YAZARIN ANLATIMI🌿💦
Bütün aile toplanmış , havalimanında buluşmuştu. Buğlem , kızının kaçırıldığını duyunca elbette telaşa kapılmıştı ama içten içe biliyordu ki kızı , o keskin zekası ve çenesiyle her adamı yola getirebilirdi. Kaçırılma sebebi ise ortadaydı . Derin ise her zamankinden daha gergindi ; her şey onun yüzünden başına gelmişti ne de olsa .
Kağan ve Alina'nın adamları , aldıkları biletlerle önceden Mardin ' e uçmuş , oradan bilgi akışı sağlıyorlardı . Aldıkları son bilgiye göre , üç saat önce bir aşiret lideri havalimanını abluka altına almıştı. Geri kalanlar ise Diyarbakır ' a uçacak , oradan Mardin ' den gelecek araçlarla yollarına devam edeceklerdi .
Uçağa bindiklerinde herkesin yüzü gergindi . Derin'in gözleri kızarmıştı .
"Benim yüzümden ," dedi kısık bir sesle.
"Ağlama güzelim , bilemezdik ki ," dedi Deniz , onu teselli edercesine .
"Abimle konuşmalıydım , anlatmalıydım . Elbet bir çözüm bulurdu bana ," dedi ağlayarak .
"Ağlamanın faydası yok şimdi . Gidip alacağız Masal ' ı ," dedi Buğra .
"İsteyerek ağlamıyorum ben !" diye bağırdı Derin .
Buğra bir kahkaha attı . İstemsice
"Hayatım , birini hatırlattı mı sana ?" dedi .
Buğlem gözlerini kaçırıp muzip bir tavırla ,
"Hayır , tabii ki ," deyip gülümsedi .
Miran ise sessiz sakin bir şekilde olan biteni izliyordu . Abisi ve ablasının yaramazlıkları , onu uslu ve efendi bir çocuk yapmıştı . Biliyordu , anneannesinin göz bebeği Miran ' dı . Dedesi , gittikleri bu topraklarda yaşamıştı . Herkes Tanırhan ailesini bilirdi . Şimdi ise her yer , bir güç savaşına dönüşmek üzereydi . Annesinin bile adım atmaya çekindiği topraklara ilk kez ayak basıyorlardı .
Diyarbakır Havalimanı ' na vardıklarında , buradaki adamları onları karşıladı . Akşam çoktan olmuştu gökyüzü kararmıştı , kızıllıktan laciverte dönmüştü çoktan .
"Hoş geldiniz Kağan Ağam ," demişler ve Kağan ' ın elini öpmüşlerdi . Aynısını Buğra ve Deniz için de yaptılar . Çok kalabalık değillerdi zaten, ama önemli olan güvendikleri adamlara ulaşmış olmalarıydı .
"Mardin ' e nasıl giriş yaparız ? " diye sordu Kağan , önünde el pençe divan duran adama .
"Ağam , düğün varmış . Toprakoğlu Aşireti , kızın ailesini oyalamak için Mardin havalimanında İstanbullulara geçiş vermiyor . Neredeyse soyadlarına göre yapıyorlarmış işlemi ," dedi adam .
"O düğün , yeğenimin düğünü ," dedi Kağan . Adam olduğu yerde donakaldı .
"Ağam , o zaman Toprakoğlu Aşireti çok büyük bir suç işlemiştir ," dedi .
"Evet , onların kızı da bizde ," diyerek Derin ' i işaret etti .
"Ağam , siz bilmezsiniz buraları, ama biliniz ; kan çıkmadan çözüm bellidir ," dedi adam .
"O çözümün içine edeceğim ben , "diye gürledi Kağan .
"Sakin ol Kağan ," dedi Alina , eşinin kolunu tutarak.
"Nasıl gideriz ? " diye girdi araya Alina .
"Hanım ağam , biraz zordur . Asker ve polislerle hatırı geçer bunların . Ama bilinmeyen bir yol vardır , oradan gitmek doğru olur . Ancak yarın varırız ancak ," diye açıkladı adam .
