"Günaydın! Günaydın en birinci kankam. Günaydın enişte beyler. Günaydın kızılım ve esmerim. Ve sana da günaydın pis yeşilli."
Berke'nin yanağını sıkarken o gözünü deviriyordu. Yapma çocuğum gözüne bir şey olacak. Bilirsin gözünü severim.
Dün gece beni engellemesinden beri ona hafif kinli olabilirdim ama ben telefonu alıp kaldırırım engeli ya. Ne kadar zor olabilir ki? Tamam baya zor olabilir ama olsun.
"Sabah sabah ne bu enerji? Ben ve ruhum hala uyuyoruz." Deniz, Ayaz'ın montuna yatmış gözleri kapalı mırıldanıyordu.
"Bilmem. Enerjik olmak güzeldir diye düşündüm."
"Allah rızası için on ikiden sonra enerjik ol kanka. Uykumu kaçırıyorsun." Deniz cidden uykuyu bizden bile çok seviyordu. Bu yüzden sessiz olayım. Asla kıskanmadım canım.
Alkın kantine giriş yaptığında istemsizce o yanımıza gelene kadar gözlerimi ondan ayıramadım. Ama yanımıza geldiği an yüzüm bir anda alev alev yanmaya başladığı için ben de Deniz gibi uyumaya karar verdim.
Başımı kollarım arasına gömerken kendime sövüyordum. Açık tenli ve utangaç olmak çok kötüydü ya. Keşke ben de rahat olabilsem. Ya da fondöten sürseydim.
"Pişt kız küstünüz mü? Ne bakmıyorsun çocuğa?"
Meraklı Bartu hemen konuşurken oradan uykuyu ne ara bıraktığını anlayamadığım Deniz'in sesini duydum.
"Yıldızlı gece güzel miydi Alkın? Dila ağzını açmıyor."
Yüzüm kapalı Deniz'in bacağına geçirdim bir tekme. Ama hatlar karıştı ve hedefim yanlışlıkla Gökdeniz oldu.
Üzgünüm Gökdeniz ama kafamı kaldıramıyorum maalesef. Başka zaman özür dilerim artık.
"Güzeldi güzeldi. Benim yıldızım belli zaten. O yıldızları, ben onu izledim."
Kalbim güm güm atarken elimi kalbime götürmemek için kendimi epey zorladım. Sanki elimi kalbime götürmesem kaçıp gidecekti kalbim. Sakin ol kalbim, sen bana lazımsın.
"Aaa. Bu kadarcık mı ya? Ben de Berke'nin gece bize dağıttığı ama Dila'ya verdiğim şeyi kullandınız sandım."
Başımı bir anda kaldırıp Berke'nin böbreğini deştim.
"Ne dağıtıyordun sen?"
Çantamı hiç incelemediğim için Deniz'in ne koyduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Aslında... birazcık fesat olursam fikrim olabilirdi. Neyse sustum.
"Bücürler bilmez." Göz kırptığında Alkın'ın öksürmesi ile otomatikman ona döndüm.
"Bir şey kullanmadık Deniz merak etme. Berke'ye geri iade ederim ben onu."
Yok olmak istiyorum. Tam buraya bir doğal afet gelsin ne olur. Yoksa kızarmaktan öleceğim.
Tanrı sesimi duymuş olacak ki bir anda zil çalmaya başladı. Korkuyla yerimden sıçrarken iki kolumdan da tutuldum. Bir sağıma bir soluma bakıyordum. Biri yeşilli diğeri de okyanustu.
"Bence siz el ele tutuşun ben sıraya gideyim." İkisinin de ellerini tutup ayaklandım ve ellerini zorla tutturdum. Bu sahneye gülerken çantamı alıp koşturmaya başlamıştım bile.
Alkın benimle olmasa kesinlikle Berke'yle shiplerdim.
Ama benimle. Kaptım çocuğu. Tek başarım. Bu yüzden kendimi tebrik ediyorum.
Sıraya girdiğimde Lara ve Aden'le ile karşılaştım. Hemen yanına gidip onlara sarıldım.
