GÖNÜL YORGUNLUĞU PART III

2410 Kelimeler
İnsanlar acımasızdı, sözlerinin ne denli yaralı olduğunu bilmiyorlardı. İnsanlar gaddardı, şiddeti sadece fiziksel olarak var olduğunu sanıyorlardı. Oysa insanı en çok yaralayan şiddet, psikolojik olanıydı. Bir kelimeyle bile seni yerle bir edebilir, darmadağın edebilirdi. Öldürebilir hatta yaralı bırakabilirdi. Hayata karşı acımasız da olmak zorunda kaldığınızı hissettiğinizde anlıyordunuz kimseye güvenilmeyeceğini... o zaman farkına varıyordunuz, aslında kendinizden başka kimsenin sizi düşünmediğini. Nefes Ankara’ya indikten hemen sonra tekrar Arasta aramış herkesi evinde misafirliğe çağırmıştı. Bir haber vereceğini söyleyip telefonu yüzüne kapatmadan önce bir şey daha mırıldamıştı. “Haberi ilk sana vereceğim için çok heyecanlıyım bebeğim.” Ne haberi olduğunu bilmese bile Arasta için çok önemliye benziyordu. Sesinden de anlaşılıyordu bu durum. Eve varır varmaz kapıda kendisini karşılayan kızıyla kucaklaştığında özlemle boynuna buse kondurup kokusunu içine çekti. “Annem!” diye soluduğunda yanaklarından öpmeye devam etti. “Birileri beni çok özlemiş galiba?” “Çok hem de!” diyerek ellerini sonuna kadar açtı. Ardından tekrar annesine sarılırken Arasta da kapı eşiğine kadar gelip sabırsız bir şekilde içeriye girmelerini söyledi. “Sonra özlem giderirsiniz. Hadi, hadi içeriye çabuk!” Aden ve Nefes birbirine bakıp gülümsediğinde Aden, annesinin kucağından inerek elinden tuttu ve içeriye sürüklendiğinde bir şey demeden kızının kendisini sürüklemesine izin verdi. Salona geçtiklerinde kadro tam takır buradaydı. “Hoş geldin canımın içi.” diyen Uygar oldu. Hemen ardından Ambra da ayaklanıp Nefes’e sarıldığında Nefes de sıkıca kardeşine sarılıp saçının ucuna buse kondurdu. Bakışları Serkan’ın yanında oturan Arsuran hanımı bulunca Arasta’ya kısa bir bakış atarak başını salladı. “Siz de hoş geldiniz Arsuran hanım?” burada olacağını beklemiyordu açıkçası. Özellikle Serkan’ın yanı başındayken. “Hoş buldum Nefes hanım.” “Öyleyse herkes tam kadro buradayken yemeğe geçelim?” deyip Nefes’e döndü. “Bana yardım eder misin bebeğim?” Nefes başıyla onayladığında erkekler kendi aralarında koyu sohbete başlamışlardı. Aden de babasının yanına geçerken Ambra da yardıma gelecekti ki Uygar, elini tutmasıyla geri yerine oturdu. Anlamayarak yüzüne sorar gibi baktığında kulağına doğru fısıldadı. “Sen yanımda kal, onların özel konuşacakları var?” demesiyle ne özeli olduğunu merak etmişti. Fakat üstelememişti de. Uygar onları daha iyi tanıyordu ve Arasta tek Nefes’i çağırıyorsa ilk ona söylemek istediğindendi. Göz göze geldiklerinde ise içini kemiren soruyu kalabalığın içinde soramadığı için bakışlarındaki siniri merakı görebiliyordu. Genişçe gülümseyip arkasına yaslandığında nihayet mutfağa geçebilmişlerdi. Arasta hemencecik Nefes’i sandalyeye oturttururken gözlerinin içine heyecan ve hevesle baktı. Nefes'in yüzünü gören cennetlikti. Bir araya gelmek zordu hele ki bu zamanlarda. O yüzden daha sakin bir anını bulamadığı için şimdi söylemek istemişti. Ambra ve diğerleriyle hele Uygar’la da paylaşmak istiyordu. Özellikle Uygar ile ama en çok da Nefes’in öğrenmesini deli gibi istiyordu. İçi içine sığamayacak kadar mutluydu. Gözlerinin içi parlıyordu. “Nefes?” “Efendim canımın içi? Seni böyle heyecanlandıran haber ne çok merak ediyorum?” hiçbir şeyi merak etmeyen Nefes, konu ailesi oldu mu merak edemeden duramıyordu. Dudaklarına bahşedilen gülüş kendi dudaklarına da bahşederken başını evet der gibi hafifçe öne doğru salladı. “Ay Nefes teyze oluyorsun, teyze!” pat diye ansızın haykırdığında daha fazla içinde tutamamıştı. Yüzündeki gülümseme artıkça Nefes idrak edemeyerek yüzüne aval aval bakıyordu. “Anlamadım?” dedi sesi titrerken. İdrak etmekte güçlük çekmiyordu aslında. Duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Elleri havada asılı kaldı. Yüzünde geniş bir gülümsemeye sebep olan sözlerle kendine gelebilmişti ve bakışları anında karnını bulmuştu. Elleri ağzına gitti şaşkınlıktan. “Gerçekten mi? Ben şimdi teyze mi oluyorum?” sanki kendisi anne olmuş gibi sevinmişti. Hoş öyle olmasa bile canından çok sevdiği kardeşi anne olmuştu ve bu gerçekten çok güzel bir histi. “Beni teyze yap isterdim ama evet bebeğim, sen teyze oluyorsun hem de ikizlerime!” demesiyle daha da şaşırdı. “İkizlere mi hamilesin?” diye sordu inanamayarak. “Peki bunu neden fark edemedi... ya da ne zaman farkına vardın yeni mi yoksa daha öncesinde şüphelerin var mıydı? Kaç aylık, karnın iyice şişmiş? Bunu nasıl fark ede...” “Nefes azıcık soluklan bebeğim?” “Tamam.” diyerek ayaklandı ve Arasta’ya sımsıkı sarıldığında Arasta da kollarını omzuna sardı. İkisi çocuk gibi sevinçle kahkahalar atarken ses salona kadar gitmiş olacak ki ilk başta Aden ardından Uygar’lar mutfağa gelmişti. Merak içinde iki kardeşe bakarken Aden soruyu sordu. “Anne ne oluyor? Bana da söylesenize ya? Neye gülüyorsunuz siz?” Nefes ve Arasta birbirine bakarken kıkır kıkır gülmeye devam ettiler? Arsuran hanım, Nefes’i ilk defa böyle görmenin şaşkınlığına girerken Arasta imayla göz kırpıp aynı anda cevap verdiler. “Hiçç.” Arasta ardından devam etti. “Yemek sonrası öğreneceksiniz zaten.” “Ee, hani yemekler? Daha tabak bile çıkarılmamış?” Aslan eğlenerek sırıtırken yalandan kınar gibi cıkladı. “Ayıp yani hem misafir çağırıyorsun hem de burada Nefes ile dedikodu peşindesin?” “Aslan!” diye çığlık attığında Alper, karısının yanına geçerek savunmaya geçti. “Karımla uğraşma abi. Hazırlarız şimdi sofrayı. Hem burada kimse misafir değil.” dediğinde Arasta kocasına daha çok sırnaştı. Aden kahkaha atarken Uygar konuştu bu sefer. “Tamam bırakın laklak etmeyi de sofrayı kurun. Acım ben!” diyerek kızını kaptığı gibi salona geri döndü. “Fıstığım, bu teyzen harbi deli biliyorsun değil mi?” Diğerleri de içeriye geçerken kalan kadınlarla sofrayı hızlıca kurdular. Bu sırada Arasta’ya pek bir iş vermemişti Nefes. Huysuzlansa da bir şey demeyip son olarak ekmeği de sofraya bırakırken herkes yerlerine oturmuştu. Arasta, Nefes’in kulağına doğru fısıldayarak Arsuran hanıma tedirgin bakışlar atmayı da ihmal etmemişti. “Nefes, Arsuran hanımın bakışları bana döndükçe sanki her an kızacak gibi duruyor? Neden? Ben bu kadından çekinmiyorum desem yalan olur.” “Neden acaba?” diye imayla gözlerine baktığında oflayıp önüne döndü. “Yemekler harika görünüyor?” diyen Serkan yemek yemeye başlamıştı bile. “Afiyet olsun Serkan.” “Arsuran hanım umarım yemekleri beğenirsiniz?” dediğinde ise şirince gülümsedi. “Eminim ki çok güzel olmuştur Arasta hanım, elinize sağlık.” tebessüm ederek sarmadan birkaç tane tabağına aldı. “Anne?” Aden’in seslenmesiyle “Efendim bebeğim?” dedi yüzüne doğru dönüp kocaman gülümserken. Bu gece gülümsemekten geri durmayacak gibiydi. Her an sevinçle gülüşlerini gösterebilirdi. “Bana yemeyi sen yedirir misin?” dediğinde Uygar araya girdi anında. “Ben yediriyorum ya fıstığım sana?” “Biliyorum babacığım ama annem yedirsin bu sefer.” ellerini çene altında kavuşturup masum masum göz kırpıştırırken “İyi madem.” dedi kıskanır gibi. Aden babasının kucağından inerek koştuğu gibi annesine sarılırken Nefse de kızına sarılıp kucağına çekti. Yanaklarından kocaman öptükten sonra “Gel bebeğim.” dedi. “Maşallah size çok düşkün.” Arsuran hanım hayranlıkla konuşurken Uygar imayla sırıtıp “Öyle.” diye cevaplamıştı. “Kız çocukları normalde babaya düşkün olur ya?” “Aden babasına düşkün.” dedi tam tersini ifade ederek. “Sadece ben de yanında olduğumda ilk bana koşar.” “Evet ben babama düşkünüm.” diyerek babasının gönlünü almak isteyerek hayali bir öpücük uzattı. “Babam benim, koç babam.” Herkes Aden’in sözleriyle kahkaha patlatırken Uygar da bozgun bir bakış atsa da gülümsüyordu. “Bunu Sarıkamış ailesi duymasa iyiydi fıstığım.” “Niye, alay ederim diye mi korkuyorsun yoksa?” demişti hinlikle sırıtan Aslan. “Koç gibiyim ulan. Var mı bir diyeceğin?” altta kalmayarak sert bir bakış attığında Aslan dudaklarını sessizce oynatıp No problem dedi. “Ay Beau’mla uğraşmayı kesin? Sizi de göreceğim ben baba olunca.” Ambra sevgilisini anında savunmaya geçtiğinde Aslan’ın o taraflarda gözü yokmuş gibi homurdanıp ellerini hafif öne doğru kaldırdı. “Aman benden uzak olsun. Benden ne baba olunur zaten ne de eş. Sapım mutluyum.” “Çapkın kalmayı tercih ederim diyorsun yani?” Arasta’nın imasıyla itiraz etmeye devam etti. “Ne çapkınlığımı gördün gelin? Benim tamamen o taraflarda gözüm yok.” “Arasta’cım bunları bana hatırlatır mısın? Zamanı geldiğinde yüzüne vurayım?” Ambra buna inanmıyor gibi sırıtmaya devam ederken Arasta’nın da işine gelircesine “Tabii bebeğim.” dedi. “Abimi tanıyorum.” dedi bu sefer de Alper kaşığına çorba doldurup içerken. “Hayatta ne evlenir ne de birini sever.” “Biz o yalanları çok yedik kocacığım! Kimler kimler öyle dedi de sonradan aşkın kölesi oldu.” dediğinde bakışları Serkan’daydı. Serkan, bakışlarını üzerinde hissettiğini fark ederek başını anlamayarak salladı. “Bana niye bakıyorsunuz?” “Hiç.” son harfi uzatarak konuşup genişçe sırıtırken Arsuran Hanım ne demek istediğini anlayarak bir iki kere öksürdü. “Aslan gerçekten de kimseyi istemez hayatında.” diyen Uygar oldu. “Her neyse. Yemeye dön gelin.” deyip önündeki tabağa odaklandı Aslan. Arasta sinirle homurdandı. “Bu da kaynanalar gibi bana gelin demeye alıştı he.” “Gelinsin çünkü.” diye onayladı Nefes kahkaha atarken. “Teyzecim hem gelinler daha güzel olur. Kıskanıyorlar seni.” Aden’in sözleriyle Aslan hoşnutsuz bir bakış attı. Yalandan beğenmeyerek bir bakış atarken “Gelin dediğin az çene yapar. Arasta'nın çenesi maşallah Çin Seddi yolu gibi.” demesiyle Alper tarafından ensesine şaplak yedi. “Bulaşma karıma!” “Aldın mı cevabını?” içinin yağları erir gibi elini gövdesinden aağıya indirirken Aslan’ın son mırıldanması serzeniş eder gibi çıktı. “Abiye hiç saygı kalmamış.” Aslan'ın serzenişleriyle beraber sofra daha şenlenirken nihayet yemekler yenmiş sofra kaldırılmış ve kahveler yapılmıştı. Arasta ve Alper birbirine hevesli bir şekilde bakınırken gözlerini onaylar gibi yumup açtı. Ardından Arasta kahvesini sehpanın üzerine bırakarak konuşmaya başladı. "Bizim size söylememiz gereken bir güzel haber var?" derken destek almak istercesine kocasının elini tuttu. Diğer eli de karnını bulunca yüzündeki gülümseme bir hayli coşkulandı. Tüm gözler Sarıkamış çiftini bulurken Uygar merakla kaşlarını havaya doğru kaldırdı. Alper'in tebessümüyle Arasta haberi açıkladı. "Uygar... dayı oluyorsun. Ben hamileyim." söylerken yüzü istemsizce kızarmış anında bakışlarını abisinden çekmişti. "Oha, ay çok sevindim!" coşkuyla, sevinçle haykırırken eli ağzını buldu. Ambra yerinde mutlulukla kıpırdanıp durduğunda ikinci tepki Serkan ve Arsuran hanımdan geldi. "Allah analı babalı büyütsün. Çok sevindim adınıza." dedi Serkan gülümserken. "Tebrik edelim Arasta hanım." diyen de Arsuran hanım oldu. Ambra daha fazla dayanamayarak ayaklandı ve Arasta'ya sıkı sıkı sarılırken Nefes'in gülüşü çoğaldı. "Ay biz şimdi teyze mi olduk?" derken bakışları Nefes'teydi. "Teyze ben ne oluyorum peki?" Aden'in masum çıkan sorusuyla Arasta, Ambra'dan ayılıp Aden'i kucağına aldı. Anında tepki veren Alper karısının yanına ulaştı. "Karıcığım, doktor ne dedi? Ağır bir şey taşımayacaksın demedi mi?" "Aşk olsun Alper ya! Ben ağır mıyım?" küskünce dudak büken Aden, Alper'e tavır yaparken Arasta ters bir bakış atmıştı kocasına. "Sen bakma Alper'e bebeğim. Ben seni hep taşırım, hiç ağır da değilsin." deyip yanaklarını kocaman öptü. O sırada Aden düşünürken Alper'e hak payı vererek onayladı. "Ama şimdi Alper de haklı. Sen iki canlısın şimdi. İndirir misin beni teyze?" "Fıstığım benim işte. Gel ben seni taşırım!" diyerek karısının kucağından kendi kucağına aldı. Yanaklarından öperken Arasta, Aden'e cevabını vermişti o sırada. "Kuzen bebeğim." Uygar'dan hala tepki almayan Aslan omzuna yumruk atarak sarsarken alttan attan imasını yaptı. "Uygar'a kal geldi." "Sus lan!" Uygar nihayet tepki gösterirken kardeşinin yanına geçip sımsıkı sarıldı. Saçlarından öperken sevinci sesine yansıdı. "Benim küçük kardeşim büyümüş de anne mi oluyor şimdi?" "Aha yine başladı dede sendromun yanında baba duygusallığı sendromuna. Alo, kız 28'e girecek neredeyse! Küçülsün de cebime girsin?" Aslan'ın araya girişiyle bacağına tekme yiyişi bir oldu. İnleyerek geri çekilirken kimin tekme attığına bakmak için başını karşısına çevirdi. Karşısında Serkan'ı görünce sertçe yutkundu. Sert bakışlarıyla şirinlikle sırıtmaya çalıştığında "Tamam sustum." dedi ağzına fermuar çekerek. "Herkesin içinde yaşımı belirtiğin için teşekkür ederim kayınbiraderim! Sayende herkes öğrendi." kinaye ve öfkeyle solurken göz devirmişti. "Teveccühünüz gelin hanım." "Bak hala!" "Susun tamam. Kızdırmayın benim kardeşimi." sahiplenircesine kendine doğru çekip sarılmaya devam etti. Arasta da nispet yaparcasına dik dik Aslan'a bakarken Nefes nihayet sesini çıkardı. "Arasta'yla ile uğraşmanız bittiyse sizi tatlıya davet ediyorum. Bu güzel haberin üzerine tatlı gitmesin mi?" diyerek mutfağa geçtiğinde bir kez daha gülüşünü bahşetmişti. "Ben de yardıma geliyorum abla." "Ben de yardım edeyim?" diyerek mutfağa geçti Arsuran hanım. Arasta da mutfağa geçecekti ki Nefes'in uyarısıyla yerine oturmuştu. "Otur yerine Arasta." "Ama siz benim misafirlerimsiniz?" "Kırılıyorum?" diye mutfaktan bağırdı Nefes. "Ben ne zamandan beridir misafir oldum Arasta?" "Aman iyi be! Ne yapıyorsan yap. Ben bebeklerimle şurada keyif yaparım o halde." ters bir şekilde haykırdıktan sonra Uygar hayretle konuştu. "Bir de ikiz." "Oley bana iki kuzen birden geliyor!" "Üç tane Arasta?" düşüncelere dalarak hayal ettiğinde anında yüzü kireç gibi oldu. Yüzünü ekşitince iç geçirdi. "Allah yardımcın olsun Alper." demişti en son Uygar. "Seni mahvederim he Uygar! Doğduklarında başına savayım da gör gününü!" gözleri sinirle açılmış kolları arasından sıvışıp kocasına doğru ilerlemişti. Arada bir Uygar'a ters bir bakış atmayı ihmal etmiyordu. ** Arasta'nın evinde bir iki saat daha durduktan sonra herkes kendi evine dağılırken saat gecenin on ikisini gösteriyordu. Nefes eve girer girmez babasının kucağında uyuya kalan kızına dönerken sessiz bir şekilde fısıldadı. "Ben yatağını hazırlayım?" Uygar da onaylayıp kızını kucağında taşımaya devam ederken Ambra da yorgunluktan gözlerini ayarlayamıyordu. "Ben de yatıyorum. Herkese iyi geceler." diyerek Nefes'i öpüp ardından sevgilisini de öpüp kucağında uyuyakalan Aden'i de öpmeyi unutmadı. Yorgun adımları basamaklara doğru ilerlerken Nefes de arkasından merdivenlerden hızlı hızlı çıktı. Bugün de yorucu bir gündü onun için ama gecesi de o kadar iyiydi ki bu yorgunluğuna değerdi. Uygar'ın kapısını önünde durunca merakla yüzüne baktı. "Seninle yatmayacak mı?" "Babası dururken, seninle yatsın bu gece. Ben şimdi uyumam. Uyanır da bir şey isterse duyamam." diye sessizce açıkladığında başıyla onayladı. Kızını kendi yatağının sol kısmına bırakırken anında yana dönüp yastığa sarılmıştı. Kendisi de üzerini değiştirip yanına kıvrıldığında ellerini ensesinin altına koyarak yatakta yüz üstü uzandı. Nefes tekrardan aşağıya inip mutfağa geçtiğinde kendine sade bir kahve yaptı. Zihni, düşüncelere kapılıp giderken eline sıcak kupayı alıp bahçeye kadar ilerledi. Hamağa oturup topuklarını çimene bastırdıktan sonra geceyi seyretti. Aklında tonla düşünecek şey vardı ki, ilk hangisine vakit ayıracağını bilmiyordu. Başkanlık, sınav, kaoslar derken bir hayli yorulmuştu yine. Hayatı yavaş yavaş düzene girse de ufak ufak pürüzlükler çıkıyordu ve bazen hayatını altüst edecek şeyler yüzünden tıkanıp kalıyordu. Doğan'ı görmek artık canını yakmıyordu. İçindeki hisler yavaş yavaş yok oluyordu... Ya da öyle sanıyordu. Derin bir iç çekip kahvesinden yudumladı. Hamaktan kalkıp içeriye geçince biraz da olsa çalışmak istedi. Bir hafta sonra sınavı vardı. Bir de seçimler araya giriyordu ve bu hafta aşırı yoğun olacağından boş bulunduğu kadar sınava çalışmak zorundaydı. Kahvesini tezgahın üstüne bırakıp salona geçti. Televizyon ünitesinin alt çekmesinde bulunan testleri alırken dikkatini çeken bir şey oldu. Testlerin hemen yanında birkaç katlanmış mektup ve bir davetiye bulunuyordu. Testlerini kenara bırakıp davetiyeyi eline alırken kaşları çatılıydı. Ön ve arka tarafını kontrol ederken üstünde yazan isim kaskatı kesilmesine neden oldu. Evet bitti şükür nihayet. Gelelim son sahneye sizce ne davetiyeyi olabilir? Davetiyenin üzerinde yazan isim tahmini? Arasta sonunda Nefes'i teyze yaptı. Çok istiyordu bunu asdsdfff Doğan'ın dibine bitti bizim kız yine. Akıllanmıyor da? (Tam diyorum bunlar için her şey bitti. Artık görüşmeyecekler bile ama Nefes hanım bizim ayarlarımızı bozduğu yetmiyormuş gibi Doğan'ın ayarlarımı da iyice sabote etti:) ne diyeyim ben şimdi bu kıza ha? Uygar'ın abiliği, her ne kadar uzakta olursa olsun yardımına koşması... (bir adet Uygar Karamel alabiliyor muyuz?) Peki peki asıl soru Özge hanım? Hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE