bc

DADDY ISSUES

book_age18+
1.4K
TAKİP ET
7.1K
OKU
dark
sex
dominant
badboy
powerful
drama
bxg
campus
first love
professor
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

(+18 )

*Yaş farkı ve cinsellik*

"Dikkatli ol." güçlü ve damarlı eli belimi sertçe kavradığında ağlamak istemiştim. Hayatımda hiçbir insanı bu kadar arzulamamıştım. Bedenimi tamamen onun himayesi altına bırakmak istiyordum. Derin bir nefes vererek yüzüne baktım.

Koyu mavi gözleri yüzümde gezinirken, bakışları eteğimin altındaki bacaklarıma kaydı. Boğazını temizleyerek belimi bıraktı ve önümde diz çökerek, ne önümde diz çökerek mi? bacağıma dikkatlice baktı. Kalbim maraton koşucuları gibi hızlı atarken, bacağıma dokunuşunda titredim ve ellerimle paltomu sıkarak sakinleşmeye çalıştım. Eteğimi hafifçe kasıklarıma bastırarak bir şeyi görmek istercesine hafifçe yukarı kaldırdığında, sertçe dövmemin olduğu baldırıma baş parmağını bastırdı ve sağa sola yoğurarak ayağı kalktı.

"Yaramazsın." Şaşkınlıkla yüzüne bakıyordum, bana dokunuşları benim alev alev yanmamı sağlarken sertçe yutkundum.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1.Bölüm
doggy pozisyon seksi elbiseli kadın resmi* Beni bu şekilde becerebilirsin. Farklı pozisyonlar seviyorsan, Ki ben de bayılırım. Sıvı madde gibiyim her türlü cismin şeklini alırım. Bu durumda cisim sen oluyorsun. Çok cins bir insansın zaten. Görüldü. İletildi: Çok cins bir insansın zaten. Profesör: ? Asıl sana "?" Görüldü. Hey, profil fotoğrafın gitti. İletilmedi Bana kim olduğumu sorup, beni bulmaya çalışman, İletilmedi Uzun süre benimle konuşup ,daha sonra bana aşık olman ve daha sonra İletilmedi. benim sana gerçek kimliğimi açıklamam gerekirdi. İletilmedi. Sonra da sevişirdik işte İletilmedi. Gay misin yoksa ya? İletilmedi. Gerçi gay arkadaşım bile, %99 gayim ama %1'i sen demişti. Attığım pozu mu beğenmedin acaba? İletilmedi. Gerçi okulda da hep böylesin İletilmedi. Bu yüzden aşığım ya..Duruşun, bakışın, olgunluğun, tavırların,ciddiyetin... İletilmedi. Ama bana karşı öyle olma. İletilmedi. Dosta bakar gibi bak, düşmanı siker gibi sik. İletilmedi. Dosta bakar gibi bak derken mecazen profesörüm İletilmedi. Alt tarafı daddy olcaksın ne naz yaptın? İletilmedi. Ben de seni engelliyorum o zaman? İletilmedi. Bu kişiyi engellediniz. ** "kahretsin, kahretsin." Derse geç kalmıştım. Hızla anahtarlarımı aldım kapıyı hızlıca kapatarak botlarımı giydim ve kabanımı hızlıca üzerime atarak derin bir nefes verdim. Kesinlikle beni derse almayacaktı ve bir kere daha beni yok yazarsa dönem tekrarı yapmam gerekecekti. Otobüs durağına doğru koştuğumda, bir yandan telefonumla Yağmur'a ulaşmaya çalışıyordum. Yağmur en sonunda telefonu açtığında nefes nefese konuşmaya başladım. "Yağmur, bak bugün beni idare etmek zorundasın. Hep ben seni idare ediyorum. Bugün profesör Adal beni yok yazarsa dönem tekrarı yapmam gerekecek" Yağmur onaylamaz bir şekilde homurdandı. "Asil, profesörü tanımıyormuş gibi konuşma. Bugüne kadar kim onu idare edebilmiş de ben edeyim ya!" İsyankârca söylediği sözlere gözlerimi devirip gelen otobüse bindim. Kart basacak yer bile yoktu, ağzına kadar doluydu sertçe homurdandım. "Kırk yılda bir şey istedik kızım! Her neyse kapatmam gerekiyor. Oyala sen." "Tamam denerim." Yağmur konuşur, konuşmaz. telefonu kapatarak çantama koydum. Ve saate baktım, derse başlamışlardı. Titrek bir nefes vererek, demire tutundum. En az 15 dakika geç kalacaktım, yok yazılmama ihtimalim sıfırdı. Şu anlık tek temennim, Yağmur'un profesörü oyalamasıydı. Durakta otobüs durduğunda, koşarak otobüsten indim ve üzerimi düzelterek dersliğe koştum. Derin nefes al, derin nefes ver. Onu görmek için hiçbir dersini kaçırmazdım, deli gibi arzuluyor; ayrıca deli gibi utanıyordum ondan. Yüzüne bakmak bile utanmamı sağlıyordu ama bir yandan da en ufak hareketinde aklıma milyonlarca yaramaz düşünce yankılanıyordu kafamda. Kendi kendime çelişmemi sağlıyordu düşüncelerim, utangaçlığım, sınır tanımazlığım... Ama gerçek hayata yansıtabildiğim tek karakter; utangaçlık. Konuşmaya çekiniyor, kimseyle uzun uzun göz teması dâhi kuramıyor bakışlarımı yere indiriyordum. "Girebilir miyim?" Kapıyı çalıp içeri girdikten sonra tüm gözler üzerime sabitlenmişti. Garip bir sessizlik beni karşıladığında, bakışlarım profesör üzerinde gezdi. Orantılı kaslı vücuduna giydiği beyaz gömlek vücuduna yapışmıştı ve uzun bacaklarına giydiği siyah kumaş pantolon tam üzerine oturmuştu. Profesör bana bakarak gömleklerinin kollarını kıvırdı ve kaşlarını çattı. "Kapıda dikilmeye devam edeceksen, dersliğe girmeden çık." Hemen bakışlarım yüzünü buldu ve hızla başımı sallayarak kapıyı kapattım, Yağmur'un yanına ilerleyerek boş sandalyeye oturdum ve eşyalarımı çıkarttım. Bugün daha da yakışıklıydı. Gözlerim damarlı elinin kavradığı tebeşire daldı, o kadar sistematik kavrıyor ve tebeşiri can sıkıntıyla çeviriyordu ki derin bir şekilde iç çekmemi sağladı. "Sanırım bu soruyla çok ilgilisin Asil, tahtaya gel." Dalan gözlerimi profesöre çevirdim ve şaşkınlıkla ona baktım. Kalçasını masaya yerleştirmiş, kaslı kollarını göğsünde birleştirerek koyu mavi gözlerini üzerime dikmişti. Neden öyle bakıyordu ki bana? Başımı deftere eğerek yutkundum. "Efendim ben gelmesem, iyi hissetmiyorum." Göz ucuyla tekrardan profesöre baktığımda, kalçasını masadan geri çekti ve kollarını çözerek sırama doğru ilerledi. Siktir, yanıma gelme. "Bir sorun mu var?" Yanımda durup gövdesini bana doğru hafifçe eğince derin bir nefes alarak verdim. Parfümünün kokusu bile kendine hastı, kokusunu tarif edecek tek bir kelime dâhi bulamıyordum. Böylesine hafif bir koku, nasıl bu kadar keskin ve güzel olabilirdi aklım almıyordu. Sertçe yutkundum ve onaylamaz bir şekilde başımı sağa sola salladım. İlk defa bu kadar yakınımdaydı. "H-hayır yok." Kekelemiştim. Uzun tırnaklarımı stresle avuç içime bastırmıştım ve canım yanana kadar ne yaptığımın gerçekten farkında değildim. Avuç içlerim sızladığında acıyla alt dudağımı dişlerimin arasına aldım ve derin bir nefes verdim. Profesör elini alnıma götürdüğünde kalp atışım normalinin on katına çıktı ve sıcak teni dokunduğu yeri cayır cayır yaktığında, çaresizce olduğum yerde kıvrandım. Bu hareketim onun sırıtmasına sebep olduğunda, anlamsız bir şekilde yüzüne baktım ve mavi gözlerini gözlerime sabitlediğinde yenilgimi kabul ederek bakışlarımı yere indirdim. Onu istiyordum, onu arzuluyordum ve tek dokunuşu bile beni paramparça ediyordu. "Revire gitmek ister misin?" Otoriter sesiyle yumuşakça konuştuğunda gözlerimi yumdum ve onaylamaz bir şekilde başımı salladım. "Yüzünün rengi attı, ve-" duraksadı. Tekrardan elini alnıma koyarak konuşmaya devam etti. "Sanırım ateşin var." Kolumu serçe kavradığında, ne yaşadığımı idrak etmeye çalışarak, kolumu kavrayan damarlı eline baktım oldukça güçlü ve kendinden emindi. Titrekçe bir nefes alarak verdim. Hayal görüyor olmalıydım. Eliyle beni kaldırdı, ve bana yavaşça yön verdi. "Arkadaşınızı revire götürüp geleceğim, gürültü çıkartmayın." Baskın sesiyle yutkundum. Kolumdaki eli, gerginlikle nefes alıp vermemi sağlıyordu. Sosyal medyadaki özgüvenim gerçek hayatta olsaydı, kesinlikle profesörle milyonuncu sevişmemizi yaşıyor olurduk. Daldığım derin düşüncelerden, elini çeker çekmez boşluğa düşme hissiyatıyla kendime geldiğimde, bakışlarım yan profilini buldu. Keskin çene hattı, hafif kemerli burnu, uzun kirpikleri, erkeksi dolgun dudakları ve uzun boynundaki ademelması sertçe yutkunmamı sağladı. Bu nasıl bir adamdı böyle? Revire geldiğimizde, profesör tüm koridora varlığını belirtir bir şekilde kapıyı çaldı. Odadan bir ses gelmediğinde, profesör kapıyı araladı ve içeriye baktıktan sonra beni içeri yönlendirdi. Odada kimse yoktu, utangaç bir şekilde başımı eğdim. Yalnızdık. "Geç otur şöyle." Benimle ilgilenerek beni sedyeye oturttuğunda, bakışlarım eğilince gözüken kaslı göğsündeydi. "Teşekkür ederim efendim, size de boşuna zahmet verdim." Hiçbir şey demeyerek sırtını duvara yasladı ve bakışlarını üzerimden çekmeyerek kollarını göğsünde birleştirdi. Bakışlarımı yere indirdim ve üzerimde bakış hissetmeyene dek bakışlarımı yerden kaldırmadım. Çünkü bana dikkatlice baktığını biliyordum. Gözlerim vücudunu tekrardan buldu ve profesör saatine bakarak bana doğru döndüğünde, bu sefer doğrudan gözlerinin içine bakıyordum. "Gitmem gerekiyor, birazdan muhakkak birileri gelecektir." Konuşmamı bile beklemeden arkasına döndüğünde ani bir refleksle bileğini tuttum. Siktir. Ona dokunmak gerçekten muazzam bir his ve çokça güven duygusunu hissettiriyordu. Durdu ve gövdesini çevirmeden başını hafifçe bana doğru döndürerek göz ucuyla bana baktı. Hızlıca elimi bileğinden çekerek gülümsemeye çalıştım. "Efendim, acaba size bir şey sorabilir miyim?" Sakin bir hareketle tüm vücudunu bana doğru döndürdü. "Evet, seni dinliyorum." Sesi hiçbir duygu kırıntısını barındırmıyordu. "Beni yok mu yazdınız? Eğer beni yok yazdıysanız bir dönem tekrarı daha yapmam gerekecek. N'olur yok yazdıysanız düzeltir misiniz? Söz bir daha hiçbir dersinize geç kalmam. Bugün de otobüs tekeri patlamıştı. O yüzden geç kaldım, yoksa biliyorsunuz, bu güne dek hiçbir dersinize geç kalmadım. Gerçekten ne isterseniz yaparım, bir dönem tekrarı daha yaparsam ailem çok kızacaktır." Nefes almadan soluksuz konuştuğumda gülümsemişti. "Peki benim bundan çıkarım ne olacak ufaklık? Teklifin nedir?" Şaşkınlıkla yüzüne bakarak kaşlarımı çattığımda mavi gözlerini alayla yüzümde gezdirmişti. "Teklif mi?"

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

HÜKÜM

read
224.0K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
522.4K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook