5.Bölüm (Davet)

2008 Kelimeler
Gerçekten anlamıyorum, ne var yani bir patates tıktıysam ağzına. O an bakışları değişik geldi, bende dayanamayıp tıktım ağzına patatesi. Ne çocukluğum kaldı ne başka bir şey. Alt tarafı bir patates ne olmuş olabilir ki? Dünyanın en güzel yiyeceği sevilmez mi yaa.. Bugün hafta sonu diye biraz keyif yapmayı planlarken keyfimin içine edildi resmen. Uzun zamandır yapmadığım her şeyi bugün yapmayı planlamıştım. En son ne zaman doğru düzgün bir alış veriş yaptım hatırlamıyorum. Yada gece kulübüne gittim mi? Sahi benim bir sürü arkadaşım vardı ne oldu onlara? Moral bozmak yok Leyla bugün senin günün ve istediğini yapmakta özgürsün diyerek modumu yükseltmeye çalıştım. Önce bir güzel duş aldım, sevdiğim tüm kokuları kullanarak. Sonra üzerime hem şık, hemde spor olan mavi elbise giyindim. Ben gelmeden bir sürü kıyafet yerleştirilmişti dolaba. Beğendiklerimi seçip giyiniyorum, ama bugün kendi zevkime göre kıyafetler alacağım. Hafifde bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Bu kasvetli evden biraz uzaklaşmak kesinlikle bana iyi gelecek. Umarım kimseyle karşılamadan gidebilirim diyerek odadan çıktım. Kimseyle karşılaşmadan çıkabildim diye sevinirken Tuğrul'un "Leyla nereye??" diyen sesiyle geri adım attım. "İşlerim var, benimle bir işin olmayacağını düşünüyorum. Bugünü kendime ayırdım" derken ne söyleyeceğini merak etmiyor değilim. Çünkü kendisi biraz dengesiz. "Tamam ama nereye gideceksen Adem ile git. Bir de aradığımda telefonuna cevap ver" deyip tekrar içeri girdi dengesiz şey. Adem ile gitmek işime gelirdi valla, hiç öyle gurur yapıp istemem triplerine giremem. Anladım ki hayat gururlu insanları sevmiyor. Yaptığımız anlaşma altı aydı, neredeyse iki ayı gitti bile. Kalan dört ayıda bu şekilde bitirip kendime yeni bir hayat kuracağım. O zamana kadar biraz eğlenmenin kimseye zararı olmaz bence. Bir ķaç mağaza dolaşıp kendime bir sürü kıyafet aldım. Kasaya her gittiğim de Adem "Tuğrul beyin emri var siz ödemeyeceksiniz" diyerek kendisi ödedi. Valla kendisi bilir o yalıda oturan birisinin para derdi yoktur. Giderken hiç bir şey almadan giderim diyerek itiraz etmedim. Aslında o iki şerefsiz klinikten gittikten sonra öğrendim ki, ben iyi para kazanıyor muşum. Bu işlerden sonra iyi bir hayatım olacağından eminim artık. Alışverişten sonra yemek yeyip önceden arkadaşlarımla gittiğim gece kulübüne gitmeye karar verdim. Üzerime şöyle bir baktım ve aldığım siyah mini bir elbiseyle değiştirmeye karar verdim. Restoranın lavobosuna girip üzerimi değiştirdim. Bunu ilk yapan kişi ben değildirim herhalde demi? Restorandan çıkıp arabaya geçtiğim de Adem'in bakışlarından beni gördüğünde şaşırdığına eminim. Ama tabiki de bir şey söylemedi. Zaten kimse mecbur kalmadığı sürece hiç konuşmuyor. Adem'e gitmek istediğim yeri söyleyip telefonla oyalanmaya başladım. Arkadaş sandığım insanların sosyal medya hesaplarına baktığım da hayatlarının ne kadar değiştiğini fark ettim. Tabi onların hayatları benim ki gibi kötü değil, gayet iyi şekilde değişmiş. En yakın arkadaşım sandığım Beyza evlendi ve beni düğününe bile davet etmemişti. Davet etsede gitmezdim orası da ayrı bir şey. Sanırım bu bir kaç yıl beni çok değiştirdi, yada ben öyle sanıyorum. Bunu bu gece öğreneceğim belki de. İçeri girdiğimde kendimi biraz garip hissetsem de bir kaç dakika sonra kendime geldim. İnsan denilen varlık çok enteresan bir şey. Unuttum dediği tüm şeyleri görünce anında hatırlıyor. Kendime en sevdiğim kokteyden sipariş verdikten sonra beklemeye başladım. Çalan müziğin ritmine ayak uydurmaya başlamıştım bile. "Aaa Leyla!!! Bu sensin değil mi?" diyen sesle kafamı kaldırdığım da en son görmek isteyeceğim kişiyle göz, göze geldim. Yalçın eski sevgilim. Yada benim depresif hallerime katlanamayacağını söyleyerek beni terk eden kişi mi demeliyim. " Aaa Yalçın!!! Pardon şerfsiz Yalçın mı demeliydim?" diyerek cevap versem de. Sanki çok iyi bir şey söylemişim gibi gülerek yanıma oturdu. "Seni gördüğüme çok sevindim canım ya.. Çok değişmişsin, ama ağzın yine bozuk. Bir türlü o ağzına ayar veremedim. Ama istersen bu gece o güzel ağzına ..." lafının devamını getirtmeden susturdum. "Siktir git Yalçın" Oturduğum yerden kalkıp uzaklaşmak istediğim de kolumdan tutup "Nereye Leyla? Bak çocuk gibi geçmişi unutmadım deme sakın bana" pezevenk en zor zamanlarım da terk edip gitti, söylediği şeye bak. Kolumu çekip küfredecektim ki Tuğrul'u görmemle "Aşkım geldin mi? Ben de seni bekliyordum" diyerek sarıldım. Fakat Tuğrul sarılma işini abartıp dudağıma öpücük kondurunca bir an dondum sandım. "Geldim de bu lavuk kim? Yoksa seni rahatsız mı ediyor?" diye Yalçın'ı öldürecek gibi bakıyordu. "Yok canım eski bir tanıdık. Görünce selam vermek istemiş" diyerek koluna girip uzaklaşmak istedim. Gereksiz muhabbetler çekemem şimdi. Zaten Tuğrul'un burada ne işi var onuda anlamadım ama sorgulamak da istemiyorum. Tuğrul yukarıda olan localardan birine geçip oturdu, bende karşısına. Tabi Cabbar abide her zaman ki gibi arkasın da bekliyordu. Tuğrul'la ilk kez bu kadar konuştuk sanırım. Çalan müzik, insan seslerine rağmen sanki sadece ikimiz varmış gibi sohbet ettik. Soru cevap şeklinde bir birimizi tanımaya çalışıyor gibiydik. Taki sabah ki patates olayını sorana kadar. "Teyzen sabah bana neden o kadar tepki gösterdi ki? Sanki seni zehirlemişim gibi" dediğim de yüz ifadesi bir anda değişip "Ben patates kızartması yemiyorum, teyzem bunu bildiği için öyle davrandı" Tabi ben üstüme vazifeymiş gibi "Neden" diye sordum. "Sana ne Leyla... Beni hastalarınla karıştırma istersen." diye cevap verince başka bir şey demeden içkimi yudumladım. Öküz insan gibi bir şey sorduk demi. Sinirle kaç bardak içtim bilmiyorum, sanırım bir süre sonrasına dair de pek bir şey hatırlamıyorum. Bi ara Tuğrul'un kucağına oturup saçma, sapan hareketler yaptığımı hatırlıyor gibiyim, ama inşallah yapmamışımdır. En son görüntü yatağın üzerinde biriyle öpüştüğümdü. Güneş ışıkları gözüme geldikçe uyanmamak için direniyorum resmen. Gözlerim alev topu gibi yanıyor ve kesinlikle açılmak istemiyor. Ama daha fazla güneş ışıklarına dayanamayıp gözlerimi açtım. Gece ne zaman geldim, yada nasıl geldim bilmiyorum. Bir an korkuyla yataktan doğrulup etrafa baktım. Kendi odamdaydım, yanımda da kimse yoktu. (Oh be..) diye içimden geçirdim. Çünkü en son öpüşüyordum, yada ben öyle hatırlıyorum. Duş alıp kendime geleyim diye bu kez yataktan çıkınca üzerimde sadece iç çamaşırı olduğunu görünce bir korkmadım desem yalan olur. Üzerimi kim çıkarttı acaba , of Leyla mal gibi içersen böyle hiç bir şey hatırlamazsın işte. Yatak odasından öğlene kadar çıkmadım çünkü hiç bir şey hatırlamıyorum, daha doğrusu hatırladığım şeyler hiç hoş şeyler değildi. Zorla Tuğrul'u öptüğüm anlar, kucağına oturup yaptığım şeyler. Ayyy adamın şeyini elime almaya çalıştım. Eminim hakkımda neler düşünmüştür. Offf Leyla salaksın işte kızım salak. En fazla ne olabilir diye girdiğin işe bak. Adamın şeyini elime aldım daha ne olsun... Ben odanın içinde deli danalar gibi dolanıp düşünürken içeriye Emine teyze geldi. Arkasından da iki tane kadın girdi. Kesin tüm eşyalarımı toplayıp, hadi defol deyecekler. Aman desinler, giderim benim de işime gelir diye kendi kendimi doldururken "Leyla akşama bir davet varmış Tuğrul aradı, seni hazırlamamızı istedi." dediğin de "Hee tamam o zaman" diyebildim. Sanırım bir süre kimseyle konuşmasam iyi olacak. Çünkü iç sesimle, dış sesim karışmaya başladı. Emine teyze dünkünün aksine bugün gayet anlayışlı bir şekilde yardım ediyordu. Tek sorun giymemi istediği elbiseydi. Hem tarzım değildi, hemde kesinlikle yaşıma uygun bir elbise değildi. Sanırım elbiseyi Emine teyze seçti, ve kendi yaşına göre bir elbiseydi. Hiç itiraz etmedim makyaj yaptılar elbiseyi giyindim. "Tuğrul birazdan gelir. Sen de hazır olduğuna göre inelim aşağıya" diyen Emine teyzenin arkasından aşağı indim. "Nasıl olmuş oğlum, gideceğiniz yere uygun değil mi" diyerek Tuğrul'a gururla beni gösteren Emine teyzeye Tuğrul "Olmamış teyze.. Elbiseyi sen giyseydin daha güzel olurdu bence. Leyla lütfen çık yukarı yaşına uygun bir kıyafet giyin gel. Ömer ve Binnur Çelik çiftinin evlilik yıl dönümüne davetliyiz. Ona göre giyin gel, on dakikan var" dediğin de hemen indiğim merdivenleri geri çıkmaya başladım. Emine teyze itiraz etmeye başlamıştı bile. Üzerimdekiler gayet uygunmuş, neresi uygundu acaba? Yirmi altı yaşındayım ben kırkaltı değil. Annem bile bu elbiseyi giyinmezdi. Taba rengi bilek boy, hiç bir dekolte yok çok sadeydi. Odaya girip üzerimdekinden kurtulup giyeceğim şeye karar vermeye başladım. Bir sürü kıyafet var ama en uygununu bulmak zor. Keşke önceden haberim olsaydı. Madem evlilik yıldönümü ona göre giyinmeliyim. Kesinlikle sosyetenin tüm göz bebekleri oradadır. Sanırım siyah vaz geçilmezim, yine siyah bir elbise seçtim. Ama bu kez uzun ve hatırı sayılır bir yırtmacı vardı. Kalın askıları ve küçük göğüs dekoltesiyle gayet güzeldi. Tabiki de bu elbiseye bu saç olmaz diyerek görümce topuzunu bozup saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Şimdi hazırım diyerek aşağı indim. Merakla Tuğrul ne diyecek diye beklerken öküz "Tam yirmi sekiz dakika oldu. Ben sana on dakika demiştim" diyerek oturduğu yerden kalkıp yürümeye başladı. "Hadi ya o kadar hızlımı hazırlanmışım. Ben bir saatten önce hazır olamam normal de" diyerek arkasından yürüdüm. Öküz güzel olmuşsun falan demek yerine bana zamanı hatırlatıyor. Gidene kadar yine bir sürü talimat verip bilgi aldı. Binnur hanımı annemden dolayı tanıyorum, bana hiç gelmedi. Ama hatırladığım annemin hem arkadaşı, hemde hastasıydı. Daha önce bir çok kez karşılaştık, ama son iki senedir ilk kez göreceğim. "Bunlardan sana iş çıkmaz, gayet iyi bir aile" desem de "Kimin iyi, kimin kötü olduğu bilinmez." demişti. Tabiki de bilinmez, ben mesela bilmiyorum Tuğrul iyi biri mi, yoksa kötümü? Tuğrul araban inip bir çentilmen gibi elimden tutarak arabadan inmeme yardım etti. Bilmesek ne öküz olduğunu inanacağız yaptıklarına. Davet evlerinin bahçesindeydi, daha önce geldiğim için rahat bir şekilde girdik içeri. Ömer ve Binnur çifti bizi görünce hemen yanımıza geldiler. Burada öğrendim Tuğrul'la ortak iş yapacaklarmış o yüzden davet etmişler. Tanıdığım bir çok kişi buradaydı. Beni gördüklerin de gerçekten de şaşırdılar. Ama en büyük şaşkınlıkları Tuğrul'un sevgilisi olarak buraya gelmemdi. Tuğrul bir an olsun elimi bırakmayıp herkese iyi bir sevgili rolü oynadı. Bir an ben bile inandım sevgili olduğumuza. Tuğrul şimdiden iyi bir nam yapmış anladığım, çünkü herkesle bir şekilde sohbet edip sonra kesin görüşelim gibi cümleler kuruldu. Ortam aslın da sakindi Ömer be bu günün anlam ve önemi için konuşma yapıp pasta kestiler derken çıkacağımız sıra da Ece ve annesi Nazan hanım yanımıza geldiler. "Leyla'cım seni tekrar aramız da görmek ne güzel" diyerek yalandan öptü. Aynı şekilde karşılık verdim. Nazan hanım beni soru yağmuruna tutarken Ece'de Tuğrul'la sohbete başlamıştı bile. "Leyla sen şimdi o yalıda Tuğrul beyle mi yaşıyorsun?" "Evet Nazan hanım sevgilimin evin de kalıyorum" dediğim de yüzünde ki ifade her şeyi ele veriyordu. "Aslın da ben çok istedim o yalıyı almayı. Hatta her konuda anlaşmıştık ama sonra nasıl olduysa Tuğrul bey aldı." Keşke bana bilmediğim şeyler anlatsa, çok sıkıcı. Tuğrul'la, Ece'nin fısır fısır konuşmalarına gıçık olmam normal değil mi? Daha fazla dayanamayıp Tuğrul'un koluna girip "İstersen gidelim canım, biraz önce sıkıldım diyordun" diyerek Ece'nin duyacağı şekilde konuştum. Tuğrul elimi tutup "Ece hanımı görmeden önce sıkılmıştım, ama kendisi neşesiyle ortamın havasını değiştirdi" deyince o an kafasını kırmak istesem de sakin kalarak. "Ece'yi bir gün eve davet ederiz, evin de havasını değiştirir, demi Ece'ciğim gelirsin?" "Tabiki de gelirim canım" ağzı kulaklarında cevap verdi. Aslın da gerçekten sevgili olmuş olsaydık Tuğrul şu an eski sevgilim olurdu. İğrenç bir durumun içine soktu beni. Gerçek bile olmasa sevgilim gözlerimin önünde başka bir kadına kur yapıyor. Bir süre daha ikisini de görmezden gelip ortama ayak uydurmaya çalışsam da olmadı. Çantamı alıp geldiğim yoldan çıktım. Öküz ya gerçekten öküz diye söylenerek. Arabanın yanında Cabbar'ı görünce "Abi beni eve götürsene" diyerek arabaya bindim. "Yenge Tuğrul abi gelmiyor mu?" "Gelmiyor abi, hem ne yengesi ya Allah aşkına" diyerek sinirle kapattığım kapı aynı şekilde geri açıldı. "Bana haber vermeden nereye gidiyorsun sen Leyla??" cehennemin dibine gidiyorum nereye olacak. "Ece hanımdan başkasını gözün görmediği için söyleme gereği duymadım. Daha rahat olursunuz diye düşündüm" "Düşünme Leyla sen düşünme hiç bir şey. Ben senin yerine her şeyi düşünürüm. Cabbar sen diğer arabaya geç, ben kullanacağım" diyerek ön koltuğa geçti. Acaba bende arkaya mı geçsem, Cabbar abi ile gideceğiz diye öne oturmuştum. On dakika kadar çıt bile çıkmayan arabada Tuğrul konuşmaya başladı, ama konuşmasa daha iyiydi. "Sen beni kıskandın mı yoksa?" diye saçma bir şey sordu. "Hayır tabiki de seni neden kıskanayım? Ben ortamdan sıkıldığım için gitmek istedim. Seninle bir ilgisi yok" "Bana hiç öyle gelmedi, Ece'ye bakışların hiçte öyle demiyor du. Bir ara kızı havuza itip boğacakmışsın gibi geldi" Kesinlikle bunu düşündüm bir ara ama bu Tuğrul'u kıskandığım için değil di. Yanında sevgilisi varken bu kadar samimi davrandığı içindi. Ama sonra buna izin verenin Tuğrul olduğunu bildiğim için vaz geçtim. Kesinlikle bir daha böyle bir duruma düşmemen gerekiyor. "Tuğrul lütfen bir daha beni böyle bir duruma sokma. Gerçekten sevgili değiliz bunu biliyorum, ama yanımda başka bir kadına kur yapman ilgi duyman gerçekten hiç hoş değil. Ben yokken Ece ile ne yapıyorsan yap, ama ben varken yapma. İstiyorsan sevgililik durumunu bitirelim, sen Ece ile ne yapacaksan yap" diyerek düşündüğüm her şeyi söyledim. "Unut bunu Leyla altı ay benimle sevgili rolü yapmak zorundasın. Ama haklısın bir dahakine biraz daha dikkat ederim."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE