Yeşil Ay

Siz: Kızlardan ne zaman uzaklaşacaksın? Siz: Daha doğrusu gözünün önündeki sevgiyi ne zaman göreceksin? Siz: İllah yeşil ay mı olmalı gökyüzünde? Siz: Umarım gecenin sonunda yanımda olursun :) Siz: Çünkü bunu hak ediyoruz ikimizde. Uzaklara dalmış hiçbir şey düşünmüyordum. Düşünmeye kalksam kesinlikle yok olmak isteyebilirdim. "Hadi ama. Bana bakmayacak mısın cidden?" Alkın'ın sesi ile üzerimde olan kapşonlunun şapkasında olan ipleri iyice çektim ve yüzümü örtmesine izin verdim. Evet, uzun bir süre böyle gezeceğimi biliyordum. Çok iyi bir karar bence. "Siz kimsiniz? Ben sizi tanımıyorum." Kahkahası kulağımı doldururken ayaklandım çünkü burası yüz derece falan olmuştu. Eve doğru koşarak kaçsam biraz olsun kendi rengime bürünebilirdim. Belimden beni tutup duvara yasladığında aramızda kocaman bir şapka olduğu için birazcık rahattım. Minicik ama. Çünkü bu yakınlık beni kesinlikle utandırıyordu. Eli şapkama geldiği an hemen elini tuttum ve gözlerimi sıkıca kapattım. Sabahtan beri kaçıyordum ama evin kapısını kilitmesini beklemiyordum. Yani evde mashur kalmıştım ve birkaç saatimi tuvalette geçirmek zorunda kalmıştım. Ama iyiydim ya. Mükemmel. "Güzelim... cidden utanmayı bırakır mısın artık?" Nefesim kesilirken cidden güzelim dediği için mi kesildi bilmiyorum ama ben buna düştüm baya. Sıkıca tuttuğum elini bıraktım ama gözlerim hala kapalıydı. Yüzleşmekten mi korkuyordum anlamıyordum. Sorun şu ki gece cidden hoştu ve bunu kendime bile itiraf edemiyordum. Kapat konuyu kapat. Çok yazıyor. Espri seviyen de mükemmelmiş ya. Elini yanağımda hissettiğimde gözlerimi açıp onun okyanuslarına bakmak istedim. Geniş gülümsemesi üzerinde gamzesi dans ediyordu. Okyanuslarında kocaman yıldızları buradan görebiliyordum. Kalbim buna dayanamazken minik bir kuş gibi kanatlarını çırpıyordu. "Geceyi konuşmak istemediğini biliyorum ki kararına saygılıyım. Ama benden kaçma tamam mı? Kendimi kötü hissediyorum." "Tamam... ben biraz fazla şey ettim. İşte... şey ettim." Cümle kurma yeteneğim tekrar gitmişti anlaşılan. Gülümsedi ve beni sarhoş edecek bir öpücüğü dudaklarıma bıraktı. Geri çekildiğinde kesinlikle salak salak onu izliyordum. Odasına gidip çantamı getirken sadece gülümseyip boş koridoru izliyordum. Kesinlikle aşk salaklığı yanında getiriyordu. Kanka sen zaten salaktın. Bu çok doğru ama konumuz bu mu ya? "Annen Simge'yi darlamadan götüreyim ben seni." "Hıhı." Neye onay verdiğimi ben bile bilmezken bana bakıp güldü ve kendi kapşonlusundan birini bana uzattı. "Al bakalım bunu. Dışarısı soğuk baya." Ben şuan ateş gibi yanıyorum Alkın. Fazla umursayamıyorum sanki soğuğu. Kapşonlu tabii ki baya büyük geldi ama bir şekilde üzerime şalımı geçirmiştim. Anneme bu kapşonlu vakasını nasıl anlatacağımı bilmiyordum ama yolda düşünürüm ya. Yalan da söyleyemiyorum ki. Şey mi desem acaba? Yolda Alkın beni gördü üşümemem için yedek kapşonlusunu bana verdi. Yedek? Alkın geleceği bu kadar iyi görse keşke ya. Neyse artık en mantıklı şeyi söylerim. Simge'den aldım anne. Evet, Simge bir anda erkek kapşonlusu giymeye merak sardı. Hatta erkek parfümüne de merak saldı. Ondan böyle kokuyor yani. Kendi düşüncelerime gülerken Alkın yere eğilmiş ayakkabılarını giyiyordu. "Ne oldu da kıkır kıkır gülüyorsun bakalım?" Benim ayakkabılarıma uzanırken onu durdurmak için eğildim ama bana izin vermeden ayak bileğimden tuttu ve ayakkabılarımı ayağıma geçirdi. "Sadece kapşonluyu anneme nasıl açıkayacağımı düşünüyordum." Ayaklandı ve kendi kapşonlusunu geçirdi üzerine. Ardından burnuma işaret parmağıyla vurdu. "Bence sen hiç yalan işine bulaşma çünkü ciddi anlamda batırıyorsun. Alkın dün gece verdi de." Yüzümü buruşturdum ve eline bir tane geçirdim. Resmen bana yalan söyleyemiyorsun dedi ya. Ayıp ayıp. Sevgiliye bu denir mi? Deniyormuş demek ki. Beni kendisine çekip dışarıya çıktı. Az önce aradığı taksi gelmişti. Normalde olsa yürüyerek her yere gidebilirdik ama kasım ayı baya soğuk geçiyordu cidden. Takside sadece ona kaçamak bakışlar atabildim çünkü hala üzerimde bir utangaçlık vardı. İç sesim yaparken utanmıyorsun ama diye haykırsa da o an ne yaptığımın farkına varamayacak kadar sarhoş hissediyordum. Aşk sarhoşu ve biraz da çikolatalı süt sarhoşu. Taksi bizim evin önünde durduğunda Alkın beklemesini söylerek arabadan indi ve kapımı açtı. Ardından elini uzattı. Taksiden inerken elini tuttum. Neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum ama bu harekete bile düştüm. Sanırım her hareketine daha da çok düşüyordum. Zili çalarken gergin bir şekilde kapıya bakıyordum. Üzerimde yalan söylediğim için bir suçluluk vardı. Sanki annem bir bakışımla yalan söylediğimi anlayacak gibi hissediyordum. "Şşt gergin olma. Alt tarafı bütün gece Simge ve Deniz ile dedikodu yaptın ve çok uykun geldi. Şimdi de odaya gittiğin gibi sıcak duş alıp uyuyacaksın." "Hıhı. Kesin yaşanmıştır bunlar ya." Kulağıma eğildi. "Yaşanan şeyler daha iyi farkındayım. Çünkü mükemmel sevgilinle yıldızları izlerken biraz yaramazlık yaptın." Bir tane geçirdim karnına. Gülerek doğrulduğunda annem kapıyı açmıştı bu yüzden Alkın'ın elinden elimi kurtardım. "Hoşgeldin kızım. Ve sen de hoşgeldin Alkın." Annem kuşkulu bakışlarını Alkın'ın bedenine çevirdi. Alkın hemen başını kaşırken ona bakıp sırıttım. Hep o mu ibne ibne bakacaktı? "Merhaba efendim. Dila soğukta yalnız gelmesin diye Simge'lerden aldım. Size bir merhaba demeden gitmek istemedim." Alkın'ı tanımasam ne beyefendi bir çocukmuş derdim ama tanıyorum. Bu hali ayrı şirin olsa da epey gergindi yani. Ve hakkını yeme güzel yalan söylüyor çocuk. Senden on kat tecrübeli. Tabii ileride sana yalan söylese, götünde pireler uçuşsa anlamayacaksın ama o da senin mallığın canım. Kuşkuyla Alkın'a baktım. Bana bir daha yalan söyle de gör gününü pis sarışın seni. "Geçin içeri bir şeyler içip ısınırsınız." Alkın kafasını kaşıdığı eliyle dışarıda bekleyen takisiyi işaret etti. "Buradan annemleri karşılamaya gideceğim. Başka bir zaman olabilir. İyi günler efendim." Bana gülümsedi sadece. Bir zahmet sadece gülümsesin yani. Zaten gerginim bir de yanağımı falan öpse bayılıp kalırım. Alkın gidince içeri geçtim ve anneme partide bir şey içmediğime dair bir şeyler anlatıp odama oradan da banyoya geçtim. Bütün bedenim uyuşurken dün gece aklımdan çıkmış şeyle rahatlamış olan bedenim tekrar gerildi. "Bunu nasıl unutursun salak?" Kendi kendime söylenirken hızla durulandım ve bornozu üzerime geçirip koşturarak odama geçtim. Perdenin ful açık olduğunu görüp röntgenlenmemek için hemen kapattım ve çantamda olan cüzdanı, ardından içinde olan hattı çıkardım. Telefondaki hattı çıkarıp kenara koyarken eski de olsa bir telefona ihtiyacım olduğunu düşündüm. Alkın'ın iki telefonu vardı anonimken. Hem Lara'ya sadece hattı verirsem üşenirdi bence. Bu yüzden eski telefonumu bulmam gerekecekti. Telefon açılırken üzerime bir seyler geçirdim. Pin kodunu girip hemen interneti açtım ve gergin bir şekilde beklemeye koyuldum. Tek bir bildirim geldiğinde hemen w******p logosunun üzerine tıkladım ve bingo. Berke: Saçma anonim olayını al ve benden uzaklaş. Berke: Eğer yaklaşmak istiyorsan direkt yanıma gelebilirsin. Bir gecemi sana ayırabilirim. (04.35) Siz: Neden olmadığın biri gibi davranıyorsun? (14.25) Siz: Kendin olsan mutlu olursun. Siz: Senin içini gördüm ben. Berke: Kafam zaten şişmiş bir de sen uğraştırma beni. Berke: Kim çıkardıysa şu anonim saçmalığını onu sikeyim. Berke: Seninle uğraşamam. Siz: Ya beni seviyorsan ve ben sana anonim olmuşsam? Berke: O zaman sen kimsesin. Siz: ?? Berke: Şu sevme mevzusunu çıkaran kişiyi biliyorum ve o bücüre söyle ben kimseyi sevmiyorum. Siz: Hadi ama beni seviyorsun. İyi bir oyuncu değilsin Berke. Siz: Ve ben tuttuğumu koparırım. Berke: Dila sana iyi gaz vermiş ha. Berke: Utanmasam Dila senin yerine yazıyor derim. Hatta derim ya Dila yapar böyle şeyler. Hayır hayır ya yapmam böyle şeyler ne diyorsun sen? Asla yapmazsın kanka ya. Şuan da asla Lara adına Berke'ye yürümüyorsun asla. Lara deyince ona mesaj atmam gerekiyordu. Berke ile çok konuşursam benim kim olduğumu hemen bulurdu çünkü. Hatta şimdi bile kim olduğumu fark etmiş olabilirdi. Siz: Kendime güvenmemin sebebi Dila filan değil. Güzelim, çekiciyim bu yüzden kendime güveniyorum. Berke: Ama anonim saçmalığına girecek kadar salaksın? Berke: Kız geldi beni rahatsız etme. Profili bir anda yok olduğunda ağzım kocaman açıldı ve sinirle yazdım. Siz: Ne oldu ya pp'n gitti? Siz: Ay ağlayacağım şimdi Siz: Seni gidi küçük pezevenk Siz: 18 oldun diye pezevenk olacağını mı sanıyorsun Siz: Yarın gözünü çıkarayım da gör gününü Siz: Neyse iyi ki engelledin de sövdüm rahatladım. Siz: İnşallah yarın hattı Lara alır amin. ●iletilemedi. Hattı telefonumdan çıkardım ve kendi hattımı açtım. Berke zor biriydi. Lara da öyle. Ve bir sorun olduğunu hissediyordum sanki. Ne bok yiyecektim bilmiyordum. Sadece dün gece yapmam gerektiğinden emindim ama şuan pek öyle hissetmiyordum. Bir şeyler yanlış gidiyordu ama geri dönemezdim. Telefonum açıldığında derin nefes verip Lara'ya yazdım. Siz: Merhaba! Siz: Yarın okula geleceksin değil mi? Lara: Evet geleceğim. Neden ki? Siz: Seninle bir konu hakkında konuşmam gerekiyor da. Lara: Tamaaam kesin geliyorum o zaman Siz: Görüşürüz yeşil gözlü güzel kıssss Lara: Görüşürüz yeşil gözlü minnoş güzel kızzz Acaba yarın sana hattı vermek istediğimde de minnoş olacak mıydım gözünde? Merak etmedim değil. Neyse, şimdiden nazar duasını indireyim çok lazım olacak çünkü. Ya da bence ben Alkın'a bir posta göndereyim çünkü kimse bize göndermedi ve bir defa ayrıldık. İkincisi olsun istemem. Alkın'a nazar duası attıktan sonra yatağıma yattım. Yarın epey gerici bir gün olacaktı. Umarım ikisi için de iyi şeyler olurdu.