“Dudakları tenimde dolaştıkça nefesim kesiliyor, adeta dünyadan uzaklaşıyordum. Ellerinin bedenime dolanması, içimdeki ateşi körüklüyor. ‘Ahhh!’ Ağzımdan çıkan iniltiler kulaklarımı doldurdu. ‘Adımı söyle, güzelim.’ ‘Alaz... ahhh...’ ‘Söyle, yavrum...’ derken elleriyle bedenimi okşuyor, öpücükler konduruyordu. Ellerim o yumuşacık saçlarına gitti. Kendime daha çok bastırdım Alaz’ı, bütün benliğimle hissetmek istiyordum. ‘ALAZ! Artık dayanamıyorum...' Ben böyle deyince kaldırdı kafasını, o hayran olduğum gözlerini gözlerimle birleştirdi. Dudaklarıma kısa kısa öpücükler koyarak: ‘Sen yeter ki izin ver güzelim. Ben seni pamuklara sarıp sarmalarım, sen yeter ki iste...’ Söyledikleri içimi ısıtırken elleri bedenimi yakıyordu. Kendini toparladı, gözlerimin içine baka baka girdi. O doluluk

