Bekleyişin Sessiz Gücü

414 Kelimeler
Otobüs, Balıkesir tabelasına yaklaştıkça yollar daha tanıdık, ama ev daha uzak hissettiriyordu. Sanki bıraktığımız yer artık eski "ev" değildi; orası şimdi, bir bekleyişin başlayacağı yerdi. Telefonumdaki o mesajın sıcaklığı, soğuk otobüs camından sızan havaya inat, beni sarıp sarmalıyordu. O an anladım, o yük gerçekten ağırdı, ama omuzlarımda değil, kalbimde taşıyordum ve kalbim, o mesajın gücüyle yenilmezdi. ​Kızım hala cama yaslanmış, küçük parmaklarıyla buğulanan camın üzerine anlamsız çizgiler çiziyordu. Onun omuzlarına dokundum. Dönüp bana baktı. Gözlerinde ne ağlama ne de isyan vardı; sadece tarifsiz bir anlayışın hüznü vardı. ​— "Babamız bizi çok seviyor, değil mi anne?" diye sordu, sesi bir fısıltı kadar zayıf çıkmıştı. ​Gülümsedim. Dudaklarımla değil, tüm yüzümle gülümsedim. Çünkü o kelimelere güç katmam gerekiyordu. ​— "Hem de nasıl seviyor, canım kızım. Biliyor musun, baban bize güvendiği için bu kadar rahat. O biliyor ki, biz burada dimdik duracağız ve onun arkasında kocaman, güçlü bir aile var." ​Kızım başını tekrar cama yasladı. Bu kez daha rahattı sanki. O anlık temas, o kısacık sohbet, ikimizin de ihtiyacı olan sessiz anlaşmaydı. Duvarlar yıkılmadı, aksine daha da sağlamlaştı. Çünkü artık bu bekleyişin sadece benim değil, onun da bir görevi olduğunu biliyorduk. ​🏡 Boşluğa Alışmak ​Eve vardığımızda, kapıdan giren dört kişi değil, anne ve babasının emanetini taşıyan üç çocuktuk. Ayakkabılığın önünde duran, onun her sabah giydiği o botların yerinde şimdi sadece boş bir alan vardı. Sessizlik, evdeki her eşyanın, her köşenin, onun yokluğunu fısıldadığı bir çığlık gibiydi. ​Hemen her şeye elimi sürmek istedim; yatağın üzerindeki o son bıraktığı iz, mutfak masasında yarım kalmış bir kıtap,banyodaki tıraş köpüğü... Ama yapmadım. Çünkü biliyordum ki, bu eşyalara dokunmak, o an Tuzla'daki o yemin törenine geri dönmek, o veda anını yeniden yaşamaktı. ​Onun yokluğunun bıraktığı boşluk, evdeki bir oda değildi; kalbimin tam ortasındaki bir alandı. O alanı, ağlayarak ya da isyan ederek doldurmak yerine, onun sözleriyle, onun gururuyla doldurmaya karar verdim. ​Akşam çocukları uyuttuktan sonra, ilk işim telefonumu elime almak oldu. O fotoğrafı açtım: Göz göze geldiğimiz o kısa an. Dimdik duruşu, yağmurun altında bile parlayan üniforması. ​Parmaklarımla ekranın üzerindeki yüzüne dokundum. ​— "Merak etme," diye fısıldadım geceye. "Sana yemin ederim ki, sen görevinin başında nasıl dimdik duruyorsan, ben de senin sığınağın olarak burada o kadar dimdik duracağım. Ne kadar sürerse sürsün, ben bu evin hem annesi hem babasıyım. Sen sadece göreve odaklan." ​O gece, Balıkesir'deki evimizde, bir asker eşi kendi sessiz yeminini etti. Geriye kalan her şey, artık bir bekleyişin, bir özlemin ve hepsinden önemlisi, büyük bir sevdanın hikayesiydi.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE