bc

Dilhun

book_age18+
3.0K
TAKİP ET
15.2K
OKU
others
dark
HE
goodgirl
confident
bxg
crime
musclebear
twink
shy
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

“Neden böyle yapıyorsun Egemen?” Derken sesim ağlamaklı çıkmıştı.

Gözlerim dolu dolu olsa da inatla kendimi tutuyorum. Ağlamayacağım!

Egemen bana döndüğünde, kahve gözlerinde gördüğüm kararlılık canımı acıttı.

“Anlamıyorsun değil mi Gülce?”

“Anlamıyorum!”

“Ama anlamak zorundasın. Ben bir katilim Gülce.” Dediğinde;

“Sen katil değilsin. Kimseyi öldürmedin.” Diye itiraz ettim.

Alayla gülerek;

“Evet birini öldürmedim, belki ellerime hiç kan bulaşmadı ama ben katilim. Çünkü bu dudaklar birçok adamın ölüm emrini verdi!” Dediğinde titredim.

“Değilsin. Sen katil değilsin!”

“Kabul et artık Gülce! Ben elinde kan olmayan bir katilim!”

“O zaman bende katilim.” Dediğimde anlamayan gözlerle bana baktı.

“Bende düşüncelerimde milyonlarca kez babamı öldürdüm, ona işkenceler ettim. O zaman bende ellerinde kan olmayan ama düşüncelerinde katil olan biriyim!”

Sen güzel Safderun’um. Ben ise karanlıklar içinde bir Vaveyla. Bu birleşim ancak büyük bir yıkım getirir…

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
BÖLÜM 1
Gülce TURAN Odamın kapısının gürültü ile açılmasıyla yerimden sıçradım. Zaten kuş uykusu uyuduğumdan, böyle aniden ve korkuyla kalkınca bir an sersemledim. Karşımda bir oyana bir buyana sallanan babamı gördüğümde hemen kendimi toparladım. Yüreğim korku ile atarken gözlerine bakmaktan kaçındım. Babam dolanan diliyle; “Çabuk salona gel.” Dediğinde sadece başımı salladım. Aramızdaki mesafeye rağmen içkinin kokusu burnumun direğini sızlatmıştı. Sallana sallana odamdan çıktığında rahat bir nefes aldım. Babamı kızdırmamak için hızla yerimden kalktım. Yatağımın ucunda duran uzun, kalın hırkamı giyindim. Terliklerimi de ayağıma geçirdikten sonra salona geçtim. Kesin yine yemek yapmamı isteyecek, ya da kustu ve ortalığı temizlememi istiyor. Salona girdiğimde babamın yalnız olmadığını gördüğümde durakladım. Yanında birkaç kez gördüğüm bir arkadaşı vardı. “Bize kahve yap.” Diyen babam ile hızla mutfağa yöneldim. Eski kapıyı açarken çıkardığı gıcırtı evdeki tek sesti. Bedenim nedensizce kasılırken oyalanmadan ocağın başına geçtim. Dolaptan kahve fincanlarını çıkardıktan sonra yapmaya başladım. Kafamı cama çevirdiğimde havanın hala karanlık olduğunu gördüm. Saate bakmak için bakışlarımı duvara yönlendirdim. Henüz üç buçuktu. Anlaşılan babam bu akşam erken dönmeye karar vermişti. Normalde sabah ezanına yakın gelir ve eğer aç değilse direk sızardı. Bu sayede bende akşam üzerine kadar rahat ederdim. Kahve pişince ocaktan aldım ve fincanlara doldurdum. Fincanların tepsiye yerleştirdikten sonra yanına su da koydum ve salona yöneldim. Babam ile arkadaşı camın önündeki koltuğa oturmuştular. Usulca gidip aralarındaki sehpaya kahveyi bıraktım ve hızla geri çekildim. Babamın arkadaşının bakışları, ben salona girdiğimden beri üzerimdeydi. Rahatsız olduğum için hırkama iyice sarıldım. Sessizce arkamı döndüm, tam odama gidecekken babam; “Gülce otur.” Dedi. Her ne kadar kaçıp odama saklanmak istesem de mecburen dediğini yaptım. İkisinin karşısında olan ikili koltuğa oturduğumda kalçama batan yayı ile biraz yana kaydım. Evimiz gibi eşyalarımızda oldukça eskiydi. Ne yazık ki babam çalışmadığı için değiştirme gibi bir imkanımız olmuyor. “Şimdi beni iyi dinle Gülce.” Babamın sesini duyduğumda düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Bakışlarımı kucağımdaki ellerime indirdim ve dinlediğimi belirtmek için başımı hafifçe salladım. Babam bir süre duraksadıktan sonra; “Hamza’yı tanıyorsun. Benim yakın arkadaşım.” Dediğinde tepkisiz kaldım. Çünkü ne adamı tanıyorum, ne de adını biliyorum. Hoş bilmek de istemiyorum ya neyse. “Hamza benim uzun süredir arkadaşım. Hoş benden 5 yaş küçük ama olsun has arkadaşımdır.” Babamın bana neden bunları anlattığını anlamaya çalışırken bir yandan da dediklerini takip etmeye çalıştım. Eğer dediği tek kelimeyi dinlemez isem sonum çok kötü olabilir. “Bugün bana geldi ve seni sevdiğini söyledi. Seninle evlenmek istiyormuş. Bende uygun gördüm ve kabul ettim.” Diyen babam ile hızla kafamı kaldırdım. Uzun süre sonra ilk kez gözlerine baktım. bana bakan gözleri pusluydu. Göz bebekleri alkol yüzünden büyümüştü. Yüksek ihtimalle şu an pek kendinde değildi. “N-nasıl yani?” Derken sesim fısıltıyla çıkmıştı. Umarım beni duymuştur. Sinirle çatılan kaşlarını gördüğümde duyduğunu anladım. “Evleneceksiniz işte. Anlamayacak ne var salak kız.” Dediğinde gözlerim doldu. Bir umut yalvaran gözlerle babama baktım ama bakışlarında en ufak bir değişiklik olmadı. “Olmaz.” Derken sesim titriyordu. “Ne dedin sen!” Babam bağırdığında yerimden sıçradım. “B-ben e-evlenmem.” Derken titriyordum. Babam hızla kalkıp yanıma gelirken, kollarımla kafamı korumaya çalıştım. Beklediğim darbe gelmeyince gözlerimi aralayıp karşımdaki ikileye baktım. Babam elini kaldırmış, Hamza denen adam ise onu durdurmuştu. “Remzi sakın kıza vurma. Şimdi şaşırdı, böyle tepki vermesi normal. Bırak biraz düşünsün. Ben yarın akşam üzeri geldiğimde tekrar konuşuruz.” Diyen adam ile babam elini indirdi. “Bu iş olacak! İstesen de, istemesen de.” Diyen babam salondan çıkıp gitti. Ben hala aynı şekilde dururken o adam bana doğru eğildi. Korkuyla yerime daha çok sindim. “Korkma Gülce ben sana zarar vermem. Seni seviyorum ve seninle mutlu olmak istiyorum. Kabul edersen seni çok mutlu ederim.” Dedikten sonra elini bana uzattı. Geri kaçmak için hamle yapsam da yerim yoktu. Hamza denen adam saçımı hafifçe okşadıktan sonra doğruldu. “İyi düşün Gülce.” Dedikten sonra gitti. Dış kapının kapanma sesini duyduğumda hızla yerimden kalktım ve koşarak odama gittim. Kapımı kilitledikten sonra yatağımın içine girdim ve yorganı kafama kadar çektim. “Allah’ım sen bana yardım et.” Derken göz yaşlarım sicim gibi akmaya başladı. Hıçkırıklarımı yutarken dakikalarca ağladım. Odanın kapısının zorlanması ile anında sustum. “Gülce aç şu kapıyı!” Diye bağıran babam kapıya vurmaya başladı. Her vuruşunda yerimden sıçrasam da açmak için bir hamle yapmadım. Şu an beni tek koruyan o kapıydı. “Aç şu kapıyı dedim! Evleneceksin o adamla!” Derken vurmaya devam ediyordu. “Asla evlenmem.” Derken daha çok ağlamaya başladım. “Seni geberteceğim ulan.” Diye kükredikten sonra kapıya yüklenmeye başladı. Gözlerimi kapatıp, gitmesi için dua etmeye başladım. Bir anda kapının kırılma sesi ile elimdeki yorganı var gücümle sıktım. “Gülce!” Üzerinden alınan yorgan ile kendimi savunmasız hissettim. Babam kolumdan tutup beni kaldırdığında acıdan yüzümü buruşturdum. “Bir daha de bakayım az önce dediğini.” Korkuyla titrerken sessiz kaldım. Babam diğer kolumu da tutup var gücüyle sıkmaya başladığında göz yaşlarım da arttı. “Hamza ile evleneceksin Gülce. Bıktım bana yük olmandan!” Dediğinde çaresizce; “Baba yalvarırım yapma. Söz veriyorum sana yük olmam, bir işe girer çalışırım, eve para getiririm.” Dediğinde alayla güldü. “İşe girip anan gibi başıma orospu mu olacaksın!” Dediğinde sinirlendim. “Benim annem öyle biri değil.” Dediğimde kahkaha attı. “Sen tanıyor musun ki onu? Geberdi gitti.” Dediğinde sinirden kesilen göz yaşlarım tekrar akmaya başladı. “Neyse daha fazla konuşulacak bir şey yok! Evleneceksin o kadar!” Başımı hızla iki yana sallayıp; “Olmaz.” Dediğimde bana tokat attı. Acıdan yanağım uyuşurken yatağa düştüm. Hıncını alamamış olacak ki beni kaldırdı ve bir tokat daha attı. Bu sefer yere düştüğümde kolumu sert vurduğum için canım çok yandı. Ağzımdan kaçan inlemeye engel olamazken cenin pozisyonunu aldım. Kendimi korumaya çalışırken babam; “Evleneceksin.” Deyip bir kez daha vurdu. Yumruğu boşluğuma denk geldiğinde bir anlık nefesim kesildi. Kendimi toparladığımda; “Ölsem de o adamla evlenmem!” Dedim. “O zaman öl ulan başımın belası!” Deyip tekme attı. Karnımı gelen tekme ile daha da ufaldım. Canımın acısını bir kenara bıraktım ve bu işkencenin bitmesini beklemeye başladım. “Ya evleneceksin ya da dayaktan gebereceksin.” Dedikten sonra ardı ardına tekme atmaya başladı. Tekmelerini rasgele savunurken biri sırtıma, diğeri karnıma, bir de ciğerlerime isabet etti. Son tekmesi başıma denk geldiğinde bayılacak gibi oldum. Kendimi zorlayıp bilincimi açık tutmaya çalıştım. “B-baba y-yalvarırım d-dur.” Derken sesim iyice gitmişti. “Kabul ediyor musun?” Dediğinde konuşacak halim olmadığı için başımı iki yana salladım. “Demek akıllanmadın.” Dedikten sonra bir tekme daha attı. Ağzıma dolan sıvı ile kusmaya başladım. Eski parke zemine akmaya başlayan kan ile nabzım hızlanmaya başladı. Biraz daha beni döverse dediği olacak ve öleceğim. “B-baba d-d…” Ağzımdan gelmeye devam eden kan yüzünden cümlemi bitiremedim. Bir anda kolumdan tutup kaldırdığında dengemi kuramadım. Düşecektim ama sıkıca tuttuğu için ayakta kalmayı becerdim. Vücudumun her yanı acı ile sızlıyordu. “Ya evleneceksin ya da leşin çıkacak bu evden.” Dedikten sonra sert bir yumruk attı. Yatağa savrulurken, burnumdan da kan gelmeye başladı. Elimle durdurmaya çalışsam da bir faydası olmadı. Babam tekrar tutup beni kaldırdığında gözüm sehpada duran vazoya kaydı. “Evlenecek misin?” Derken bana bakan gözlerinden her şeyi anladım. Ya bu evliliği kabul edeceğim, ya da öleceğim. Ağzıma dolan kanı tükürüp; “Asla!” Dedikten sonra hızla vazoya uzandım. O bana vurmadan tüm gücüm ile elimdeki vazoyu kafasına geçirdim. Babam bir anda yere düşerken peşinden ben de düştüm. Korkuyla gözlerimi kapatıp beklediğimde bir şey olmadı. Yavaşça gözlerimi araladığımda yerde yattığını ve kafasından kan süzüldüğünü gördüm. Korkuyla yerimden kalkıp; “Baba.” Diye seslendim ama bir cevap alamadım. “B-baba.” Derken dürttüm ama bir tepki vermedi. Öldü mü yoksa? Gözlerimi dikmiş onu izlerken bu zaman kadar bana yaptıkları geldi aklıma. Onu umursamadan titreyen bedenimi yerden kaldırdım. Hızla ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Bir an aklımdan öldüğünden emin olmak ve tüm bu işkenceye bir son vermek geçse de, bu düşünceyi hemen kovaladım. Yerimden hızla kalktım ve dolabıma yöneldim. Her hareketimde canım acısa da elimden geldiğince hızlı bir şekilde birkaç parça eşyamı toparladım. Kimliğimi, lise diplomamı ve babamdan gizli biriktirdiğim paramı da aldıktan sonra odadan çıktım. Hızla evden de çıktım ve dış kapıyı kilitledim. O herifin leşini ne kadar geç bulurlar ise o kadar iyi. Apartmandan çıkmadan önce şapkamı taktım ve yüzümü atkım ile kapattım. Montumu da giyindikten sonra, sırt çantamı taktım ve apartmandan çıktım. Etrafı kolaçan ettikten sonra hızla koşmaya başladım. Darbe alan ciğerlerimin acısından, gözlerimden yaşlar akmaya başlasa da durmadım. Birileri bu olanları fark etmeden olabildiğince uzak bir yere kaçmam ve saklanmam lazım. Dakikalarca koştum. Artık canım o kadar çok acıyordu ki göz yaşlarım akmaya başladı. Yaşlar yüzünden görüşüm de bulanıklaştı. Bir anda ayağımın çukura girmesi ile yere kapaklandım. Burkulan ayağım canımı o kadar yakmıştı ki o an bayılacaktım. Kafamı toprağa koydum ve derin nefesler aldım. “Şimdi olmaz Gülce. Kaçtın, kurtuldun. Dayanmak zorundasın. Hadi kalk.” Kendi kendime fısıldadıktan sonra zor da olsa ayağa kalktım. Ayağımın ağrısı ile ağzımdan kaçan çığlığı iki elimi bastırarak susturdum. Derin birkaç nefes aldıktan sonra topallayarak yürümeye başladım. Biraz ilerimde bir grup adam oturmuş içiyordular. Bakışları bana döndüğünde korkuyla gerildim. Allah’tan beni umursamadılar. İstanbul gibi bir yerde bu saatte sokakta dolanmam hiç iyi değil. Bende kendimi bizim mahallenin arkasındaki ormanlık alana yönlendirdim. Orada ne yapacağımı bilmesem de, buralardan daha güvenli olduğu kesin. Yavaş yavaş yürümeye devam ederken, esen rüzgar ile titrediğimi hissettim. Üzerimdeki mont çok eskiydi ve sıcak tutmuyordu. Burnumdan akan kan atkımı ıslattığı için o da üşümeme sebep oluyordu. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Uzun bir süre ormanın derinliklerinde yürüdükten sonra büyük bir ağacın dibine oturdum. Artık pilim bitti. Ne yürüyecek, ne de nefes alacak halim kalmadı. Tüm bedenim deli gibi titriyordu. Hem acı, hem soğuk çok fazla canımı yakıyordu. “A-anne neredesin? Neden beni de yanında götürmedin.” Derken akan göz yaşlarıma engel olmadım. Yere uzanıp cenin pozisyonunu aldım ve kendimi soğuktan korumaya çalıştım. “Anne üşüyorum.” Derken daha çok ağladım. Keşke şimdi annem olsaydı. Beni korusaydı, yaralarımı sarsaydı, bana sarılsaydı. Bıktım artık. Yaşamaktan, babamdan, dayaklardan her şeyden bıktım. Tek istediğim huzur içinde ölmek ve anneme kavuşmak. Belki o beni sever. Gözüm önüne eski anılar gelirken gözlerimi kapattım. Ben babamı çok sevmiştim. Ama o nedenini bilmediğim bir sebepten beni hiç sevmedi. Bana hep kötü davrandı, dövdü, sövdü. Ben ne yaptım ki ona? Neden hep benden nefret etti ki? Oysa ben onun gözünün içine bakıyordum beni birazcık sevsin diye. Her gün belki güzel bir söz duyarım diye evi temizler ve evde olan malzemelerle yemek yapardım. Ama o teşekkürünü beni sebepsiz yere döverek söylerdi. Yüreğime binen geçmişin yükleri yüzünden kalbim de ağrımaya başladı. Bir insan evladı tüm bunları neden hak eder ki? Ben ne yapmış olabilirim bu kadar kötü? Tüm hayatımı suçlanarak, dövülerek ve sevgisiz geçirdim. Neden? Bir anda gözüme çarpan ışık ile korkuyla gözlerimi açtım. Karşımda gördüğüm kişi ile gülümsedim. Beyazlar içinde bir kadın bana elini uzatmıştı. “Anne.” Derken bende elimi uzattım. “Beni almaya geldin dimi?” Dediğimde cevap vermedi. “Al beni anne. Ben çok yoruldum. Ben artık korkuyorum.” Annem beni almak yerine uzaklaştı. “Anne yalvarırım gitme. Beni de al.” Desem de fayda etmedi. Annem iyice uzaklaştığında gözlerim tekrar kapandı. Tek umudum da az önce beni bırakıp gitti, istemedi beni. Gözlerimi tekrar kapattığımda; “Allah’ım al canımı.” Diye yalvarmaya başladım. Eğer bu gece ölmezsem ya katil olmuş olacaktım ya da o adam yaşıyor olacak ve beni bulacaktı. “Al canımı.” Diye tekrarladım. Bir yandan da beni bu yaşımdan hayattan nefret ettirdikleri için lanet ettim. Oysa ben okula gitmek, büyümek, aşık olmak, çalışmak istiyordum. Ama şimdi hiçbirini yapamadan ölüp gitmek istiyorum. Zihnim yavaş yavaş kapanırken kendime daha çok sarıldım. Şimdi uyuyacağım ve bir daha hiç uyanmayacağım.         Hatalarım varsa affola. *Bayan ATABAŞ*    

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

CEHENNEM ÇUKURU

read
8.5K
bc

Patika

read
13.8K
bc

A D A M

read
4.7K
bc

TUTKUYA TUTSAK (+18)

read
42.3K
bc

Genç Polisler

read
2.1K
bc

Kara Kutu

read
7.0K
bc

Ajan Akademisi 2 / Kara Liste

read
3.0K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook