Hayaller Hayatlar...
Aynı rüyayı görmüştüm yine..Beyoğlu'nun karanlık arka sokaklarına deli gibi koşuyordum ...
Kaçıyordum ! hayatımı cehenneme çeviren o adamdan kaçıyordum ! O ise arkamdan kahkaha atarak
nereye kadar kaçacaksın! eninde sonunda bulacağım seni ! Seni bulduğumda yapacaklarımı biliyorsun değilmi ? diyordu !
Hangi köşeyi dönsem , nereye kaçarsam kaçayım karşımda onu görüyorum , sonra bir bahçe kapısından içeri giriyorum can havliyle , Her taraf meyve ağaçlarıyla dolu saklanacak yer ararken görüyorum onu ,heryer aydınlık bir tek onun yüzü karanlık...Uzun boyu , geniş omuzlarını hatırlıyorum o an da uzatıyor elini bana "Korkma" ! diyor ,benden sana zarar gelmez..
Gel..tut elimi hadi ! elini tuttuğum anda başlıyor her yeri saran yangın !
Gördüğüm rüyanın etkisiyle tırnaklarımı geçirdiğim yorgana akıtıyorun gözlerimden akan yaşları...
Birden hayattaki tek arkadaşım , dostum , sırdaşım benim kader arkadaşım melis'in saçlarımı okşamasıyla irkiliyorum yatakta
"yinemi aynı rüya ? şşştt tamam geçti , geçti bak burdayım korkma ! diyor her zamanki şevkatli sesiyle..
Sımsıkı sarılıyorum kader ortağıma ...İyiki Varsın diyerek daha sarılıyorum ona...
Hadi kalk bakalım kahvaltı hazır , önce güzel bir kahvaltı sonra iş bizi bekler ..
Kafamı onay verircesine sallayıp peşinden mutfağa geçiyorum .Ben kahvaltımla oynarken sessizliğini bozan Melis...
"Bak hazan sürekli aynı rüyayı görüyorsun ! Bazen hıçkırıklarına uyanıp koşuyorum yanına , bak güzelim bu böyle devam etmez , bi doktora görünelim istermisin ? "
"Bak yaşadıkların hiç kolay şeyler değil ama hayatına bu şekilde devam da edemezsin , gel sen dinle beni !gidelim bi doktora..
Her zaman iyiliğimi düşünen , canım arkadaşıma baktım.
Haklısın Melis , tamam canım dediğin gibi olsun , en kısa zamanda gidelim.
Hah şöyle bak göreceksin her şey nasıl da güzel olacak diyen arkadaşımın boynuna sarıldım .
İşe gitmek için beraber çıktığımız evden otobüs durağında ayrıldık melis 'le...
onun iş yeri evimizin olduğu Gazi Osman paşa Mahallesi'nde bir giyim dükkanı , benimse taksim de bulunan bir cafeydi...
Yorucu olsada işimi seviyordum. Taksim'i , İstanbulu bu şehrin her bir sokağını seviyordum .
Ben Hazan Meva...
Anne ve babamı hiç tanımıyorum , ölümü sağmı olduklarından haberim bile yok..
Yetim hanenin soğuk duvarları arasında büyüdüm .
Beni o lanet yere bırakıp giden , daha çocuk yaşta onca şeyi yaşamama sebep olan herkezten nefret ediyorum.
İçimdeki yaşama sevincini benden alan , bütün insanlara ölesiye kin duyuyorum .
Bugün mesaim 12 de başlayacaktı .Kafe Taksim'de genelde öğrencilerin takıldığı nezih bir mekandı.
Patronum Ahmet amcayı ayrı severdim .Tam bir İstanbul beyefendisiydi.Bana hiç bir zaman patron gibi davranmaz , her daim koruyup kollardı..
Aldığım maaş çok fazla olmasa da ihtiyaçlarımı karşılamama ve kimseye muhtaç olmadan yaşamama yetiyordu .
Daha on sekizim dolmadan kaçmıştım yetim haneden...
Günlerce aç kalmış, tehlikenin kol gezdiği parklarda kaç gece sabah etmiştim .
Allah'a şükür ki ! kötü niyetli insanların eline düşmeden kader karşıma Melisi çıkarmıştı.
olmayan kardeşim gibi sahip çıkmıştı bana...
o gün bu gündür de hiç ayrılmamıştık zaten...
Taksim bugün çok kalabalıktı , kafeden içeri girdiğimde nerdeyse hiç boş masa kalmamıştı .
Hemen içeri personel odasına girip üzerime önlüğümü giydim ve işimin başına geçtim.
Elimden geldiğince o masadan o masaya koşuyor , aldığım her kuruşun hakkını vermeye çabalıyordum .
Mesai bitip eve geldiğimde , saat nerdeyse gecenin biri olmuştu.. gördüğüm rüyanın etkisinden dün geceden de uykusuzdum zaten ..Yatağa girer girmez uyumuştum.
Rüyamda yine beyoğlunun arka sokaklarındaydım...Karanlıkta yolumu bulmaya uğraşırken duydum o sesi yine !
seni yakaladığımda nereye kaçacaksın Meva !
Tamam Tamam geçti Hazan uyan nolur güzelim Hazan !
geçti diyen arkadaşıma sarıldım korkuyla , kalbim ağzımdan çıkacakmışcasına deli gibi çarpıyordu .
"Artık bu işi uzatmayalım yarın hemen doktora gidiyoruz ! dedi Melis...
Evet artık benimde dayanacak gücüm kalmamıştı her gece korkuyla uyanmaya..
Tamam yarın bitirelim bu işi Melis benimde dayanacak gücüm kalmadı artık Bıktım ! gerçekten bıktım ! diye feryad edince hıçkırıklar döküldü boğazımdan .
Ne zaman uykuya teslim oldum tekrar bilmiyorum...
Sabah uyandığımda hemen sıcak bir duşa girdim. Bugün doktora gidecektik Meslisle ... Artık bu kabuslarla yaşamak istemiyordum ve bunun için elimden gelen herşeyi yapacaktım .
Berzan Yalısında her zaman ki gibi sıradan bir gündü...
Hikmet bey çalışma odasına odasına çağırdığı asistanı Reha 'ya
Hala bir haber yokmu ? bu iş çok uzadı Reha ! diye hiddetle söylendi..
Her yerde arıyoruz Hikmet bey fakat şuan yeğeninize ait her hangi bir ize rastlayamadık.
Dalgın bakışlarla yalıdaki odanın pençeresinden , puslu denize baktı Hikmet bey , aklından geçenleri tahmin etmek çok zordu.
Onu bir an evvel bulmak zorundayız Reha ! duydunmu beni ! bu iş daha fazla uzasın istemiyorum ! Gerekirse Türkiye'nin altını üstüne getirin ! 81 ile adam çıkarın ama bulun onu anladınızmı ! Bulun !
Emredersiniz efendim ! diyen Reha'ya çekilebilirsin diye cevap verdi Hikmet bey...
Çalışma odasından çıkan Hikmet bey yavaş adımlarla çıkmaya başladı merdivenleri ..
Nihayet yalının çatı katına geldiğinde , soluklanarak yavaşça açtı odanın kapısını...
tekerlekli sandalyesinde öylece oturmuş Boğazın o eşşiz manzarasını ifadesiz gözlerle izleyen kadına takıldı bakışları ,
eğilip yanına tuttu ellerini , gözlerinden düşen yaşlara engel olamıyordu..
Az kaldı Ahu... Çok az kaldı kardeşim canım pahasına , yapacağım son şey de olsa , kızını bulup getirip getiricem sana...
Söz veriyorum Getiricem ! diyip ardına bakmadan hızlıca odayı terketti.
Sıcak duş beni kendime getirmişti .Bugün iş yerinden izin almıştım. Melis le doktora gidecektik .
Canım arkadaşım İstanbul'un en güzel psikiyatri hastanelerinden biri olan ,Kadıköy 'deki Göztepe hastanesinden randevu almıştı benim için ..
Üstümü giyinip mutfağa geçtigimde Melis çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı bile...
Randevum öğle on ikideydi...Kahvaltımız bitince topladığımız masa ve bulaşıkların ardından , üzerimizi giyinip yola koyulduk...
Melis de bugün yanımda olmak istediği için oda iş yerinden izin almıştı.
Çoktan planı kurmuştuk bile , Önce Kadıköye hastaneye gidecek , ardındanda felekten bir gün çalacaktık bugün ..
Hastanenin önüne geldiğimiz de Melisle birbirimizin yüzüne hayretle bakmıştık...
vay be ! dedi Melis ,söylesene Hazan İnsan psikolojisi bozuk insanları muayene etmek için , neden böyle Holding binası gibi hastane yapar ki ?
Kolundan çekiştirerek yürü hadi bitirelim şu işi bırak şimdi Hondingi binayı dedim Melise..
Tamam tamam haklısın hadi bakalım rasgelsin dedi...
Hastanenin kapısından içeri girdiğimizde önce güvenlik karşıladı bizi... Daha sonra randevu aldığımız doktorun bulunduğu üçüncü kata yönlendirdi..
Kayıt işlemlerimizi yaptırdıkdan sonra bekleme odasına alındık..
İçimde garip bir heyecan bir o kadarda korku vardı nedendir bilmiyorum...
Ben yetim hanenin soğuk duvarları arasında ateşlenip , gecelerce anne diye inledigimde bile doktor nedir bilmezdim ki !
yetim hanenin bahçesinde koşarken düşüp kaşımı yardığımda da doktor görmemiştim hiç..
Hazan Meva Ateşoğlu !
diye adımı seslenen sekreterin sesiyle irkildim bi an ..
Buyrun efendim doktor bey sizi bekliyor ...
Benimle beraber ayağa kalkan arkadaşıma sarıldım sımsıkı , " iyiyim ben bundan sonrasını halledebilirim , lütfen burda beni bekle ve merak etme dedim...
Biliyorum dedi Melis ..
Hadi seni burda bekliyorum diye gülümsedi , her gülümsemesinde kısılan o güzel gözleriyle...
Titrek adımlarla doktorun odasına doğru ilerledim..Kapıyı hafifce tıklatıp içeri girdiğimde oturduğu masadan kalkıp
Hoşgeldin gel bakalım Hazan Meva diye tebessümle yüzüme bakan adama takıldı gözlerim..
Elli yaşlarında olmalıydı. O kadar içten o kadar samimi bakışları vardı ki !
İçimdeki gerginliğin bi an dağıldığını hissettim.
Ben Doktorunuz Levent Sayarlı diye uzattığı elini bende ona tebessüm ederek sıktım.
Lütfen otur !
Rahat ol , bu odada bir doktor hasta olarak değil bir baba kız gibi dertleşip birbirimizi tanıyacağız bugün , demesiyle
gözümden akan yaşlara engel olamamıştım .
Bir müddet hiç konuşmadan ağlamamı izledikten sonra , Gözlerinde gerçekten bir babanın evladına baktığı gibi olan o şevkati gördüm..
Uzattiğı peçeteyi elinden alırken yüzüne bakmadan ,
Şey..ben.. özür dilerim ..Bian kendime hakim olamadım...
Hayır Hazan Meva lütfen özür dileme ağla istediğin kadar ağla...
Derin bir nefes alıp devam etti konuşmasına..
Bak Hazan Meva , hayat herkese eşit ve adil davranmaz , Her insanında olaylara bakış ve tahammül açısı çok farklıdır..
Mesela bazı bayanlar için tırnağının dahi kırılması büyük bir mesele iken , kimi bayanında ameliyatla alınan göğsü kaybettiği bir organı bile şükür sebebidir..
Tabiki biz hiç kimsenin derdini asla küçümseyemeyiz..Hastalarımızın sıkıntılarını dinler , yine hastalarımıza en uygun terapi ve ilaç tedavileri ile sıkıntılarını en askariye indirmeye ve ona kaliteli bir yaşam sunmaya çalışırız..
Doktorun söylediklerini can kulağı ile dinliyordum...Şimdiden içimdeki tedirginliğin büyük bir bölümü gitmişti..
Şimdi burada sana yardım için hazırım diyen doktorun sevkatle bakan gözlerine baktım..
Ben.. uzun zamandır , kabuslar görüyorum...
Hep aynı kabuslar yada çoğunlukla birbirine bezeyen rüyalar...
Doktor bütün ciddiyetini takınmış can kulağı ile beni dinliyordu...
elinde tuttuğu kalemle önünde bulunan kağıtlara not almaya başlamıştı...
Peki Hazan bana rüyalarında gördüklerinden bahsedermisin ? Hatırlayabildiğin kadarını ?
Gözlerimi kapadım...
Sürekli Beyoğlu'nun arka sokaklarında zifiri karanlıkta kaçarken buluyorum kendimi ..Sesim bir fısıltıya dönüşmüştü..
Ondan kaçarken.... !