"Bu bi tık fazla değil mi sizcede?" Fazla mı? Bi de acı istersen Yasemin ha? Ne dersin? Ağıt da yakalım mı onun için bir de istersen?
Yasemin'e sinirle bakıp tek kaşımı kaldırdıktan sonra "Onun ablama yaptığı şerefsizlik kaç tık fazlaydı biliyor musun?" diye sordum ve dolan gözlerimi cama çevirdim bir kaç saniye.
"Neyse ya. Sadece bi salise için falan acımıştım ben de. Geçti." diyerek güldü Yasemin. O da tıpkı Elçin gibiydi insanları sevmek konusunda. Her seferinde beni uyarmayı ihmal etmiyor, ama yine de onları değil de beni tercih edeceği için daha fazlasını yapmıyordu.
"Sırasını biliyorum ben kanka. Protez sende mi?"
"Çantamda." deyip elime aldım çantayı. Hızla sınıftan çıkıp Demir'in sınıfına girerek Elçin'in eski ve benim kırdığım demir protezini ve insanın bedeni değil, düşünceleri engelli olmasın yeter ki yazılı kâğıdı sırasının üzerine koyarak uzaklaştık oradan. Sınıfta olan bir kaç kişi görmüştü bizi, ama önemli değildi. Nasıl olsa Demir benim yaptığımı adı gibi bilecekti. Amacım gizli bir şey yapmak değildi zaten. Amacım ne yaptığını biraz daha düşünmesini sağlamaktı. Özür dilerim deyince bitmiyordu her şey. Bilmiyordu. Ama ben seve seve öğretecektim.
Diğer teneffüs tekrar sınıf kapısında beliren Demir'i görmezden gelerek kapıdan geçeceğim sırada kolumu tuttu. Bak en son keseceğim o kolu, o olacak ama.
"Beyaz bayrağı gözüne mi sokayım ne yapayım Ekin?"
"Pardon?" Gözlerimi gözlerine diktim sinirle.
"Barışsak diyorum artık."
Sinirle dudaklarımı ıslattıktan sonra "Kanka da olalım mı? Ne dersin?" diye sordum. "Ben sana sırlarımı anlatırım. Ablamın nasıl bu hale geldiğini belki de. Sonra sen de tüm okulun önünde bağıra çağıra anlatırsın ha Demir? Yapmadığın şey değil ne de olsa insanları herkesin içinde rezil edip, gururlarını incitmek!" Kolumu sinirle elinden çekip, merdivenlerden aşağı indim hızla. Barışacakmışmışız.. Oldu canım. Başka.
"Sakin ol Ekin ya. Kulaklarından dumanlar çıkacak." diyen Ceylin'le birlikte derin derin nefes aldım. Elçin bu halimi görürse ağzıma ederdi. O yüzden bir an önce sakinleşmem ya da onun beni görmeyeceği bir yere gitmem lazımdı. Baktım ki sakinleşecek gibi değilim, bahçeye çıkıp merdivenlerden atlayarak köşede durdum. Elçin buraya atlayamazdı. Zaten lise sonlar sigara içmek için gelirlerdi buraya ve Elçin sigaradan nefret ettiği için asla yaklaşmazdı bile.
*Ceylin: Neredesin lan?
Mesaja bakıp cevap yazarak zilin çalmasını bekledim. Elçin sınıfa da geliyordu arada. O yüzden zil çalmadan gidemezdim. Şu yerdeki izmaritleri alıp Demir'in kıçına sokmak suretiyle söndürsem belki biraz hafiflerdi sinirim.
Zil çalınca duvardan çıkmak için arkamı döndüm ve elini uzatmış olan bir adet Demir ile karşılaştım. Gözlerimi devirerek duvardaki boşluklardan birine basıp yukarı çıktım ve ellerimi birbirine vurarak temizledim.
"Sadece dinlesen?"
"Tek bir şey soracağım." dedim bakışlarımı ellerimden alıp ona çevirerek. "Elçin'e onları söylediğin gün, ağladın mı hiç? Ya da gece rahatça uyudun mu?"
"Hatırlamıyorum." dedi. "Söylediklerimi bile hatırlamıyorum ki ben. Arkadaşlarım söyledi neler yaptığımı. Çok sarhoştum."
"Ama o hatırlıyor. Tüm gece uyumadı. Ve tüm gece ağladı. Ben de tüm gece uyumayıp onun sessizce iç çekişlerini dinledim." dedim usulca. "O gün çok üzgün olabilirsin. Belki de senin için üzülebilirim bir ara. Ama ne olursa olsun nedeni ben değilim senin üzülmenin. Bunun için vicdanım rahat en azından. Ama benim üzülmemin nedeni sensin Demir. Ve sen, bu nedenle en az iki kat daha fazla vicdan azabı çekmelisin."
Sınıfa girip, hoca girene kadar başımı sıraya koydum. Belli ki çok pişmandı Demir. Ama yaptığı hiçbir şey, o gecenin sabahına kadar ağlayan ablamı onun üzdüğü gerçeğini değiştirmiyordu ne yazık ki.
Kafamı kaldırıp "Hazır mı?" diye sordum ve Ceylin'in uzattığı telefona baktım sıranın altından. Hoca çoktan sınıfa girmişti ama bir sonraki ders sınav olduğundan, çalışmamız için serbest bırakmıştı bizi, siniftakilerin yalvarması sonucunda.
Fotoğraflara bakarken, dudağımın kenarı kıvrılmıştı istemsiz olarak. Bir ara meşhur olan şu çöp adam ve onun gibi olmayın yazılarının dolu olduğu bir çok fotoğrafa Demir'i shoplamıştı Ceylin. Bir kaçında çöpten adam yerine koca kıçlı komik teyzeler vardı. Hepsini hiç üşenmeden tek tek paylaşıp, telefonu Ceylin'e geri verdim.
"Bu arada kanka, ablan sayfayı takip etmek için istek attı. Tabi ki kabul etmedim. Yine de eve giderken hesaptan çıkmayı unutma." diye fısıldayan Ceylin'e bakıp kafamı salladım. Demek ki birileri fısıldamıştı Elçin'e olanları. Vallahi de benim yaptığımı öğrenirse çiğ çiğ yerdi beni. Sorun değildi yemesi de, çiğ iyi gitmezdim ben. Benim yahnim güzel olurdu bir kere.