Yaralı Sırdaş Ve Yer Altı

640 Kelimeler
Dağda İki Kaçak ​Asmira, ahırdan Asi’yi sessizce çıkardı. Atın güçlü, sıcak bedeni ona tek dayanağıydı. Yeleğine sarılıp hızla dağlara doğru yol alırken, kalbi deli gibi çarpıyordu. Konaktaki X işareti, artık arkasında bıraktığı bir meydan okumaydı; önünde ise iki hedef vardı: Özgürlük ve Mert. ​Dağ yolculuğu, daha önce hiç olmadığı kadar gergin ve riskliydi. Her çalı hışırtısı, her rüzgar uğultusu, Baran’ın ve silahlı adamların ayak sesleri gibi geliyordu. Artık sadece kaçak değildi; aşiretin, törenin ve Ağa’nın otoritesine isyan eden, aranan bir düşmandı. ​Vadinin kıyısına ulaştığında, Mert’in kampının yerini buldu. Ancak kamp, bir hafta önceki loş ışıltıdan uzaktı. Karanlık, sessiz ve neredeyse terk edilmişti. Patlamanın izleri, karın üzerinde çamurlu ve kanlı lekeler olarak duruyordu. ​Asmira, Asi’yi gizleyip dikkatlice kampa yaklaştı. Çadırların çoğu boşaltılmıştı. Sadece bir tanesinin önünde, nöbet tutan genç bir asker vardı; yüzü yorgunluktan bembeyazdı. ​Asmira, bir gölge gibi arkadan yaklaştı. Nöbetçinin omzuna dokunduğunda, asker korkuyla irkildi ve silahını doğrulttu. ​"Sakin ol," diye fısıldadı Asmira, puşinin altından sadece gözleri görünüyordu. Sesi tok ve emir vericiydi. "Benim adım Asmira. Ben düşman değilim. Astsubay Mert nerede?" ​Asker, bir anlık şaşkınlıkla Asmira’nın giyimine ve kararlı duruşuna baktı. "O... ağır yaralı. Bacağı çok kötü. İlk yardım yapıldı ama buradan almamız gerekiyor. Gecenin beşi, onu şimdi sevk etmek için bekliyoruz." ​🩸 Yeraltı Hattı: Güven ve Risk ​Asmira’nın planı, o an kesinleşti. Mert’i bu yolla, resmi sevk ile konaktan uzağa kaçırma şansı yoktu. Babası ve aşiret, bu kadar yakınlardaki her hareketi izleyecekti. ​"Dinle beni," dedi Asmira, sesindeki otorite, askerden daha güçlüydü. "Mert’in bu yoldan gitmesi tehlikeli. Babam ve adamları, bu vadide kimin ne aradığını çok yakından takip ediyor. Ona zarar verebilirler, hem de Berdel yüzünden konaktan kaçtığım bu saatte..." ​Asker şaşkınlıkla dinliyordu. ​"Bana yardım edeceksin. Onu bu gece, benim bildiğim güvenli bir rota ile, yeraltı hattından kaçıracağız. Bu rota, dağları ve eski köy yollarını kullanıyor. İstanbul’a ulaşana kadar güvende olacak." ​Asker tereddüt etti. "Ben... bir astsubayı, resmi görev yerinden bir köylü kızının kaçış rotasına mı teslim edeceğim? Bu, benim kariyerimi bitirir." ​"Kariyerin, Mert’in hayatından değerli mi?" diye sordu Asmira, gözlerini askerden ayırmıyordu. "Eğer onu buradan alırlarsa, babam ona ulaşmanın bir yolunu bulur. Ama benim rotamda, ne askerler ne de aşiretler arama yapmaz. Bu, gizli bir yoldur." ​Asker, Asmira’nın kararlılığının altında ezildi. Yaralı Mert’i kurtarma içgüdüsü, resmi kurallara galip geldi. "Ne yapmamız gerekiyor?" diye sordu, çaresizce. ​🤫 Sırların Taşınması ​Hızla Mert’in bulunduğu çadıra girdiler. Mert, acıdan bembeyaz kesilmiş, terli bir halde yatıyordu. Gözleri kapalıydı. Asmira, onun yaralı bacağına bakarken içinde keskin bir sızı hissetti. O güçlü, disiplinli adam şimdi çaresizdi. ​Asmira, Mert’in alnındaki teri sildi. Mert, yavaşça gözlerini açtı. ​"Sen... O dağdaki çocuk..." diye fısıldadı, sesi zorlukla çıkıyordu. "Neden buradasın?" ​"Seni almaya geldim," dedi Asmira, duygusuz görünmeye çalışarak. "Berdel kararından kaçıyorum. Sen de bu vadiyi ve benim sırrımı biliyorsun. Bu yüzden seni buradan çıkarmak zorundayım. Güvenli bir yola, İstanbul’a." ​Mert, şaşkınlıkla bakıyordu. Ardından yüzünde, acı ve hafif bir gülümseme karışımı belirdi. "Mayınlar... sadece toprakta değil, kalplerde de gizli demiştin. Şimdi anlıyorum." ​Asmira ve genç asker, Mert’i sedyeyle dikkatlice dışarı çıkardılar. Asmira, onu Asi’nin üzerine yerleştirmekte zorlandı. Mert’in bedeni ağırdı, acısı derindi ama Asmira’nın kararlılığı her şeyden üstündü. ​"Şimdi," dedi Asmira, genç askere. "Geri dön. Hiçbir şey görmemiş gibi yap. Eğer biri sorarsa, Mert'i resmi sevk ile aldılar dersin. Bu, senin yeminindir." ​Asker, gözleri korku ve hayranlıkla dolu, başını salladı. ​Asmira, Mert’i Asi’nin sırtında taşıyarak, dağların en zorlu, en gizli patikasına saptı. Onlar artık, hem aşiretin töresinden hem de devletin kuralından kaçan, kaderleri birbirine bağlanmış iki kaçaktı. ​Asi, karanlıkta kararlı adımlarla ilerliyordu. Mert, acıdan inledi. ​"Neden beni kurtarıyorsun, Asmira?" diye sordu, sesi kısıktı. ​Asmira, durdu ve dağın soğuk havasına baktı. ​"Çünkü," diye cevap verdi. "Sen, bana özgürlüğün var olduğunu gösterdin. Şimdi o özgürlüğe, seninle birlikte yürüyeceğim. Bedeli ne olursa olsun."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE