Prolog
!!! Kitap da detaylandırılmış +18 sahneler ve şiddet içeriklerine yer verilmiştir.
Bunu göz önünde bulundurarak okumanız tavsiye edilir.
Keyifli okumalar❤️
“Sen, benimsin lan!”
Güldeste, çenesini sıkan adamın gözlerine bakarken, kaşları çatık, gözleri korkusuz bir ışıkla kaplıydı:
“Ben, senin, değilim ve hiçbir zamanda olmayacağım!” diye avazı çıktığı kadar bağırırken, onun ne denli adi bir pislik olduğunu bildiğini ve ondan nasıl nefret ettiğini anlatmaya çalışmıştı.
Elleri titriyordu fakat bu titremenin sebebi, ne korku, ne de çenesini sıkıp onu, öldürecekmiş gibi bakan adamdı.
Güldeste, adeta yenilmiş olmanın getirdiği hezimet yığının altında kalmıştı…
Üzerinde duran beyaz gelinlik kana bulanmıştı…
Dünya üzerinde sevdiği tek adamın kanı, onun kefeni olarak gördüğü o paçavrayı kırmızıyla kaplamıştı.
Ancak o, canına kıymak için çok geç kalmıştı.
Fırat’ın, cansız bedeni az ötesinde yatarken, onun ölmek için yanıp tutuşan benliği Mahir’in, parmakları arasına asılmıştı...
Kıpırdandı.
Parmaklarını, adamın çenesini sıkan ellerine doladı.
“Bırak!” dedi gırtlağını yırtacak kadar güçlü bir şekilde bağırırken ve var gücüyle ondan uzaklaşmaya çalıştı.
Mahir Doğanlı, hiddetini gün yüzüne çıkarmıştı…
“Gül!” dedi dişlerini sıkarak: “Bana yaşattığın bu şey var ya…” kelimeleri sanki boğazına takılmıştı.
Yutkundu.
Burnundan uzun bir soluk alıp, alt dudağını ısırdı ve bakışlarını odanın tavanına kaydırdı.
Yeniden kızın yüzüne baktığında, gözlerinde, Gül’ün, daha önce hiç görmediği bir ifade vardı.
“Bunun bedelini ödeyeceksin!” diye tıslayıp, kızı kolundan yakaladı.
Onun, yürüyüp, yürüyemediğine bile aldırış etmeden adeta sürükleyerek dışarıya doğru taşırken, sesi, karanlık koridorun davarlarında yakınlandı:
“Sadece seni değil! Hayatını sikeceğim!”