bc

GECEYE İHTİRAS

book_age16+
705
TAKİP ET
4.2K
OKU
adventure
murder
BE
kickass heroine
drama
mystery
high-tech world
first love
twink
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Gördüğü rüyalar; bir lavdı ve hayatını yakıp kavurdu.

Gözlerindeki kanlı yaşlar hiç akmaktan kendini alı koyamadı.

Canhıraş kabusların eseriydi o kanlar...

Yaş, yüzünü yalayıp geçerken Kıvırcık Bey geldi.

Kabuslarının karanlığına, aydınlığı hatırlattı.

Meyus ruhuna ilaç gibi geldi. Kabusları onunla birlikte aydınlığı kabullendi.

Onun ruhu iyileşirken aynı zaman süveyda açıldı, kalbinin orta yerinden.

Kanata kanata açtılar o karanlığı, serzenişlerini duymadan.

İyileşen ruhu bu sefer dilhun oluverdi.

Uzuvları ise onun vücuduna geldiği için Tanrıya yakındı.

Süveydaya her bir günah eklenirken kabuk bağlayan yaraları kanadı.

Kıvırcık Bey sardı, onlar durmadan kanadı.

Kanadı da kanadı...

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1. Bölüm: HEVL
Elimde karakalem ile çizdiğim belli belirsiz adam var. Hava çok sıcak olmasa da beni üşütmekten aciz. Rüyalarımla yaşamaya zorunlu bırakıldığım insan, işlek caddede gözlerimin aradığı tek kişi o veyahut onu tanıyan birisi. İnsanların, aheste aheste yürüyüşlerini aldırmadan hepsini bir bir geçip onu aramaya devam ettim. Sokaktan geçen bir kadını durdurup çizdiğim resmi gösterdim. "Onu gördünüz mü, bu resimdeki tanıyor musunuz?" Kadın resme bir süre dikkatle baktı. Kafasını geri kaldırdığında kaşları çatıktı. "Tövbe estağfurullah." dedi ve bana onaylamayan bakışlar attı. Ne vardı elimde genç bir beyin, amatörce çizilmiş, karakalem resmiyle sokaklarda onu aramamda? Eğer bende içeresinde olduğum durumu bilmesem garip karşılayabilirdim. O yüzden insanların tepkisine kızmaya hakkımın olmadığını söyleyip durdum, kendime söz geçirmek istercesine. O kadını önemsemeden işlek, insan sürüsü, olan yolda yürümeye devam ettim. Bir yandan etrafta çizdiğim insana benzer birini ararken diğer bir yandan insanlara resmi gösteriyordum. Yaşlı bir amcayı durdurdum bu sefer. "Amcacım bu resimdekini gördün mü, tanıyor musun?" Adam gözlüklerini takıp resmi inceledi. "Kızım çok kötü çizmişsin bir şey anlayamadım ki." O an bir resim kursuna gitmeyi düşündüm. Zihnimdeydi işte, fakat bunları insanlara aktaramamak canımı sıkmaya başlamıştı. Saatlerce sokakta geçen her insanı inceledim, çoğuna resmi gösterip tanıyıp tanımadıklarını sordum. Kimisi dikkatle resmi incelerken kimisi dalga geçip gitmişti ama bulamamıştım. Rüyamda karşılaştık fakat onu bulamıyordum. Rüyayı yaşamamız lazımdı. Onu gerçek hayata yansıtmak zorundaydım. Zorundaydık. Bulamıyordum fakat ümidimi yitirmemeliydim, onu bulmak için her şeyi yapmam lazımdı. Hemen yanımdan geçen bir kızı daha durdurdum. "Pardon, bakar mısınız?" Güneş gözlüklerini çıkararak bana döndü. "Buyurun." Hemen cebime sıkıştırdığım resmi çıkardım ve ona gösterdim. "Bu kişiyi tanıyor musunuz?" Resmi biraz inceledikten sonra düşündü. "Bir modele benziyor sanırım." Model olamazdı, ya da olabilir miydi? Rüyam bir modelle kaderimizi birleştirmiş olabilir miydi? Bende o şans olabilir miydi? Ya da şansızlık? Evet, tam olarak şanssızlık eğer model veyahut ünlü birisi olsaydı onu bulmam zorlaştırdı ve rüyadakileri yaşayamazsam başka rüya göremezdim. Ünlü birisi olmamalıydı. Kesinlikle olamazdı. Kız ben bir şey söylemeyince yoluna devam etti. Onun ardından birkaç kişiye daha sordum fakat ümidimi yitirmiştim. Kimse tanımıyordu. Hava kararmadan eve gidip erken uyumam lazımdı. Gözlerimden resmen uyku akıyordu. İstemeyerek arabama doğru yürümeye başladım. Arabam henüz görüş alanıma yeni girmişken gördüğüm kişiyle ağzım açık kaldı. Yanında iki arkadaşı vardı, yürüyordu. Daha fazla ilerlemeden onları durdursam daha iyi olacaktı. Hem yakından incelersem çok daha fazla emin olabilirdim. Koşarak onlara yetiştim ve hemen önlerini kestim. Hepsi bana anlamsız bir şekilde bakarken ben, sadece ona bakmakla meşguldüm. Oydu! Onu bulmamın artık bir mucize olacağını düşünüyordum fakat oydu. "Sonunda buldum seni." Sesimde büyük bir heyecan vardı. Kahve, kıvırcık saçlarını eliyle düzeltti. Yeşilleri gözlerimde buluştu. Yanındaki arkadaşı merakla sordu. "Kimi?" Sorusunu yanıtlamak istercesine ona doğru dönüp konuştum. "Hatırladın mı beni?" Gözleri baştan aşağıya bedenimde dolaştı fakat sonra kafasını iki yana sallayarak "Hayır." dedi. Gülümsemem soldu ve kaşlarım çatıldı. Aynı anda, rüyalarımızda birbirimizi görmemiz mucize olurdu fakat o an onun da beni görmesini istemiştim. Sebepsiz bir istek duygularımda yerini arttırmaya devam edecekti. "Ben dün gece rüyamda seninle karşılaştım. Biraz(!) tatsız bir karşılaşma olduğunu söylememde yarar var. Sanırım sen rüyanda beni görmüyorsun." Az öne konuşan arkadaşı söze atıldı. "Gece mi? dedi muzip bir tavırla. Fakat ikimiz de onu umursamadan birbirimize bakıyorduk. En iyisi resmi göstermekti. Resmi cebimden çıkarırken hepsi heyecanla göstereceğim şeyi bekliyordu. Resmi onlara doğru çevirdiğimde o elimden aldı ve daha dikkatli baktı. "Eee?" dedi sorarcasına. "Ne ee, sensin işte o." Arkadaşı kahkaha attı. "Buldum seni." Hızlı ve heyecanlı konuştuğumdan dolayı tükürüğüm ile boğulmuştum. Boğazımdaki kekremsi tadı aldırmadan onu izlemeye devam ettim. Oflayarak kaşlarını çattı. Artık bir açıklama istediği belliydi. "Ben seni rüyamda gördüm, ve kader haline geldi. Rüyada gördüklerimi yaşamalıyız. Seni bulmamı istedin, bir nevi rüyama çıkarak ve ben de buldum." Müstehzi bir gülümseme dudaklarına yerleşti. "Rüyada her gördüğün kişiyi arasan ohoo." Onun aksine ben ciddiydim. "Rüyamda gördüğüm herkesi ararım ben zaten." Gülümseyen yüzü solmuştu. Diğer gülen arkadaşları da bu sefer bana garip bakıyorlardı. Fakat o diğerlerinin aksine gergin değildi. "Başkasını görürsün onu ararsın, olmaz mı?" Sesimi aniden yükselttim. "Hayır." diye itiraz ettim anında. "Rüyamda seni bulana kadar sadece seni göreceğim. Ancak seni bulduktan sonra yeni rüyalar görebilirim." Fakat o yine sakin tavrından ödün vermedi. "Buldun işte, bundan sonra görürsün." Beni yargılamaması hoşuma gitmeye başlamıştı. Bu gerçekten de aradığım kişiydi. "Buldum fakat rüyada yaşadıklarımızı yaşayamazsak rüyalarım bozuk plak gibi sürekli baştan oynar. Aynı rüyayı görmeye devam ederim ve inan bu bana çok acı veriyor. Rüyayı yaşayamazsam kadere karşı gelmişim gibi beni cezalandırıyor. Aynı duygular. aynı hisler ve aynı yerler olmalı. Ben rüyalarım olmadan yaşayamam." Huysuz bir tavırla yüzümü inceledi. "Gittiğin her yere beni götüremezsin ya!" Muzip bir tavırla gülümsedim. "Sadece rüyadakileri yaşayınca seni bırakacağım." dedim heyecandan dolayı oldukça yüksek çıkan sesimle. "Rüyamda gördüklerimizi yaşarsak bir süre sonra rüyalarımda sen olmazsın daha sonra karşılaşmayacağız söz veriyorum." Yanıma soğukkanlılıkla yaklaştı. Kafası karışmış olmalıydı bakışları değişti. "Üzgünüm ama bu olamaz. Seni tanımıyorum ben." Gülümsemem tüm yüzüme yayıldı. "Rüyamda da tanımıyordun sonradan tanışacağız zaten!" Yalvarır biçimde konuştum çünkü tek kurtuluşum oydu! Arabada kaza yaparak tanışacağımızı söylemesem iyi olurdu. Korkmuşa benziyordu onu daha fazla ürkütmemeliydim "Rüyaların gerçekte yaşanması imkansız. Her rüyanı yaşamaya çalışamazsın ki. En iyisi tedavi ol." Şerefsiz diye fısıldadım. Duymadığına emindim. O da herkes gibi deli olduğumu düşünüyordu. Gözlerindeki zillet bana oldukça ağır gelmişti kalbim siyaha boyanırken kimse görmüyordu. Kalbime kötülüğü aşıladıklarının farkına varmadan bana, deli deyip duruyorlardı. Rüyalarımı yaşamazsam çektiğim acıyı bilmiyorlardı. Ben, bu acıları vücudumda taşıyordum. Taşımak zorunda bırakıldım. Rüyalarımı yaşayamazsam hayatım cehenneme dönüyordu ve ben yok ediliyordum. Yok olmamamın tek yolu rüyalarımı yaşamaktı. Bu olayları bilmiyordum ama Allah bana bu hayatı vermişti mecburdum, yaşayacaktım. Bir şey söylemedim. Ona deli olmadığımı ispatlamaya çalışmayacaktım. Hava kararmıştı ve eve gidecektim uyumamaya direnecektim fakat uyuyacağıma emindim. Daha fazla dayanamazdım, oldukça çok uykum vardı. Rüyayı gerçekleştirememiştim ve cezam rüyamda beni bekliyordu. Ceza olarak sürekli birinden şiddet görüyordum. Çok anlamsızdı! Nasıl bir olayın içinde olduğumu bilmiyordum açıkçası bu olayları kurcalamak beni korkutuyordu. El mahkum yaşıyordum bana verilen rüyaları ve cezaları. En kötüsü de o cezayı gerçek hayatta da yaşamaya zorunlu bırakılmamdı. Rüyamda işkence görüyorsam gerçek hayatta da görmek zorundaydım yoksa bu ömrüm boyunca böyle devam ederdi. Aynı işkenceleri sürekli olarak rüyalarımda görürdüm, bu bana gerçek hayattakinden kat be kat daha fazla acı veriyordu. Uyumamak ise sadece cezadan kaçıştı fakat cezamı eninde sonunda çekmek zorundaydın. Ömür boyunca uyumamak mümkün olmasa gerek. Uyuduğun anda önce gerçekleştiremediğin rüyayı görürsün sonra ise işkence başlar. O rüyayı gerçekleştirene kadar bu devam ederdi. Rüya ve işkence... Öylece dalınca hepsinin bakışları daha da garipleşti. İsmini bilmediğim fakat kaderimizin rüyada birleştiğini bildiğim adam beni kolumdan tutup sarstı. "İyi misin?" diye sordu nezaketle. Gözleri duygusuzdu. Onun bu ilgisizliği canımı sıkmaya başlamıştı. Rüyayı yaşamak zorundaydık ve o bana öylece 'İyi misin?' diye soruyordu. "İyiyim." dedim onun gibi ruhsuz bir tavırla. Kolumu hala sarsmaya devam ediyordu büyük ihtimalle bunu bilerek yapmıyordu. Tasvip etmeyen bakışlarımdan anlamış olacak ki sonunda kolumdan, elini çekmişti. Şaşkındı. Kim şaşkın olmazdı ki? Belki de korkuyordu. Korkmalıydı... Hayatı normal olmayacaktı. Onun şu an bana deliymişim gibi baktığı gözleri, o da başka gözlerden tadacaktı. Kadere karşı gelemezdi. Gelirse acı çekerdi. Kader bize seçim şansı vermemişti. Yaşayacaklarımızı kendinin belirlediği bir hayat sunulmuştu. Ya yaşayacaktık ya da ömür boyuna acı çekmeye mahkum edilecektik. Aşık olamazdın, rüyalar belirlemediği sürece. Kader sana aşık olacağın kişiyi seçerdi. Birine bağlanamazdın kader ayırabilirdi ve acı çekerdin. Kimseyi sevemiyordun bile! Çünkü ne olacağını bilmediğin hayat vardı. Ayrılmak zor olmaması için kimseye sevgi besleyemiyordun. Ve biz bu hayatı yaşamak zorunda bırakılan kişilerdik! Ben bir şey söylemeyince onlar da insanların arasına karışmıştı. İsmini dahi bilmediğim fakat kaderim olan adam gözlerimin önünden kayboldu. İsmini öğrenmeden gitmesi kötü olmuştu. İki gündür uyuyamıyordum zaten daha fazla dayanamazdım. Rüyamı yaşayıp kurtulmak istiyordum. Otoparka gidip ford fiesta olan arabamın sürücü koltuğuna yerleştim. Bugün pazardı ve yarın işe gitmek zorundaydım. Korka korka arabayı çalıştırdım. Umarım cezam çok kötü olmazdı. çünkü gün geçtikçe bilinçaltımdaki acı eşik şiddeti artıyordu. Kapıyı çalışanımız Ayşe abla açmıştı. "Hoş geldin Ayza kızım." dedi o sıcacık sesiyle. "Hoş buldum abla." dedim üzüntümü bir kenara atmak istercesine gülümsemeye çalışırken. "Kız sen yine mi uyumadın? Ne o gözlerinin hali?" Sinirle sormuştu bu soruyu. Ah sultanım anlattıklarıma inansan ne vardı ki? "Bugün uyuyacağım." dedim keyifsizlikle. "Annem gelmedi mi hala?" diye sordum ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçerken. Annem özel bir hastanede hemşirelik yapıyordu. Babam ise mimardı. İki sayısalı insandan da benim gibi avukat bir kız çıkmıştı! Hayalim hep psikolog olmaktı fakat uzun zamandır bu durumdaydım annemle babam bu mesleği yerine getiremeyeceğimi düşünmüşlerdi. Kısaca deli halimle psikolojisi iyi olmayan insanların durumlarını düzeltemeyeceğimi. Telefonumu çantamdan çıkarak saate baktım. Henüz sekiz olduğunu gördüğümde keyifle gülümsedim. İki gündür uyumamıştım ve yarın duruşma vardı. Erken uyusam iyi olurdu zaten uyandığımda her yerim ağrıyor olacaktı. Psikoloğa gitmemiştim. Onlar bana bunun gerçek olmadığını söyleyip duracaktı ve gerçek olduğuna bedenimdeki acılar şahitti.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Genç Polisler

read
2.1K
bc

CEHENNEM ÇUKURU

read
8.6K
bc

A D A M

read
4.7K
bc

Patika

read
13.9K
bc

TUTKUYA TUTSAK (+18)

read
42.3K
bc

Kara Kutu

read
7.1K
bc

Ajan Akademisi 2 / Kara Liste

read
3.1K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook