MASUM GÜNAHIM cicikızlar mahallenin medaarı iftaharları
Sıradan bir gün. Klasik ben. Cici evkızı rolümü üstüme alayımda, heeeeh tam oldu. Herşeyi dalgaya almak benim fıtratımda var. Elimde değil. Cenazeler bile bana göre panayır yeri. Kızacaksınız belki ama ben böyleyim. Rutin hayatımda tek neşe kaynağım buydu. Herşeyi malzeme yapmak mutluydum. böyle kafama göreydi işte herşey. El-alem tanrıçasından elimi eteğimi çekeli çook olmuştu. Hatta hiç işim olmamıştı onunla. Onun benimlemi? Oda accık çekinirdi sivridilimden. Ne yani hayat benim. Bedelini ödeyip yaşadığım hayatımın hatalarını sorgulamak el-aleme kalmamıştı. Bukadar kendimle dedikodu kavgası yeter. Annem yine bağırıyor içerlerden. Dozu zirveye çıkarmadan gideyim yanına. Bakalım kahvaltı öncesi azar tabağımızda ne var.☺️ Ahhh annem herşeyi büyütmekte üstüne yok.
- Ne oldu anne?
-Saat kaç oldu hala yatıyorsun.
-Aaaa konsoloslukta toplantıyı kaçırıyorum dimi haklısın anne...
-Kız bak yine dalga geçiyorsun benimle bir çarpacam ağzına.
- Ya anne ne istiyorsun. Saat 09.00 daha. Öğlen olmuş gibi konuşuyorsun.
-Ben saat 06.30 da kalktım. bak bir sürü iş yaptım hala uyuyorsun.
- Aman anne. Tamam kalktım işte. Ne istiyorsun söyle uzatmayalım nerden başlıyoruz.
- Bişeyler ye. Ben çocuklarla yedim. sen uyuduğun için bir sen kaldın.
- Canım bişey istemiyor ortalığı toplayıp temizliği bitireyim yerim bişeyler. Sen git komşuda bir kahve iç bende o arada temizliği yapayım. Yada bahçede oyalan...
- Sanki tepende duruyorum yap sen işini.
- Oooooff anne tamam ne yapacaksan yap. Bende biyerden başlayayım. Ama canın sıkılırsa mutfağı toplayabilirsin. Haaa anneee bide yemek yaparsan şahane olur??
-Hiçte bişey yapmıyorum. Sütü kaynat yemekte ne istiyorsan onu yap
dedi. Ve çok sevdiği bahçesine doğru gitti. Amaan gitsin ben yapardım işleri. Başımda dursa daha çok karışacaktı işime. Benim istediğimde bahçeye gitmesiydi. Bir sigara içmek istiyordum ama evdeyken içtiğimi anlarsa kızacaktı. Tüh sütün altını açmış taşarsa bir sürü iş çıkarırdı. Sütün altını kısıp tuvalete girdim. Bir sigara yaktım. Kahretsin bu meret niye bukadar çok kokuyordu ya. Keyifle sigaramı içtim annem öğleden önce gelmez nasılsa. Yani genelde öyleydi. Bol çamaşır sulu bir tuvalet temizliğinin sigara kokusunu bastıracağını düşünmüştüm. Bastırırdıda annem erken gelmeseydi. Tam süpürgeyi açacaktım kii annem geldi.
-Yine sigara içtin dimi?
- Nerden biliyon içtiğimi? Kendimden emin bir sesle söyledim bunu. Evet içmiştim ama itiraf etmem annemi kızdırırdı.
- Sigara içmeseydin evin içi bukadar yoğun çamaşır suyu kokmazdı.
- Sen erken geldiğin için rahatsız etmiş seni çamaşırsuyu kokusu anne. Yoksa bukadar rahatsız olmuyorsun bu kokudan.
-Ne b.k yiyorsan ye görürsem yedirecem sana sigarayı dedi.
Güldüm Nerden görecen anneee yanında içmiyorum ki. Görüş alanlarına dikkat edip fırsat kolluyorum. En sevdiğim saatler akşamlar ve komşuların gelmesiydi. Onlarla sigara içiyordum biliyorlardı. Anneme söylüyorlarmıydı bilmiyordum ama umrumdada değildi. Annem işte evladının zehirlenmesini istemiyordu. Onunda uyarı şekli buydu napalım.
Hızla evin işini bitirdim. Dayım ve yengem gelecekmiş. Yemek misafire göre hazırlanacaktı. Annem hemen...