"Teneffüste boş sınıfa gel tamam mı?" Lara başıyla beni onaylarken Aden meraklı bir ifadeyle bize bakıyordu.
"Bir şey konuşmamız gerekiyor da."
Aden anlayışla karşılarken birinin beni belimden çekmesiyle onların yanından ayrılmış oldum.
"Demek beni Berke ile el ele tutuşturursun ha?"
Alkın'ın nefesi boynumu gıdıklarken ellerimi beni saran koluna getirdim ve ittirdim. Ama ben daha kavanoz açamayan kızdım. Tabii ki Alkın'ın kollarından kaçamadım.
"Çok yakışıyorsunuz. Beni bırakıp Berke'ye yürürsen hem shibimi bozdun diye kızarım hem beni bıraktın diye."
Alkın garip bir gülüşle zar zor duyulan bir şey mırıldandı ama anlayamadım çünkü Berke'nin amcası ama pek sevemediğim müdür amca bey bozuk mikrofonla rahat dedi. Alkın beni bırakırken hafif sendeledim ve yerime geçtim. Şansıma tam önümde dağ gibi bir yeşilli vardı. Pardon, pezevenk yeşilli.
İstiklâl Marşı'nı okuyup sınıfa doğru ilerlerken Berke'nin koluna girdim. Kafasını aşağı indirirken -bu cümlede dram vardır- ben de ona bakmak için başımı hafif kaldırdım.
"Ee senin şu kız ne alemde?"
Yüzümü birkaç saniye inceleyip garip bir bakış attı.
"Hangi kız?"
Daha konuşacaktık ama aramıza sarı bir kedi girdi ve ikimizin de boynuna kollarını attı. İçeri doğru giderken Alkın özellikle bizi bırakmamıştı. Ama bütün gün Berke ile oturacaktım yani olayları öğrenmek için çok vaktim vardı.
"Keşke beraber oturabilsek." Alkın derin bir nefes alıp Berke'nin yerine kederli bir bakış attı.
"Elbet sınıfta yer değişikli yapan olacak. Otururuz bir ara ya."
Bakışları hala Berke'nin yerindeyken elimi yanağına götürdüm ve bana bakmasını sağladım.
"Sen... oha ya. Cidden Berke'yi mi kıskanıyorsun? Bizim yeşilliyi?"
Ağzım hafif açık kalırken beni belimden sardı. Sınıftaydık ama onun pek umurunda gözükmüyordu. Yanağındaki elimi çekip salak moduna geçerken konuştu.
"Kıskanmak için nedenim yok."
Pek inanmasam da üstelemedim. Yanağından makas alıp yerime geçerken Berke kafasını masaya yaslamıştı.
"Parti seni baya yormuş herhalde."
"Parti beni yormadı. Saçma şeyler duymak ve görmek istemiyorum. Bütün gece meşguldüm zaten."
Bacağını ayağımla dürttüm. Tek gözüyle bana bakarken gözlerinin neden bu kadar güzel olduğunu düşünmeden edemedim. Of çok güzel gözleri var maşallah.
"Bizden habersiz sevgili mi yaptın yoksa? Pü yazıklar olsun yeşilli."
Yattığı yerden doğruldu ve derin nefes alıp bana kısa bir bakış attı.
"Cidden salak mısın yoksa saf mısın anlayamıyorum. Ben de utanma yok ama sen şimdi triplere girersin. Yine de söyleyeceğim."
Kulağıma yaklaştı. Elini kulağımın hemen önüne siper ederken öylece duruyordum. Nedensizce gerilmem doğal mıydı? Sanki devlet sırrı verecek.
"Bir kızla beraberdim ama senin anladığın o türden değil. Biyolojin nasıl bilmiyorum ama üreme sistemi diye bir konu olduğunu gördüğünü tahmin ediyordum. Öyle şeyler yaptım işte."
Yüzümü buruşturdum ve kulağıma uzattığı eline hafifçe vurdum. Pislik ya.
O sırıtırken hoca içeri girdiği için ona bakmayı kesip derse odaklandım. Yoksa cidden o kız yerine ben triplere girecektim.
Teneffüs zilinde Lara dışarı çıkarken ben de sıramın altındaki telefonu alıp hızlıca sınıftan çıktım. Alkın'ın arkamdan baktığını biliyordum ama şuan gitmem gerekiyordu.
Boş sınıfa girdiğimde Lara öğretmenler masasına oturmuş telefonuna bakıyordu. Beni fark edince telefonunu kapatıp bana döndü.
"Dün geceden beri düşünmeden edemiyorum. Bana ne söyleyeceksin?"
Pat diye söylemek yerine yavaş yavaş başlasam daha mantıklı olurdu ama benim ayarım da yoktu ki.
"Bir şey sormalıyım önce."
Elimi cebime yerleştirdim ve hattı avucumun içine aldım. Yüzüne gelen siyah saçlarını ittirdi ve bana baktı.
"Sorabilirsin."
"Sevgilin var mı? Bir şey gördüğümü hatırlıyorum sanki."
"Sevgilim var. Bir ay oldu Berke'nin doğum gününde."
Yüzümü buruşturmamak için diğer tarafa döndüm. Cidden sıçmıştım. Oysa ki hayallerimde böyle olmuyordu. Nasıl toparlayacaktım şimdi?
"Im... anladım. Benden duymuş olma ama senden hoşlanan biri var."
Salak, salak, salak.
Yalan üstüne yalan söylüyorsun şuan. Cidden batıyorsun Dila.
"Üzgünüm karşılık veremem. İsmini bile öğrenmek istemiyorum ama bir tahminim var ki ondan çok sen belli ediyorsun kim olduğunu. Üzgünüm ama benim gibi gevşek birine aynı cins biri gitmez. Bunu söyleyebilirsin bence. Hatta hiçbir şey söyleme. Pek umursamıyorum bu işleri ve ciddi olamam."
Hayır ya siz çok iyi olursunuz deme öyle.
Tabii ki öyle diyemedim. Başımla onu onaylayıp sınıftan çıktım. Ne halt yiyeceksin cidden Dila?
Sanırım bir şekilde onların doğru insan olduklarını birbirlerine göstermem gerekiyordu.
Ya doğru kişi değillerse?
Ya da Berke anonim olan sana aşık olursa?
Sanırım yaptığım çok bencilceydi ama Berke'nin mutlu olmasını istiyordum. Gerekirse ona yeni biri yaratırdım ama mutlu olmalıydı.
Sınıfa girerken Berke'nin sırada uyumasına gülümsedim. Mutlu olmak en çok onun hakkıydı. Hepimizden çok hem de. Ama bundan önce bir şey vardı ki hat elimde kalmıştı ve her an patlayacak bir bomba gibiydi gözümde.
Siz: Biliyor musun bana en çok sen yakışırsın.
Siz: Şuan kim bilir hangi kızlasın.
Siz: Ama aklındaki kişi o kız değil.
Siz: Benim. Ve hep ben olacağım ;)
Berke: Bu engel nasıl kalktı amına koyayım?
Berke: Yapışkan kızları sevmem.
Berke: Seninle yarım kalan bir işimiz olmuş herhalde bırakamıyorsun beni ;)
Siz: Beni bırakamayan sensin
Berke: Aynen ben sana gizliden yazıyorum affet beni aşkım seni çok seviyorum xd
Siz: Sevdiğin kız olduğumu nasıl kanıtlarım?
Berke: Kanıtlayamazsın çünkü YOK.
Siz: Dört harfli biri.
Berke: Yok diyorum YOK.
Siz: Hatta kısa saçı var bildim mi?
Berke: Seninle uğraşamam.
Siz: Gözleri de yeşil olabilir mi?
Berke: Siktir git.
Berke: Kızlar iyice kafayı yemiş.
Berke: Sevdiğim biri olsaydı da bana anonim falan olmazdı çok çocukça
Siz: Belki de çocuk ruhludur.
Berke: Tamam çok saçmaladın siktir git.
●Berke kişisine mesaj gönderemezsiniz.