GÜVENİN KIRILGAN DENGE NOKTASI

787 Kelimeler
Bölüm 3: Güvenin Kırılgan Denge Noktası Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kamp hareketlenmeye başlamıştı. Çocuklar uykulu gözlerle çadırlardan çıkıyor, gönüllüler onlara kahvaltı hazırlıyordu. Bahar, geceyi neredeyse hiç uyumadan geçirmişti. Sürekli hareket halinde, birilerinin yarasını sarıyor, çocuklarla ilgileniyordu. Murat’ın söyledikleri kulağında çınlamaya devam ediyordu. Onunla anlaşma yapmıştı, ama içindeki isyankâr ruh buna ne kadar dayanırdı, emin değildi. Murat ise sabah ilk iş olarak devriye ekiplerinden gelen raporları incelemeye koyulmuştu. Bölgenin sınır hattına yakın olması, her an yeni bir çatışma çıkma ihtimalini artırıyordu. Haritaya dalmış bir şekilde strateji planlarken bir asker içeri girdi. “Komutanım, gece boyunca sınır hattında şüpheli bir hareketlilik rapor edildi,” dedi asker. “Bir grup milis kampın çevresinde dolaşıyor olabilir. Görüş mesafesindeler ama henüz bir tehdit oluşturmadılar.” Murat kaşlarını çattı. Bu durum hiç hoşuna gitmemişti. Bahar ve diğer siviller burada olduğu sürece bu tür riskler daha da tehlikeli hale geliyordu. “Ekipleri uyarın,” dedi sert bir ses tonuyla. “Gerekirse müdahale ederiz. Ama sivillerin hiçbir şekilde bundan haberi olmayacak. Panik yaratmak istemiyorum.” Asker başını sallayarak çıktı. Murat’ın kafasında yüzlerce düşünce dolaşıyordu. Çatışmadan uzak bir yer aramak için yeterince zamanları yoktu. Bu kampı korumak zorundaydı. Bahar’ın Kararı Bahar, kampın merkezinde, bir grup gönüllüyle erzak dağıtıyordu. Murat’ın sabahki ciddi hali ve askerlerin fısıldaşmaları onun dikkatini çekmişti. Bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordu. Erzak dağıtımı bitince, Bahar sessizce Murat’ın çadırına doğru yürüdü. Girişte durakladı. İçeriden hararetli bir konuşma geliyordu. Telsizden yankılanan kısa cümleler, Murat’ın gergin tavırları... Bahar, kapıdan girip girmemek arasında kararsız kaldı. Tam o sırada Murat başını kaldırdı ve onu fark etti. “Bahar,” dedi, hafif bir şaşkınlıkla. “Ne yapıyorsun burada?” “Burada bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyorum,” dedi Bahar. “Neler oluyor?” Murat, bir an duraksadı. Bahar’ın sakin ama sorgulayıcı bakışları karşısında yalan söylemek istemedi. “Birkaç şüpheli durum var,” dedi sonunda. “Ama endişelenecek bir şey yok. Durumu kontrol altına alıyoruz.” Bahar kaşlarını çattı. “Beni çocuk gibi kandırmaya çalışma, Murat. Eğer bir tehlike varsa bilmek istiyorum.” Murat, Bahar’ın kararlılığını bir kez daha gördü. Onu dışarıda tutmaya çalışmanın bir işe yaramayacağını anlamıştı. “Birkaç milis grubunun sınır hattında dolaştığına dair bilgiler aldık,” dedi. “Ama henüz doğrudan bir tehdit yok.” Bahar derin bir nefes aldı. “Peki ya bir saldırı olursa? İnsanları nasıl koruyacaksınız?” Murat, Bahar’ın endişesini anlıyordu ama soğukkanlılığını koruyarak cevap verdi. “Burası şu an en güvenli yer. Ama bir saldırı olursa, herkesi tahliye etmek için bir planımız var. Senin de buna uyman gerekiyor.” Bahar, Murat’ın ciddi ifadesine baktı. Ona güvenmek istiyordu ama içindeki huzursuzluk bir türlü dinmiyordu. “Tamam,” dedi sonunda. “Ama eğer yardıma ihtiyacınız olursa, beni dışlamayın. Elimden geleni yaparım.” Murat başını salladı. “Anlaştık,” dedi kısa ve net bir şekilde. Sınırdaki Tehlike Gün ilerledikçe kampın etrafındaki hareketlilik artıyordu. Murat ve askerleri, gözcülerin raporlarına göre planlar yapıyorlardı. Akşam üzeri, sınır hattına yakın bir noktada birkaç silahlı adam görüldü. Murat hemen bir ekip hazırlayarak bölgeyi incelemeye karar verdi. Bahar, bu sırada kampın içinde gezinirken askerlerin gerginliğini fark etti. Herkes bir şeyler hazırlıyordu. Silahlar kontrol ediliyor, telsizden sürekli raporlar geçiliyordu. İçinde büyüyen merak ve endişe onu rahat bırakmıyordu. Murat’ın çadırına döndüğünde, onu haritaya eğilmiş bir şekilde buldu. “Murat,” dedi. “Beni dışarıda bırakma. Neler oluyor?” Murat başını kaldırıp Bahar’a baktı. Onun endişeli ama cesur yüzüne bakarken, bir an için ne kadar güçlü olduğunu düşündü. “Bahar, sana söyledim. Durumu kontrol altına almaya çalışıyoruz. Ama senin burada kalman gerekiyor.” “Hayır,” dedi Bahar kararlı bir sesle. “Eğer bir saldırı olacaksa, benim de insanları korumak için bir şeyler yapmam gerekiyor. Bu insanların yanında olmak istiyorum.” Murat derin bir nefes aldı. Bahar’ın geri adım atmayacağını biliyordu. Onu durdurmaya çalışmanın sadece işleri daha da zorlaştıracağını düşündü. “Peki,” dedi sonunda. “Ama benim kontrolümde hareket edeceksin. Anlaşıldı mı?” Bahar başını salladı. “Anlaşıldı.” Fırtına Yaklaşıyor Gece çökerken, kampın çevresi sessizleşti. Ancak bu sessizlik, huzurdan çok bir fırtına öncesi sessizlik gibiydi. Murat ve ekibi, gözcülerin belirttiği noktalarda nöbet tutuyordu. Bahar ise kampın merkezinde, gönüllülerle birlikte insanları sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir süre sonra telsizden Murat’a bir rapor geldi. “Komutanım, sınır hattında yoğun hareketlilik var. Yaklaşıyorlar.” Murat hemen harekete geçti. “Herkes pozisyon alsın,” diye emretti. Ardından Bahar’ın yanına giderek, “Ne olursa olsun, burada kalacaksın,” dedi sert bir sesle. “Hayır,” dedi Bahar. “Eğer bir şey olursa, insanlara yardım etmek için burada olmalıyım.” Murat, Bahar’ın inatçı tavrına karşı koyamayacağını anladı. “O zaman yakın dur,” dedi. “Sakın tehlikeli bir şey yapma.” Gece ilerledikçe gerginlik artıyordu. Uzakta, sessizliği bozan birkaç patlama sesi duyuldu. Bahar ve Murat, o an anladılar ki, fırtına artık çok yakındaydı. Savaşın gölgesinde, hayatta kalma mücadelesi yeni bir boyut kazanacaktı...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE