olmadan daha inceleyen bakışlar atıyoruz kıza. Allah için güzel kız! Üzerine oturan giysilerinden biçimli hatları belli oluyor. Upuzun, parlak, açık kahve saçları da öylesine hoş ki! Yüzü, itinayla çizilmiş bir portreye benziyor, her şey orantılı. Burun, ağız, gözler yerli yerinde ve oldukça narin. Bizim dikkatimizi fark edince ne var gibisinden bir bakış atıyor ikimize ve biz kendimize geliyoruz. Ben önüme dönsem de Melisa onu hala rahatlıkla görüyor. Duyduğum sandalye sesinden kızın masadan kalktığını hissediyorum. Melisa bahçeye bakıyor gibi yapsa da hayretle kıza kayan gözlerinin de farkındayım. Melisa'nın bana bir şeyler demesini bekliyorum merakla. Melisa tek laf etmiyor bir süre, sonra bana eğiliyor ve alçak sesle konuşuyor: -''Bu kızın boyu bizden en az on beş santim uzun, hiç şansımız yok diye düşündürüyor bana, kahretsin!'' -''Hadi yaaa! O zaman manken gibi bir şey bu kız!'' -''Tastamam öyle! Nefret ediyorum böyle kızlardan! Her güzelliğe sahipler, bir de bize bak, o kadar sönük kalıyoruz ki yanında!'' -''Üzgünüm, bu konuda sana pek iyi şeyler söyleyemem çünkü tespitin doğru ve bu gerçeği kabul etmeliyiz.'' -''Çok zor çokkk! Ya bizim de bir şansımız olmalı!'' diyen Melisa isyankar. -'' Ne bileyim, bize uygun biri çıkabilir karşımıza, illa bu erkek anıtı şeklinde olmayacak ama kabul etmekten başka bir çaremiz yok.'' Melisa, sandalyesine dayanıyor, bir eli çenesinde, dirseği masaya dayalı dışarıyı seyrediyor. -''Aaa bak çıktı bayan manken, havalara bak! Allahım bizden esirgediğin her şeyi buna vermişsin! Gizem kızın bacaklarına, incecik beline bak!'' Ben de eğilmiş, dikkatle bakıyorum: -''Hıııı görüyorum.'' diyebiliyorum sadece. Ne diyebilirim ki başka! Allah bizi böyle eksik yaratmış! Boy desen boy yok, çekicilik desen eh bir parça! Ama o kızın yerinde olmayı o kadar çok istiyorum ki! Kız ağır ağır, havalı bir şekilde yaklaşıyor benim yakışıklıma. İçim eriyor, bas bas bağırıp isyan etmek istiyorum. Aaaaaa! Benimki kızın incecik beline sarılıyor ve onu kendine çekiyor veeee!!! Veeee onu dudaklarından öpüyor, ardından sarılıyor ona ve çıkışa doğru yürüyorlar. Kız kahkaha atar gibi ama ne yaptığının oldukça farkında. Allahım daha bitmeyecek mi kabusum?! demek geliyor içimden. Yüzüm bozuluyor, öylece kalıyorum yerimde. Melisa kendi derdinde. Durgun durgun konuşuyor: -''Biz var ya ikimiz harbi safız!'' -''Neden?'' diye soruyorum ona alık alık. -''Nedeni var mı? İşte neden ortada, oğlanın yanında yürüyüp gitti! Yakışıklı diye bayıldıklarımız elbet böyle kızlara bakacak. Bize mi bakacak?! Kesin benimkinin de bir tane vardır!'' -''Haklısın ya! Böyle seçme tipleri yalnız bırakmazlar. Of of of! Hiç şansımız yok gibi!'' -''Aynen öyle, ben o kızın ancak omzuna ulaşabilirim bu boyumla.'' -''Evet. Saçları, duruşu, her şeyi güzel!'' Melisa'nın birden gözleri parlıyor coşkuyla: -''Buldummmm!'' -''Nee?!'' diyorum yine boş boş. -''Yarın dersimiz bitince bir güzellik ve bakım merkezine gidelim.'' -''Paramız yeter mi?'' -''Ön bilgi alırız en azından, ne istiyorsak parça parça yaptırırız. Nasıl ama?'' -''Bilmem! Saç, makyaj, bakım okey de boyumuza bir şey yapamazlar.'' -''Yüksek topuklu ayakkabılar giyeriz.'' -''Ben yürüyemem ki onlarla. Hem spor kıyafetler ile o yüksekler komik olmaz mı?'' Melisa: -''Doğru diyorsun kanka, komik olur ama bulacağız işte bir çaresini! Belki bu güzel kız aptal çıkar, belki ayrılırlar. Kız paradan bahsediyordu az önce. Daha varlıklısını bulunca bununla işi kalmaz.'' Gizem: -''Kafam çok karışık, canım da çok sıkkın! Benim yakışıklım, yıllarca hayalini kurduğum erkek o kızla! Olmazzz ya!'' -''Sus bakayım, acıma kendine! Öz güvenini güçlendir. Bakalım o kız neyin nesi? Onu da öğrenmeliyiz. Ve inan bana çok da akıllı olduğunu sanmıyorum!'' -''Ben erkeklerin pek akla önem verdiğini sanmıyorum dostum!'' derken acı gerçeği bir kez daha ortaya döküp saçıyorum. Melisa karşı çıkıyor: -''Haydiiii, kendine gel, ilk zorda dönüp gidemezsin, biz bir savaşçıyız!'' -''Heee savaşçıyız! Malı götürüyorlar gözümüzün önünde, ne savaşı?!'' Melisa, kalkıyor yerinden: -''Haydi kalk yerinden kalk, biraz bahçeye çıkalım, hava alalım! Oksijen beynimizi açar!'' diyor ve beni yine kolumdan çekiştiriyor. İstemeye istemeye ardından gidiyorum. Oksijen beyni açar ama kısmetimizi açmaz! Merdivenlerden inip karşımızdaki kocaman ağaçlara doğru yürüyoruz. Renk renk banklardan birine oturuyoruz. Karanlık gittikçe artıyor, yıldızların parlaması daha güçlü görülüyor. Başımı Melisa'nın omzuna yaslıyorum ve duygulu gözlerle gökyüzüne bakıyorum. -''Ah ah onunla şöyle yan yana otursam, bana sarılsa, bana tatlı sözler fısıldasa! Ay ne hoş olur!'' diyorum ama Melisa'dan bir karşılık alamıyorum. Başımı omzumdan kaldırıp ona bakıyorum, bana parmağı ile sus işareti yapıyor. Ne var acaba? Melisa oturduğu yerde dikleşiyor, sağ yanımıza düşen çalı gibi bodur bitkilere doğru kulağını uzatıyor, ben de onu taklit ediyorum. Belli belirsiz konuşmalar geliyor önce, anlamaya çalışıyoruz. Bir erkek ve bir kız konuşuyor. Derken kızın sesi biraz yükseliyor ve artık ne dediğini gayet net duyuyoruz. -''Yaaa yapmaaa, olmazzz!'' Melisa ile göz göze geliyoruz ne olduğu konusunda ve gözlerimiz kocaman açılıyor ama dinlemeye devam ediyoruz. Erkek duyuluyor sonra: -''Nazlanma! Bir öpücükten bir şey olmaz, seni çok istiyorum!'' Melisa kulağıma eğiliyor: -''Ohaaa! Bunlar onlar kesin!'' -''Kimler?'' derken bu soruyu ben de aptalca buluyorum. -''Seninki ile o manken gibi kız.'' -''Ya değillerse!?'' Dur dur, sakin ol, az daha dinleyelim. Kız fettan bir gülüş eşliğinde oğlana: -''Olmazzz, burada olmazzz!'' Melisa ile açık kalan ağzımızı elimizle kapatıyoruz. Melisa, seni gidi seni anlamında başını sallıyor iki yana ve bu işin nereye varacağını nefesimizi tutarak bekliyoruz. Ardından yaprak hışırtıları duyuluyor, kız yeniden konuşuyor: -''Üzerim mahvoldu, dur!'' derken adeta inliyor. Kalbimiz ve gözlerimiz yerinden fırlayacak gibi! Bir şeyler yapmalıyız diye düşünüyorum. Bunlar birbirinden ayrılmalı! Kızın hafiften inlemesi yeniden duyuluyor, erkek bir daha konuşuyor: -''Sen de beni istiyorsun, biliyorum.'' Melisa, sessiz bir aaaaa çığlığı atıp bana bakıyor. Şu an ikimizin de geri zekalı gibi göründüğüne eminim! Melisa da benimle aynı fikirde olacak ki hani şu birbirlerinden ayrılma konusunda, arkasına yaslanıp tüm gücüyle öksürmeye başlıyor: -''Öhhhhü, öhü öhü, öhhhhü!'' Bunu üzerinde bodur çalılarda yeni bir dalgalanma oluyor, bizim varlığımızı anladıklarına eminiz. Önce kız görünüyor, pantolonuna ve tişörtüne yapışmış otları temizlemeye çalışıyor bir yandan ve bize ters ters bakıyor. Hiç oralı değiliz. Böyle kamuya açık bir yerde tüm yanlış tamamen onlara ait, hiççç! Ardından yakışıklı görünüyor. Tişörtünü zorlayan kaslarına baktıkça başım dönüyor. Kızın arkasından yetişmeye çalışıyor. Kızda da bir hava bir hava! Demek ki böyle olmak gerekiyor. Melisa ile ben bazı ufak tüyoları anında yakalıyoruz. Kızla erkek yurdun kapısının önünde hararetli hararetli konuşuyorlar. Anlamıyoruz uzaktan, sadece hareketlerini takip ediyoruz. Kız yurda girmek için döndüğünde, yakışıklı onu kolundan tutup kendine çekmek istiyor ama kız onu itiyor. Bu sahnede zevkten çok köşe oluyorum adeta. Melisa'ya bakıyorum işte ilahi adalet bu anlamında. Onun da benim kadar bu durumdan mutlu olduğunu görüyorum. Canım arkadaşım benim! Yurda dönmeyi düşünürken yakışıklının bize yaklaştığını görüyoruz. Tedirgin oluyorum. Bize ne söyleyebilir ki?! Ama bize tek laf etmeden az önceki çalılığa gidiyor, sanki bir şey arar gibi. Elinde ince, mevsimlik bir ceket ile geri dönüyor ve tam önümüzden geçiyor. Bir ara gözlerimiz buluşuyor. İçimden dua ediyorum. Allahım ne olur beni hatırlamasın ne olur! Ama ben bu bakışın anlamını fark ediyorum. Beni hatırlamıyor. Seni bir yerden tanıyorum ama nereden bakışı bu. Hiç panik yapmıyorum, yerimde normal normal oturuyorum. Ve yanımızdan uzaklaşıp gidiyor yakışıklı. Melisa: -''Kızzz sana nasıl baktı öyle?!'' -''Nasıl baktı sence?'' -''Sanki beğenir gibi.'' -''Saçmalama Melisa! O sadede yurda geldiğimiz günkü olayı hatırladı, beni o kıza benzetti ama emin olamadı çok şükür!'' -''Yaaa! '' -''Aynen öyle! Haydi içeri girelim biz de, vakit epey geç oldu!'' diyorum ama aklım onda. Şüpheli ama beni etkileyen gözleri aklımdan çıkmıyor. Kesin olan tek konu şu: Eğer bu yakışıklıyı istiyorsam bir şeyler yapmalıyım! Böyle sıradan halimle onun dikkatini çekemem!
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE