3.Bölüm

1035 Kelimeler
Hazal hiç repertuarda bile olmayan bir partiyi, organize etmek için tüm arkadaşlarını seferber etmiş, ve ana kuralı belirtmişti. "Her şey Yaren için!" Oysa parti diye bir şey yoktu ortada, Hazal'ın derdi başkaydı. Yaren Hazal'a kesin bir dille gelmeyeceğini söylediği halde, Nesrin'in elinde ki paketle birlikte odasının içinde dolanışını izliyordu şimdi. Yatağın kenarına oturmuş bir çok defa kafasına yasladığı, şah damarında gezdirdiği elindeki silahın emniyetini kapatırken, Nesrin Yaren'e doğru dönerek sayıştırmaya başladı. "Ander da kaybana, başumuza mafya kesildi mubarek! Paçi kalk, habuni giyda bakayum nasıl duracak üzerinde." Yaren arkadaşının silahından hoşlanmadığını biliyordu, kendisinin de çok hoşlandığı söylenemezdi ama, işi dolayısıyla gerekliliğine inanıyordu. Son zamanlarda, rüzgar nereye eserse oraya savruluyordu bedeni, ruhu karanlık ve anılarla dolu bir odaya hapis olmuşken bedeninin nerede olduğunu da pek önemsemiyordu açıkçası. Arkadaşının eline tutuşturduğu kıyafeti giyip geri döndüğünde, ne giydiğine bakmak nihayetinde aklına geldi. Erdem'inin odasından Nesrin geldiğinde henüz çıkmıştı, ondandı bu aklı başında olmayan halleri. Ellerini dizlerinin üzerine koyarak aynada kendisine bakarken, Nesrin'in o kendi yöresine ait konuşması kulaklarına doluyordu. "Gardaşum Allah vermiş güzelluğu cimcimeme, ben ne okuyup üflesem kardu" Nesrin arkadaşının moralinin düzelmesi için bin bir şebeklik yaparken, Yaren duymuyordu bile onu. Dudaklarında bir şarkı vardı ki, ne zaman sevdiği düşse aklına mırıldanırdı. Kapattım ben o defteri, yana yana gözlerimi, Yara bere içinde kaldım silemedim izlerini, Bu dünyada helalleşemedik, orda halleşiriz. Bir müddet sarılırım eşe dosta, belki dertleşiriz. Ciğeri yanıyordu işte Yaren'in. Ölmeden önce ellerini tutup son kez ona sevdiğini söyleyemediği için. Kahroluyordu her geçen gün, dudaklarından bir kaç cümle fazla dökülecek olsa kendince utanıyor, bu bir kaç cümleyi onunla da paylaşabilirdim ama yapmadım diyordu. Oysa o kadar masumdu ki Yaren, bu ayrılıkta tek sebep çok sevmesiydi. Kıyamamıştı ona biriciği, kalbi.. Ölüme onu sürüklemek yerine yaşasın istemişti, oysa Yaren Erdem'le olan ölüme bile eyvallah derdi.. ................. Akşam üzeri Serkan bir heyecanla kapısına gelmişti Yaren'in ama, neşesi yerinde olmadığı her halinden belli oluyordu. Üzerine gitmek yerine susmayı tercih etmişti Serkan lakin, normalde gelmeyeceğini söyleyerek, suratını kapıyı geçirmesi gerekirken, hafif kızarmış gözleriyle suskunluğunu bağdaştırınca önceliğini sahil tarafında kullandı. Yaren gözlerini kapatmış başını arkaya doğru yaslamıştı, ne yola baktığı vardı nede Serkan'a ölümcül bakışlar yolladığı. Serkan arabayı sahil kenarına park ettiğinde Yaren'in tarafında ki camı açıp temiz havayı solumasına yardımcı oldu. Sevdiği kadının ifadesiz yüzüne baktığında, içi gidiyordu Serkan'ın ama eli kolu bağlanmış gibi hissediyordu kendini. Oysa bu geceyi çok güzel hayal etmişti, Hazal sayesinde Yaren'iyle baş başa bir yemeğe gidecek, ardından geçirdiği dakikalar boyunca Yaren'in hayatıyla alakalı konuşarak kendisine yakın hissetmesini sağlayacaktı. Nerden bilebilirdi ki Yaren'i kimseye yakın olmak istemeyişini. Oturduğu yerden uzanarak Yaren'in ellerini avuçlarının arasına alarak fısıldadı. "Yaren senin için endişeleniyorum, lütfen gözlerini açıp bir şeyler söyler misin?" Yaren beyninin uyuştuğunu fark ederken, Serkan'ın sesiyle kendine gelerek başını yasladığı yerden kaldırıp gözlerini açtı. "Bir şey mi oldu?" Yaren'in gözleri ellerine kayınca, "Allah'ın fırsatçısı" diyerek çekti ellerini. Morali ne kadar bozuk olursa olsun, bu onun tabiatını değiştirmeye yetmiyordu elbette. Serkan Yaren'in ağzının içinde gevelediği cümleyi anlamayınca kaşlarını çatarak konuştu. "Eğer istemiyorsan dönebiliriz Yaren" Yaren yalnızca başıyla onay verdikten sonra, tekrar aynı pozisyonu alarak farkında olmadan yine mırıldanmaya başladı o şarkıyı. Serkan pür dikkat dinlediği şarkıyla kendi kendine düşüncelere dalarken, onun Yaren hakkında bildiği pek az şey olduğu kanaatine vardı. Evin bahçesine girdiklerinde ses çıkartmadan oturmaya devam etti Serkan, belki de bu denli ortak olabilirdi sevdiği kadının gönül yangınına... Yaren bu sefer şarkıyı bırakmış, gözlerini aralayarak bir şeyler mırıldanmaya başlamıştı. Bilmiyorum neredeyim, ne haldeyim, ben kimim Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış. Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış. Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim, Saçlarına hasreti tanımayan ellerim, Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış. Allah'ım düşmanımı düşürmesin bu zaafa, Sanki her noksanımı mecburum itirafa, Hangi şarkıya girsem notlara do, re, mi, fa, Sol diyorum sana, sol. La sesim sen de kalmış. Sen de kalmış umudum, saadet çağım sende, Sen de kalmış huzurum, tüten ocağım sende, Sen de hayat kaynağım duygu men bağım sende, Can diyorum sana, can kafesim sende kalmış. Gel tanrıya borcunu teslim etsin bu yürek, Tez gel ki, enkazımı kapatsın kazma kürek, Kelime-i şehadet getirmem için gerek, Son diyorum sana, son nefesim sende kalmış... (Cemal safi) Yaren iç çekişlerinin ardından bitirince yüreğinden gelen satırları, başını yan tarafına doğru çevirerek kısık gözlerle karşısında ki mavi gözlü adamın çehresine bakıp, önüne döndü. Bu hallerini hiç görmeyen adam belli ki şaşırmıştı. Haklıydı da, nerden bilebilirdi ki, Erdem'in ölüm yıldönümü geldiği için Yaren'in kahrolduğunu. Onu kaybettiğini öğrendiği günden sonra, mezarına bile gidememişti Yaren. Şimdi içten içe kahroluyordu her gün, sevdiği adamı yalnız bıraktığı için. Gözlerinde ki acınası halin başkaları tarafından görülmesine hiç bir zaman müsaade etmesede, şu an sanki onu tek anlayacak kişi Serkan gibi geliyordu... Serkan'a doğru dönüp gözlerini gözlerine değdirerek sordu, titreyen yeşil gözleriyle. "Sen hiç sevdin mi Serkan? Kalbine böyle iğneler battı mı hiç?" Daha Serkan sorusuna cevap vermeden, bir damla göz yaşı inci gibi süzüldü yanaklarından. "Böyle nefes alamadığın oldu mu? Hiç yalvardın mı kalbine atma diye? Yalvardın mı Allah'a al canımı diye? Ölmek istiyorum Serkan, yaşamak hiç öyle güzel bir eylemmiş gibi gelmiyor bana. Sence de şu mutlu olduğunu zannedenler, çok acınası bir halde değiller mi?" Serkan karşısında ki hüzünlü yeşil gözlerin parlayıp parlayıp, hüzünle sönmesine dayanamıyordu ki, sus diye yalvardı içinden. "Sus be kadın, senin gözlerinde ki hüzün benim kalbimi dağlıyor, ağlama yalvarırım ağlama, sen alaya al hep hayatı. Gerekirse ben çekerim senin acılarını da sineme." Gözleri yeniden bulduğunda o yeşilleri cevap beklercesine soruyordu. "Oldu mu tüm bunlar Serkan? Sende yaşarken öldün mü?" Serkan gözlerini ayırmadan cevap verdi, Yaren'ine. "Öldüm Yaren, öldüm de sonrasında dirildim mi onu bilmiyorum. Kalbime iğneler değil, hançerler saplandı. Her seferinde bu sefer olacak dediğim her şey, daha da çıkmaza sürükleniyor" Yaren işaret parmağını Serkan'ın omuzuna bastırarak gözlerini kıstı. "Sen aşık olmuşsun Serkan" "Hem de ne aşk Yaren, elimi uzatsam tutacağım belki ama, o beni tutmayacak biliyorum" Yaren gözlerini Serkan'dan çekerek kucağında ki çantasını eline alarak, kapıyı açtığında ona bakmadan konuşarak arabadan indi. "Uzatma elini Serkan, tutmayacağını bildiğin ele uzanma. İncitirler seni, dayanamazsın." Bahçeye doğru ilerlerken Yaren, Serkan ellerini direksiyonda sabitleyerek konuştu Bahçeye doğru ilerlerken Yaren, Serkan ellerini direksiyonda sabitleyerek konuştu. "İmkansızlık değilmi zaten Aşk? Son nefesime kadar bekleyeceğim seni Yaren'im. Dudaklarımdan dökülen son kelime bile sen olacaksın, Yaren'im diyeceğim. Bilsem ki bir an değil, bir ömür tutmayacaksın elimi yine bir ümit beklerim seni..."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE