~BÖLÜM 1~
Annemin o çırtlak sesini duyuyordum ama, şu sıcak yataktan kalkmayı istemediğim için duymamış numarası yapıyordum...Adım gibi emindim ki, saat ya sabahın dokuzu yada onuydu...
Ama annem sağolsun, erken kalkan erken yol alır mantığıyla burnumdan getirmekte ustaydı...
Bu arada ben Melek...Adıma bakmayın, şeytana pabucunu ters giydiririm evellahlah...Tabii annem hariç...Daha 22 yaşında olmama rağmen, evde kaldığıma kendini o kadar inandırmış ki...Kaç kişiyle beni baş göz etmeye çalıştı sayamadım bile...Ama en fazla yarım saat...Yarım saatten sonra ya evlilikten soğutuyorum adamı, yada kızlardan...
Annemede kızamıyorum aslında, babamla boşandıklarında ben 18 yaşındaydım...Oda benim evlenip yuvamı kurmamı istiyor haliyle...Kendisi severek evlendiği için, şimdi bana kendi istediği birini bulursa mutlu mesut yaşayacağımı zannediyor...
Ama hesaba katmadığı bişey var...Ben evlenmek istemiyorum ki....
" Kız sen hala yatıyon mu" dediğinde yorganı daha çok tepeme çektim...
Allah aşkına okul bitti işe girmeden biraz kafa dinleyeyim derken, mahallenin altın gününde koca karı laflarını dinliyordum...
Odamın kapısı ani şekilde açılınca, artık bu günlük yatak keyfimizinde sonuna gelmiş bulunmaktaydım...
" Kız ben kime bağırıyom iki saattir"
"Duymadım anneee" derken başımı yorgandan çıkarabilmişdim...Annemse giyinmiş süslenmiş iki dirhem bi çekirdek karşımda duruyordu...
" O ağzını yaya yaya konuşma benle, kalk misafirler gelicek...Sen hala göt büyütüyosun yatakta"
" Yaa anne benim misafirim mi...Ben ne anlarım altın gününden" dediğimde ayağındaki terliği eline almışdı bile...Evet benim annemde nüklüer anne terliklerinden kullanıyor...
" Şimdi ağzına geliyo bak terlik...Sedada gelicekmiş işte...İkramlardan sonra ne bok yerseniz yeyin"
Ahh Allah razı olsun yaaa valla içim rahatladı...Üzerimden sinirle yorganımı tekmelerken annemde sonunda odadan çıkabilmişdi...
Ayıcıklı pijamalarımla banyoya doğru ilerlerken, kolidorda ayaklarımı sürtüyordum parkeye...
" Melek inadıma mı yapıyon yavrum sen..."
Ayy unutmuşum annemim fitil olduğu bir hareket daha...Keşler gibi ayak sürümek yasak... =)
Banyoda işlerimi hallettikten sonra, odamı üstün körü toplayıp dolabımdan siyah diz üstü elbisemi çıkardım...Saçlarımı tarayıp salık bırakırken, küçük gri fiyonklu taçımıda takmışdım...
Tam annemin istediği gibi hanım hanımçıkdım...Tabii kısa bir sürelik... Ayağıma siyah babetlerimide geçirip odamdan solona doğru ilerledim...
Yemek masasına sıraladığı ikramları kontrol eden annem geldiğimi farkedip tepeden tırnağa süzdü beni...Yüzünde memnun bir gülüş belirirken, bende yanına gidip sarmalardan bir tane ağzıma attım...Tabii ikinciyi alamadan elime tokadı yedim...
" Kızım bozmasana servisleri..Git içerde var yiceksen..."
"Anne seni görende komşular değil, izmir sosyetesi gelicek sanır" derken kendimi koktuklara atmışdım hala uykum vardı ve misafirler gelmeden kestirebilirdim sanırım...
" Sosyete bizin yanımızda solda sıfır kalır bebeğim...Hangi sosyete grubu 16 genç kızı baş göz etmiş de bakayım"
Kadının hakkı vardı...Sayelerinde mahallede genç namına, seda münise ve ben kalmışdık...Kanımın son damlasına kadar dayanıcaktım...Yaşıtlarım kariyer yaparken, ben evimin kadını çocuklarımın anası olamazdım....
" Kızlara resmen psikolojik baskı yaptığınızı bilmiyoruz sanki anne"
" Hiçte bile...Otuz yaşında evlenipde vucüdlarının kıvırcık marula dönecek olması bizim suçumuz mu" dediğinde yanıma oturmuştu oda...Size ne milletin fiziğinden, nikahından...
" Ama terzi kendi söküğünü dikemezmiş işte...Yaşın kaç oldu hala tık yok..."
İşte yine başlıyorduk...Acaba bu sefer hangi acıtasyona maruz kalıcaktım...
" Güzel annem benim yaşıtlarım..."
"Başlatma kız yaşıtlarından, mahalledeki tüm yaşıtların evlendi...O gül gibi selimi kabul etmedin ya...Süzme salak olduğunu tastikledin zaten sen"
Allahım neden benim annem, normal anneler gibi değildi yaa...
Selim benden iki yaş büyük ve makina mühendisi olmuş bir çocuktu...Annem beni veremedi gitti çocuğa...
Aslında oda evlenmeyi düşünmüyordu ama, annem ve çetesi aklına beni nasıl soktularsa çocuk 190 derece dönmüşdü...
Sonra Melek uğraşsın kendini kurtarmak için...En son sedanın aklına uyup, hoşlandığım biri var dedimde öylece yakayı kurtardık şükür...
Kapının zilini duyunca annemden önce kalkıp üzerimi başımı düzelttim... Kaçma çabamı anladığını, başını emme basma tulumba gibi sallamasından anlamışdım...Bu hareket "kurtuldum sanma" demekti...
Yüzüme bir gülümseme kondurup kapıyı açtığımda, karşımda altı adet ultra uzman görüşlü anne...Bir adet fırçalanıp geldiği belli olan seda...Ve birde güzel giyimli ve daha önce hiç görmediğime emin olduğum bir teyze vardı...
" Hoşgeldinizz buyrun" derken dolapdanda terlikleri çıkartıyordum... Tekliği ayağına geçiren direk salona giriş yaparken, en arkaya seda kalmışdı...
" Balım hoşgeldin"
"Hiç hoş gelmedim meloş"
"Hayırdır, noldu"
" Annemlere göre hayır, bana göre şer...Kancayı bana takmışlar yarın görücü gelecekmiş bana" dediğinde dokunsan ağlayacaktı...
Böyle bir durum bekliyorduk ama bu kadar erken olması...
" Kimmiş"
"Bilmiyorum, yurt dışından halamı bile çağırmışlar baksana" dediğinde yabancı teyzenin halası olduğu anlaşılmıştı...
" Üzülme bakarız çaresine" dedim sarılırken...Seda bana az yardım etmemişdi...Sıra bendeydi...
" Kız ne konuşuyosunuz hala kapıda" dedi annem...
" Geliyoruz anne" deyip ofladığımda sedada kıkırdıyordu...
Salona geçtiğimizde sırayla herkesin elini öptüm...En son sedanın halasınada hoşgeldiniz derken, kadın nazik bir şekilde sarıldı banaa...Yaşına rağmen çok bakımlı ve güzel bir kadındı...Mavimi yeşilmi belli olmayan göz rengiyle ilgi uyandırıyordu insanda...
Benim onu süzdüğüm gibi oda beni detaylıca süzmüşdü...Bakışlarımdan rahatsız olduğunu düşünerek, sedayla ilgilenmeye çalıştım...Kızı resmen kafese kapatmışlar gibiydi...
Annem ve çetesi sohbeti koyulttunca, izin isteyip sedayla odama gittik...Kendini yatağımın üzerine atıp oflamaya başladığında, bende kapımı kilitleyip yanına oturdum...
" Çok kötüyüm meloş, babam bile bu duruma sıcak bakıyo...Napıcam ben"
"Çocuk kimmiş, tanıdığımız birimi..."
"Yok yaa nerden tanıcan İstanbuldan...Geçen ay düğüne gitmiştik ya orda görmüş beni...Gözü kör olasıca..."
Başımı anladım dercesine sallarken bir yandanda çözüm bulmaya çalılıyordum...
" Sevgilim var desen"
" Annemin kulağına giderse, beni çiğ çiğ yer tuvalete bile gitmez" dedi yastığımı kucağına alırken...
" Direk evlenmeyi düşünmüyorum de sende o zaman" dediğimde gözlerini devirdi...
" Melek öyle bişey olmalıki, çocuk yüzümü bile görmek istememeli...Başka şekilde olursa annemler altından girer, üstünden çıkar çocuğu yine ikna ederler...Çok varlıklılarmış...Abim bile anlata anlata bitiremedi..."
Yok artık...Murat abi bile istiyosa, Sedanın işi yaştı...Çünkü Murat abi görüp göreceğiniz en kıskanç abiydi...
" Balım o zaman senin iş yaş"
"Of melek o yüzden sana geldim ya..."
Kader arkadaşımın üzgün olması beni derinden yaralıyordu...Saksıyı çalıştırmaya zorladım hemen...Ne yaparsak çocuk Sedayı istemezdiiii....
" Buldum" diye bağırınca yerinden sıçramıştı garibim...
" Allahın manyağı ödümü kopardın"
" Yarın isteme merasimine bende geliyorum...Çocuk arkasına bakmadan kaçmazsa, bende Melek değilim" derken saçlarımı savurarak Sedaya referans veriyordum...
" Hadi inşallah bakalım, tek umudum sensin meloşum" dedi boynuma sarılırken...
Öyle yada böyle Sedayı kurtaracaktım...Ne kadar sakin olsamda, çirkef motoruna bi bağladım mı önümde kimse duramazdı...Tabii anam karısı hariç...
" Eee senin iş noldu bu arada"
" Bir kaç yere cv'mi gönderdim haber bekliyorum" dedim...Biran önce iş bulup ayak altından kalkmalıydım ki, annemin gözüne batmayayım...
" Benim kuzenimin şirketi var, aslında keşke orayada gönderseydin"
" Bilmiyordum ne üzerine şirketleri" dedim merakla...Sedanın pek çok kuzeni vardı...Hem anne tarafı hemde baba tarafı epeyce kalabalıktı...Yani benim aksime çok şanslıydı...
" Ya bu yurt dışındaki şirketin başındaydı asıl, ama halam illa memleketim diye tutturunca dönüş yaptı...Ordaki şirketinde başına güvendiği birini geçirmiş, burdanda ilgileniyo işte.." derken kucağındaki yastığı alıp başının altına koydu ve boylu boyunca uzandı...
" Bana mail adresini verirsin o zaman...Belli mi olur belki kabul ederler..."
"İstersen senin için konuşabilirim" diye şakıdığında kaşlarımı çatmadan edemedim...İstediğim en son şey bile değildi torpil...
" Sakın seda...Ben o kadar sene boşa dirsek çürütmedim"
"Sakin ol kızım yaa...Şeytan melek moduna geçtin hemen...Sadece bir öneriydi" dedi ellerini teslim olurmuş gibi havaya kaldırırken...
" Neyse seni şu görücü olayından bi kurtaralım...İş konusunu sonraya hallederiz"
Daha bir çok şey hakkında konuşup dertleştik...Seda hep planlı yaşayan ve genellemenin üzerinde sakin bir kızdı...
Bense herşey olacağına varır mantığında yaşayan ve sinirlenince gözü hiç birşey görmeyen biriydim..Damarıma basılmadığı sürece kuzu, basıldığındaysa bir kurda dönüşebiliyordum...
" Melekk" diye içeriden bağıran annemle konuşmamızı yarıda kesip, odamın kapısının kilidini açıp dışarıya çıktım...
" Efendim anne"
"Misafirlerimiz gidiyor kızım" dediğinde aynı zamanda kaş göz yapıp, el yalama seansına başlamamı anlatmaya çalışıyordu... Hayır anlamıyorum, gelince el öpülüyo ama neden giderkende öpüyoruz ki...
Allah sizi inandırsın sırf bayramlarda bu adet yüzünden, tükürük bezlerim hasar gördü...Siz sulu sulu öpücük vermenin ne kadar zor birşey olduğunu biliyor musunuz...Bilmiyorsanız beni anlayamazsınız...
Gözlerimi devirerek Sedaya işaret verdim ve salona geldik tekrar...
Ayaklanan sevgili misafirimizin ellerini itinayla yalayıp, kapıya kadar geçirmişdik...Sedanın halası çıkarken, "mutlaka banada bekliyorum bir gün" diye diye bir kalmışdı...
Yok teyzecim ben almıyayım, alanada mani olmayayım...
Dış kapının o bilindik kapanma sesini duyunca, kolidordan odama giderken soyunmaya başlamışdım bile...
" Çok bile dayandın çıkar çıkar..."
"Of anne üç saat boyunca istediğin gibi bir evlat oldum mu..Oldum...Bırakta özüme döneyim..."
"Özüne sıçarım kız senin...Çeke çeke babana çekmiş o kör olmayasıca özün" derken bir yandanda masayı toparlıyordu...
" Eee naparsın anacım, kandır çeker boktur kokar"
"O adamın kanı bozuktu bi kere..."
"Anneeee" diye sesimi yükseltiğimde ayağındaki terliği çıkarıp elinde sallayarak bana doğru gelmeye başladı...
" Kız ben sana o adamı bu evde savunmucaksın demedim mi"
"Zaten savunmadı...Ahhh napıyosun anne yaaa ..." diye bir çığlık basmıştım...Popomda 38 numara bir kızarıklık oluşmaktaydı şu anda...
" Anneye ahh denmez..." derken hala popomdan sekip, odanın başka bir köşesine fırlayan terliğini arıyordu...
" Napayım, ah demeyeyimde oh'mu diyeyim" dedim popomu ovuştururken...Yeminle bu kadın orduya baş vursa, ev hanımlığından salt komandoluğuna terfi ederdi...
" Evlenince kocana oh'larsın...Sözümden çıkma yeter" dediğinde artık çığlık çığlığa saçımı başımı yolasım geldi...
" Evlenmicem ben diyorum sana...Boşuna nefesini tüketme anne"
Odamın kapısını kapatıcakken yine ve yine o kendine güvenen sesini duydum...
" Görücez bakalım küçük hanım"
Kapıyı gürültüyle çarpıp kilitledikten sonra arkasından onun duyabileceği bir şekilde bağırdım...Kapıyı terlikle kıracak hali yoktu heralde....
"Üzğünüm ama malesef o gün hiç bir zaman gelmiycek"
Benimde adım Melekse seni kocaya veririm, yinede evlenmem anneciğim...