Hikayesi sessizhayal
author-avatar

sessizhayal

HAKKINDAquote
İnstagram:sessizhayals Gerçekten sevdiğim pek az insan var; hele saygı duyduğum daha az insan var. Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan inancım güçleniyor.
bc
MAFYANIN ASİSTANI |YASAK TEN| +18
Güncellenme zamanı Nov 21, 2025, 08:00
Rüya, sevmediği bir adamla sürdürdüğü ilişkide ihanete uğradığında, acısını içine gömmek yerine intikam yemini etti. Sevgilisinin en zayıf noktasını biliyordu. Onun korkulu rüyası, amcası Aslan Azhaf. Planı basitti. Tehlikeli derecede çekici, güç ve karanlığa boğulmuş bu adamı baştan çıkaracaktı. Onu kendine bağlayacak, aşık edecekti. Ama Aslan Azhaf oyun oynanacak biri değildi. Rüya baştan çıkartmak için adamın yanına sızdığında baştan çıkarılacağını bilmiyordu. Aşkın yasak, arzunun tehlikeli ve intikamın kaçınılmaz olduğu bu hikâyede, kazanan olmayacaktı.
like
bc
YASAK TUTKU |+18|
Güncellenme zamanı Aug 27, 2023, 11:10
“Daha önce hiç becerildin mi?” dedi, katran karasına dönmüş ve arsız parıltılar ile beni süzen bakışlarının altında ona baktım. Daha önce birkaç sevgilim olmuştu ama yoğunluğumdan dolayı asla gerçek bir ilişki yaşayamamıştım. Birkaç öpücüğün dışında hiçbir şey yaşamamıştım. Bana hiç utanmadan, edepsizce bu soruyu soran adama ne demeliydim bilmiyordum. “Hayır.” Dudaklarımdan düşen söz ile dudağını şeytani bir tavırla kıvırdı. Sanki bildiği bir şeyi söylemişim gibi gülümsemişti. Az önceki öpüşmemizde yaşanan beceriksizliğimi fark etmiş olmalıydı. Bir elini yataktan kopartarak yüzüme yerleştirdi. Parmaklarının uçları ile yanağımı okşadı, bu küçük ve şefkatli dokunuşu o an bana çok anlamsız geldi. Ama bir anda çenemi kavrayarak yanağımı yatağa bastırdı ve yanağıma doğru eğilmesi ile nefesimi tuttum. “Güzel.” Dudaklarını yanağıma sürdü ve dilini dudaklarının arasından çıkartarak tenime değdirdi. “Seni öyle bir becereceğim ki, kim olduğunu unutacaksın, ateş parçası.” Dilinin bıraktığı ıslaklığa nefesi değdi. Sözleri ile kasıklarım arsızca zonkladı. Kalbimin atışları iki bacağımın arasında, arsızca yükseliyordu.
like
bc
ŞEHLA +18
Güncellenme zamanı Jun 13, 2023, 13:35
"Yanıyorum..." diye fısıldadığında gözlerim daha da irileşti. Başını hafifçe yana eğerek gözlerimin içine büyük bir açlıkla baktığında yutkunarak adem elmasını gösterdi bana. Gözlerim açıkta kalan göğsüne değdi, damağımın yavaş yavaş kuruduğunu hissettim. Kalbim adeta ağzımda atıyordu, yüzüm kıpkırmızı kesilmişti. Zira dudaklarım zonkluyor, midemde tuhaf bir kıpırdanma hissediyordum. İçim gıdıklanıyordu sanki kulaklarım uğulduyordu. "İsteyerek yapmadım..." diye fısıltıyla konuşurken birden çenemi kavrayan parmakları yüzümü kendine doğru kaldırdı. Kıpırdanmadığımı fark edince dişlerini birbirine sürttü. Dilinin ucu ile alt dudağını yalayarak kirpiklerini usulca araladı. "Şuan ne kadar kötü bir durumda olduğumu anlayamazsın, zar zor duruyorum. Şimdi kalk altımdan." dedi, dili bu sözleri zorlukla söylüyor gibiydi. "Yiğit..." diye ismini fısıldadığımda yüzü yüzüme sanki mümkünmüş gibi daha da yakınlaştı. Burnumun ucu burnuna değdi. "Elini tutup, yaslamak istiyorum." dediğinde, tir tir titredim bedeninin altında. Aklıma sızan düşünceler ile utandığımda, kasıklarıma doğru inen sızıyı hissettim. Sebepsizce bu sızı tüm bedenimi uyardı. Dudakları yanağıma çarptı, sıcak nefesini bilerek üfledi oraya. "Sadece küçük bir dokunuş beni ne hale getirdi görmek ister misin?" diye arsızca dillendirdiğinde onu vurup altından kaçmam gerekiyordu ancak hiçbir şey yapamadım. İnme inmişti galiba bana. Parmaklarım kemerine takılınca hırıltılı soluğunu duydum. Zor dayanıyor gibiydi. Avuç içimi kendi bedenine denk gelecek şekilde çevirerek kendini ansızın avuç içime yasladığında boğazım düğümlendi. "Sikeyim!" diye yüksek sesle adeta kükrediğinde, dudaklarından büyük bir inilti kaçtı.
like
bc
YASAK ELMA |+18|
Güncellenme zamanı Mar 29, 2025, 13:06
“Ama bir daha bana izinsiz dokunursan, boynuna saplamaktan çekinmem.” “Öyle mi, sarışın?” dedi, söylediğim şeyi komik bulmuş gibi alayla konuştu. “Öyle.” Bıçağın ucunu hafifçe tenine bastırıp ufak bir çizik oluşmasını sağladım. Kararlı bakışlarım ona dönerken, bundan zevk aldığını belli eden bakışlarla beni izledi. Sessizce durduğu zaman, artık sırını aşmayacağını düşündüm. Bıçağın ucunu boynundan çektiğim anda elini enseme atarak hırsla beni yüzüne doğru çekti. O karar hızlı hareket etti ki, soluğum boğazıma takıldı. Bıçak parmaklarımın arasından düştü. Dudaklarını, dudaklarıma sürtecek bir mesafe bırakarak durdu. “Böyle yakınlaşırsam, o bıçağı boynuma dayayacak mısın sarışın?” diye fısıldadı; bunları söylerken dudakları dudaklarıma çarpıyordu. Siktir! Siktir! Siktir! Bu adam felfenaydı. Ateş gibiydi. Dudakları, benimle oyun oynuyormuş gibi dudaklarıma sürtünüyordu ve bu beni deli ediyordu. Acemiliğim, durduramadığım bir arzuyla tutuşmuştu. Nedensizce ensemdeki elini hiç çekmemesini, şuan beni öpmesini istiyordum. “Evet, dayarım.” Kurşun geçirmez sesim, arzumu ve tutkumu gizliyordu. Her zaman duygularımı bastıran ve gizlemeyi başaran biri olmuştum. O yüzden, bu tavırlarıma inanması gerekiyordu. Her zaman kimliğimi saklamayı başarmıştım. “Ve seni…” dedim, dudaklarımı dudaklarına sürttüğüm an büyük avucu bacağımı kavradı. Nefesim titredi. “Parçalara ayırırım.” Bacağımı tutarak araladığında ona soluksuz baktım. Kucağına rahatça oturmam için bacağımı diğer tarafa atmama yardımcı oldu ve hiç beklemeden ikimizin de istediğini gerçekleştirerek beni kasıklarının üzerine oturttu. Kalçalarım kasıklarına temas ettiğinde ihtiyaçla inledim. Ensemdeki parmaklarını saçlarıma dolayarak usulca çekti. Canımın yanmayacağı şekilde çekip, dudaklarına yaklaştırdı dudaklarımı. Kalçalarımın tam ortasında, yumuşak dolgunluklarımın hemen altında hissettiğim sert varlığı kasıklarımı yakıyordu. “Seni öyle ayırırım ki…” diye hırladı. “Bir daha o bacaklarını birbirine bastıramazsın, sarışın.”
like
bc
YIRTICI EVLİLİK |+18|
Güncellenme zamanı Sep 15, 2024, 20:46
“Mihrimah…sen, cayır cayır yakarım, altımdan seni kimse alamaz.” O, yerini ve sınırını bilmeyen bir adamdı. Çok kötü bir şansı vardı ki, bende onun kadar gamsız ve sınır nedir bilmeyen bir kızdım. Dudaklarımızın arasındaki küçük boşluğa, içeriden gelen bebek sesi doldurdu. Onu kışkırtmak istercesine küçük bir tebessümle baktım yüzüne. “Altında olacağımı kim söyledi Behram?” Kararan bakışları git gide tenimi yakmaya devam ederken, işler kötü bir hale gelmesin diye uzanıp kolumu kavramış olan parmaklarını tuttum. Tenimden çekerek bedenimi ona çevirdim. Gözlerinin içinden, ahlaksız düşünceler geçtiğinin farkındaydım. Dudakları aralandığı anda masum bir bakışla yüzüne gülümsedim. “Ancak rüyanda, seninle o yatakta bir olurum. Özellikle de senin gibi karısını yatakta tek bırakan bir adam varken…” Bakışları dudaklarımı yoklarken buradan acele çıkmazsam kötü şeyler olacağını sezdim. “Öyle mi?” “Öyle.” “O halde sana kocalık nasıl yapılırmış göstereceğim bu gece, Mihrimah.” Omuzuma değerek yanımdan geçerken şaşkın gözlerle ona baktım. Az evvel ne demişti o? Bu gece ne yapacaktı ki bana? Elimi göğsüme yerleştirerek vurdum. “Tenime elini dahi süremez o.” Her ne kadar onun için yanıp, tutuşuyor olsam da…
like
bc
CÜRETKAR +18
Güncellenme zamanı May 12, 2024, 10:14
İki yan ayırdığı bacaklarının arasında duraksadığımda küfür ettiğini duydum. Saf bir halde başımı kaldırıp ona baktığımda ne kadar yanlış bir şekilde durduğumu anlamam uzun zamanımı almadı. Dizlerimin üzerindeydim, bacaklarının arasında duruyordum. Tek fark o sandalyesinin üzerinde, ben ise yerdeydim. Gözlerim usulca gözlerine değdiğinde çakırlarının çoktan koyu mavilere çaldığını fark ettim. Seslice yutkunması ile boynunda kendini belli eden adem elmasının yukarı, aşağı doğru hareket etmesini izledim. Yüzündeki acımasız ifade dalgalanmış, bedenimdeki sıcaklığın büyümesine sebep verecek kadar cezbedici bir yüz ifadesine bürünmüştü. Yanaklarım kızarmış, yüzüm alev almıştı. Bedenimi böyle bir ateşin içerisine atan şey onun erkeksi bedeniydi. Bakışlarındaki karartı beni korkutmuyor, aksine arzunun pençesine sürüklüyordu. Gözleri yanaklarımdaki kızarıklığa, kaküllerime, yüzümdeki mahzun ifadeye değdiğinde dolgun dudaklarını birbirine sürttüğünü gördüm. Yutkundum. Yutkunuşumu görmesi ile bedeni seğirdi sanki, iri olan bedeni mümkünmüş gibi git gide büyüdü önümde. “Siktir…” Tek kelimesi, çenemi titretmeye yetti. Ne oluyordu bana? “Ben…” Konuşamadım, benden daha hızlı davrandı. Uzandı ve sandalyesini şiddetle geri iterken, kollarımı kavradı. Bedenimi kuklaymış gibi masanın altından çıkarttığında, zorlukla ayaklarımın üzerine bastım. Kalçalarım sertçe arkamdaki masaya dayanırken, kollarımı karayan ellerini tenimden çekti. Sert homurtusu ile gözlerimi kırpıştırdım. İlk defa yanında büründüğüm ürkek bir bakışla gözlerinin içine baktım. Kendini zorlukla tutan bir boğa gibi duruyordu şuan önümde. “Sen…” dişlerini birine sürterek gıcırdattı. Gözlerini kısa bir an yumdu ve kendine hakim olmaya çalıştı. Kollarını iki yanımdan masaya dayayarak beni kapana kıstırdı. Kendimi peynir çalarken kediye yakalanmış fare gibi hissetmem normal miydi? “Ne işin var bu odada?” Kendini sakinleştirmeye çalıştığı belliydi. Sesini duyunca ılımlı olacağını düşünerek kendimi telkin etmeye çalıştım. Yüzünü yüzüme eğmesi ile ellerimi arkamdan masaya yaslayıp sırtımı geriye doğru gerdim. “Ben…yanlışlıkla girdim.” Fısıltımı duyunca dişlerini birbirine bastırdı, kısa sakallarının arasından dudaklarına bakmamak için kendimle büyük bir savaş verdim ancak ondan bana gelen her neyse, beni ona ittiriyordu. Engel olamıyordum. Gözleri kaküllerime değdi, daha sonra iri harelerime. “Yalancı, peri.” Onun gibi bir adamın bu söylediğime inanmayacağı aşikardı ancak aklım, onun bana yaklaşması ile ancak bu kadar çalışıyordu. “Yalan söylemedim.” Mümkünmüş gibi iri bedeni ile daha da üzerime geldiğinde kalçalarım, masanın kenarlığına resmen yapıştı. Ona temas etmemek için çabalarken onun bunu istemesi, aramızdaki tezatlığı ölçüyordu. Göğsüm, gövdesine sürtünürken aramızda tek nefeslik bir boşluk bıraktı. Yüzü, yüzüme doğru düştü. İrislerinin içindeki yansımama bakıyordum, o kadar yakınımdaydı ki kokuş her yanımı işgal etmeye başlamıştı. Masanın kenarına dayamış olduğu elini usulca yanağıma doğru yükseltti. Ona neden karşı koymadım bilmiyordum. Aklımı bir hayli karıştıran bedeni belki de ona izin vermemi istiyordu. Sıcak parmağını usulca yanağıma sürttü. “Masamın altında ne yapıyordun peri?” Boğuk fısıltısı ile titredim, karnımdan bacaklarıma, kasıklarıma doğru inen sızı ile inleyecek gibi oldum. Bacaklarımı birbirine bastırmak istiyordum, bu ne biçim bir histi böyle? Pantolonunun kemeri karnıma batarken, göğsüm ağırlığı altında ezildi. Kısa bir an nefesim kesilirken, göğsünden yayılan kokusu başımı döndürdü. Odanın içindeki cinsel gerilimi hissetmemek imkansızdı. Aramızdaki elektrik, birbirimizi çarpacak kadar şiddetliydi. Sırtım geriye doğru eğilmekten dolayı acıyordu, yüzüm bedenimin hissettikleri yanında acıyla sızlarken yüzü, yüzümü teğet geçerek kulağıma doğru eğildi. “Bacaklarımın arasında ne yapıyordun?” Edepsiz fısıltısı ile onu durdurmak istedim. Yüzüm kırmızının bilmem hangi tonuna bürünürken utançla gözlerimi kaçırdım. Parmaklarımı masadan çekip üzerime çullanmış olan bedenine değdirdim. Parmaklarım gömleğinin açık bıraktığı boynuna, göğsüne dokundu. Bedeninin sıcaklığı, soğuk parmak uçlarıma dolandı. “Çekilir misin?” Aramızdaki gerilim o kadar kuvvetliydi ki aklımı dolduran beni ona iten şeytani düşünceleri bir yana itemiyordum. Zira şuan çekip öpse, sesim çıkar mıydı bilmiyordum. Karnımdan usulca kasıklarıma inen sızıların şiddeti her saniye büyürken nefesini usulca boynuma üfledi. Gıdıklandım. Boynumu kapatmak istediğimde yanağımdaki parmakları çenemi kavrayarak ondan kaçırdığım bakışları zorlukla gözlerine hapsetti. İrislerinin içinde sanki denizin içinde bir şeyler patlıyormuşçasına şiddetli bir arzu ile kaplanmıştı. “Çekil…” Damağım, kurumuştu. Sözlerimin kesilmesinin sebebi dudaklarımın kuruluğundandı. Kan, revan içerisindeydim. Beni bahtsız bedevi gibi çöllere düşürüştü. Bir tutam su damlası içinden ondan medet umuyordum. Aklımın içinde sadece dudaklarının ıslaklığı vardı.
like
bc
KÜÇÜK +18
Güncellenme zamanı Nov 24, 2023, 01:20
Elini kaldırarak saçlarımın uçlarına, eşarptan görünen kısmın üzerine değdirdiğinde gözlerinin içine baktım. Parmak uçları ile eşarptan firar etmiş saçlarımı hafifçe eşarbın arasına ittiğinde o an arkamdaki dolabın boşluğu ile bedenim kaydı. Dudaklarımdan çıkan küçük çığlık ile geriye doğru düşecekken uzanıp, ince belimi kavradı kolu ile. Bedenimi o anki iç güdü ile kendi bedenine doğru çektiğinde istemsizce ellerimi çıplak göğsünün üzerine yasladım. Düşmenin korkusu ile ona resmen yapıştım. Göğsüm gövdesi ile bir olurken, avuçlarımın içi çıplak tenine temas ediyordu. Sanki parmaklarımın ucuna bir şey batmıştı, aramızdaki bu küçük temas öylesine içime işledi ki geri çekilmek istedim. Kalbim az daha duracaktı. Beni sertçe kendisine çekmesi ile aramızda mesafe diye bir şey kalmamıştı. Adeta ona bal gibi yapışmıştım. Nefesim kesilmiş, kalbim duracak raddeye gelmişti. Hangi ara adamın kucağına düşüvermiştim ben? “Şey, ben...” Başımı kaldırıp, gözlerine bakmak istedim ancak başımı kaldırdığımda kaşım çenesine sürtündü. Kolu, sanki hiç ağır değilmişim gibi beni yukarıya doğru çekmişti. Sert soluğu saçlarıma doğru vurduğunda yutkundum. Yutkundu. Dudaklarının arasından çıkan nefesi bedenim sanki cehennem ateşinde yanmıyormuşçasına tuz biber oluyordu bana. Aramızdaki bu yokuş aşağı giden heyecan ve çarpıntı günah kokuyordu adeta. “Saçların...” Tek bir söz düştü dudaklarından. Önce anlamadım ancak boşta kalan elini uzattı boynuma. Boynumu tüy gibi hafif bir dokunuşla ezip geçen parmakları göğsümün kabarmasına sebep oldu. Parmakları usulca eşarba dolandı, bunu hissettim. Hafifçe aşağı çekilen eşarbın dokusunu, saçlarımın üzerinden kayışını hissettiğimde karnım burkuldu, bir zelzele almıştı bedenimi. Sırtıma doğru düşen eşarbı parmaklarının arasına aldı. Ne yapmaya çalıştığını önce anlayamadım, eşarbı neden saçlarımdan çekip aldığını düşündüm ancak bir sonuca da varamadım. O değil miydi saçlarını ört diyen? “Siz ne yapıyorsunuz?” dedim, aklımın içinde dönüp duran sorulardan birini dile getirerek. Parmaklarımı sıcak, esmer kavruk teninden çeksem de avuçlarım hala gömleği ile çıplak teni arasına temas ediyordu. Soruma cevap vermeye tenezzül etmeden saçlarıma doğru eğilmesi ile gözlerim irileşti. Burnunun ucunu hafifçe saçlarımın arasına sızdırdı, bedenime yayılan ılık his ile parmak uçlarım titredi. İçine çektiği derin nefesi hissettim, sanki alabileceği son nefemişcesine içine çekmişti saçlarımın kokusunu. O an aklım darmaduman oldu, ciğerlerine çektiği kokumu daha fazla almak istermişçesine üzerime eğildiğinde kollarının arasında donup kalmıştım. Ne yapıyordu bu adam? Görmüyor muydu kollarının arasında eriyip kül olacağımı? Yanlış, diye fısıldadı iç sesim. Her ne kadar onu sevsem de bana hem kızıp, azarlarcasına konuşup şimdi de bir şey demeden kollarının arasına alamazdı. Bu çok yanlıştı. Günahtı. “Kokun...” Devam etmedi, bu beni harekete geçiren şey oldu. Avuçlarımı bastırarak onu hafifçe itmek istediğimde bedeninin iriliğini aklımdan kaçırmıştım. O, çok ağırdı. “Çekilir misiniz?” dediğimde bedeninin kasıldığını hissettim. O an ne yaptığını fark etmiş olmalıydı. Bana neredeyse sarılıyor oluşunu, kokumu içine çektiğini yeni fark ediyordu...Bir hülyadan uyanırcasına başını saçlarımın arasından çekerek bana baktı. Göz göze geldik. Mavileri, yeşillerime karışmak istercesine gözlerime dokundu. Sanki yıllardır kara bir toprak görmeyen ormanlarıma hasret bir denizin bakışı gibi... “Bakma.” “Ne?” “Bana öyle bakma küçük nemrut.” dedi, hemen az önceki haline geri döndüğünde bakışlarımı aceleyle onan kaçırdım.
like
bc
VEHİC +18
Güncellenme zamanı Nov 10, 2023, 10:12
"Derdim sensin hatun." Sert soluğu saçlarıma vurdu ve parmağını kaldırdı. Kirpiklerim kıpırdadı, soluğumu fark etmeden içime hapsettim. Parmağının ucu önce çeneme dokundu, sonra ise beni öldürecek bir yavaşlıkta yukarı tırmandı. "Ben miyim?" dedim tek solukta. Karnım yine büzüşmüş, kasılıyordu. Bedenim put gibi olduğu yerden kımıldamıyordu. Tenim karıncalanıyor, kalbimin sesi kulaklarımda atıyordu. Yanaklarıma güneşin sıcaklığı vurur gibi yanmaya başlamıştı. Dudaklarım hafif aralıktı. Saç tellerim onun soluğu ile titreşiyordu. "Sensin." Alt dudağımdaki yaramın üzerine baş parmağını sürttüğünde titreyen bacaklarımla yere yığılacaktım. O kadar sıcaktı ki parmakları titretiyordu yüreğimi. Göğsünden yayılan sigara kokusu ile karışmış değişik kokusu burun deliklerimden içeri sızdı. "Ne yaptım ki ben?" diye sordum kısık bir sesle. Her daim güçlü duruşum onun yanında zayıflıyordu. Ortada tüm gerçeğimle duruyordum. Alt dudağıma dokunan parmağı şifa olsun ister gibi orayı yokluyordu. "Bir bilsen, bana ne yaptığını." Üzerime eğildiğini hissettiğimde sırtım geriye hafifçe sendeledi. Bel boşluğumda sıcak avucunu hissettiğimde göğsüm kalktı. Kaburgalarım etlerimi ezer gibi öne çıkmıştı. Sıcak avucu tenimin ısısını artırdı. "Bir bilsen gözlerini, dudaklarını, nefesini." Dudaklarından kelimeler dökülürken yaramın üzerinden çekti parmaklarını. Üst ve alt dudağıma dokunan parmakları, sertçe okşadı olduğu yeri. "Kokunu. Nefesimi kesiyorsun." 🌺 1990\\\'lı yıllarda geçen bir aşk hikayesi... Kitap argo ve yetişkin içerik barındırır. Rahatsız olacaklar okumama hakkına sahiptir.
like
bc
ASKERİM +18 (ÜVERCİNKA)
Güncellenme zamanı Jun 13, 2023, 13:35
Burnunun ucunu boynuma yaslayarak çenemden yanaklarıma doğru çıktı. "Bu kadar güzel olmamalıydın. Her yeri emip, dişlemek istiyorum." Boğuk, git gide kalınlaşan ve kabaran arzusu ile gözlerine bakmaya korktum. Yanaklarımda duran dudakları ile içine derin bir nefes çekti. "İki gün. Tam iki gün beni bu kokudan mahrum ettiğin için sana öyle öfkeliyim ki!" diye soludu. Burnunu tenime yaslayıp kokumu derin derin çekti içine. Bana bu kadar yakın olduğundan faydalanarak bende onun kokusunu çektim içime. "Hak ettin." Tutku ile aklımda dönüp duran çok şey vardı. "Sevgilim yok. Söylediğin sözleri hangi boktan kim uydurdu bilmiyorum ama," Kirpiklerimi aralayıp ona baktığımda gözlerini kapatmış olduğunu gördüm. Yalandı. O sürtük bana yalan söylemişti. "Yandığım biri var." "Hı?" dedim alık alık. Korhan\\\'ın dudaklarını kıpırdattığını fark ettim ama ne dediğini duyamadım. Böyle işlevimi kaybetmişken kendimi oldukça boş hissediyordum. Korhan dudaklarını dudaklarımın üzerine getirerek gözlerimin içine baktı. "Sana bildiğim tek doğruyu söylerim üvercinka. Yandığım biri var. O da sensin."
like
bc
HAMRA |+18|
Güncellenme zamanı Apr 11, 2023, 13:18
"Kürşat!" diye inledim kollarının arasında. Sırtım geriye bükülmüş, ellerim saçlarında ve bedenim kollarının arasındaydı. Zihnim onun dokunuşları ile kalan son kırıntıları kemirirken onu durduracak güç bulamıyordum kendimde. Dudaklarım bana hissettirdiği dokunuşları inlemek için açılıyordu. "Seni aldığım gün uyku haram sana. Teninden ayrı nefes bile almayacağım. Öyle ki bedenim sana olan arzusunu bitirene denk." Başını boynumdan kaldırdığında, dudaklarından güçlü bir nefes bıraktı. Karamış, tehlikeli parıltılarla kızaran yüzümü izledi. Göz göze geldiğimizde arzu ile kararan gözlerini izledim. Gözlerini gözlerimden ayırmadan elini sırtımdan çekerek gömleğin düğmesine götürdüğünde midem kasıldı. Ayak parmaklarım içe doğru bükülürken sert nasırlı parmaklarını gömleğin üzerinde hissettim. Soluğumu tutmuş ne yapacağını izlerken dudaklarıma yaklaştı. "Dolgun memenin tadına bakacağım!" Yutkunarak her bir kelimesini zihnimde canlandırdığımda gözlerimi kapattım. Bedenimi tamamen onun ellerine bıraktığımda düğmeyi açtığını hissettim. Gömleğin düğmelerini teker teker açarken üstten iki düğmesiyle göğüslerimi tamamen açık bırakabilirdi. Gözlerimi açarak ona baktığımda elini gömleğin yakasına getirdi. Beyaz gömleğin üzerinden belli olan meme ucuma yaklaştı. Dudaklarım aralanırken kalp gibi atan kasıklarımı hissettim. Kasıp, kavruluyordu. Bedenim onun için hazırdı. Gözlerini gözlerimden ayırmadan dudaklarını kavrayıp, yoğurduğu mememin üzerine getirdiğinde nefesim tıkandı. Sıcak nefesini ince kumaşın altından hissettiğimde ıslaklığı bulaştı tenime. Dudaklarını aralayarak mememin ucunu gömleğin üzerinden kavradı. Put kesilmiş bedenim ani dokunuşuyla sersemlerken ellerimle saçlarını sertçe çektim. "Kürşat!" Hissettiğim haz o kadar kuvvetliydi ki, şuan hiçbir şeyi ayırt edemiyordum.
like
bc
SCELLE (TANRIÇA SERİSİ 3)
Güncellenme zamanı Jan 2, 2022, 13:38
"O pis elinle dokunma bana." Sert çıkmasını istediğim sesim küçük bir kedi gibi çıkmıştı. Basil kaşlarını sinirle çatarken aldığı derin nefesle göğsünü şişirdi. Gözlerim tüylü göğsünde gezindi. Göğsünün üzerinde seyrek, esmer tenine dağılmış tüyler vardı. Kavruk bedenine, gövdesine yakışmıştı. Kaslı bedeni gözümü doyururken tıslamasını işittim. "Pis mi?" "O kadına değmiş ellerini üzerimde gezdirmene izin veremem." Havadaki parmakları avuç içine gömülerek yumruk halini aldı. "Senden başkasına dokunmadım, dokunmam da." "Sana inanmıyorum! Sakın bana yalan söylemeye kalkma!" "Yalan söylediğime gerçekten inanıyor musun yani?" Siyah gözlerinin içinde sanki ateş yandı. Gözlerim gözlerine değdiğinde kibriti çaktım. Aramızda sözsüz bir bakışma geçerken içime karşı koyamadığım bir arzu doldu. Kollarına atlamak istiyordum ama korkuyordum da. Neden böyle olmuştum ki? "Seni ne kadar tanıyorum? Hem o kadın seni benden iyi tanıyor baksana! Yataktaki maceralarınızı anlatıyordu bana." İçimdeki çığlıkları bastırmak için sesimi yükselttiğinde sakin kalmak için gözlerini kapattı. Kalbim ona atılmak üzereydi. "Sende aptal gibi inandın mı?" "Sensin aptal! Bana hakaret etmeyi kes seni piç herif! Kaçık ve sapığın tekisin! Bu vurdumduymaz, beni önemseyen, benim için endişelenen sahte davranışlarını bir tarafa bırak! Böyle ilgili olma! Yalan söyleme! O pis ellerinle de bana bir daha asla dokun-" Sabrını taşırmış olmalıyım ki içime çektiğim soluğa bile karşı çıktı. Beni çıplak, kaslı göğsünün üzerine çekip daha ne olduğunu anlamama bile izin vermeden sıcak dudaklarını şaraptan dolayı şişmiş olan dudaklarımın üzerine bastırdı.
like
bc
AFTAB (ALEV ALEV SERİSİ 2)
Güncellenme zamanı Dec 6, 2021, 07:51
"Bakın benim buradan çıkmam gerekiyor!" dedim ellerim ona doğru yükselterek derdimi anlatmaya çalıştım. Bana anlamsızca baktığımda gözlerimi devirerek başımı iki yana salladım. "Allah'ım neden akıllısı beni bulmuyor?" diye yakındım. "Bana ne demeye çalışıyorsunuz siz? Haddinizi bilin!" gür sesiyle kükrediğinde sırtım kapıya yapıştı. Ani bir refleksti bu, ondan korkacak değildim! "Yok ya? Kimsin ki bana haddimi aştığımı söylüyorsun sen?" Parmaklarını burnuna yaslayarak başını iki yana salladı. "Bunu hastalığınıza veriyorum." dedi kendine hakim olmak isteyerek. Kaşlarımı alayla kaldırarak dudaklarımdan bir kahkaha çıkardım. "Ah, paşama bak! Hastaymış! Kimsin ki sen benimle böyle konuşuyorsunuz?" dedim ona alaylı bir gülümseme ile bakarken. "Peki o halde. Size uyalım, Fatih Sultan Mehmet benim!" Ha? Ne Fatih'i ne Mehmet'i? Ben neyin içine düşmüştüm böyle? Allah'ım ölmek istemiyorum derken beni delilerin arasına göndereceğini tahmin etmemiştim! Bunu kast etmemiştim ben! ? ‼️HİKAYEDEKİ TÜM OLAYLAR VE KİŞİLER HEPSİ HAYAL ÜRÜNÜDÜR ‼️ Tüm hakları saklıdır!
like
bc
GİRİFTAR (ALEV ALEV SERİSİ)
Güncellenme zamanı Oct 27, 2021, 00:31
"Beni öptükten sonra yine gideceğini veya kaçacağını mı sanıyordun?" dedi boğuk sesiyle. Ellerim yine yerini bulmuşçasına göğüslerinin üstüne gitti. Üstündeki siyah gömleği bile bedeninin sıcaklığını saklayamıyordu. Ellerimi sert göğsünün üstüne koyup itmeye çalıştım. Milim bile kıpırdamadı o iri cüssesi. Bir elini çıplak sırtıma koyup bedenimi bedenine yapıştırdı. Gözlerini göğüslerime dikti yine. Yüzümü gömleğinin düğmelerine diktim. Yüzüne bakamıyordum utançtan. Elini sırtımda dolaştırmaya başladı. "Yanıyorsun hatun sen. Yakıyorsun" Boğuk sesiyle konuşunca karnımda yine o tatlı sızı baş gösterdi. "O göğüslerine söyle uslu dursunlar. Kafa bırakmıyorlar adam da!" dedi. Kaşlarımın altından gözlerimi gözlerine diktim. Gözleri adeta yanarak elbisenin içinde sıkışmış göğüslerimdeydi. Ona baktığımı hissetmiş gibi gözlerini bana çevirdi. Yüzümü inceledi. "Seni bırakır mıyım sanıyorsun? " Yüzünü yüzüme yaklaştırarak gözlerini alt dudağıma dikti. "Yeni buldum bırakmam seni!" diyerek fısıldadı. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. ? ❗KİTAPTAKİ TÜM OLAYLAR VE KİŞİLER HEPSİ HAYAL ÜRÜNÜDÜR❗ Osmanlı padişahı ile Mora Prensesi arasında geçen tutkulu bir aşk hikayesi... Onların aşkı bir düş sayesinde başladı, başka bir hayata bağlandı... Maia & Yavuz Yetişkin içerik barındırır!
like
bc
PETİTE DEESSE |TANRIÇA SERİSİ 1|
Güncellenme zamanı Sep 11, 2021, 07:51
"O Zeus'un kızı! Demether'in de çocuğu, Kore!" Hades duyduklarına aldırmadan kızı izlemeye devam etti. Kızın güzel yüzünü izlerken, kalbindeki çarpmayı göz ardı edemedi. Ne demişti Poseidon? Kore. Hades başını iki yana salladı. Bu isim güzel kıza yakışmıyordu. Kalbine yıkım getiren bu minik bedenin sahibine hiç yakışmıyordu. Kalbinin atışını dinledi bir süre. Aklına düşen isimle, yıllar sonra dudaklarında bir tebessüm belirdi. Yıkım getiren. "Persephone'm!" diye fısıldadı kendi kendine. Persephone ismi, ne yakışmıştı ona. Kalbine yıkım getiren kadın, Persephone. "Sana söylüyorum!" "Git başımdan Poseidon!" Poseidon başını iki yana sallayarak geriye doğru bir adım attı. "Umarım başına bela almazsın, Hades!" Poseidon arkasını dönerek suya doğru adımladı. Hades kuşun kanadını eline almış inceleyen kızı izliyordu. Persephone'si kuşun kanadını düzelttiğinde dudaklarında kocaman bir gülümseme belirdi. O kuş olmak istedi Hades. Kabuk tutmuş yaralarını, sarsın istedi. O gülümseme olmak istedi. Dudaklarının kenarında bin yıl yaşamak istedi. & Hades ile Persephone'nin hikayesidir. Tüm hakları saklıdır!
like