"Olsun , gideriz . Yeter ki şu işi halledelim ," diye atıldı Buğlem .
"Merak etme hayatım , kızımızı sağ salim alacağız . Kızımı kaçıran ite birkaç cümlem var ," dedi Buğra , sinirle .
2 saatlik yol bir güne çıkmıştı . Araçlara binip yola koyuldular . Ne ile karşılaşacakları bilinmezdi ama yol uzundu . Yol kısaydı ama engeller ve engebeli yollara rağmen Buğra Kızını Kağan yeğeni için bir savaşa girmişti .
Kader bir kez yazıldıysa değiştirmek mümkün değildi . Sonuç yine aynıydı ; sadece seçilen yollar farklı değil miydi ?
sabaha karşı beş gibi Mardin ' ne varmışlardı . ne yapacakları belliydi ama önce cidden dinlenmeleri gerekiyordu . Zinhin dinç olmalıyıd tek bir hataya gerek yer yoktu çünkü .
MASAL SOYSAL'DAN💦🌿
Sabah ezan sesiyle uyandım . Ezanın sesi o kadar güzel geliyordu ki kulağıma . Pencereden yansıyan sabah ışığı ayrı bir huzur veriyordu . İçgüdüsel olarak elim boynumdaki kolyeye gitti . Ama yoktu .
Yataktan fırladım , resmen odanın altını üstüne getirdim . Yastığın altını , yatağın altını , çarşafları kontrol ettim. Ama yoktu . Gözlerim dolmuştu .
"Umarım kolyemi almadın , ağa bozuntusu ," diye mırıldandım ve odadan fırlayıp aşağıya , hızlı adımlarla indim . Mutfağa girdiğimde herkes kahvaltı hazırlığındaydı . Boğazımı temizledim , ama bakan olmadı .
"Ağanız nerede ? " diye sordum .
En sonunda bana dönmüşlerdi .
"Amanın gelin ağam , bu kılıkta neden indiniz aşağıya ?" dedi biri .
"İnerim ! Ben şu ağa bozuntunuz nerede ? " diye bağırdım mutfaktakilere . Herkes korkudan sıçramıştı .
"Kendisi misafir odasındadır gelin ağam , " dediler .
"Başlıyım gelin ağanı . . ." derken ağzım koca bir el tarafından kapatıldı ve bir anda kendimi yukarıda , Arel ' in kucağında buldum .
"Teyze , siz devam edin , ben de bu gelin ağayla ilgileneyim ," derken beni kucağında yukarıya doğru taşıyor , arkamızdan gülüşme sesleri geliyordu . Beni tekrar yattığım odaya getirdi .
"Sabahın bu saatinde beni neden arıyorsun ? " diye sordu .
"Kolyem ! "dedim .
Cebinden kolyemi çıkardı , ucundan tutup aşağıya sallandırdı .
"Bu kolye mi ?" dedi .
"Evet ! " dedim , tam alacakken avcunun içine alıp geri çekti .
"Kolyemi ver ! "
"Olmaz . Demek bu kolye yüzünden bu kadar rahattın sen ? " dedi.
"Evet ! Şimdi kolyemi ver bana ! " diye tutturdum .
Ellerim titriyordu . Sinirden mi korkudan mı bilmiyordum ama o kolyeyi almadan rahat edemezdim .
"Olmaz . Zaten ailen istese de gelemez . Öğlen nikahımız kıyılacak ."
Bir saniye . . . Nikah mı dedi o ? Gözlerim fal taşı gibi açıldı . Kalbim sanki içimde değil , midemde atıyordu . Kahretsin , bu adam ciddi ! Kaşlarımı çattım istemsizce :
"Oğlum , senin derdin kardeşin değil mi ? Gelsin istemiyor musun , ne diye benimle nikah kıymak için bu kadar heveslisin ? " diye sordum.
"Evli olan kardeşim mi ? " dedi alaycı bir ifadeyle . Sonra yüzü ciddileşti .
"Bizde kaçana ne yaparlar, biliyor musun ? " dediğinde , yutkundum .
Sen en başından beri . . ." dedim ve sustum .
"Ben ne , seni kandırdım mı ? " diye sordu . Başımı sallayarak onayladım .
"Şimdi çok , iki saate düğün için hazırlıklar başlar . Sen de uslu uslu dur . Kapını kilitlemek istemiyorum ," dedi ve çıktı .
Ne yapacaktım ben şimdi ? Kolyem yoktu . Ben şimdi ciddi ciddi evlenecektim , sanırım . Off , sıçacağım cart diye ! O olacak !
"Ulan Deniz , ulan Deniz ! Ölümlerden ölüm beğen !" diyerek odanın içinde volta atmaya başladım . Uyku tekrardan bastırıyordu . Kim demişti ki bana sabahın beşinde kalk diye ?
"Allah ' ım , sen bana yardım et ! Evlenmek için çok gencim . Benim gibi çıtı pıtı bir kız, evliliğe pek uygun değil . Şimdi sen bana ' kaç' dersin , ama o adamların belinde silah var . Canım daha kıymetli benim , yapamam Allah ' ım ! Şu kuluna azıcık merhamet et be ! " diyerek kendi kendime söylendim .
Köşeye geçip dışarıyı izlemeye başladım . Elim yanağıma yaslanmıştı , gözlerim istemsizce kapanıyordu . Benim ne yapayım , değil mi ?
Gözlerimi araladığımda iki kadın odanın girişinde duruyordu .
"Nasıl uyandıracağız , asi birine benziyo ," diyordu kadının biri .
"Yapacak bir şey yok Meryem abla , istediği kadar kızsın . Kuaför gelecek . Arel Ağam ' uyandırın ' dedi ."
Yataktan doğrulup kadınlara baktım .
"Uyandırmanıza gerek yok , kuaföre hiç gerek yok . Çıkın şimdi dışarı !" dedim .
Kadınlar korka korka kapıyı kapatıp gittiler . Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım . İçeri girdiğimde , dolabın önünde asılı olan beyaz elbiseye baktım . Bakın , elbise gelinlik değildi; sıfır kol , uzun , düz bir elbiseydi . Yatağın üstüne oturup kısa bir bakış attım. Bu benim tarzım değildi . Madem ben zorla evleniyordum , bu elbiseyi benim tarzımda yapmalıydım, değil mi ? Elbisenin yanına gittiğimde hiçbir dekoltesi yoktu . Derin bir nefes aldım . Modacı kimliğimi konuşturmam gerekiyordu . Kapıyı açtığımda iki kadın kapıda bekliyordu .
"Gelin Ağam , kuaför geldi ," dedi korka korka .
"Gelsinler . Siz de bana makas bulun , acil !" dedim. Bendeki bu ani ruh değişimide neydi böyle cidden off ya Deniz seni geberteceğim oğlum bekle beni
Kuaför içeri girerken , dün karşılaştığım Hanımağa (Necla Hanım) da içeri girdi . Kızlara bir bakış attı , kaçtılar . Ben de kollarımı bağlayıp kaynanam adayına baktım . Ayağımı yukarı aşağı hareket ettiriyordum. Ne diyecekti ? Hani şu dizilerdeki gibi bir replik mi uygulayacak ? Merak etmiyor değildim .
"Derin nasıl ? " dediğinde donup kaldım . Şaka mıydı ? Hani dizilerde kaynana figürü olur , gelini işte para verir , ' dur oğlumla evlendin diye kendini bir şey sanma ' demesini beklerken , kızını sormuştu . Seviyordu herhalde kızını cidden .
"Kızınız iyi ," dedim .
"Çok şükür ," dedi , elini kalbine götürerek .
"Ama ben iyi değilim . Ailem geldiğinde ne olacak ?" dedim.
"Kızım . . ."dedi .
"Ben sizin kızınız değilim hanımefendi ! Ben buraya zorla getirilmiş genç bir kadının . Canım tehlikede mi diye düşünmeden edemedim . Hala ülkemizde kadına yönelik şiddet , cinayet var iken. . . "
"Biz öyle insanlar değiliz ,"dedi .
"Öyle değilsiniz ama kızınızı istemediği bir evliliğe mahkum mu edecektiniz ? Kardeşim gelip kaçırmasa ne olacaktı?" dedim .
"Bak kızım , bizim burada kaçmak günahtır, sonucu bellidir," dedi.
"Babamlar iki gündür sizinle iletişime geçmek istedi, niye dönmediniz o halde ? " dedim .
Kapı bir anda açıldı . Dün tanıştığım Rıza Bey, heybetli sesiyle ,
"Bizimle kimse iletişime geçmedi kızım ! Hanım , sen de çık , gelin hanım hazırlansın !" diyerek Necla Hanım ' ı yanımdan alıp götürdü .
🌺🌺
Kuaför tekrar içeri geldi , eşyalarını koyuyorlardı . Makas istediğim kadınlar gelince , makası bana verdiler . Derin bir nefes alıp elbiseye bir bakış attım. Arel denen çakma ağayı nasıl sinir ederdim diye düşünmeye başladım . Yırtmacı tam oradan yapacaktım. Makası kumaşa değdirir değdirmez, hızla yırtmaç yaptım .
"Böyle daha iyi olmadı mı ?" deyip saçlarımı yapmak için gelenlere baktım .
"Güzel oldu ," dediler .
"Saçlarımı yapın , " deyip oturdum . Bu saatten sonra beni kurtaracak kimse yoktu , değil mi? Yani , ben öyle sanıyordum en azından .
Ben hazırlanıp üstümü giyindim . "Vay be , analar neler doğuruyor ," dedim aynaya bakarak . Ama gözlerim dolmuştu . Benim güzel anam ne yapıyordu acaba ?
Kapı tekrar açıldığında , gelenin Arel olduğunu gördüm . Öylece bana bakıyordu . Baktı , baktı , baktı .
"Kapıda duracak mısın ? " dedim .
"Hayır . Misafirler geldi zaten. Sessiz bir düğün olacak bu ," dedi .
"Neden şanına yakışır bir düğün yapmıyorsun ?" dedim .
"Şimdilik ,"dedi .
Odadan çıktığımızda , 'sessiz sakin' dediği şeyin bütün konak ve avluya yayılmış yüzlerce misafirden oluştuğunu gördüm .
"Yuh , bu mu sessiz sakin düğün ?" dedim . Herkes yemek yiyordu, Mardin'e özgü büyük tepsilerde ziyafetler dağıtılıyordu . Davul zurna yoktu , ancak ciddi ve ağırbaşlı bir kalabalık vardı . Geleneksel kıyafetler içindeki insanların fısıltıları ve tabak şıkırtıları dolduruyordu ortalığı .
"Nikah memuru geldi , nikah kıyılacak ," dedi Arel .
"Hani , bu düğün mü ?" diye sordum .
"Düğün gece ," dedi .
"Aa , doğru ," dedim .
Aşağıya indiğimizde , alkış tufanı koptu . Nikah masasına oturduğumuzda ise nikah memuru adımızı soyadımızı , klasik soruları sordu . Masa , dur , sakin ol . Bir çıkış yolu bulursun. Belki kapıdan bir mucize girer , diye geçiriyordum içimden .
Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki sesini duymasından korktum .
Önce Arel "Evet" dedi . Sıra bana geldiğinde ise , konağın kapısı bir anda ardına kadar açıldı . Havaya iki el ateş edildi . Ben hızla ayağa kalkarken , umutla gelenlere bakıyordum . Kurtarıcım gelmişti .
öhöm öhöm dayım geldi merakta kalmayın diye diyorum size ah yakışıklı dayım bal dayım neyse bir dahakinde neler olacağını demiyorum şuraya bir yorum camlar birde yazarım yazar notuna bakınız öpüldünüz bende kalınız koçişkomla nasıl evlendik neler attlatık öğrenin🤪