-Tatlıyı yap sen baştan soğusun. Sayın tatlıyı çok sever biliyorsun dedi ve tatlıyı bana yapıştırdı. Kendide börek için hamur yapıyordu. Dayım boğazına fazlasıyla düşkündü. Yemek için yaşayan cinstendi. Ölünce üzüleceği tek şey yemek yiyememek olurdu heralde. Tatlıyı yaptım. Annem o hamurla iptal di. Diğer yemekler yine bana kalmıştı. 14 yaşında bir çocuktum. Ama 7 yaşımda büyümüştüm. Çocukluk!! o neydiki nasıl bişeydi. 7 yaşıma kadar babam oyuncak olarak herşeyin iyisini almıştı ama okula başlayınca oyuncak işi bitti. evcilik oynamak istesemde sen artık büyüdün modundaydı etrafımdaki herkes. Biz ve amcamlar aynı bahçede yaşıyorduk. Herkesin evi vardı. Evlerimiz birbirine bitişik kuzenler boy boy. Kahretsin tek kız ben. Diğer kızlar ile aramda 7 8 yaş vardı. En büyük bendim.3 kardeş 12 çocuk 3 elti ailece iç içeydik. Annem eltilerine kızınca hırsını benden çıkarırdı. Dışarıya sessizdi. Herkes sever annemi hala çok severler. O farklıydı. Göçmen kızıydı. Sarışın, mavi gözlü, beyaz tenli güzel bir kadın. Dışarıdan gelmesine mahalledekiler pek aldırmadı. Çabuk sahiplendiler annemi. Babamdan daha Karadenizli' lidir annem şimdilerde.
Yemekleri yaptım, tatlıyı yaptım ve börek işi yeni bitmişti. Taaabiii ortalığa son bir tur süpürge tutmak gerekiyordu. Çünkü gelen yenge çok temizdi. Tabiri caizse temizlik abidesi. Sinir oluyordum bu kadına. Sanane be kadın bizim evimizin tozundan. Heeeeeh gelmişlerdi. Süpürgeyi açmadım. Annem börekleri hızlıca fırına sürdü babam daha gelmemişti.
Annem işaretle çay demle dedi. Hay hay evet ben hemen hizmetli katya rolüne geçiyorum. Ne alırdınız efendim. Çay! ahh tabii...
Zıkkım için. Bu kadını hiç sevmiyorum. Çocuklarınıda sevmiyorum kuzen olsak bile. Bu kadınla bağlantılı hiçbirşeyi sevmiyorum.
Yeni ergen olan beni eğitiyordu kendince. İşi gücü laf sokmaktı. Hahayyy ahh yengeciğimmmm, dişlerim gıcırdıyordu bu kadına yenge derken çay demlenmişti.
Misafiri çok severim. Hazırlık, hizmet bunlar benim hayıflandığım şeyler değildi. Aksine çokta mutlu oluyordum birilerine bişeyler hazırlayıp ikram etmekten. Ama bu çift misafir değil akbabaydı. Dayım yemek yerken hani ali baba ve 40 haramiler filmide alibabanın abisi kasım vardı! yemek yerken gözleri büyüyen. Aynı ona benziyordu. Akraba sevgimi az buçuk hissetmişsinizdir?
Yemek yendi, mutfak toplandı. Çay faslına aslında yengemden temizlik nameleri saatine geldik. Sürekli konuşuyordu, anlatıyordu. Çok sıkılmıştım. Artık uyuyalım sabah olmasada olur. ☺️
Annemin beni sürekli uyarmasından sıkılmıştım artık yattık. Sabah yine kalk borusu erkenden çaldı. Çünkü gelen misafir değil bir su samuruydu. Sürekli yemek yeme çabasındaydı. Bu yeme arzusu onun sonu oldu. Sonunda aşırı yemek sonrası zaafiyet geçirdi. Acaba cenazesinde dağıtılan pidelerden yiyemeden defnedilecek olması üzülmüşmüdür bunu hep merak ettim ? Tamam kötü espiriydi.
Dayımlar gitti. Hayat evde normale döndü. Yengemler geldi kahve yaptım onlara. o
Ortam keyifliydi. Kahvenin yanında ikram ettiğim tatlıma bayıldılar yaptığım yemek ve hamurişlerini çok beyenirlerdi. Bu konuda becerikliydim. Övünmek gibi olmasında. Günler geçiyordu. Ben evde kısmetini bekleyen dantel işleriyle uğraşan evkızıydım. Yengem gitmeden annemi şişirmiş öyle gitmişti. Kenafir gözlü kadın. Annem 10 gün onun gibi konuştu benimle. Baktıki işe yaramıyor vazcaydı. Bugün halamlar gelecekti. Annemin tarafının aksine babamın tarafını çok severdim. Canım halamcımlar onlar kıymetliydi. Annemi çok sever çok saygı duyarlardı. Anne yerine koymuşlardı onu. Burası onlar için büyük eviydi. Dedem ve babannem erken yaşta vefat etmişlerdi. Halamların gelmesi bizim evimizde bayram demekti. Hep beraber bizde toplanırdık. Amcamlar yengemler tam bir bayram havası. Çok eylenirdik kibir yoktu kimsede. Herişi beraber yapardık. Küçük büyük ayrımımız yoktu. Biz geçirdiğimiz kaliteli zamanın peşindeydik. Yeme, içme, yatak açma, toplama bunlar iş değildi. Herkes bir ucundan tutar çabucak hallederdik. Sabaha kadar sohbet eder elişi yapardık halamlarla. Hatta ben elişi yapıyorum diye gece çocuklar uyuduktan sonraki keyif çayını annem demler hazırlardı. Yaşım 14 tü ama bunun o ortamda bir önemi yoktu. Benim alaycı muhabbetim fıkralarım eylenceli geliyordu. Zaman çok çabuk geçiyordu onlar varken.
Yaz geldi temizlik zamanıydı. Boya yapıyorduk. Teyzemler toplanmış annemi çağırmışlardı. Aslında hiç sevmem onların ortamını ama evde çok sıkılmıştım. Gezmek olsunda neresinin olduğu pekte önemli değildi. Annem gitti beni götürmedi. O sinirle evi boyayıp temizledim. Yaşım küçük olsada bedenen gelişmiş bir çocuktum. Ben kendimce çocuk aklımla onu kızdırmak için heryeri boyamıştım ve yerleştirmiştim. Ama ekmeğine yağ sürmüştüm. Bunu geç anladım. Annem beni kızdırarak istediğini yaptıracağını çok çabuk öğrenmişti. Artık sığamıyordum eve arkadaşım yoktu. Mahallede iki kız vardı ama. Benim onlarla bir türlü kafam uymuyordu. Mahallenin biricik cici kızlarıydılar. Dışardan bakınca masum temiz cici ev kızıydılar. Bukadar masum olamazlardı bana inandırıcı gelmiyordu. Sanırım bir tek bana inandırıcı gelmiyordu. Babamın ve anemin gözünde çok iyi kızlardı. Hhhhaha damat adayını cici kızların bulduğunu öğrenince ne yapacaklardı acaba... Onlarla görüşmemde hiç bir sorun yoktu. Tek sorun ben onlarla görüşmeyi tercih etmiyordum. Çok sıkılmıştım artık onlara bile razıydım. Ayşe ve Fatma iki kardeş tesettürlü oluşları babamın çok hoşuna gidiyordu.
Benimde öyle olmamı istiyordu ama hiç bana göre değildi bu durum. Ben kendi halinde modayla işi olmayan bir tarzda takılan pantolon üstüne sweet takılmayı seven biriydim. Babamın nefret ettiği bir tarzdı bu. Kadınların pantolon giymesini doğru bulmuyordu. İstemesede bişey diyemiyordu. Dediklerini duymuyordum. Ya neden benim ne niyeceğime babam karar veriyordu. Makyajıma, saçımın açık yada kapalı oluşuna... Aslında müthiş bir aile baskısı vardı üzerimde. Bununla başa çıkmak zaman zaman zorlaşıyordu. Ben bir Ayşe Fatma'ya gideyimde cici kızlardan feyz alayım. Babamda arkadaş seçimimden mutlu mesut olsun. Keyfi yerine gelirde accık bulaşmaz bana. Tabikii her ev kızı gibi elimde dantelim
komşu kızlarla oturup elişi yapacaktık. Ama dedikodu yoktu. Erkek muhabbeti aaaa töbe, töbe hiç olurmuydu öyle şey. Bu cici kızlar bir konuşuyor anlattıklarına bazen ağzım açık kalıyordu. Ben oturduğum yerde sivridilim yüzünden hep kötü görünüyordum. Demekki bunlar gibi sessiz olmam gerekiyordu. Ama yok yapamazdım. Benim fıtratımda yoktu eyvallah demek. Ben argo konuşan dikkafalı, kıvrak zekaya sahip biriydim. Galiba birazda saftım. Çok çabuk gaza geliyordum. Aaaaah benim insani yanım merhametim hep sen iş açtın başıma...
O gün evde tartışma vardı. Babamla baya karşı karşıya geldik. Amcama verdiği destek artık sinirlerimi bozuyordu. Neden bizi düşünmüyordu bu adam. O p...... neyse sakinim. Keyfini sürecek karı kız peşinde koşacak, babam onun arkasını toplayacaktı. Hayır olmamalıydı niye oluyordu. Babam bana neden kızım neyiniz eksik dedi? Bu arada 15 yaşıma girmiştim ama bu kimsenin umrunda değildi onların. Neyimiz tam baba dedim. Sinirden titriyordum. Ben senden bir saat bile istemeye çekiniyorum ama sen bu adamın arkasını topluyorsun. Bizim rızkımızı ona yediriyorsun. Oda kazandığını karıya kıza yediriyor. Babam afallamıştı benden bukadar tepki beklemiyordu. Ama doğru söylediğimide biliyordu.
-Tamam kızım söyle ne istiyorsun alayım ?
-Saat istiyorum. Aslında böyle bir isteğim yoktu. Babam elinden geldiğince bişeyimizi eksik bırakmazdı alırdı. Ama hem amcamın evi hem bizim ev masraf ağır geliyordu. Tek babamın kazandığı yetmiyordu. Saat işin bahanesiydi aslında. Sadece babamı biraz sirkelemek istemiştim. Neden senin kardeşinin şeyinin keyfine harcadığı paraların ceremesini biz çekiyorduk. Bizede yazık değilmiydi. Tamam kardeşlik güzel. Önemli duygular ama bukadar harcatmamalısın kendini babacım. Sanada bizede yazık. Babam bu kaostan sıyrılamıyordu. Nihayetinde aynı bahçe içindeydik zordu. Ve babam bir gün yutdışına gidiyorum dedi. Bu gidiş felan değil tam anlamıyla bir kaçıştı. Amcama dur diyemeyişinin bedeliydi.Ve yine bedel ödemek bize kalmıştı.
Babam gitti. Hergün arıyordu konuşuyorduk. Ama uzaktı göremiyorduk. Şerefsiz amcam ise karısından tekmeyi yemişti. Ortada kalmıştı. Tabi bize yapışmak gibi bir lüksü yoktu. Çünkü artık bekardı ve babam yoktu. Bu arada bir süre amcamdan kurtulmuştuk. Ama amcamın kadın sevdası yüzünden çok uzun sürmemişti bu durum. Babam sık sık para gönderiyordu. Annem rahatlamıştı maddi olarak. Tabi babamın yurtdışı serüveni benim daha büyük bir baskının altına girmem demekti. Annem korkuyordu. Erkek arkadaşım olur biri görür diye beni fanusa kapattı. Hayatım yatak,-yorgan, gece-gündüz, evişi-elişi denkleminde geçiyordu. Aaaaa tabi babam gitmeden bana bir ceptelefonu almıştı. Telefonu verirken sıkı sıkı numaranı kimseye vermeyeceksin demeyi de ihmal etmedi. Peki babacım ne demek. Madem kimseye numaramı vermeyeceğim bu telefonu vitrine koymak içinmi almıştın bana. Hey allahım söylerken kendiside düşünmüşmüydü bu sözlerinin hiç bir mantığı olmadığını. Tabiki numaramı verecektim. Bir kere ben çok konuşan biriyim. Aslında demek istediğini anlamıştım. Hiç kimseden kastı erkeklerle konuşmanı istemiyorum demekti. Babacım sinekler telefon kullanmıyorki kulağıma vızıldıyorlar. Erkek sinek bile haramdı. Aaaa tütütü onlar kötü, onlar kaka. Bu düşüncelerden alamıyordum kendimi. Bunların bu konuyu kafalarında neden bu kadar büyüttüklerini anlayamıyordum. Neden bukadar korku? Ben gizli işler peşinde koşan erkek delisi şımarık bir kız hiç olmamıştım. Tamam erkeklerle aram iyiydi. Kuzenim olan erkeklerle daha iyi anlaşıyordum. Çünkü başka erkek olamazdı. Babamın tansiyonu çıkabilirdi. Belkide büyüdüğümü kabullenmek istemiyordu. Beni elinde kontrol altında tutmayı tercih ediyordu. Artık 16 yaşıma gelmiştim. Ooooo nekadarda büyümüşüm bu baskıyla evde kalmış bile olabilirdim. Çok komikti yaaa... Artık dalgaya alıp bu şekilde umarsız davranmayı tercih ediyordum. Başka türlü olmuyordu. Yoksa delirmek işten bile değildi. Bütün gün dörtduvar arası haa hakkını yemeyelim yengemlerede gidiyorduk arada annemle. Amcam karı kız peşinde evini satmış, paraları bir güzel yemişti. Mal gibi ortada kalana kadar farkına varamamıştı durumun. Amcamın evini bir akrabamız almıştı. Yabancı biri bahçeye girsin istemediler. Benim işime yaradı. Leyla yengeyle aram iyiydi. Her fırsatta ona kaçıyordum sigara içmeye. Annem artık kabullenmişti b.k iç diyordu.
Bugün bir başka kokuyor şehir.
Bugün başka bir gündü. Ayşe Fatma kardeşler beni uzun zamandan sonra kahve içmeye çağırmıştı. Allahım bu ne lütuf kesin bi işleri vardı benle. Yoksa onlarda pek hazetmezlerdi benden. Benim kendime özgü tavrım, sivridilim onlarda hem hayranlık uyandırıyor hemde kıskançlıktan kudurtuyordu. Neyse bi gideyimde bakayım ne isteyecekler benden?? Şey yani gideyimde cici kızlarla bir kahve içeyim diyecektim. Hahhaha söylerken bile komikti ama bana malzeme çıkardı biraz eylenirdim. Cici kızlara gitmem sorun olmuyordu evde.
-Gunay hoşgeldin dedi Ayşe...
-Hoşbuldum kızlar nasılsınız
Fatma'da hoşgeldin demişti ama sesini duyan varmıydı anlayamadım. Çok çekingen bir kızdı Fatma. İnsanlarla pek konuşmaz sessizce otururdu. Ben konuşurken aslında çok güler ama gülerken bile utanırdı. Fatma çok güzel bir kızdı buğday teni, yeşil gözleri, kömür karası kaşları, uzun kirpikleri vardı. Uzun boyluydu. Ayşe ona nazaran daha sarışındı. Çilleri ona çok yakışıyordu. Fatma kahve yapmaya gitmişti. Aslında küçük kız kardeş arkadaş toplantılarında çok işe yarıyormuş. Ayşe benimle sohbet ederken Fatma kahvelerimizi yapmıştı. Ayşe keyifsizdi ama belli etmek istemiyordu. Vardı bu cici kızlarda bişeyler
dur bakalım anlayacaktık!!!
- Eee kızlar neler yaptınız görüşmeyeli? Derken cevap aklımdan harfi harfine geçiyordu evişi başka ne olabilirdiki..
- Sunay sana bişey diyeceğiz ama aramızda kalsa olurmu? dedi Ayşe...
-Tabiki kızlar benden laf çıkmaz biliyorsunuz dedim. Şaka bir yana gerçekten çıkmazdı.
- Evet dinliyorum kızlar sizi!
- Telefonda biriyle konuşuyorduk bize çağrı attı aradık. Ama ısrarla bizim onu aradığımızı söylüyor ukala. Bir hışımda döküldü ağzından Fatma'nın sözler. Şoklardaydım!!! Bu cici kızlar ne yaptı neyaptıı? Ay kulaklarım ne duydu böyle bunlar erkekle mi konuştu? Bu onların yetişme tarzına aykırıydı. Yani onlar ekeklerden kaçar haremlik selamlık yaşarlardı.
Ayşe lafa girdi. Çağrıyı biz yanlışlıkla attık ama bizi tersledi ve bizi suçladı.
Bu benden beklenecek bir durumdu aslında. Çünkü mahallenin en delisi, havaisi bendim. Evde kapalı bir cezaevinde kendine özgü takılan serserinin tekiydim. Daha o işlere başlamamıştım. Merakım yok diyemem imkanlarım kısıtlıydı aslında. Beni eve kapatmalarına sebep olan şahıs kuzenimdi ve babam çok korkmuştu!!!
Hain kuzen ve dondurmacı...
Salı pazarına alışveriş için kuzenim ve beni göndermişti annem. Evimize giden yol üzerinde bir dondurmacı vardı. Pazar alışverişini tamamladık eve gidiyorduk.Sevda tutturdu dondurma yiyelim diye. Offff boşver hadi eve gidelimm. Daha 14 yaşımdaydım ama evde yaptığım elişlerim vardı. Onları yetiştirmem gerekiyordu. Biran önce eve gitmeye çalışıyordum dolaşmak sıkıyordu beni.Aklım evdeki işlerimdeydi.
-Sunay dondurma yiyelim hadii dedi Sevda
Ya boşver. Dondurma salonunun önünde duran iki genç rahatsız etmişti beni. Bakışları hoşuma gitmedi. Tabi ben Sevda'nın bakışlarını farketmedim. Çok ısrarcıydı neyse sus tamam gel hadi dedim. İçeri girdik dondurmamızı yedik ama. Sevda'nın hareketleri değişmişti. Çocuğa resmen kur yapıyordu.Bu nedir yaa!!! Bir doğru dur kızım kıçın başın ayrı oynuyor.
-Ya kuzen burası çok güzel. Dondurmada soğuk, soğuk iyi geldi. Dondurmayı mı yalıyordu? Samet'imi pek anlamamıştım ama sinirim bozulmuştu.
-Tamam hadi kalk dedim.
-Sigara içmeyecen mi? Ben dondurmamı bitirene kadar bir sigara iç işte.Tabi işine geliyordu çünkü orada daha fazla zaman geçirecekti. Sigaramı içtim ve çıktık. Eve geldik. Aldıklarımızı yerleştirdim ve işimin başına oturdum. Annem evde yoktu bahçedeydi. Ben işimle ilgilenirken Sevda telefonun başında dolaşıp duruyordu...
- Sunay telefonu kullanabilirmiyim? Bir arkadaşımı arayacağım.
- Telefon orada dedim. Sevda'nın vıcık hallerini sevmiyordum. Benden uzak dursunda takılsın kafasına göre diye işime döndüm. Biraz sonra konuşmalardan anladığım ve ismini burada öğrendiğim dondurmacı Samet'le konuşuyordu. Biraz kulak kabarttım. Konuşmaya benide dahil etmeye çalışınca bende film koptu.
-Sen bunu nereden tanıyorsun diye bağırdım. Sevda'ya. Sevda kahkahayla gülüyordu telefonda.
Allahım bu kız çok fingirdekti...
Sevda ile tartışırken telefonu elime tutuşturdu.
-kimsiniz siz?
Sevda'nın arkadaşıymışsınız? öylemi...
-Ben Barış.
-İlgilenmiyorum kim olduğunuzla. Telefonu kapattım Sevda'ya döndüm. Bana kızmıştı.
-Ne yapıyorsun Sunay? ne olacak konuşuyoruz niye kızıyorsun.
-Kendin ne yapıyorsan yap. ama beni bulaştırma Sevda...
Bu arada telefon çaldı...
-Aloo dedim sinirle.
- Sevda'yla görüşebilirmiyim?
-Kimsiniz siz?
-Sevda'nın arkadaşıyım ismim Samet.
Al al allahın cezası sardın bunları başımıza diye bağırarak telefonu Sevda'ya verdim. Bir süre konuştu telefonda. Arada benimde ismim geçiyordu.
-Bak beni bulaştırma diye bağırıyordum. Ben başağrılı işlerle uğraşamam dedikçe Sevda başıma işin büyüğünü açmıştı bile.
Sevda salağı bizi bir güzel tarif edince bu barzolar kim olduğumuzu anladı. Öğrenince ısrarla aramaya başladı Barış.
Benimle konuşmak istiyordu. Benim ismen kim olduğumu biliyordu da kimlerden olduğumu bilmiyordu. Babam duysa beni aradığını bir kaşık suda boğardı Barış'ı ama şimdilik ikimizde durumu bilmiyorduk. Ben telefonu kapattıkça barış ısrarla arıyordu. Oh çok şükür telefon sustu annem gelmişti. Korkmaya başladım! Benim bir hatam yada yaptığım bişey yoktu ama bu kız yürüyen belaydı. Daha öncede çok başım ağırmıştı bunun yüzünden. Teyzem yine niye gönderdi bu şam şeytanını bize yaa... diye söylene söylene mutfağa gittim. Yemek yapayım sinirimi atarım diye düşündüm. Yemek yapmak iyi gelmişti Seviyorum yemek yapmayı. Sevda o ara telefonun başına çökmüş Samet'le konuşuyordu. Hiç oralı olmadım. Bulaşmayacaktım ne hali varsa görsün erkek delisi nolcak. o
Oturdum işimin başına ertesi gün komşumuz memdua teyze geldi. Saygı gören bir bayandı mahallede.
-Hoşgeldin! Memdua teyze deyip elini öptüm.
-Nasılsınız kızlar güzel kızlar iyi kızlar neler yaparsınız.
Hep böyle konuşurdu Memdua teyze.
- Memdua teyze kahve içermiyiz?
- Eeee kız kahvesi içerim tabii.
Ben mutfağa gittim o arada telefon çaldı.
Arayan Barış'tı. Telefonu annem açtı. Hiç oralı bile olmadım. Annem telefonda Barış'la boğuşuyordu kahveleri getirdim.
-Buyur Memdua teyze
Annemin bana bakışı değişti. Konuşurken zorlanıyordu mahçup olmuştu Memdua teyzeye. O ise görmezden gelmişti.
Ben rahattım yaptığım birşey yoktu.
Memdua teyze fazla oturmadı kahvesini içip gitti. Vee annem başladı...
-Sen ne yaptın Sunay? Barış kim?
-Anne sakin ol!!!
- Sen bu çocukla ne zaman tanıştın çabuk anlat...
- Bana hiç sorma! Barış'ı tanımıyorum. Ama sevda tanıyor onu başıma Sevda sardı. Anlatsana Sevda yalan söylersen ağzını burnunu kırarım senin dedim. Sevda başladı ağlamaya...
- Anne bak anlatayım ama dinle.
Bu salakla benii pazara yolladın ya, Dönüşte dondurma yedik. Bu erkek delisi Sevda ayaküstü oradaki çocuğu ayartmış.
Numarasını nereden buldu bilmiyorum. Ne ara aldı hiç farketmedim ama almış. Geldiğimizde aradı salak bide bir güzel tarif etti kim olduğumuzu.
Kuzencim kendine manita yapınca benide unutmadı anlayacağın. Benimde başıma Barış salağını sardı. Ben ona konuşmak istemediğimi söyledim. Defalarca söyledim ama beni dinlemedi. Bende onun olduğunu anlayınca telefonu kapattım herseferinde. Ama sardı bana benim ne suçum var. Annem gerçekten dinliyordu tepki vermiyordu...
- Sevda numarayı nerden buldun dedi annem .
- Camda yazıyordu teyze.
- Yuhhh!!! Sevda sen ciddimisin. O numarayı aklında tuttun öylemi. Helal olsun sana be ne ara ezberledin. Tam bir şeytansın sen allahın cezası yine başımı belaya soktun. Annem benlik birşey olmadığını anladı ama Sevda'yada birşey demiyordu. Misafirdi sonuçta. Ama Barış durmadı aramalar devam etti. Annem açıyor ama Barış onun annem olduğuna inanmıyordu. Annemde kim olduğunu kimlerden olduğunu öğrenmeye çalışıyordu öğrendi de. Kısa bir araştırma sonunda. İki gün sonra teyzemler toplandı bize geldi. Samet aramıyordu Sevda'yı. Akıllı çocuk ne yapacaktı böyle zilliyi başbelası nolcak. Ama Barış'ta tam bir başbelasıydı. Hazırlıklar bitti teyzemler gelmek üzereydi. Telefon çalmasın allahım aramasın teyzemlerin diline düşmek istemiyordum. Zaten sevmem kendilerini iyice sinir olacaktım hepsine...
Heeeeeh telefon çalıyor kesin Barış arıyor.
Tabiki o kim olacaktı ki?
Ben hiç konuşmuyordum Barış'la. Annemde Barış'ı aramaması konusunda ikna etmeye çalışıyordu.
Ama barış ikna olacak gibi değildi. Manyaktı bu çocuk zırdeliydi.
Yaa istenmiyorsun işte neyin çabasındasın.
Teyzemler gelmeden Sevda ağlama krizine girdi. Bu numarası hep tutmuştu.
- Teyzem nolur anneme bişey deme ben ona anlatacam.
-Tamam ağlama anlatmayacam. Sevda'ya kıyamıyordu hiçbiri babası çok küçükken vefat etmişti. Teyzemler geldi çayı demlemiştim çay servisi yaptım. Çayımızı içerken telefon yine çaldı. Ben gayet rahat oturuyordum. Annem telefona baktı arayan Barış.
Sakince müsait olmadığımı misafirlerimizin olduğunu söyledi. Ama Barış anlamak istemiyordu. neyseki ikna oldu ve kapattı telefonu. Nadide teyzem ukala tavrıyla...
- Aaa Aysel napiyorsun sen? Niye konuşuyorsun böyle elin adamıyla. Beni aldı bir gülme,
-hahhaha kim adam? diye çıktı ağzımdam herkes şaşırdı. Halime teyzem Sevda'nın annesi
-Ayıp ama kızım anneni düşürdüğün duruma bak bide gülüyorsun.
-He he teyze ayıbı ben yaptım dimi?
- ne demek o anneni niye oğlanlarla yüzgöz ediyorsun dedi sinirlerim bozuldu burda teyzemin içinden geçerdim ama 1 misafirdi bizim evimizde 2 anneme söz vermiştim onları gidene kadar hiç bozmayacaktım
başbelası sevda senin yüzünden yine şu mendeburların diline düştüm allahın cezasıı sinirle bardakları doldurdum allahım bunlar dünyayı yeme içme olarak görüyor sanırım hiç ağızları boş durmuyor bunların neyseki gitme zamanları gelmişti ama şişmiştim artık tek temennim barış bidaha aramasındı nolur allahım aramasın
teyzemler gittikten sonra evdeki kasvetli havayı değiştrmek için temizliğe giriştim sakinleşmem lazımdı yoksa annemle birbirimize girecektik annemde üzüldü ama bişey diyemedi onun sessizce o ukala ablalalırın bütün laflarını yutması beni çileden çıkarmıştı bide anneme akıl veriyordu halime teyzem
lan sen kimsinde anneme akıl veryon aklın kendine yetmiyor senin söyledğin yol işe yarasaydı sevda başımın belası olurmuydu
senin yetiştrdiğinide gördük halime hanım tam bir başbelası bu kız defolup gitmişti başıma belayı sarıp babamdaya gitmemişti yurtdışına ogün yaşadığım kaos benç yormuştu erken yattım gece telefon çaldı hiç telefon için kendimi yoramazdım nasılsa bu saatte arayan barıştır diye düşündüm yanılmamıştım telefonu babam açınca telefon kapandı bidaha aramazdı aramadıda tabiki sabah yine devam etti ısrarlı aramalar daha önce sevgilim olmadı daha küçüktüm tamam ama erkek arkadaş fikride cazip gelmiyordu barış ise çok iticiydi ısrarı beni çileden çıkarıyordu oldum olası sevmezdim ısrarı oda ısrarla ısrar ediyordu sabah telefon çaldı evde kimse yoktu mecbur açtım telefonu
-aloo
- sunay sonunda ulaşabildim sana
- sence neden ulaşamadın bana
- annen telefonu vermedi sana
- peki ben isteseydim görüşmezmiydim seninle
- neden niye konuşmak istemiyorsun beni niye reddediyorsun
- bak barış iyi dinle
- dinliyorum tatlım yeterki konuş
- ne tatlımı be zevzek neyse dinle beni ben kimim biliyormusun ?
- tabiki sunay sın
- kimlerden olduğumu biliyormusun?
- kimlerdenmişsin ki sen?
- tahir karayı tanıyormusun barış?
- evet görüşmeyiz o aileyle de ne alaka
- güldüm bak şimdi anlatıyorum ne alaka ben tahir karanın yeğeniyim ve beni aradığın ve ısrarla aradığın duyulursa hoş olmaz biliyorsun değilmi
- anladım peki niye oynadın benle
- lan ben sana arama diyorum arıyorsun seninle konuşmuyorum telefona bile çıkmıyorum ayrıca senin hakkında kısa bir araştırma yaptım askerden yeni geldin ve gelmeden önce eşini gönderdin bir hafta sonra askerden geldin düğün yapmadın madem peşime düştün o kızı niye getirdin onun suçu ne
- bana geleceğini bilsem hemen gönderirim onu
- sen ne şerefsizsin be sakın bidaha arama beni babama söylerim anlatırım sonrasıyla sen uğraşırsın babam sessiz kalmaz haberin olsun dedim ve kapattım telefonu ohh kurtuldum diye seviniyordum babam o akşam sen barışla telefonda konuşuyormusun dedi annemin desteğiyle olanı biteni anlattım babama babam bana inandı annem doğrulamıştı beni bu işten çok kolay sıyrıldığımı düşünüyordum tabiki öyle değilmiş sonradan anladım ilç hafta geçti barış aramadı tamam kurtuldum artık diyordum kafam rahattı kendi işime bakıyordum ara sıra cici kızlarla takılıyordum o gün babam annemle alışveriş yapmıştı eve geldiklerinde babamın uzattığı ayakkabılara baktım ama bunları babam almamıştı bu annemin zevkiydi kesin yani zevksizliğiydi ben bunları giymem çok çirkinler ama böyle desem annem küserdi bana inşallah olmazlardı ayağıma ohh be olmadı baba bunlar bana dedim. oda bana sen git değiştir falanca dükkandan aldık dedi ben orada beyendim bir ayakkabı ama annen bunları daha çok beyenir dedi ya ya bayıldımm ama annemin zevksizliğine bu nedir yaa tamam baba dedim ve hazırlanıp çıktım çarşıya doğruca dükkana gittim ayakkabıları değiştirdim ve çok güzel bana göre çok güzellerdi beyaz ayakkabıları aldım eve dönüyordum yolda iki adam durdu önümde baktılar baktılar bana
- ooo barışta biliyormuş ağzının tadını kıza bak dediler korkmuştum donup kaldım öteki adam
- ahmet biliyor işini vermez bu kızı bize dedi
of allahım ne diyor bunlar sevda allahın cezası başbelası bu işleri sen açtın başıma koşar adımlarla eve yürüdüm nefes nefeseydim eve geldiğimde babam
- noldu kızım dedi ayakkabıları gösterdim ama konuşmuyordum.
- bende bunları beyendim ama annen ötekileri seçti
- şey baba sana birşey söylecem ama korkuyorum!!!
-noldu kızım korkma söyle birşeymi oldu?
- baba çarşıdan dönüşte iki adam önümde durdu biri bana barış ağzının tadını biliyor baksana kız çok güzel dedi ötekide ahmet işini biliyor bu kızı bize vermez dedi çok korktum koşar adımlarla çabuk çabuk geldim eve dedim
- başka birşey oldumu?
- yok baba ben hızla geçtim aralarından eve geldim dedim
- bundan sonra otur evde dışarı çıkmak yok dedi babam iyide benim ne suçum vardı yine fatura bana kesildi of ya allahın cezası sevda nerden geldin bize
babam çok sinirlenmişti ben yanlışmı yaptım doğrumu bilmiyordum ama doğrudan anlatmıştım olanı biteni ve babam çıktı gitti
- baban nereye gitti kızım dedi annem olanları onada anlattım annem kızdı bana kızman gereken ben değilim dedim ben bişey yapmadım kendimi bildim bilesi o dondurmacı vardı ve ben camında numara yazdığını farketmemiştim şimdi nolcaktı bilmiyordum ama ben eve hapsolmuştum bu kesindi
sonradan anladım ki babam beni kaçırmalarından korkmuştu sorun buydu
BAŞIMIN TATLI BELASI
ah cici kızlar başıma iş açmayan siz kalmıştınız. Tam oldu ama olsun bu tatlı belaydı cici kızlar benden ne istiyordu tam anlamamıştım ama işin ucunda makara vardı buda benim için yeterliydi numarayı verdiler benim yeğenim olduğunu söyle sen dedi aslında benden istedikleri emreyi arayıp kızdırmak ve ayşenin yeğeni olduğumu söyleyip onların nasılda cici kızlar olduğunu anlatmamdı yapmam gereken emreye çağrı atmaktı tabii bana emreyle ilgili söyledikleri emrenin uyuz anlayışsız küstah biri olduğuydu yani bu küstahla ben uğraşabilirdim sonuçta taş altında kalırdım ama laf altında kalmazdım
kalmazdım da bu zilliler olayı bana soğru anlatsaydılar.
çağrı 1 çağrı 2 çağrı 3 ve çağrı 32 evet evet 32 cevapsız çağrıatmıştım emreye tabi isminin emre olduğunu telefon açılınca öğrenecektim çünkü cici kızlar bana onuda söylemediler
al paşam bizm elimizde daha delisi var deyip beni tabiri caizse emrenin üstüne saldılar
aman allahım arıyor....
nediyecem şimd ben buna
- Aloo
- çağrı atmışsınız
- şey ben ayşenin yeğeniyim
- hangi ayşenin?
- dün siz yanlışlıkla aramışsınız hay allah hiçte beceremem bu işleri ben nasıl yapacaktım onların arasını hemde emre ayşenin peşinden koşacaktı dur bakalım elimden geleni yapayım da gerisine karışmam
- yoo ben aramadım onlar bana defalarca çağrı attı. arıyorum çağrı atmışsınız diyorum hayır diyorlar biz atmadık e ben sizin numaranızı nerden bulacamda arayacam dedim rastgele çevirdin belki dedi ayşemiymiş ismi o işte birde bana fırça atıyor yok sen aradın diye ya ben salakmıyım bilmiyormuyum ne yaptığımı
- kusura bakma bana böyle söylemediler ama tuhaflık vardı çözemedim
- hee kendileri uğraşamadı senimi saldılar üzerime
- galiba öyle oldu bende aynalı sazan balıklama daldım
aksiyon var dediler geldm işte
- adım emre
- bende sunay ayşenin yeğeni değil arkadaşıyım
- arkadaşın başına iş açtı haberin olsun
- ne işi yinemi yaa
- sunay akşama konuşalımmı şuan çalışıyorum akşama müsait olurum
- tamam ama 11 den sonra ararsan daha rahat konuşuruz lan ben neler diyordum yok bu ben olamazdım emre sesi çok tatlıydı içine işliyordu insanın