6.

1885 Kelimeler
Uzay Heykelci; Jeremy'e ev bulmak için babamla konuştuğumda ilk önce benim ayrı eve çıkmak istediğimi zannetmiş ve uzun bir konuşma yapmıştı. Uzun zamandır bakıyorduk. Hem ben hem de müteahhitler. Ama Jeremy'nin istediği gibi bir ev bulamıyorduk. Sonunda bulduğumda babam müteahhittin oğlunun benimle bir yemek yemek istediğini söylemişti. Aslında ilk önce kabul etmemiştim ama sonra yemek olmazsa evi satmayacaklarını söylediğinde kabul etmek zorunda kalmıştım. Şimdi ise o adamla yemekteydim. Canım biraz sıkkındı. Jeremy'e arkadaş olduğumuzu söylemiştim. Aslında arkadaştan öte bir şey olmak istiyordum. Çünkü ondan hoşlanıyordum. Ya da seviyordum. Bilmiyorum ama ilk kez bu duyguları hissettiğim göz önünde bulundurulursa başka şeyler de hissediyor olabilirim. Telefonumun mesaj sesiyle kafamı kaldırdım. Kağan'la yani müteahhittin oğluyla göz göze geldiğimde. Hafif bir gülümseme eşliğinde 'Üzgünüm.' dedim. Bu alfabeyi biliyordu. Şaşırmıştım. Sonra kuzeni ile anlaşması için bu alfabeyi öğrendiğini anlattığında anlamıştım. Telefonu elime alıp mesajı okudum. Gönderen; Kahraman ? Yemek nasıl gidiyor? Geleyim mi? Gönderilen; Kahraman ? Fena değil. İyi anlaştık sayılır. Gelmene gerek yok sanırım ama istersen gelebilirsin. Aslında biraz kıskanmasını istiyordum. Garip bir şekilde bu tavırları hoşuma gidiyordu. Yani kıskanılmak kimin hoşuna gitmezdi ki? 'Mesaj kimdense çok hoşuna gitmiş gibi?' 'Evet. Yani şey... bir arkadaşım.' 'Anladım. Jeremy değil mi?' 'Evet.' 'Aranızda gerçekten bir şey var mı? Yani gazetelerde falan yazılanlar doğru mu?' 'Hayır. Biz sadece iki iyi dostuz. Hem öyle bir şey olsaydı emin ol şu an burada olmazdım.' 'Neden?' 'Erkekler biraz fazla kıskançlar. Yani seninle olan bu yemeğe gelmeme izin vermezdi.' 'Kıskanç olmayan erkekler de var. Ben kıskanç değilimdir. Hem ayrıca bir yere giderken sevgilinden izin mi alacaksın?' 'Evet. Yani biz onunla birlikteysek onun dediklerini yapmalıyım. Ama tabi ki o da benim dediklerimi yapmalı.' 'Emir almak hoşuna mı gidiyor?' 'Hayır tabi ki. Emir almak hoşuma gitmiyor ama bir ilişkide her şey karşılıklı olmalı.' 'Garip bir bakış açısı ama bana göre değil. Sevgilim istediğini yapabilmeli. Aynı zamanda ben de. Birbirimizi kısıtlamamalıyız. İlişkimizin temelleri sağlam olmaz.' 'Asıl birbirinizi kıskanmazsanız ilişkinizi temelleri sağlam olmaz.' Gönderen; Kahraman ? Aslında istiyorum. Neredesiniz? Gönderilen; Kahraman ? Şaka yapmıştım. Gönderen; Kahraman ? Laf bir kez söylenir. Neredesiniz? Gönderilen; Kahraman ? Seville Restaurant. Gönderen; Kahraman ? Bekle beni geliyorum. 'Bir şey mi oldu?' "Hayır. Jeremy geliyor.' 'Neden?' 'Bilmiyorum.' 'Hesabı isteyeyim mi?' 'Olur. Ben de lavaboya gideyim.' Çantamı ve telefonumu alıp masadan kalktım. Lavaboya girip elimi yıkadım. Saçımı düzeltip masaya döndüm. Beni görünce kalktı. 'Çıkalım mı?' Kafa salladım. Birlikte kapıya yöneldiğimizde kapıdaki birkaç gazeteci dikkatimi çekti. Hemen geriye gittim. 'Ne oldu?' 'Kameralar var.' 'Ne olacak?' 'Olmaz. Sürekli tekzip yolluyoruz artık inanamayacaklar. Adım çıkacak!' Kameraların çekemediği bir yerden dışarıyı izlerken ani bir fren sesi ile irkildim. Biraz daha kenara kaydım ve ne olduğuna baktım. Spor bir arabanın içinden hızla bir adam çıktı ve içeri girdi. Yüzüne odaklandığımda bunu Jeremy olduğunu gördüm. Olduğum yerden çıktığımda Kağan'da benimle çıktı. Jeremy bana ilerlerken ben neden bu kadar sinirli olduğunu anlamaya çalışıyordum. Yanıma geldi. 'Jeremy?' "Hadi bin. Eve götüreceğim seni." Kolumu tuttuğunda Kağan diğer kolumu tuttu. Kolumu kurtarıp yüzüne baktım. "Babana seni eve kadar sağ salim bırakacağıma dair söz verdim. Benimle gel." "Benimleyken daha güvende olacak." Kolumu tutarak kapıya doğru çekti. "Bundan pek emin değilim." Jeremy'nin yüzüne alaylı bir ifade ile bakarken daha da sinirlendi ve çenesi seğirmeye başladı. Kağan'a el salladım. 'Yemek için teşekkürler.' Sonra kapıya doğru ilerlemeye başladım. İçimden mırıldandım. 'Umarım bir daha görüşmeyiz.' Kapıdan çıktığımızda flaşlar patladı. Bunu tamamen unutmuştum. Jeremy kolumdaki elini elime kaydırdı ve kenetledi. Beni arabanın ön yolcu koltuğuna bindirdi. Hemen ardından şoför koltuğuna geçti ve son gaz uzaklaştı. Trafik ışıklarına takıldığımızda 'Neden geldin?' "Bilmiyorum." 'Nasıl?' "Bilmiyorum. Birden kendimi burada buldum. Hatta pantolonumu ne ara giydiğimi bile hatırlamıyorum." 'Sarhoş musun?' "Hayır. İçmedim." Korna sesleri geldiğinde yeşil ışığın yandığını fark ettik. Arabayı tekrar ilerletirken neden bu kadar garip olduğunu anlamaya çalıştım ama anlayamadım. Biraz garipti. Evin önüne geldiğimizde kemerimi çıkarıp Jeremy'e döndüm. 'içeri gelmek ister misin?' "Hayır. Biraz kafamı dinlendirmem gerek. Sonra bir iç mimar bulmam gerek." 'Ev buldun mu?' "Evet. Birkaç saat önce buldum." 'Anladım. Hayırlı olsun.' "Teşekkürler." 'Sonra görüşürüz?' "Görüşürüz." Arabadan yavaşça inip el salladım ve kapıya ilerledim. Hala bekliyordu. Anahtarla kapıyı açtım ve tekrar el sallayıp içeri girdim. Motor sesi ile gittiğinde gülümsedim. Yardımcılardan biri yanıma geldi. "Babanız sizi çalışma odasına bekliyor." Gülümsedim ve çalışma odasına çıktım. Kapıyı çalıp içeri girdim. "Uzay gel kızım. Nasıl geçti yemek?" 'Güzel geçti sonu biraz kötü bitti ama geneli iyiydi. Ama bir daha o adamla yan yana gelmek dahi istemiyorum.' "Neden bir şey mi yaptı? Sonu nasıl oldu?" 'Bir şey yapmadı ama ben hiç hoşlanmadım ondan. Jeremy geldi. Beni eve o bıraktı.' "Neden?" 'Bilmiyorum. Birden geldi ve beni eve getirdi.' "Ev konusunu hallettiniz mi?" 'Gerek kalmadı. Jeremy ev bulmuş. Yani boşuna gitti bu gecem.' "Anladım prenses. Sen yorgunsundur. Haydi yat dinlen. Yarın iş var." Gülümsedim ve kalkıp babama sarıldım. Yanağına büyük bir öpücük bıraktım ve odadan çıktım. Kıyafetlerimi çıkarıp yatağa girdim. Garip bir şekilde mutluydum. Aklımı kurcalayan tek şey Jeremy'nin beni kıskanmış olma ihtimaliydi. Bu bile gülümsetiyordu beni. Jeremy Kargısan; "Sonra?" "İşte sonra ben onu eve bıraktım." "Bu mu yani? Eve bıraktın? O kadar gidip artistlenmeler, kolundan tutup çekiştirmeler, elini tutmaları falan sonunda sadece eve bıraktın? Pes abiciğim yani. Pes." "Ne yapmamı istiyordun?" "Ne bileyim. Bir sarıl, bir öp-" "Sonra o da benim dudaklarımı kessin." "Abartma lan. Alt tarafı bir öpücük. Ne olacak?" "İlk öpücüğünü daha almamış biri için?" Büyük bir kahkaha attı. "Yok artık. Buna inanmamı bekleme." "Öyle. Daha önce sevgilisi bile olmamış." "Oha!" Yine gür bir kahkaha attığında masadaki buruşmuş kağıtlardan birini attım. "Biraz daha bağır!" Kendini susturdu. "Pekala kardeşim. Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun? Kutsal bakire hakkında?" "Ya sen kendi şirketinde oyalansana. Gelmiş beni oyalıyorsun. Anladım sen bizi batırmaya çalışıyorsun!" "Yakalandım!" Güldüğünde yüzümü buruşturdum. "Gazeteleri okudun mu?" "Yine mi haber?" "Evet." Masanın üzerindeki 3 gazeteyi aldım. "Sonra okurum." "Her neyse ben gideyim. Sizi batırmak için başka planlar yapmalıyım. Bunu anladın." Ayağa kalkıp kravatını düzeltti. "Ver bir alt dudak." "Siktir git!" Gülerek odadan çıktığında kafamı geriye yasladım. Gözlerimi kapatıp dinlenmeye başladım. Omuzlarımdaki eller beni rahatlatırken kafamı geriye doğru yatırdım. Gözümün önüne Uzay geldiğinde gülümsedim. Saçlarımı okşadı ve alnımı öptü. "Hamileyim. Baba oluyorsun." Sıçrayarak koltuktan doğrulduğumda etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Derin bir nefes aldım. Uzay hamileyim mi demişti? Ben daha hazır değildim. Baba olamazdım ben. Hem ben bebeği tutmasını bile bilmiyordum. Bakamazdım ki. Kafamı sallayarak düşüncelerimden uzaklaşmaya çalıştım. Hem hamile kalması için bizim birlikte olmamız gerekiyordu. Gözümün önüne Uzay ve benim değişik pozisyonlardaki görüntülerimiz geldiğinde sırıttım. Başım kazan gibi olmuştu. Koltuktan yalpalayarak kalktığımda dengemi sağlamaya çalıştım. Eşyalarımı toplayıp odadan çıktım. Kapıdaki sekretere "Bugün önemli toplantı var mı?" "Yok efendim. Sadece asistan görüşmeleriniz var." "Onları Uzay hanıma yönlendirin. Benim biraz başım ağrıyor. Kendimi iyi hissetmiyorum. Ona da söylersiniz." "Emredersiniz efendim." "İyi günler." Asansöre binip aşağı kata indim. Eve geldiğim de garip bir şekilde kendimi halsiz hissediyordum. Rüya bende garip şeyler oluşturmuştu. Gerçekten garipti. Rüyamda Uzay konuşuyordu. Sesi... Sesinin çok tatlı bir tınısı vardı. Beni rahatlatan. Gözlerimi kapattım. Mesaj sesi ile gözlerimi açtığımda cebimden telefonu çıkardım. Gönderen; Yabani Kız ? Ne oldu? Sekreter kötü göründüğünü söyledi. İyi misin? Gönderilen; Yabani Kız ? Evet. Daha iyiyim. Dinleniyorum. Birden başım ağrıdı. Gönderen; Yabani Kız ? Ciddi bir şey olmadığına eminsin öyle değil mi? Doktor gönderebilirim. Gönderilen; Yabani Kız? Bu kadar endişelenme. İyiyim sadece küçük bir baş ağrısı. İşleri sana yıkmak zorunda kaldım. Kusura bakma. Bunu telafi edeceğim. Gönderen; Yabani Kız ? Endişeleniyorum. Önemli değil. Sen iyileş gerisi halledilir. Mesajı birkaç kez okudum. Benim için endişelenmesi hoşuma gitmişti. Bunun verdiği hazla gözlerimi kapadım. "Abiciğim kaç saattir seni arıyorum neden açmıyorsun?" "Duymadım. Uyuyordum. Sen neden arıyordun beni?" "Yat buldum. Çok güzel. Ben gittim baktım. Kalk da gidip tekrar bakalım." "Ben şimdi gelemem. Başım ağrıyor. Sen beğendiysen ara yarın adam şirkete gelsin. Konuşalım." "Jer git bak işte." "Ya yok hastayım ben. Ara adamı yarın gelsin. Konuşuruz." "İyi sen bilirsin. Arıyorum." Telefonunu çıkarıp cama geçti. Ben de telefonumu alıp mesaj var mı diye baktım. Gönderen; Yabani Kız ? Ege sana ulaşamıyor. İyi misin? Gönderilen; Yabani Kız ? Ege geldi. Duymamışım. İyiyim. Yani biraz geçti baş ağrım. Gönderen; Yabani Kız ? Asistanları seçtim. Bilgilerini atmamı ister misin? Gönderilen; Yabani Kız ? Hayır. Bir şey yapabileceğimi zannetmiyorum. Kafam kazan gibi. Gönderen; Yabani Kız ? Pekala. Gazeteleri okudun mu? Gönderilen; Yabani Kız ? Ege gösterdi ama daha okumaya fırsat bulamadım. Ne yazıyor? Gönderen; Yabani Kız ? Çok sinir bozucu şeyler. Atmamı ister misin? Gönderilen; Yabani Kız ? Evet. İyi olur. Gönderen; Yabani Kız ? 'Kargısan ve Heykelci çifti birliktelikleri hakkında çıkan haberleri yalanlamaya devam ediyor. Çift 1 ayda 4 tekzip yollatarak rekora koşuyorlar. Dün akşam yine yakalanan çift bu sefer el eleydi. Uzay Heykelci bir arkadaşıyla yemek yedikten sonra yalanladığı sevgilisi Jeremy Kargısan onu almaya geldi. Restorandan el ele çıkan çift muhabirlerin sorduğu sorulara cevap vermedi." 'Varisler birlikteliklerini yalanlamaya devam ediyor. Uzay Heykelci ve arkadaşı Kağan Gürsel geçtiğimiz akşam yemek yediler. Yemek sonrasında kameralara görüntü vermek istemeyen çift Uzay Heykelci'nin yalanladığı sevgilisi Jeremy Kargısan'ı beklediler. Jeremy Kargısan yalanladığı sevgilisi Uzay Heykelci'yle el ele kameralara poz verdi. Bu çifti anlamak çok zor.' 'En büyük müteahhit şirketlerinin tek varisi olan Kağan Gürsel ve önemli bir lojistik şirketinin varisi Uzay Heykelci arasında neler oluyor? Geçtiğimiz haftalarda adı sıkça Jeremy Kargısan'la anılan Uzay Heykelci başka aşklara yelken mi açtı? Kısa süre önce ayrılan Jeremy ve Uzay çifti hala birbirlerini seviyor gibi. Eski sevgilisinin Kağan Gürsel ile yemekte olduğunu öğrenen Jeremy Kargısan restoranı basıp eski sevgilisi Uzay Heykelci'yi zorla oradan çıkardı. Bu konu hakkında Kağan Gürsel 'Uzay gerçekten Jeremy'den korkuyor. Onun yaptıklarını herkesten saklıyor. Bana korktuğunu ve ondan uzak durmak istediğini söyledi. O gece yenen yemekte gayet eğlenmiştik. Bizim çok ortak yönümüz var. Jeremy biraz daha az kaba olup bizi kabullenmeli.' sözlerini kullanarak açıkça Jeremy Kargısan'a meydan okuduğunu gösterdi. Gelecek günlerde Jeremy Kargısan'dan bu konu ile ilgili bir açıklama bekliyoruz.' İşte bunlar yazıyor. Babama Kağan'ı arattım. Öyle şeyler söylemediğini iddia ediyor. Ben pek inanmıyorum açıkçası ona. Gönderilen; Yabani Kız ? Ben en kısa zamanda bunlara bir çare bulacağım merak etme. Ayrıca o Kağan denen herife ben de güvenmiyorum. Zaten gıcık olmuştum ona. Bu konuşmaları ondan fitil fitil getireceğim. Gönderen; Yabani Kız ? Açıkçası ben de güvenmiyorum. Başını belaya sokma. Gönderilen; Yabani Kız ? Benim değil. Onun başı belaya girecek. Hem de öyle bir girecek ki. O koca kafasını çıkaramayacak. Gönderen; Yabani Kız ? Neler planladığını bilmiyorum ama başını belaya sokma. Pek tekin biri gibi durmuyor. Gönderilen; Yabani Kız ? Bir şey olmaz. Yarın tekziplerini yollatacağım. Gönderen; Yabani Kız ? Sen bilirsin. Teşekkürler. Gönderilen; Yabani Kız ? Önemli değil. İyi geceler. Gönderen; Yabani Kız ? İyi geceler. Son gazetenin haberini tekrar okudum. Bu kadar saçma bir şey olamazdı. Uzay ondan bu kadar nefret ederken o nasıl böyle şeyler söyleyebilirdi aklım almıyordu. Gerçekten sinirlerimi bozuyordu. Bir insanı tanımadan nasıl bu kadar sinir olabiliyordum aklım almıyordu. Ön yargılı insanlardan nefret ederdim ama şu an onlardan biri gibi davranıyordum. Bundan nefret ediyordum ama ona ısınamıyordum. Çok sinsi bakıyordu. Birkaç dakika görmeme rağmen anlamıştım bunu. Gözleri Uzay’ınki gibi maviydi ama Uzay'ın ki çok parlaktı. Saçları sarıydı ve orta uzunluktaydı. Yüzü ortalamaya göre yakışıklı sayılabilirdi. Boyu uzundu. Fazla kilolu değildi ve kaslıydı. Yani bir kızın dikkatini çekebilirdi ama normal bir kızın. Uzay'ın normal bir kız olduğunu zannetmiyorum. O çok özel biri. Gözleri, gülümsemesi, hareketleri en çok hoşuma gidenlerdendi onlar. İnsan sadece bu özelliklerine bile aşık olabilirdi. Belki aşık değildim ama seviyordum. Gözlerini, gülümsemesini... Bir başka hissettiriyordu bana. Belki daha önce bunları hissetmediğim için yabancı geliyor olabilirdi bunlar bana, seviyordum onu. Hissettirdiklerini. İçimdeki heyecanı, beni merak edip benim için endişelendiğinde garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Seviniyordum ve daha çok seviyordum onu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE