"Biri şu güneşi söndürsün" dedim içimden. Uykudan daha yeni uyanmama rağmen evimde olmadığımı biliyordum. Birincisi benim yastığım bu kadar sert ve ağır değildi. İkincisi yorganımın kesinlikle bir kolu yoktu.
Kol?
Yavaşça gözlerimi araladım. Ne zaman yastık kılıflarını değiştirmişlerdi. En son baktığımda beyazdı. Şimdi... Siyah? Ve ne zaman Kaslı yastıklar icat edildi ki? Yavaşça başımı kaldırdım.
Ben. Miran'ın. Göğüsünde. Yatmıştım. O'da. Bana. Sarılmıştı.?
"Lanet olsun" diye mırıldandım ve belime sıkı sıkı sarılan kolu yavaşça kaldırdım.Uyanmaması için bin bir eziyet çekerken yanlışlıkla birden kolunu bıraktım. Tam yapacağım açıklamayı düşünmeye başlayacaktım ki bir şeyler mırıldandı ve bana sırtını döndü. Derin bir nefes aldım. Zor kurtulmuştum. Yavaşça kalktım ve banyoya girdim. Aynanın karşına geçtim. Yüzümü yıkadım ve aynada kendime baktım. Dün gece aklıma gelirken yüzümü renkten renge girmesini izliyordum. Miran Ağa bana aşıktı. Hemde çok uzun bir süredir. Benim onu sevmediğimi biliyordu. Ama yinede beni seviyordu. Bu çok kötü hissettiriyor olmalı. Her ne kadar kendi parmağı işin içinde olsa da sonuçta zorla evlenmiştik. Asmin'e hiç olmadığım kadar kızgındım. Onun yüzünden okulumu bırakmıştım. Neden sırf abisi bana aşık diye böyle bir şey yapmıştı ki. Kim böyle bir şeyi yapabilir ? Tamam benimde abim var ama ben kesinlikle böyle bir şey yapmazdım. Düşüncelerim beynimi yorarken onları def ettim. Bir kez daha yüzüme su çarptım. Havluyla elimi yüzümü kuruttuktan sonra odaya geri döndüm ve dolaba ilerledim. Sanırım artık evli bir KADIN olarak giyimime dikkat etmeliydim. Sonuçta bu kapının dışındakiler. Miran'ın benim kocam benimse Miran'ın karısı olduğumu düşünüyorlardı. Elime koyu yeşil göbek deliğinin bir kaç santim üzerine kadar olan etek ve beyaz yarım kollu bir body aldım. Töre'ye tekrar tekrar lanet ederek banyoya girdim. Üzerimdeki eşofmanlardan kurtularak getirdiğim kıyafetleri üzerime geçirdim saçımı açık bırakıp parfümü boynuma ve tişörtüme bir kaç defa sıktım. Tekrardan odaya geçtim. Gördüğüm manzara karşısında çığlık atmamak icin ağzımı kapattım. Miran elinde çakıyla yatağa oturmuştu. Hızla yanına gittim.
"Ne yapıyorsun sen?" dedim. Bana kısa bir bakış attı.
"Karı-koca olduğumuzu ilan ediyorum." dedi ve koluna bir çizik attı.
"Böyle bir şey yapmana gerek yoktu." dedim
"Sonra annem bizi sorguya çeksin değil mi?" dedi kanı yatağa damlıyordu. Haklıydı. Hem beni annesinin gazabından koruyor hem kendini güvenceye alıyordu. Başımı aşağı yukarı salladım ve geri çekildim. Bir kaç dakika sonra oda kalktı dolaba ilerledi kıyafetlerini alıp banyoya girdi. Bende hızla yatak çarşafını çıkardım çekmeceleri karıştırdım temiz bir çarşaf bulunca alıp yatağa serdim. Kapının tıklatılmasıyla yerimden sıçradım. Miran banyoda üzerini değiştiriyordu. Eğer sesi duymazsa ve elinde kıyafetleriyle çıkarsa çarşafta ki kan bir işe yaramayacaktı. Kapı tekrar tıklatıldı. Banyonun kapısının açılmasıyla serin bir nefes aldım. Miran'a baktım eliyle dur işareti yaptı yanıma geldi ve elimi tuttu yavaşça kapıyı açtı Fatma anne gelmişti.
" Buyur ana" dedi Miran Fatma Annenin gözü ilk önce birleşmiş olan elimize kaydı ardından bana bakıp
"Uyandınız mı diye bakmaya gelmiştim. " dedi otoriter sesiyle
"uyandık ana."
"De hadi kahvaltıya inin o zaman." dedi ve cevap vermemizi beklemeden aşağı inmeye başladı. Miran kapıyı kapattı elimi bırakıp dolaba ilerledi bir kravat aldı.
" Umarım kravat bağlamayı biliyorsundur." dedi bana dönerken.
" biliyorum. " dedim ve yanına gittim elindeki kravatı aldım siyah takım elbise giymişti kravatı ise lacivert üzerine küçük beyaz kareler olan bir kravattı. Gözlerimi devirdim.
"Ne oldu?" dedi cevap vermek yerine dolaptan siyah kravat çıkardım
"Siyah takım elbise giymişsin ve lacivert kravat takıyorsun." dedim kravatı bağlarken. Bir süre cevap vermedi boğazını temizledi ve
"Moda anlayışım sıfır." dedi
"Belli!" dedim gülümseyerek geri çekilirken. Başımı kaldırınca bana baktığını farkettim bir an gözleri dudaklarıma kaydı. Ardından başını sağa sola salladı.
"Hazırsan aşağı İnelim."
"Hazırım."
Elimi tuttu ve yavaş adımlarla odadan çıktık. Avluda sofra kurulmuştu Asım Ağa baş köşeye oturmuş Fatma Anne ise Asım Ağa'nın sağ tarafında oturuyordu. Sofrada tanımadığım bir adam vardı.
"O kim." diye fısıldadım Miran'a doğru.
"Kim, kim?" diye sordu gözlerini ellerimizden çekip etrafına bakarken
"Annenin yanında oturan?" dedim dediğim yere baktı. Bana cevap vermek yerine elimi bırakıp
"Ooo hangi rüzgâr attı sizi buraya'" diyerek masaya yaklaştı. Adam sesi duyar duymaz kalktı ve Miran'a döndü.
"Vayy evli adam." diyerek Miran'a sarıldı.
"Nerdesin sen lan?" dedi Miran
" İşleri anca toparladım abi. " dedi Miran'ın kardeşi miydi? Yavaşça onlara yaklaştım çocuk beni görünce
" Çekil abiciğim kenara yengemle tanışıcağım " dedi bana dönerek
" Merhaba yenge ben bu evin biricik oğlu Semih " diyerek elini uzattı
"Hoşgeldin, ben Heja " deyip uzattığı elini sıktım.
" seni tanımayan mı var yenge. "
" Kim tanıyacak ki. " dedim omu silkerken. Sonuçta kızdım her ne kadar babam Ağa olsada benim adımı Mardin'de toplasan 50 kişi bilirdi.
" Semih otur yemeğini zıkkımlan, Heja sende geç otur şöyle " dedi Miran yanındaki sandalyeyi gösterirken. Başımı aşağı yukarı salladım ve yanına oturdum. Tabağıma bana yakın olan kahvaltılıklardan azar azar koydum.
" Ee yenge sevdin mi, alıştın mı konağa. " dedi Semih
"Dün bir bugün iki." dedim
" Alışırsın yenge merak etme. " dedi ve Miran'a dönüp iş hakkında konuşmaya başladılar. Şimdiden ailemi özlemiştim. Annem ne yapıyordu acaba? Özlemiş miydi beni yoksa Asmin'i kızı gibi benimsemiş miydi? Yok canım sonuçta öz kızıydım öyle hemen beni bırakıp benimsemezdi başka birini...
"Bırak Miran Ağa! Asım Ağa!" diye bağıran bir kadın sesi duyduğumda başımı tabağımdan kaldırıp Miran'a baktım
" Nedir bu gürültü" dedi Fatma Anne
" ben gidip bakayım." dedi ve kalktı Semih
"Açın kapıyı! Bırak görmüyor musun halimi!" diye bağırıyordu kadın.Semih'in 'Ne oluyor ' diye bağırmasından sonra sesler kesildi. Konuşuyorlardı ama fısıldıyor gibiydi.
"Eğer yalan söylüyorsan seni öldürürüm." diye bağırdı Semih. Ne oluyordu? Bir kaç mırıltıdan sonra Semih arkasında bir kadınla Avluya girdi.
"Semih ne oluyor?" dedi Azım Ağa
"Bilmiyorum Baba sanırım abime soracağız" dedi Semih siniri ses tonuna yansıyordu.
" Ne oldu?" dedi Miran otoriter bir sesle
"Bil bakalım bu kadın niye gelmiş abi!" dedi elini saçlarının arasından geçirirken.
" Lan var ya senin onu sevdiğini düşünüyordum ama şimdi adam olduğunu bile düşünmüyorum" dedi Semih ve Miran sinirle ayağa kalktı.
" Semih doğru konuş." diye bağırdı.
" Nasıl doğru konuş lan! senle ne konuşayım ben!" dedi
" Lan bak ben şimdi senin-" diyerek Semihin üzerine yürürken Asım Ağa'nın sesi onu durdurdu.
"Semih kimdir oğul bu kadın ne ister?" dedi Asım Ağa ses tonu yüksekti ama kesinlikle bağırmıyordu.
" Kendi söylesin..." dedi Semih ve kadına döndü
"..Konuş" diye devam etti.
"Ağam ben.." dedi ve sustu.
"Konuş. " diye kükredi Miran
"Ağam çok sarhoştunuz ben o geceden sonra..." dedi ve tekrar sustu
"O geceden sonra.." diye devamını getirmesini istedim.
" Ben Gebeyim" dedi....