bc

CÜRETKAR +18

book_age18+
10.3K
TAKİP ET
102.8K
OKU
billionaire
HE
forced
gangster
drama
bxg
seductive
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

İki yan ayırdığı bacaklarının arasında duraksadığımda küfür ettiğini duydum. Saf bir halde başımı kaldırıp ona baktığımda ne kadar yanlış bir şekilde durduğumu anlamam uzun zamanımı almadı.

Dizlerimin üzerindeydim, bacaklarının arasında duruyordum. Tek fark o sandalyesinin üzerinde, ben ise yerdeydim. Gözlerim usulca gözlerine değdiğinde çakırlarının çoktan koyu mavilere çaldığını fark ettim.

Seslice yutkunması ile boynunda kendini belli eden adem elmasının yukarı, aşağı doğru hareket etmesini izledim.

Yüzündeki acımasız ifade dalgalanmış, bedenimdeki sıcaklığın büyümesine sebep verecek kadar cezbedici bir yüz ifadesine bürünmüştü. Yanaklarım kızarmış, yüzüm alev almıştı. Bedenimi böyle bir ateşin içerisine atan şey onun erkeksi bedeniydi.

Bakışlarındaki karartı beni korkutmuyor, aksine arzunun pençesine sürüklüyordu. Gözleri yanaklarımdaki kızarıklığa, kaküllerime, yüzümdeki mahzun ifadeye değdiğinde dolgun dudaklarını birbirine sürttüğünü gördüm.

Yutkundum.

Yutkunuşumu görmesi ile bedeni seğirdi sanki, iri olan bedeni mümkünmüş gibi git gide büyüdü önümde.

“Siktir…” Tek kelimesi, çenemi titretmeye yetti.

Ne oluyordu bana?

“Ben…”

Konuşamadım, benden daha hızlı davrandı. Uzandı ve sandalyesini şiddetle geri iterken, kollarımı kavradı. Bedenimi kuklaymış gibi masanın altından çıkarttığında, zorlukla ayaklarımın üzerine bastım.

Kalçalarım sertçe arkamdaki masaya dayanırken, kollarımı karayan ellerini tenimden çekti. Sert homurtusu ile gözlerimi kırpıştırdım. İlk defa yanında büründüğüm ürkek bir bakışla gözlerinin içine baktım.

Kendini zorlukla tutan bir boğa gibi duruyordu şuan önümde.

“Sen…” dişlerini birine sürterek gıcırdattı. Gözlerini kısa bir an yumdu ve kendine hakim olmaya çalıştı.

Kollarını iki yanımdan masaya dayayarak beni kapana kıstırdı. Kendimi peynir çalarken kediye yakalanmış fare gibi hissetmem normal miydi?

“Ne işin var bu odada?”

Kendini sakinleştirmeye çalıştığı belliydi. Sesini duyunca ılımlı olacağını düşünerek kendimi telkin etmeye çalıştım. Yüzünü yüzüme eğmesi ile ellerimi arkamdan masaya yaslayıp sırtımı geriye doğru gerdim.

“Ben…yanlışlıkla girdim.”

Fısıltımı duyunca dişlerini birbirine bastırdı, kısa sakallarının arasından dudaklarına bakmamak için kendimle büyük bir savaş verdim ancak ondan bana gelen her neyse, beni ona ittiriyordu.

Engel olamıyordum.

Gözleri kaküllerime değdi, daha sonra iri harelerime. “Yalancı, peri.” Onun gibi bir adamın bu söylediğime inanmayacağı aşikardı ancak aklım, onun bana yaklaşması ile ancak bu kadar çalışıyordu.

“Yalan söylemedim.”

Mümkünmüş gibi iri bedeni ile daha da üzerime geldiğinde kalçalarım, masanın kenarlığına resmen yapıştı. Ona temas etmemek için çabalarken onun bunu istemesi, aramızdaki tezatlığı ölçüyordu.

Göğsüm, gövdesine sürtünürken aramızda tek nefeslik bir boşluk bıraktı. Yüzü, yüzüme doğru düştü. İrislerinin içindeki yansımama bakıyordum, o kadar yakınımdaydı ki kokuş her yanımı işgal etmeye başlamıştı.

Masanın kenarına dayamış olduğu elini usulca yanağıma doğru yükseltti. Ona neden karşı koymadım bilmiyordum. Aklımı bir hayli karıştıran bedeni belki de ona izin vermemi istiyordu.

Sıcak parmağını usulca yanağıma sürttü. “Masamın altında ne yapıyordun peri?” Boğuk fısıltısı ile titredim, karnımdan bacaklarıma, kasıklarıma doğru inen sızı ile inleyecek gibi oldum.

Bacaklarımı birbirine bastırmak istiyordum, bu ne biçim bir histi böyle?

Pantolonunun kemeri karnıma batarken, göğsüm ağırlığı altında ezildi. Kısa bir an nefesim kesilirken, göğsünden yayılan kokusu başımı döndürdü. Odanın içindeki cinsel gerilimi hissetmemek imkansızdı.

Aramızdaki elektrik, birbirimizi çarpacak kadar şiddetliydi.

Sırtım geriye doğru eğilmekten dolayı acıyordu, yüzüm bedenimin hissettikleri yanında acıyla sızlarken yüzü, yüzümü teğet geçerek kulağıma doğru eğildi. “Bacaklarımın arasında ne yapıyordun?”

Edepsiz fısıltısı ile onu durdurmak istedim. Yüzüm kırmızının bilmem hangi tonuna bürünürken utançla gözlerimi kaçırdım. Parmaklarımı masadan çekip üzerime çullanmış olan bedenine değdirdim.

Parmaklarım gömleğinin açık bıraktığı boynuna, göğsüne dokundu. Bedeninin sıcaklığı, soğuk parmak uçlarıma dolandı.

“Çekilir misin?”

Aramızdaki gerilim o kadar kuvvetliydi ki aklımı dolduran beni ona iten şeytani düşünceleri bir yana itemiyordum. Zira şuan çekip öpse, sesim çıkar mıydı bilmiyordum. Karnımdan usulca kasıklarıma inen sızıların şiddeti her saniye büyürken nefesini usulca boynuma üfledi.

Gıdıklandım.

Boynumu kapatmak istediğimde yanağımdaki parmakları çenemi kavrayarak ondan kaçırdığım bakışları zorlukla gözlerine hapsetti. İrislerinin içinde sanki denizin içinde bir şeyler patlıyormuşçasına şiddetli bir arzu ile kaplanmıştı.

“Çekil…”

Damağım, kurumuştu. Sözlerimin kesilmesinin sebebi dudaklarımın kuruluğundandı. Kan, revan içerisindeydim. Beni bahtsız bedevi gibi çöllere düşürüştü. Bir tutam su damlası içinden ondan medet umuyordum. Aklımın içinde sadece dudaklarının ıslaklığı vardı.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Tanıtım - YAKINDA
“Ben, bana karşı gelenlere ne yaparım biliyor musun, ufaklık?” Gözlerimiz birbirine dolandı, çakır gözlerinin içinde belirginleşmiş olan ateş ikimizi de yakacaktı, haberi yok muydu? Aramızdaki kıvılcımın fitilini ateşlemeden durmuyordu. Agah Çakır, asla azla yetinmeyen biriydi. Bunu anlamıştım. Gözlerim sorarcasına gözlerine baktığında neredeyse çıplak olmasına aldırmadan bedenini bedenimle kıstırmaya çalıştı. Tek kolunu duvara yaslayarak, ıslak göğsünü göğsüme yasladığı zaman telaşla parmaklarımı göğsüne değdirdim. Soğuk parmak uçlarımı hissettiğinde kasıldı ancak yine de durmadı. Parmaklarım alaşağı olduğu beden ile titredi, buna engel olamadım. Ona bakarken kirpiklerim kaküllerimin uçlarına değiyordu, her göz kırpışımda kıpırdanıyorlardı. Boştaki elini çekinmeden yüzüme uzattı, öyle darbe almıştım ki sesimi çıkartamadım ona. Sert, kemikli parmakları çenemi kavrayarak hiç baskı uygulamadan kendisine doğru çektiğinde öleceğimi sandım. “Seni yakarım.” Yutkunmaya çalıştım, boğazım düğümlendi. Parmakları arasında duran çenemi kıstırarak, sertçe okşadı. “Öyle bir yakarım ki, nefes dahi alamazsın.” Bedenimi ele geçiren hırçın bir dalgaydı o, asla dinmek bilmeyen. Ne zaman duracağını bilemeyeceğim bir dalga. Gözleri fırtınaydı, bedeni zelzele. Onun varlığı benim için yıkımdı. “Yaktığımın bedelini öderim.” diye fısıldadım, paradan çok ne vardı bende? Asla yerinin dolamayacağı büyük acılar dışında… “Paraya ihtiyacım var gibi mi duruyor, peri?” Alaylı sorusu ile yanaklarım daha da kızardı. Zira istediğinin para olmadığının bilincindeydim. O da babam kadar köklü bir mal varlığına sahipti. Para istemiyorsa, derdi neydi bu adamın? “Derdin ne?” “Sensin.” İri gözlerim daha açılması mümkünmüş gibi kocaman oldu çünkü beklediğim son şeydi sözleri. Çenemin hafif okşayışı ile gözlerini kısa bir an kapattığını gördüm. Kendini zar zor zapt ediyor gibiydi. Çene kemikleri, dişlerini sıkması ile belirginleşti. Alnında kabaran damarı onun öfkelendiğinin göstergesiydi. “Ben mi?” Uzanıp bir anda hiç beklemediğim bir şey yaptı. Göz kapakları aralanırken uzun, düz burnunu ona nazaran ufak olan burnuma sürttü. Burnumun ucuna çarpan varlığı ile alt üst oldum. Şimdi kokusu her yanımdaydı. Her tarafımı saran kokusu ile nefes almayı bıraktım. Ciğerime doldurduğum nefes beni yok ediyordu. Sanki kokusunu içime çeksem ölecek gibiydim. Burnunu burnuma sertçe sürttüğünde başım arkamdaki duvara yaslandı. “Aklımı siktin…” Öfkeli sesi ile dişlerini birbirine sürttü. Gıcırtısını duyduğum zaman göğsündeki parmaklarımı kıpırdattım. “Geri çekil…” diye fısıldadım, benim gücüm yetmiyordu ancak o geri çekilmek istese çekilebilirdi. “Kokunu…senin yerinde olsam kokunu benden esirgerdim peri…” Kokum mu? Kokumun neyi vardı? Bir an kötü kokup, kokmadığımı düşündüm. Daha dün burada yıkanmıştım. Bir süre sonra aklıma kokumu güzel bulmuş olabileceği geldi. Güzel mi bulmuştu? “Neden?” “Seni bu duvara yaslayıp, boynuna gömülmemek için kendimi zor zapt ediyorum.” Açık sözlülüğüne karşı gözlerim irileşti, mavi irislerinin içine yansımış, göz bebeğindeki yansımama baktım. “Ve ben, istediğim şeyi almasını bilirim.”

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Ayrılan YOLLAR +21

read
178.6K
bc

CEHENNEM MAZGALI+18

read
8.4K
bc

Köle

read
72.2K
bc

YIRTICI EVLİLİK |+18|

read
171.1K
bc

Sahte Karım

read
379.0K
bc

MAFYANIN KADINI +18

read
13.1K
bc

İBLİSİN ESİRİ+18

read
6.6K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook