"Hastasın sen!" Dudaklarının içinde zar zor duyulan bir sesle mırıldanmıştı. Mahir, karısının yaşadığı şoku fark ettiğinde bir kere daha ona yaklaştı. Kollarını arkasından karnına doğru uzatıp sarıldı: "Yanlış! Aşığım." diye kulağına doğru fısıldadı. Güldeste, gözlerini kocaman açarken, kocasının kucağında kıpırdanıp onun gözlerine baktı: "Bu!" dedi parmağıyla duvardaki resimleri gösterdi: "Aşk değil!" dişlerini var gücüyle sıkmıştı. Mahir, oldukça sakin bir şekilde kollarını yeniden karısının beline doladı. "Hiç senin olmayacağını düşündüğün bir şeyi sevmeyi dene." diye mırıldandı. Alnını sinirden titreyen karısının alnına yasladı: "Ona ulaşamadan, dokunamadan iki yıl boyunca aklında saklamayı..."

Beş yıl önce, gençlğin verdiği heyecan ve düşüncesizlikle küle dönen, harcanan bir aşk, beş yıl sonra o küllerin arasından bir kıvılcım bulup yeniden alevlenebilir mi?Bilmem... Belki? :) Toprak ve Yazgül'ün, kısa öyküsü sizlerle...

Kırık kalplerin hikâsi kısa olur... "Ne oldu?" derler. "Hiç" dersin ve biter.... Ne demişti Nalin, ona beddua ederken? "Umarım bir gün Âşık olursun." Ve o gün gelmiş, canı gönülden ettiği o beddua tutmuştu. Tıpkı dilediği gibi, Rizgar da âşık olmuştu ama... Doğru kişiye çok yanlış zamanda... İş işten geçtikten çok sonra...

Başarılı bir yarbayın kızı olan Hilal Zeybekoğlu, çocukluğundan beridir nefret ettiği ama aynı zamanda delicesine aşık olduğu Kürşad Böke ile imtihan olur... Gerçi... İnatçı genç kızımız, yüzbaşı Kürşad Böke'nin imtihanı olur desek daha doğru olur... Nefret, saygı ve minnet duygularının arasında sıkışmış, etkileyici bir aşk hikayesine hazır mısınız?

🏆🏆2024 Agustos ayı Süpernova birincisi🏆🏆 Bir gelinin ağıdı, bir adamı kolayca mahvedebilir... O gece, Poyraz ağa, bir gelini ağlamıştı ve o gelin, yüreğinin yangınını, sükût yudumlayarak bastırmaya çalışmıştı. Söylenen her söz, acımadan, acıta acıta kurulan her cümle, o gelinin yüreğinde hiç kapanmayacak, derin yaralar açmıştı...

"Bir erkek sevmediği kadına acımaz, sevdiği kadın için ise kendine acımazmış" İspanya'nın en azılı karteli tarafından kaçırılan bir kız... İntikam almak için her türlü acımasızlığı yapmaya hazır olan bir adam... KİTAP İÇERİĞİNDE RAHATSIZ EDİCİ +18 SAHNELER VE CİNSEL ŞİDDET YER ALMAKTADIR, BUNU GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK OKUMANIZI RİCA EDİYORUM...

Yetimhanenin soğuk duvarları arasından çıkıp yer altının ateş hattına atılan Adar, ondan çocukluğunu alan, hayatını bu denli kolay bir şekilde tüketip, keyif süren kim varsa intikam almak için geri döner.Kaybedecek hiçbir şeyi olamayan bir adamı öldüremezsiniz, yok edemezsiniz ve bu gerçeklerden kaçamazsınız....

İnsan kendi kıymetini yaratan nadir bir varlıktır...

Sıradan ve basit bir hayatın altüst olması için yeterli olan tek şey, o hayata uzatılan eldir... Baran Demirhan, Nare'ye el uzatırken, niyeti, aslında aşk dışında her şeydir... Ağanın Kölesi kitabından tanıdığımız Nare ve Baran karakterlerinin hikâyesidir. Bağımsız olarak okunabilir. DİKKAT!!!! Kitapta; şiddet, küfür, argo ve cinsel içeriklere yer verilmişti...

"Çok bekledim ben seni... Hayatım boyunca kimseyi beklemediğim kadar çok..."Kızın gözlerinden bir damla yaş süzüldü..."Görmedin beni... Bana bak diye, beni gör diye gözünün içine baktım ama sen... Beni hiç görmedin"

" Ay bu nasıl dışarıya çıkıyor anlamıyorum." Sabah, sabah nereden geldiğini anlamadığım bir öfke ile Emine söze girerken başladığı cümleyi, Ayşe tamamladı. " Kendinin nasıl bir yaratık olduğunu görse emin ol sokağa adımını atmazdı." Ve ardından gelen inanılmaz sinir bozucu kıkırdaşmalar. Yıllardır hemen, hemen aynı geçerdi karşılaşmalarımız, aynı mahallenin kızları, aynı yaşlardaydık hepimiz, tek bir fark vardı aramızda. Benim bir yanım eksikti hep. Ben eksiktim. Görme engelli bir kızın, hayalleri, mutluluğu, hüznü, başarısı... kısacası hayatının anlatıldığı bu hikayeye hoş geldiniz.... BEĞENMENİZ DİLEĞİ İLE. Keyifli okumalar.

(ARA VERİLDİ) Dışarıda uğuldayan rüzgarın sesini zihninde ötelerken Şirin, tam karşısında duran ve öfkeli bakışlarını kendine kilitleyerek, ne yaptığını anlamaya çalışan adamın gözlerini inceledi. Delici bakışları kalbini söküp almak ister gibiydi. Yutkundu. Adamla arasında duran bir kaç adımlık mesafeyi alt dudağını ısırırken kapattı. Bakışlarını olabildiğince arzulu tutarak "Seni" dedi. Arzulu bakışlarını adamın muazzam duran dudaklarına indirdi " Şuracıkta öpsem," elini göğsüne doğru uzattı. Şekilli vücudunun en mahremine dokunurmuş gibi usulca avuç içini, adamın sağ göğsüne yasladı " Şuracıkta benim olmanı istesem... " biraz daha sokuldu, adamın dudakları ile kendi dudakları arasında mesafe kalmayınca nefesinin çenesini okşamasına müsaade ederek konuştu " Ne yapabilirsin ki?"Kızın her bir adımını, hareketini, nefesinin teninde bıraktığı izleri, sanki dünyadaki en mühim şeymiş gibi inceledi adam. Ezberledi. Geri adım atmadı ama içinde bir yerlerde korku tohumları da filizlendi. Erkekliğinin kızın dokunuşlarıyla irileşmesi, korkusuz tavrını, kendini beğenmiş sıfatını al aşağı etmek için yanıp tutuşması ve hatta yalvarması ise ona yardımcı olacak etkenlerden biri değildi. Gülümsedi, kızın elinin aşağılara kaymasını, erkekliğinin ona karşı olan arzusunu farketmesini önlemek amacıyla elini göğsünde duran eline bastırdı. İri, sert elleri ile kızın tam aksi naif elini avuçlayarak sıktı. Kızın elinin çıtırdadığını duyuyordu ama bu, durması gerektiği anlamına gelmiyordu. " Kendine fazla güveniyorsun, ölümün gelmiş belli!" Dedi. Geri adım atmadı Şirin. Elinde hissettiği acıyı, yanak içlerini dişleriyle ezerek öteledi. Başını dikleştirdi sonra, dudaklarına eşsiz bir gülümseme yerleştirdi. "Şimdi!" dedi. Arzu akan bir sesle, sanki adam onu ölümle tehdit etmemiş, yatağına davet etmiş gibi davranırken. Başıyla hafifçe adamın yatağını işaret etti " şurada öldürsene beni!" Töre Mafya Ağa +18 Ceo