bc

Diri Damlalar +18

book_age18+
2.0K
TAKİP ET
24.8K
OKU
forbidden
family
HE
age gap
fated
kicking
mythology
cheating
war
love at the first sight
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Aşktı her hatayı örten, sevgiydi bile bile katlanan, saygıydı ilişkiyi ayakta tutup iki kalbi birbirine bağlayan. Ben bir doktordum eli eldivenli, neşterli. O bir askerdi eli kanlı, silahlı. Ben insanları ölmesin diye kurtarırdım o ise insanlar ölmesin diye can alırdı. Benim de canımı aldı... Bedenimi sahiplendi, her bir noktama kendinden izler bıraktı. Uyudum adını sayıkladım, uyandım adını sayıkladım. Ben en çok kaçtığım şeyi yapıp aşık olmuş her şeyimle onun olmuştum. Peki o ne yaptı? İlk darbede yıkılacağımı tahmin edemeden alaşağı etti beni. Silahın namlusunu şakağıma daha da bastırdım gözlerinin içine bakarak. "Bunu sen yaptın Yaman... unutma, tetiği ben çekiyorum ama silahı sen verdin elime." ASKERİ KURGUDUR! ÇALINAMAZ VE KOPYALANAMAZ HIRSIZLIK YAPMAYIN!

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1. Bölüm
Hayatta şansı hep zorla elde edenlerdendim. Aynı ailede kız kardeşime göre bir şeyleri elde etmek için didinip her şeyi yaparken kardeşim sadece ister ve olurdu. Her konuda ona benden daha iyi davranan aileme rağmen benden niye hazzetmiyordu bilmiyorum kardeşim. Benden dört yaş küçük anaokulu öğretmeni ve doktor bir sevgilisi vardı. Nişanlanacaklardı bugün ve ailede ki herkesin gözü onda değil bendeydi. Evde kalan bir kızdım onların gözünde. Yirmi yaşına girdiğimden beri sürekli ne zaman evleneceksin baskılarından öyle bıkmıştım ki artık kulağım alışmıştı ve birinden giriyor diğerinden çıkıyordu. Başlarda tek hedefim ayaklarımın üzerinde durup kimseye muhtaç olmayacak kadar ilerlemekti ve bunu başarmıştım. Yirmi altı yaşında başarılı bir doktordum şimdiye kadar sevgililerimde olmuştu ama hepsi kısa süreli ve dengesiz ilişkilerdi. Bazen sorun gerçekten bende mi anlayamıyordum. Beni terk eden üç sevgilim benden sıkıldıklarını iddia edip gitmiş diğer ikisi düzenli yatak ilişkisi istemiş kabul etmeyince gitmişlerdi. Düzgün bir insan bulmak çok zordu esasında. “Geçebilir miyim?” gelen tok sesle arkama döndüm. Uzun boylu maşallah dedirtecek bir adam duruyordu. O an apartman kapısının önünde durduğumu anca fark edip kenara çekilmiştim hemen. Adam bana pek bakmadan binadan içeri girince bende girdim mecburen. Asansöre yönelecekti ki, “Bozuk.” Dedim. Omzunun üstünden bir bakış attı ardından asansörün bozuk oluşuna homurdanarak merdivenlere yöneldi. Üzerinde oldukça şık ve üstüne tam oturan bir takım elbise vardı ister istemez bizim evimize mi geldi diye düşündüm. Çünkü nişan vardı ve ev ağzına kadar doluydu. Merdivenleri sert ve baskın adımlarıyla ikişer üçer çıkarken arkasından ilerledim. Arkasında kalan parfüm kokusu gün içinde başıma gelen en iyi şey olabilirdi. Eteğimin ucunu tutup merdivenleri çıkarken beş kat aşağı sırf kardeşim kurdelesini kaybetti diye inmiştim. Yarım saat boyunca kurdelesini aramış sonunda bularak gelmiştim. Ablası olarak tepsisini ben tutmak istemiştim ama o arkadaşını istemişti. Arkadaşları benim üstümdeydi onun için oysa arkadaşlıklar bir gün biterdi ve geride sadece ailen kalırdı. Onunla aram tıpkı imrendiğim abla kardeşler gibi olsun çok isterdim ama Umay asla kabul etmemişti beni. Nedeni ne onu da bilmiyordum. Kıskançlık desem ailem en çok onu severdi lafları baskıları hep ben yerdim o işin en iyi kısmındaydı asıl ben bilenmeliydim ona ama artık alışmıştım dışlanmaya. Evin açık kapısından içeri girdiğimde bir sürü çocuk sürüsü karşıladı beni. Onları geçip mutfağa girdiğimde kardeşim ocağın başında kahve pişirirken arkadaşları da dört bir yanındaydı. Yanında olmak istediğim için, böyle bir an özel olduğu için yaklaştım ona. Beni görür görmez, “Kurdelemi aldın mı?” diye sordu hemen. “Aldım merak etme burada.” Dedim göstererek. “Onu tepsiye bırak abla.” Dedi tekrar telaşla önüne dönerek. “Yardım edeyim mi ister misin?” Elini salladı git git dercesine. “Kalabalık oluyor sen çık ben Burcu’larla hallederim.” Deyince yüzüm asıldı ancak bir şey demeden çıktım mutfaktan. Kendi evimde kız kardeşimin nişanında dışlanmış hissediyordum kendimi. Odama gidip bugün bitene kadar saklanmak istiyordum ama annem çok kızardı o zaman. Zaten ev misafir kaynarken kaçma ihtimalim hiç yoktu. Salona girip kadınların arasına karıştım. Annem ve amcamın karısı olan Münire yengemin yanına oturdum. O sıra bana dönen misafir kadınların bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. “Maşallah kızım gözüm geldiğimden beri sende bu ne güzellik böyle?” diyen kadınla gözlerim onu bulmuş utançla kıpkırmızı kesilmiştim. Bu kadın damadın yengesiydi. Amcasının karısıydı yani. Ben utandığımdan ne diyeceğimi bilemezken annem böbürlenerek elini sırtıma koyarak sıvazladı. “Öyledir tabi kızım, ellerinizden öper.” Dedi. Kadın memnuniyetle süzdü beni tekrar ve yanında ki eşinin kulağına doğru fısır fısır bir şeyler dedi. O an erkeklere göz attığım da aşağıda karşılaştığım adamla göz göze geldim. O gözlerini normal bir edayla benden çekerken ben istemsizce süzdüm onu. Damadın yanında oturuyordu tüm ihtişamı ile. Mesleği ne merak ettim spor eğitmeni olabilir miydi? Çünkü kalıplı bir bedene sahipti, bakışları nötr ve belirsiz olsa da yoğun ve belirgin bir karizması vardı. Saçları kısacık kesilmiş sakalsız tertemiz tıraşlıydı. Sakalsız da yakışıklı olmak çok zordu erkeklerde ama bu adam sakalsızda çok iyiydi. Elmacık kemikleri belirgin burnu hafif kemerli çene hatları köşeli ve keskindi. Bakışları ise silahı gibi aşırı etkileyiciydi. Uzun zaman sonra ilk defa gerçek hayatta bir erkekten etkilenmiştim. Üstelik elleri de boş ve yüzük yoktu. Yine de kendi kendime havalanmamalıydım. “Gülru Hanım biz diyoruz ki sizinde izniniz olursa bu kızınız için de görücüye gelelim.” Kadının anneme dedikleriyle salonda ki sesler kesilmiş tamamen. Duyduklarımı sindiremezken o adam hışımla dönmüştü çaprazında kalan annesine. “Ben bilmem ki Abdullah Bey ne dersin?” diyerek babama pasladı annem. Ne görücüsüydü ve niye kimse bana sormuyordu isteyip istemediğimi? Babam omurgasını dikleştirirken bana kısa bir bakış atıp damat tarafına döndü. “Haftaya gelin konuşalım Osman Bey.” Diyerek onay verdiğinde o adam, “Baba!” dedi uyarır niteliğinde ancak Osman Bey tek bakışıyla susturmuştu onu. Bir dakika bir dakika ben az önce o adama mı istenmiştim? “Vallahi oğlum diye demem efendi mi efendi sorumluluk sahibi işi gücü elindedir. Komutandır kendisi maşallah kızımızda doktormuş duyduğuma göre, pek uyumlu oldular pek.” Diyerek övünürken kadın annemde ona katılmıştı kıs kıs gülerek. Ben ise gözlerini bana dikmiş bakan adama bakakaldım. Bu adam kimdi ve ne olmuştu az önce? …….. Umay elinde tepsiyle içeri girip kahveleri dağıttıktan sonra Selim’e yani müstakbel nişanlısına da verdikten sonra salonun köşesine çekilmişti ayakta durarak. Kahvelerden sonra nişan kesilmiş misafirler ağırlanmış ve gönderilmişti. Ve annemin deyimine göre müstakbel kaynanam gidene kadar beni gözlemleyip met edip durmuştu. Damat ve beni istemeye gelecek olan adam kuzenlerdi amca çocuklarıydı ve ben kardeşimin nişanında kendime kısmet bulacağımı hiç düşünmemiştim. Doğrusu normalde olsa anında karşı çıkar olay yaratırdım ancak o adamı görünce yapamamıştım. Vallahi öyle bir kısmeti tepersem Allah beni yakardı. Sonunda üzerimde ki elbiseden kurtulduktan sonra rahat bir şeyler giyerek salona geçtim babam çağırdığı için. Annem, babam ve Umay oturuyordu salonda. İçeri girince bana döndüler. Umay’ın yüzü asık ve bana yine ters ters bakıyordu. Umursamadım. Geçip oturdum karşılarına. Babam derin bir nefes aldı konuşacağını belirterek. Tedirgindim açıkçası ne diyecekler bilmiyordum. “Sen de duydun kızım görücü gelecek sana. Eli yüzü düzgün insanlar kardeşini verdik zaten bilirsin. Haftaya da onlar gelecek görüşüp konuşacağız.” Başımı hafifçe salladım onaylarcasına. “Biz ailen olarak senin kötülüğünü düşünmeyiz asla ama yaşında geldi evlenip yuva kurman gerek. O yüzden bu sefer ki taliplerini geri tepmene izin vermeyeceğim.” Buradan da anlaşılıyordu ki bu sefer istesen de istemesen de evleneceksin. Doğrusu başka biri olsa anında karşı çıkardım ama o adam yüzünden karşı çıkamıyordum hatta heyecanlanmaya bile başlamıştım. “Tamam baba sen nasıl istersen.” Dedim uysalca. Koskoca adamın gözleri irice açıldı, annem ve Umay’da hayretle bakakalmıştı. “Yine karşı çıkmayacak mısın yani?” diye sordu annem şaşkınca. “Hayır.” Dedim olağan bir tavırla. Babamın hoşuna giderken omuzları gevşemişti. Bu sefer tartışmayacaktım onlarla. “Tabi karşı çıkmaz sayemde yakışıklı adamı buldu.” Diye atıldı Umay lafa. “Hayır birde en güzel günüm senin yüzünden bozulabilirdi!” “Benim yüzümden mi? Ne yaptım şimdi?” “Daha ne yapacaksın az kalsın nişan günümde istemen olacaktı dahası ilgi odağı hep sendin bugün senin yüzünden geri plana atıldım ilgilenmediler bile benimle!” “Umay!” babam sert sesiyle uyarırken ben onun yüzüne bakakalmıştım. Kesinlikle geri planda kalmamış her şeyi ön plandaydı olması gerektiği ama belli ki biraz olsun yüzümün gülmesi batmıştı ona. “Ne ama baba bugün benim günümdü.” Şımarık bir kız çocuğundan farkı yoktu. Ayağa kalktım tahammül edemeyerek. “Ne var biliyor musun senin gibi daha büyüyememiş çocuk gibi birisi nasıl evlilik gibi zor bir durumu sırtlanacak. Eminim evlenince de böyle şımarıkça davranıp durur başımıza dert olursun!” öfkeden kudururken salondan çıkıp odama girdim. Kapımı kapatmadan önce bağırtısı net bir şekilde ulaşmıştı bana. “Ben miyim dert kız kurusu! Başımıza kalıp gidemeyen sensin, eminim bu adamı da kaçırtırsın! Adam zaten kaçmaya yer arıyordu!” kapıyı sertçe örtüp kilitledim. Gözlerim anında dolmuştu bile. Kaçmayacaktı. Bu sefer kendi ailemi kurabilecek ve uzaklaşacaktım hepsinden! …………….. Yazardan Öte yandan evlerine giren Turağan ailesinde gerginlik hakimdi. “Bana sormadan nasıl böyle bir emrivaki yaparsınız siz baba!” diye yükselmişti Yaman. “Kızla evlenmek isteyip istemediğimi sormadan nasıl anlaşırsınız hemen!” adam bir tarafları dağıtmamak için kendini zor tutarken ceketini parmakları arasında sıkıca tutuyordu. Gül Hanım oğluna kaş göz işaretiyle sakinleşmesini söylerken Osman Bey hiddetle durdu oğlunun karşısında. “Yeter ulan! Kaç yaşına geldin! Bekledik birini getirir evlenir yuva kurar diye ama Yaman Bey anca kendi kafasına eseni yapsın!” diye gürledi adeta. Çiçek ürkerek salonun bir köşesine sinerken ikizi Emir babasının kolunu tuttu sakinleştirmek için. Yaman kendi hayatıyla ilgili böyle büyük kararlar verilmesine de bu tür emrivakilere gelemezken kısa saçlarını kaşıdı sertçe. “Baba.” Dedi dişleri arasında. “Ben evlenmek istemiyorum o kızla.” Kıza doğru düzgün bakmamıştı bile ama yine de istemiyordu çünkü onun zaten bir sevgilisi vardı. Sırf İpek istemiyor diye ailelere bahsetmemişlerdi ama evlenecekse bu sevdiği kadınla olsun istiyordu. Etrafında evlilerin hiçbiri mutlu değilken eski kafalara uyupta görücü usulüne evet demeyecekti. Onun için evlilik zor ve üzerine düşünülmesi gerekilen bir konuydu. Böyle kolayca tanımadığı biriyle asla evlenemezdi. Bu düşünce bile içini daraltıyordu koca adamın. “Ben sevdiğim biriyle istiyorum baba bırakında hayatımın geri kalanını geçireceğim kadını ben seçeyim!” dedi sertçe. “Sana kalırsa kim bilir kimi getirirsin.” Diyerek girdi araya annesi. “İstemem ben onları bak ne güzel eli yüzü düzgün kız bulmuşuz işte. Ben o kızı bayadır tanırım hem ama yerini bekledim sadece.” “Ha yeri nişanın ortasında kızı istemek miydi yani?” “Yahu öyle değildi ama oldu işte kaçırmak istemedim kızı. Sen görmedin oradaki komşuları hepsi oğulları için süzüyordu kızı. Önce ben davranmalıydım.” Annesinin sözleriyle sabır çekti sakin kalabilmek için. Yok bu iş böyle olmaz diye düşündü bu millet kendisini dinlemezdi ama kız dinlerdi belki. Annesini babasını dinlemeden bir hışımla geldiği gibi çıktı evden. O kızın telefonunu bulup aramalı ailesine istemediğini söylemeliydi hemen. O istemezse kendi ailesinin direteceği bir şey de kalmazdı ortada. …………………….. “Ömür Hanım.” Adımı seslenen asistanımla duraksayıp yanıma gelmesini bekledim kızın. Ellerimi beyaz önlüğümün ceplerine yerleştirirken Ela’ya baktım. “43 numaralı odadaki hastanın sonuçları geldi. Çıkınca hemen getirin demiştiniz.” Dosyayı ilgiyle alıp açtım hemen. “Tamam teşekkür ederim Ela.” Diyerek odama doğru topuklularım üzerinde yürürken dosyayı inceledim diğer yandan. Son evre akciğer kanseriydi ve iflas etmek üzereydi bunun yanı sıra kalp yetmezliği de vardı… yapılacak pek bir şey kalmamıştı maalesef ancak yinede hocalarımla görüşmeliydim. Odamın önüne geldiğimde kapıyı araladım ve ağırca içeri girdim. Masama geçtiğimde dosyayı bırakıp bilgisayarımı açtım. Hastanın daha detaylı bilgilerine ulaşmak isterken telefonumun çalmasıyla dikkatim dağıldı ve telefonuma baktım. bilinmeyen bir numaraydı. Aramayı cevaplayıp kulağıma dayarken diğer elimi klavyenin tuşlarında gezdirdim. “Alo.” “Alo ben Yaman.” Kulağıma dolan tok sesle klavyede ki parmaklarım durdu. “Dün ki istemede olan adam ailelerimiz söz vermişlerdi.” “E-evet.” Dedim titrekçe. Kahretsin daha düzgün konuşmalıydım. “Müsaitsen buluşabilir miyiz? Konuşmak istediklerim var.” Kalbim aşırı yüklenmeden durabilirdi. “Tabi olur.” Derken kol saatime baktım. “Bir saat sonra müsaidim.” Verdiği sesli soluğu tam kulağımda duymak çok tuhaf hissettirdi. “Güzel.” Dedi keyifle. “Gelip almamı ister misin?” “Hayır hayır konumu atsan yeterli ben gelirim.” “Peki atıyorum konumu.” Diyerek telefonu kapattığında derince yutkunarak indirdim telefonu kulağımdan. Ne konuşacaktı acaba? Ne saçmalıyordum ki elbette daha iyi tanışmak istiyor olabilirdi neticede haftaya istemeye gelecekti beni ve biz daha isimlerimizi bile bilmiyorduk. En azından ben az önce öğrenmiştim. Ya o öğrenmiş midir ismimi? Gözlerimi üzerime indirdim hemen. Hayır! Aşırı klasiktim böyle gidilir miydi ki ilk buluşmaya? Kesinlikle aptal bir kız gibiydim şu an oysa ağır başlı olmam gerekirdi. Yerimden kalkıp odamdan çıktım ve Serpil’in odasına koşturdum hemen. İçeri çat kapı girmemden ürkse de hastası yoktu neyse ki. Makyaj malzemelerini ödünç isteyip lavaboya koşmuştum bu defa. Gece uyurken ağladığım için yüzüm şişmiş bu yüzden makyaj yapmadan çıkmıştım evden ama normalde makyaj yapmayı seven ve giyiminden ödün vermeyen biriydim. Olabilecek en iyi makyajı bu aceleyle yaptığıma inanamasamda görüntümden mutluydum. Çıkık elmacık kemiklerimi allıkla belirginleştirmiş küçük burnumun ucunu parlatmıştım. Belli belirsiz kısa kirpiklerimi bolca hacimlendirip uzatmış nude bir dudak kombosu yapmıştım. Yüzüme renk gelmiş yeşil gözlerimi ortaya çıkarabilmiştim. Koyu kahve saçlarımı açarak omzumdan salındırdım. Belime inen dalgalı saçlarımı el yordamıyla düzelttikten sonra üstüme baktım. Uzun kollu bedenime yapışan siyah penye kumaş bir elbise vardı üzerimde. Kalça kıvrımlarımı ortaya sererken ince bant topuklularımla gayet çekici olduğuma inanıyordum. Lütfen öyle olayım ve o adamı beni etkilediği gibi etkileyebileyim ne olur Allah’ım. Serpil’in odasına girdiğim de ıslık çalmıştı. Nereye gittiğimi sorguladığında sadece sırıttım aptal gibi. Görüşme iyi geçerse anlatırdım kesinlikle. Hastaneden çıkarken üzerime dönen gözler adımlarımı daha güçlü atmama neden olurken taksi durdurup atılan adresi verdim. Dakikalar sonra adrese geldiğimde bu sıcak bahar gününe yakışır cıvıl cıvıl bir kafe karşıladı beni. Kafeden içeri girdiğimde elini kaldıran Yaman’ı görünce dizlerim titredi. Düzgün adımlar atmaya çalışarak masaya yaklaştığımda yerinden kalktı ve elini uzattı, “Yaman Turağan.” Dedi yine o tok sesiyle. İri ve sert eline bıraktım elimi. “Ömür Tayeçe.” Dedim nazikçe. Şimdi daha net gördüğüm koyu kahve gözleri gözlerimde bir an için takılı kalsada küçük bir öksürükle kendine gelmiş elini çekmişti elimden. İkimizde sandalyelerimize oturduk. “Ben buraya çağırdım ama açsa-“ “Hayır hayır gerek yok.” Dedim gülümseyerek. Etrafa göz gezdirdiğimde içerisininde dışı gibi cıvıl cıvıl oluşu hoşuma gitti. Çiçekli raflar renkli köşeler ve tablolar. “Burası çok güzelmiş.” Dedim gülümseyerek. Benim aksime gergin bir hali olan Yaman, “Aynen.” Dedi. Üzerinde lacivert bir tişört altında ise siyah kumaş pantolonlardan vardı. Künyesinin zinciri kavruk teninin üzerinde hafifçe görünsede gerisi tişörtün altındaydı. “Ne içmek istersin?” diye sordu çatık kaşları altında. İstemsizce gerildim bende. “Çay ve bir dilim limonlu pasta.” Başını aşağı yukarı sallayıp garsona el salladı. Gelen gence siparişleri verdikten sonra sert bir solukla baktı yüzüme. “Seninle açık konuşacağım Ömür.” Sert tavrı tok sesi iyice gerdi. “Tabi.” Dedim içime kaçan sesimle. “Ben bu evlilik olsun istemiyorum.” Demesiyle içimde filizlenen mutluluk tohumları anında çürüdü. Neye uğradığımı şaşırırken cevap veremedim. “Ailem biraz sıkıntı ve yoktan anlamıyor, benim zaten bir sevgilim var ve onu seviyorum.” Kulağımda bir çınlama meydana gelirken o konuşmaya devam etti. “Lütfen ailene bu görüşmeyi kabul etmediğini benimle evlenmek istemediğini söyle. Bunu söylerken beni işin içine katmazsan sevinirim zaten eminim sende bu emrivakiden hoşlanmamışsındır.” “E-evet.” Dedim titrekçe. Gülümsedi. İlk defa samimiyetle gülümsedi gözlerimin içine bakarken. Zorlukla nefes alırken dikleştim sandalyemde. “Ben konuşurum babamla istemezsem onay vermezler zaten, senin için rahat olsun.” “Çok teşekkür ederim Ömür, bu iyiliğini unutmam. Numaram sende var bir sorun olursa aramaktan çekinme. Sen çok güzel bir kadınsın eminim sevdiğin biri çıkar karşına.” Sandalyesini geri itti ve ayağa kalktı. “Kendine iyi bak.” Yerimden kalakaldım, sadece zoraki bir tebessümle salladım başımı. Arkasını ağırca dönüp kasaya gitti ve hesabı ödeyerek gitti. Hemen ardından gelen çay ve pastama baktım. Çatalımı aldım ve limonlu pastamdan ufakça alıp dudaklarımdan içeri ittim. Dert olan sensin kaldın başımıza. Kızkurusu! Kardeşimin sözleri beynimde tekrarlanırken gözümden akan yaşları sonradan fark ettim. Ancak gözyaşlarımı silemedim aksine sessizce daha çok ağladım oturduğum o sandalyede. Annem, babam ve Umay yine haklı çıkmışlardı. Dert olan bendim. Yine kaçırmıştım elimden adayımı ve bu sefer gerçekten suçsuzdum. Garsonun, “İyi misiniz.” lafını duymadım. Başımı eğip daha çok hıçkıra hıçkıra ağladım kaderime.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

30 Days to Freedom: Abandoned Luna is Secret Shadow King

read
314.1K
bc

Too Late for Regret

read
312.2K
bc

Just One Kiss, before divorcing me

read
1.7M
bc

Alpha's Regret: the Luna is Secret Heiress!

read
1.3M
bc

The Warrior's Broken Mate

read
144.4K
bc

The Lost Pack

read
431.7K
bc

Revenge, served in a black dress

read
152.0K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook