AZADE DEMİRSOY
Yemek bitmek üzereydi ve bu karşımdaki şaşkın adam sonraki buluşma için hiçbir hamle yapmamıştı. Molam bitti diyerek vedalaşmak için kalkıp elini sıktım. Elimi geri çekmeye çalıştığımda bırakmadı.
"Bahoz?"
Cevap vermeyince şaşkınlıkla baktım "Bahoz? İyi misin?"
"Değilim"
"Ne oldu?" deyip ona yaklaşıp diğer elimi alnına koydum. Sonuçta doktorum ve hastalandı, tansiyonu falan düştü sandım.
Elini tuttuğum elimi çekerek kendine yaklaştırırken neredeyse burunlarımız birbirine temas edecekti.
"Azade Demirsoy, sen kimsin?" diye sorarak gözlerimin içine baktı.
Şaşkın falan dedim ama anladı mı kim olduğumu diye şaşırdım doğal olarak.
"Ne demek sen kimsin?" dedim kaşlarımı çatarak. Öyle ya da böyle durumu kurtarmalıydım sonuçta.
"Sen kimsin ve bana ne yapıyorsun kadın?" derken gözlerimin tam içine bakıyordu.
Kendimi geri çekerek "ne yapıyormuşum ki?" deyip yutkumdum ve rahatladım. Bir an her şeyi öğrendi ve plan suya düştü sanıp panik yapmıştım.
"Seni her gördüğümde daha da byülüyorsun beni" derken aç kurt gibi dudaklarıma bakıp yutkundu. Pislik herif, hepsi aynıydı bunların cinsinin... Tek dertleri aşağıdaki küçük canavarı beslemek...
"Bunları gerçekten yiyen kızlar var mı?" derken çantamı alıp arkamı döndüm.
"İlk kez!" dedi, "İlk kez birine bunları söylüyorum ve hissediyorum." dediğinde omzumun üzerinden geriye baktım.
"Sana neden güveneyim?"
"Bana şans verirsen senin güvenini kazanmak için her şeyi yaparım" dedi hevesle gözleri parlıyordu.
Bu salak gerçekten bana aşık falan mı oldu yoksa? Hem de daha şimdiden... Olsun benim de işime gelir intikam planımız daha hızlı ilerler.
Geri dönüp kollarımı göğsümde bağladım ve bir kaşımı kaldırarak yüzüne baktım: "İstemediğimi söylersem ısrar etmek yok, beni zorlamak yok, nereye gidersek gidelim yalnız olmak yok, korumalar da gelecek"
"Korumalar?"
"İkizim biraz korumacıdır, Urfa'da bir aşiretin çocuklarıyız ve bana zarar gelmemesi için her zaman yanımda korumalar olur" derken başımla pencerenin dışındaki korumaları işaret ettim.
Tekrar bana döndüğünde "Benim ailem de aşiret biz de Diyarbakır'lıyız. Babamdan alışkınım. O da kız kardeşlerimi tek göndermez hiçbir yere" dediğinde bilmiyormuş gibi yaptım.
"Öyle mi? O zaman az çok durumumu anlıyorsundur"
"Anlıyorum ve merak etme senin istemediğin hiçbir şey olmayacak ama ben de senden bir şey isteyeceğim"
"Söyle" ne isteyecek acaba?
"Her ne olursa olsun hemen vazgeçmeyecek ve beni tanımak için kendine de bana da zaman vereceksin. Ben kendimden eminim senin kalbini kazanacağım ama sen de bana istediğim zamanı ver"
Gülümsedim, ben her gülümsediğimde salak salak suratıma baktığının farkındaydım.
"Peki, hemen vazgeçmeyeceğim ve ikimize de şans vereceğim" deyip arkamı döndüm ve restorandan çıktım.
Takip falan eder belki diye doktorluk yaptığımı söylediğim hastaneye gittim. Burada çalışan bir psikolog arkadaşım vardı. Onun sayesinde ve askeri bağlantılarımız sayesinde burada uzun zamandır çalışıyormuş gibi göstermiştim kendimi.
Benim için hazırlanan odaya gittiğimde kapıyı içeriden kilitleyip Behram'ı aradım.
"Kardeşim?" aramamı beklediğini biliyordum. İlk çalışta açtı telefonu.
"Geldim odadayım"
"Nasıl geçti?"
"Her şey yoldunda akşam evde uzun uzun konuşuruz."
"Tamam, görüşürüz"
Ne kadar güvenlik önlemleri alsak da nerede ne konuştuğuma dikkat etmeliydim, o yüzden telefonda uzun uzun anlatamazdım.
Telefonu kapatıp odamdaki makine ile kendime bir kahve yaptım. Bir süre burada olacağım için hasta da bakmam gerekiyordu.
Hasta bakmaya başlamadan önce bir kahve ile aklımı toplamam iyi olurdu. Kahvemi içerken gelen bildirim sesi ile telefonu elime aldım. Bahoz mesaj atmış.
"Hayatıma hoş geldin Azade, inan pişman olmayacaksın... ❤️"
Ay bir de kalp emojisi koymuş, en gıcık olduğum erkek tipi...
"Hoşbuldum, umarım... 😳"
...
Öğleden sonra birkaç hasta bakarak günü tamamladım ve hastaneden çıktım. Eve geçtiğimde Behram daha gelmemişti. Mutfağa geçerek keyifli olduğum zamanlarda yaptığım trileçemi yaptım.
Yardımcılar yemeği ve sofrayı hazırlarken ben de odama geçip duş alıp üzerimi değiştirdim. Odamın kapısı çalındığında "gel" dedim.
Behram gelmişti. "Güzellik, nasılsın"
"İyiyim yakışıklı"
"Rahatsız edecek hareketler yapmıyor değil mi? Korumalar söyledi aşağıda bir ara fazla yaklaşmış sana" derken kaşını kaldırdı.
"Beklediğimiz şeyler, aklınca kur yapıyor beni etkilemeye çalışıyor ama en çok etkilenen kendisi oluyor"
"Bak hâlâ geç değil, başka yol buluruz. İlla bu şekilde olmak zorunda değil. Biz onlar gibi kötü olamayız. Başka bir yol buluruz, başka şekilde intikam alırız."
"Onların hepsi bir olup annemizin hayatını mahvetti. Onların yaptıkları yüzünden öz babamızdan bile sevgi görmeden büyüdük. Bizi nasıl kalbimizden vurduysalar biz de onları kalplerinden vuracağız."
"Biz masumduk Azade, Bahoz'la ve Havin de masum. Onların olanlarda bir suçu yok. Biz bu planı uygularsak en çok onların canı yanacak farkındasın değil mi?"
"Ben de masum insanları üzmek istemiyorum ve bundan nefret ediyorum ama Firaz Karaaslan'dan daha çok nefret ediyorum. Onun canını yakmanın farklı yollarını düşünmedik mi? Yıllarca bulamadık. Şimdi artık bir adım attık ve geri dönmeyeceğim. Sen vazgeçmek istiyorsan ben tek başıma hallederim"
"Asla, sen nereye ben oraya, ben nereye sen oraya! Ben sadece o ikisi için üzülüyorum, değilse hem o Firaz Ağa hem de amcamız olacak gaspçı şerefsiz devletine bile ihanet eden hain köpekler. Kendi intikamımız olmasa da onları bu hainlikleri için cezalandırmak istiyorum."
"O zaman bir daha bana emin misin, vazgeçelim mi deme!"
Ona sert sert baktığımda yüzü yumuşadı. Sinirli veya üzgün olmama dayanamazdı.
"Tamam kızma, ama son bir şey ne zaman vazgeçmek istersen durdururuz. Tek bir lafına bakar."
"O lafı benden duyamayacaksın emin ol. Hadi keyfimi kaçırma da inelim hem sana trileçe yaptım, yemekten sonra tamamen soğumuş olur afiyetle yersin"
"Tamam güzellik, hadi inelim yemeğimizi yerken anlat bakalım neler oldu"
"Tamam yakışıklı"
Bu dünyada güvenebileceğim tek kişi Behram, daha annemizin karnındayken başlayan yolculuğumuz boyunca en yakınım oydu. Kardeş, arkadaş, sırdaş, yeri geldiğinde babam oldu benim.
Babamız olacak şerefsizin dayaklarından az kurtarmadı beni. Şimdi hem kendi omuzlarımdaki yükten hem de onunkilerden kurtulabilmemiz için plana sadık kalıp iki aileden de intikamımızı alıp hakettikleri cehenneme onları göndermeliydik.
Arada Havin'le Bahoz yanacaktı belki ama elimizden geldiğince onları kırmamaya çalışacaktık. Bu iş bittiğinde arkamızda enkaz olmuş başka çocuklar bırakmak istemiyorduk. Özellikle de Havin...
Bahoz bugün de gösterdiği tavırla tam bir erkek yaratığı olduğunu gösterdi. Tek derdi bir kadınla yakınlaşmak, o yüzden o benim umrumda değil, Behram da Havin'le evlenecek planlarımıza göre ama o diğer erkeklere benzemez.
Havin'e istemediği hiçbir şey yapmaz. Aslında biraz da bu yüzden içim rahat. Kendimi korurken başka bir kadını ateşe atacak değildim elbette.
Bu işi erkenden bitirmek en iyisiydi. Böylece herkes hayatına daha hızlı bir şekilde geri dönebilirdi. Bu iş bitince Behram Urfa'da ağa olacağı için orada kalmak zorunda olacaktı ama ben askerlik görevimden ya azlimi isteyeceğim ya da yurtdışı görevlendirme isteyeceğim. Bu iş bitince bu topraklarda benim için hiçbir şey kalmayacaktı...