4.Bölüm

964 Kelimeler
"Özür dilerim Erdem, özür dilerim Sevgilim. Sana yaşattığım acıları bin katıyla çekmeye razıyım, ne olur çık gel gittiğin yerden. Daha fazla dayanamıyor Meleğin. Sen kıyamazsın ki bana, kıyamazsın değilmi Erdem?" Aylardır kendi kendine verdiği sözden dolayı ağlamıyordu Erdem'inin odasında Yaren. Elinin tersiyle gerisin geriye itti akmaya niyet eden yaşlarını. Toprağın altında olduğunu kabul edemiyordu bir türlü, onun bakmaya kıyamadığı, kokusuna doyamadığı Erdem'i kara toprağın altında olamazdı. Kucağında ki gömleği aldığı gibi nazikçe öpüp, yastığın üzerine bırakarak odanın kapısını sessizce kapatarak çıktı. Elini boynuna götürerek ovuşturduğunda, bir müddet gözlerini kapatarak ayakta durdu öylece. Gözlerinin önüne Erdem'inin kapıyı çarpıp çıkışı gelince, sıkıca yumduğu gözlerini aralayarak mutfağa geçti. Eline aldığı bir bardak suyu oturduğu sandalyede yudum yudum içerken, kapıdan içeriye Murat nefes nefese girerek elinde ki telefonu Yaren'e uzattı. "Paşa arıyor Yaren abla" Yaren bir telaşla ayağa kalkarak, telefonu kulağına götürürken, sanki Paşa karşısındaymış gibi üzerini düzeltip boğazını temizledi. "Efendim Paşam" "Yaren, a planı iptal, acil olarak b planını devreye sokman gerekiyor. Hazırlan yarın öğlen start veriyoruz" "Nasıl isterseniz Paşam" Yaren elinde ki telefonu Murat'a uzatırken, şu an acil olarak kendisine gelmesi gerektiğinin farkındaydı. Konuştuğu özel korumalı, güvenli bir telefondu. Murat'ı takip odasına geri gönderirken kendisi de lavaboya girdi. Yüzüne boynuna soğuk suyu ellerinin aracılığıyla ulaştırırken, aynada morarmış olan gözaltlarına baktı. Bir zamanlar sevinçten gözlerinin içi gülerken, şimdi yaşadığına isyan ediyordu. Aynada kendisine bakmayı bir kenara bırakarak, salona bıraktığı çantasından telefonunu alarak, takip odasına indi. Olayın merkezinde Yaren olduğu için, Paşanın isteği üzerine yapılmıştı bu takip odası. Her gün evden çıkıp istihbarata gelmesi demek, onun istihbaratta çalıştığını aşikar etmek demekti. Oysa bu Paşanın isteyeceği son şey bile olamazdı. Murat ve Emel olay devam ettiği müddetçe, Yaren'le birlikte kalacaklardı. Odaya girdikten sonra yapmaları gerekenleri bir bir anlattıktan sonra, ikisini de misafir odalarına gönderip yarın için dinç olmalarını istemişti. Hakan'ı arayıp takip için birisini isteyerek, yarın için Murat ve Emel'in ona lazım olduğunu bildirdi. ...................... Sabahlar olmak bilmiyor, her uyku peşinden Erdem'in hayalini getiriyordu gözlerine. "Ben böyle uykuyu seveyim arkadaş, sanki rüyamda kamyon geçiyor üzerimden!" diye her çemkirişinde, uyumak için zorladı kendini Yaren. Nihayet sabahı ettiğinde yataktan kalkıp, güzel bir duş alarak mutfağa geçip bir kupa kahveyle birlikte b planının üzerinden son defa geçmek için çalışma odasına gitti. Emel'se Murat'la birlikte didişe didişe kahvaltı hazırlamaya çalışıyordu. Henüz beş dakika olmamıştı ki, kapısı açılarak içeriye Serkan girdi. "İnsanlardan kendini bu derece soyutlamanın umarım mantıklı bir açıklaması vardır güzel bayan" Serkan'ı gören Yaren gözlerini devirerek, içten içe dosyaları henüz kasasından çıkarmamış olduğuna şükretti. Ama geçirdiği berbat gecenin ardından Serkan'la uğraşacak hali yoktu, bir an önce plana dönmeliydi. "Ağzının ortasına bir yumuk yemek istemiyorsan, ikile. Yoksa suratını Çarşamba pazarına çevireceğim" Ama Serkan'ın rahat bırakmaya niyeti yoktu, dün o kötü halde bıraktığı Yaren'i bir nebze olsun güldürmek rahatlatmak istiyordu. "Bana dokunmak için can atman ne kadar hoş" "Defol git be adam! Burada iş yapmaya çalışıyorum" "Ah ne tesadüf bende hayırlı bir iş yapmaya çalışıyorum, tam olarak şu odanın ortasında" Parmağıyla her ikisinin olduğu yere bir yuvarlak çizerek söylemişti bunları Serkan. Oturduğu sandalyeden kalkarak, karşısında ki genç adamın karşısına dikildi Yaren. Dibine kadar geldiğinde ağır parfüm kokusu kendini esir alsa da, hiç oralı olmadan adamın parmak uçlarından kollarına doğru minik adımlarla bir yol çizdi. Genç adamsa beklemediği bu yakınlıkla, Yaren'in gözlerine bakarak mırıldandı. "Sen gerçek misin?" Yaren genç adamın gözlerine bakarak gülümseyip, aynı tonda fısıldadı. Adamın aklını başından aldığından habersizce. Nefes kesici güzelliğini hesaba katmıyordu çünkü, tüm bunları yaparken. Biraz oynamanın sakıncası yok diye geçirdi içinden Yaren. "Gözünde ki perdeyi kaldırmamı ister misin?" "Seni daha güzel görebileceksem neden olmasın ?" Serkan, Yaren'in kolunda gezinen parmaklarının sıcaklığını hissederken, kalbi bir umut belki dedi usulca.. Adamın bu cevabının üzerine sol elini omuzunda sabitleyip gerinerek, sağ yumruğunu adamın gözünde patlattı. "Bak bakalım şimdi nasıl görüyorsun, hala güzel miyim Serkan?" Beklemediği bir serilikle Serkan gözüne yumruk yiyince, bir adım griye doğru yalpaladı. Elini gözünün üzerine koyup, tek gözle Yaren'e bakarken cevap verdi. "Hala çok güzelsin, üstelik yanında da bir alana bir bedava der gibi senden bir tane daha var" Yaren "ya sabır" çekerken, eliyle kapıyı göstererek kaşlarını çattı. "Bay kalas! Eğer diğer gözüne de bir yumruk yemek istemiyorsan, Yarenler dörde çıkmasını istemiyorsan, hadi yallah işine" Serkan Yaren'in söylediklerini aldırmadan, gözünü ovuşturarak elini beline koydu. Ciddi ciddi fena yumruk atmıştı Yaren, moraracağından şüpheliydi. "Benim annem böyle eli ağır olan kızlara der ki; mübarekte dul avrat eli var" Yaren kafasını sallayıp, tek gözünü kırparken eliyle Serkan'ı şöyle bir dürterek sordu. "Hayırdır ne bekliyordun yani? Yanında iki duygusala bağladık diye, bugün dizine yatırıp derdimi mi dinleyecektin? Bana bak Serkan, işim başımdan aşkın, seninle de uğraşamam" Serkan ellerini iki yana bırakıp, ciddi bir tavra bürünerek kaşlarını çattı. "Senden bir şey beklemiyorum Yaren. Yalnızca yanında olmama izin ver bunu istiyorum" "Serkan, ben senin koluna takıp kulüp kulüp gezebileceğin, o eğlence senin, bu rakı benim diyebileceğin, topuklu ayakkabısının üzerinde kendi egosunu tatmin eden kızlardan değilim. Rujumu sürüp çıkmıyorum ben dışarıya, bel....." Neden sonra kendine gelince sözünü yarım bırakmak zorunda kaldı Yaren. Belime silahımı takıp çıkıyorum demek yerine susmayı tercih etti. Gerçekçi olma taraftarıydı her zaman ama, bu gerçeği Serkan'dan bir müddet saklasa iyi olurdu. Hayatının içine almak istemiyordu Serkan'ı, henüz abisine annesine bile söylememişti istihbaratta çalışmaya tekrar başladığını. Serkan'ın düşen yüzüne baktığında, bir anlık kabalık etmiş olduğunu düşünse de, kalbi kırılırsa uzak durur diye düşünerek kırdıklarını tamir etmeden, odadan çıkarak salona doğru ilerledi. "Yaren abla kahvaltı hazır, hadi gel" Yaren arkasından gelen Serkan'a bakmak yerine iştahı olmadığı halde mutfağa doğru ilerledi. Emel Serkan'ı gördüğünde kibarca onuda buyur etti. "Buyurun kahvaltı hazır, sizde bize katılın isterseniz" Serkan arkası dönük olan Yaren'e bakarak Emel'e cevap verdi. "Sağ olun, ben yiyeceğimi yedim. Size afiyet olsun" Yapabileceği bir şey yoktu Yaren'in, o Yarendi, sadece Yaren. Ne kıskanılacak bir enerjiye, ne de kimse de olmayan bir güce sahipti kendince. Tek sahip olduğu bir şey vardı oda; Erdem'iydi yitirmeden önce. Şimdi avuçları boş kalmış bir çocuk gibi kimsesiz hissediyordu kendini...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE