Bölüm 3

2670 Kelimeler
Derin Göktaş Eray çardağın ortasında durmuş bize bakarken kısa bir an Beste ile göz göze geldik. İkimizde ne diyeceğimizi bilmesek de doğruyu söylemek için dudaklarımı araladım. "Beste, Enes ile buluşacak. Tek gitmek istemeyeceği için Derin ile geleceğim demiş. Yarın oraya gideceğiz." Tek nefeste söylediklerimden sonra çardak derin bir sessizliğe gömüldü. Eray ile arkadaş olduğumuzdan beri bir gün bile yalan söyleme gereksinimi duymamışken şimdi böyle bir konuda yalan söylemek istemedim. Sonuçta sağlıklı bir insan ilişkisi karşılıklı güven ve dürüstlük üzerine kurulurdu. "Eray hemen kızma lütfen. Biliyorsun Enes'i seviyorum, hem bence o kötü biri değil." Beste sessizce olduğu yerde duran Eray'ı sakinleştirmeye çalışırken hiç beklemediğimiz bir şey oldu. "Tamam yarın gideriz." "Ne!" "Ha!" Beste ve ben şaşkınlıkla Eray'a bakarken o yanımıza gelip koca bedenini ikimizin ortasına sıkıştırdı. Kollarını omuzlarımızı dayadıktan sonra bir bana bir de Beste'ye baktı. "Gündüz aşırı tepki verdiğim için özür dilerim meleklerim. Sonuçta bu sizin hayatınız ve kimi isterseniz o hayata dahil edebilirsiniz. Kıskançlığıma verin." Duyduğum sözler gülümsememi sağlarken başımı Eray'ın omzuna yasladım. "Sen mükemmel bir arkadaşsın Eray." "Biliyorum meleğim." Biz gülerken Eray oturduğu yerde hafif öne kayıp daha rahat bir pozisyon aldı. Bir süre sessizce o şekilde oturup havadan sudan sohbet ettik. Sonrasında Eray birine rica edip fotoğrafımızı çektirdi ve sosyal medyasında paylaştı. Etiketi görüp kıskançlık krizine giren Enes ile biz eğlenirken Beste ter dökmüştü. Saat geç olup hepimizin uykusu gelince odamıza gitmek için Eray'dan ayrıldık. Odaya döndüğümüz anda Beste ile yataklarımıza girdik. O kadar yorgunduk ki daha fazla konuşacak halimiz bile yoktu. *** "Bu nasıl oldu?" Beste on bininci kombinini gösterirken öfkeyle gözlerimi devirdim. "Gösterdiğin diğer on bin tanesi gibi bu da çok güzel!" Dediğimde arkadaşım dudağını büküp masum masum bana baktı. Heyecanlı olduğunu ve güzel gözükmek istediğini biliyordum ama anlamadığı şey zaten ne giyerse giysin güzel olduğuydu. Beste kalbinin güzelliğinin yüzüne yansıdığı insanlardandı. Ne yaparsa yapsın ya da ne giyerse giysin kalbinin güzelliğini gölgeleyecek bir şey yoktu. "Tamam söz veriyorum son bir kombin." Derken saatlerdir yaptığı gibi dolabının önüne gidip kıyafetlerine bakmaya başladı. Kafamı yatağımın başlığına yaslayıp sabırla beklemeye başladım. Sabahın köründe Beste'nin beni uyandırması ile güne başlamıştım. Normalde her sabah zorla kaldırdığım kız bugün erkenden ayağa dikilmişti. Ey Enes sen nelere kadirsin! Erkenden yemekhaneye inip kahvaltımızı etmiş ve odaya dönmüştük. O saatten beri de Beste kıyafet deniyordu. Enes ile buluşmaya öğlen gidecektik ama hala karar veremeyen arkadaşım sayesinde geç kalmamız çok olasıydı. "Nasıl?" Giyindiği etek ve bluz kombinini gösterdiğinde omzumu silktim. "Bence bu da çok güzel oldu." Dediğimde bıkkınlıkla kendini yatağına attı. "Ama Derin hiç yardımcı olmuyorsun!" Derken kızgın mavi gözlerini gözlerime dikti. "Sende kabul et Beste çok güzelsin ve ne giysen taşıyorsun. İlla da fikrimi merak ediyorsan ben oyumu tulumundan yana kullanıyorum." Dediğimde heyecanla yatağından kalktı. "O zaman ben duş alıp giyineyim." Derken eşyalarını alıp hızla banyoya girdi. Onun heyecanına gülümserken çalışma masasının üzerinde duran telefonumu elime aldım. Sosyal medyaya girdiğimde elim benden izinsiz Ayaz'ın profiline girdi. Kendi bedenime söz geçirememe göz devirirken ezbere bildiğim resimlerine bakmaya başladım. Çoğu Eva ile olsa da bazı tek resimleri de vardı. Keşke ona aşık olduğumda bu hesaba bakmak daha önce aklıma gelseydi. Belki de o zaman bu kadar üzülmezdim ya da hiç sahip olmayacağım bir aşka düşmezdim. Ne var ki keşkeler ile hiçbir şey olmuyordu. Her söylediğim keşke kalbime bir bıçak daha saplarken bana bir tek acısını çekmek kalıyordu. Gözlerinin yakın olduğu resimlerinin içinde açık ara en favorim olanını açtım. Özlemle gözlerimi gözlerinde gezdirdim. Gerçekte asla yapmaya cesaret edemesem de resimlerinde saatlerce gözlerini izleyebiliyordum. Gördüğüm ilk anda beni içine çekip kaybolmama sebep olan grileri, bir insanın gözleri bu kadar güzel olabilir mi? Bir göz bu kadar anlamlı bakabilir mi? Onu gördüğüm ilk anda aklımdan bunlar geçmişti. O yeni tanıştığı kişilerle oturmuş sohbet ederken ben neyin içine düştüğümü anlamadan hayran hayran onu izlemiştim. Ne var ki o bir kere bile bana bakmamıştı. Belki de ona bu kadar tutulmamın sebebi buydu. Diğer erkeklerin aksine sadık bir adam olmasıydı. O zamanlar bunun sadakatten olduğunu bilmediğim için kendi kendime aptal düşüncelere kapılmıştım. O düşünceler beni her seferinde biraz daha içine çekmiş daha da yolumu kaybetmemi sağlamıştı. Hiç beklemediğim bir anda Eva ortaya çıkıp beni o bilinmezlikten ittiğinde, kendimi uçurumun dibinde kanlar içinde bulmuştum. "Neye bakıyorsun öyle?" Beste'nin sesi ile yerimden sıçrarken hızla telefonumun ekranını kilitledim. "H-Hiç. Öyle b-bir şey düşünüyordum da. Dalmışım." Zar zor konuşurken kendime öfkelendim. Ayaz'ı düşündüğüm an öylesine aptallaşıyordum ki etrafımda olup bitenden haberim bile olmuyordu. "Nasıl olmuşum?" Diyen Beste ile ona dönüp üzerini inceledim. Kot tulumunu giyinip içine beyaz bir badi giymişti. Sarı saçlarını düz bırakıp mavi gözlerini belli edecek şekilde rimel sürmüştü. Dudaklarındaki renksiz parlatıcı ile makyajını oldukça hafif tutmuştu. "Sade, zarif ve güzel. Hem de çok güzel." Dediğimde Beste gülümseyerek yatağına oturdu. Spor ayakkabılarını giyinirken telefonumu kenara bırakıp yatağımdan kalktım. Odaya geldiğimde duşumu aldığım için hızlıca dolabıma yöneldim. Hava sıcak olduğu için beyaz kot eteğimi ve sarı askılı tişörtümü çıkardım. Kıyafetlerim ile banyoya girdiğimde hızla şortlu pijama takımımı çıkarıp üzerimi giyindim. İyice uzayan saçlarımı hızlı bir şekilde balıksırtı ördükten sonra fondötenimi elime alıp çillerimi kapatmaya başladım. Burnumun üzerinde ve elmacık kemiklerimde çillerim vardı. Gören herkes bana çok yakıştığını söylese de ben hiç sevmezdim. Bu yüzden de kapatıcı yardımıyla çoğunu kapatırdım. Yine de burnumun üstündekiler tam anlamıyla kapanmaz, her daim gözükürdü. İlk başlarda buna sinir olsam da zamanla onlarla yaşamaya alışmıştım. Çillerimi kapatma işini bitirdiğimde hafif bir rimel sürdüm. Ruja gerek duymadığım için son kez aynada kendime bakıp banyodan çıktım. Pijamalarımı yatağıma koyduktan sonra spor ayakkabılarımı giyinip eşyalarımı sırt çantama koydum. Elime aldığım telefonumdan Eray'a mesaj attıktan sonra Beste'ye dönüp; "Hadi çıkalım." Dedim. Telaşla ayağa kalktığında gülmeden edemedim. O kadar heyecanlıydı ki neler olacağını çok merak ediyordum. Eray ile buluştuğumuzda yurdun bahçesinden çıkıp hemen köşede olan taksi durağana geçtik. Boş taksiye bindiğimizde Eray öne bizde arkaya oturduk. Gideceğimiz kafenin adını verdikten sonra arkama yaslanıp camı araladım. Ilık rüzgar tenime çarparken gözlerimi yumup keyifle gülümsedim. Bir anda elimi tutan buz gibi ellerle gözlerimi aralayıp arkadaşıma döndüm. Mavilerindeki elle tutulur endişe gülümsememe sebep olurken avucumun içindeki elini sıktım. "Sakin ol." Dediğimde bedenini bana yaklaştırıp başını omzuma koydu. Bende başımı onun başına yaslayınca sessizce ikimizde yolu izledik. Kendimi kısa bir an onun yerine koydum ve kalp atışlarım 100 metre engelli koşusu yapmışım gibi atmaya başladı. Ayaz ile ilk buluşmamıza gittiğimi düşünmek bile bu hale gelmeme sebep oluyorsa gerçekten olsa ne olurdu acaba? Nasılsa olmayacak! İç sesimin dedikleri ile suratım asıldı. Haklı olduğunu bilsem de en azından hayallerimde biraz rahat bırakamaz mıydı? Zaten gerçekler her gün gözümün önünde yeterince canımı acıtıyordu! "İyi misin?" Beste fısıldayarak konuştuğunda sadece başımı salladım. Acaba içimde kopan fırtınaları bilse ne yapardı ya da her şeyi öğrense ne derdi? Taksi verdiğimiz adrese gelince ortaklaşa ödeme yapıp taksiden indik. Karşımızdaki kafeye bakınca kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Bebek sahilindeki mekan bir öğrenciye göre oldukça lüks ve pahalı duruyordu. "Bu ne lan?" Eray şaşkınlıkla konuşurken ondan farkım yoktu. Enes'in ailesinin zengin olduğunu biliyorduk da biraz daha normal bir yerde buluşsak olmuyor muydu? "Geri mi dönsek?" Beste'nin dedikleri ile hızla başımı ona çevirdim. Dolu dolu olmuş gözleriyle karşımızdaki mekana bakıyordu. "Beste ne oldu?" Dediğimde kararsız gözlerini bana çevirdi. "Şuna baksana Derin biz hiçbir şekilde birbirimize uygun değiliz. Eray haklı yanlış yaptım." Gözünden akan bir damla yaşla ne yapacağımı bilemezken Eray, Beste'yi kendine çevirdi. Gözündeki yaşı silerken; "Saçmalama Beste!" Diye kızdı. "Ama..." "Aması falan yok Beste. Belki birbirinizden gerçekten farklısınızdır belki de çok uyumlusunuzdur. Bunu o kafeye girmeden bilemezsin. Ayrıca bunun kararını maddi durumu ya da önceden yaptığı çapkınlıklarla da veremezsin!" Eray'ın sözleri ile şaşırsam da gülümsedim. Eray böyledir işte. Kıskanır, kızar, küser ama her zaman iyiliğimizi düşünür ve yanımızda olurdu. "Eray'ın her kelimesine katılıyorum." Derken arkadaşımın omzuna dokundum. Beste bir bana bir de Eray'a baktıktan sonra derin bir nefes alıp kendini toparladı. "Korkunun ecele faydası yok değil mi?" Derken her zamanki gülümsemesi ile kafeye doğru yürümeye başladı. Peşinden giderken Eray'a doğru eğilip; "Teşekkür ederim." Dedim. Bana bakıp göz kırptı. "Bir dostun yapması gerekeni yaptım. Dün ki çıkışım için özür dilerim." Gülümseyerek koluna girdim. "Ne yapmıştın, ben unuttum?"Gülümsemesi kahkahaya dönüşürken kafeden içeri girdik. Daha erken olmasına rağmen oldukça kalabalık olan kafede bir süre gözlerimizi gezdirdik. "Orada." Diyen Beste'nin baktığı yere baktığımda kaşlarımı çattım. Eva, Ayaz ve Kerem de vardı. Cidden mi? Neden onlar da olmak zorunda ki? "Bunların ne işi var?" Eray'ın kulağıma fısıldaması ile omzumu silktim. "Nasıl bizim gelmeye hakkımız varsa onlarında var." Dediğimde sessiz kaldı. Masaya yönelen Beste'nin arkasından giderken bakışlarımı bilerek etrafta dolaştırdım. Ayaz'ı görmek isteyen gözlerim acı çekerken inatla bakmadım. Sonunda masaya geldiğimizde kısaca hepsine bakıp gülümseyerek; "Selam." Dedim. Onlarda bize selam verirken Ayaz dışında hepsiyle tokalaştım. O elini uzatmak yerine bana küçük bir baş selamı verip Eray ile tokalaştı. Karakterine bir kez daha hayran olurken kalbimin sızlayan yanını görmezden geldim. Beste ona hayran hayran bakan Enes'in yanına otururken biz de Ayaz ve Eva'nın tam karşısındaki boş sandalyelere oturduk. "Ne içersiniz?" Enes'in sorusu ile önce onlara sonra da diğerlerine baktım. "Bence biz başka bir masaya geçelim siz de rahat rahat konuşun." Dediğimde Beste kocaman olan gözleriyle bana baktı. Onu umursamadan bakışlarımı diğerlerinde gezdirdim. Bu fikrim Beste'nin hoşuna gitmemişti ama böyle olması gerekiyordu. Liseli ergenler gibi ilk buluşmada bizim ne işimiz vardı? Hem biz varken rahat rahat konuşamazlardı. "Haklısın hadi kalkalım." Diyen Eva ayaklanırken şaşkınlıkla ona baktım. Bu güne kadar benimle hiç konuşmayan kızın bana hak vermesi garipti. Biz hep birlikte ayaklanınca Enes halinden memnun Beste ise tedirgindi. Onlardan uzak başka bir masaya geçtiğimizde garson yanımıza geldi. Diğerlerinin içecekleri olduğu için bize döndü. "Ne alırsınız?" "Bir elmalı bir de sade soda. Sade sodanın içine bir dilim limon ve bir tane buz da koyun lütfen." Eray her zamanki siparişimizi verdiğinde gülümsedim. İki yılı beraber geçirince birbirimizin neyi sevdiğini istemsizce ezberliyorduk. Garson yanımızdan uzaklaşırken Eva'nın dedikleri ile ona döndüm. "Sevgilini baya iyi tanıyorsun." Yüzündeki sinsi gülümseme ile bir bana bir de Eray'a bakarken huzursuz oldum. Ayaz gibi bir adamın bu karakterde biri ile ne işi olurdu? Acaba dışardan görüleni o görmüyor muydu? Eray kolunu omzuma dolayıp beni kendine çekerken dik dik Eva'ya baktı. "Birbirimizi çok iyi tanımak için sevgili olmamıza gerek yok." "Bir kadın ve erkek başka neden dip dibe olur ki? Hem bırakın bu arkadaşız ayaklarını. Ateş ile barut ne zaman yan yana durmuş?" Eva'nın bu sığ düşüncesi tepemi attırsa da sakin kaldım. "Bu sığ düşünceye inat olarak Eray ile çok yakın arkadaşız ve hep böyle kalacağız!" Dedim. Kerem ve Eray sırıtırken Eva bozulsa da belli etmedi. "Derin'di değil mi?" Dediğinde başımı salladım. "O kadar emin olma tatlım. Bizde bir zamanlar Ayaz ile arkadaştık." Dedikten sonra dönüp sessizce bizi dinleyen Ayaz'ın dudaklarından öptü. Bakışlarımı anında kaçırırken titreyen ellerimi saklamak için masanın altına soktum. Dolan gözlerimi görmemeleri için ise bakışlarımı kucağıma indirdim. "Eva!" Ayaz kısık sesle sevgilisini uyarırken kirpiklerimin ucuna gelen gözyaşını tutmak için tüm irademi kullandım. "Siz nasıl arkadaş oldunuz?" Kerem'in sorusu ile derin bir nefes alıp kendimi toparladım. Yüzüme samimi bir gülümseme kondurduktan sonra haylaz parıltıların dolaştığı gözlere baktım. Kerem de tıpkı arkadaşları gibi yakışıklı bir adamdı. Kumrala kaçan sarı hafif dalgalı saçları, mavi yeşil gözleri ve haylaz tavırları ile hem çok yakışıklı hem de sempatik biriydi. Hiç oturup sohbet etmemiş olsak da guruplarında en çok içimin ısındığı kişi Kerem'di. Belki de bakışları hep haylaz küçük bir çocuğun bakışlarına benzediği içindi. "İlk derste tanıştık." Dediğimde Kerem ilgi ile devam etmemi bekledi. "Bu bizim sınıfa bir girdi şaşkın ördek gibi kaldı. O kadar erkeğin içinde tek kız olduğunu gördüğünde surat ifadesini görmen lazımdı." Eray'ın dedikleri ile hep birlikte kahkaha attık. "Aslında o gün bakışlarını gördüm." Diyen Kerem'e şaşkınlıkla baktım. "Sapların olduğu sınıfa bir anda melek düşünce insan ister istemez bakıyor." Suçlu bakışlarla kurduğu cümle ile daha çok güldüm. Kerem cidden tatlı dilli biriydi. "Sağ olsun o gün Eray bana yanına oturabileceğimi söyledi ve o sayede tanıştık. Kısa sürede de yakın arkadaş olduk." Sözlerimi bitirdiğim sırada Ayaz'ın konuşması ile nabzım hızlandı. "Beste ile nasıl arkadaş oldunuz?" Bana hitaben konuşması karşısında tereyağı gibi erimeme sebep olurken bir şey belli etmemek için tüm irademi kullandım. "Onunla da oda arkadaşıyız o sayede tanıştık. O kadar tatlı biri ki hemen kanım kaynadı." Ayaz tebessüm ederken bakışlarım kısa bir an dolgun dudaklarına takıldı. Ne yaptığımı fark edip hızla gözlerimi kaçırsam da bir çift keskin gözden kaçamamıştım. Eva avını kollayan avcı misali dikkatle bana bakıyordu. Yaptığım salaklık yüzünden kendime öfkelensem de sakin kalmam lazımdı. Eva gibi birinin radarına girip şimşekleri üzerime çekemezdim. Kampüste Ayaz'dan hoşlanan birkaç kıza yaptıkları kulağıma gelmişti. Eva insanları üzmekten ve kırmaktan çekinmeyen biriydi. Güzel yüzünün aksine kinci ve öfkeli bir kalbe sahipti. Yoluna çıkanları acımadan ezmekten çekinmiyordu. Sırf Ayaz'dan hoşlandı diye bir hemcinsini rezil etmekten ya da kalbini kırmaktan asla çekinmiyordu. Bu da onu tehlikeli yapıyordu. "Beste'yi Enes sayesinde baya bir tanıyoruz. Tüm yaz dilinden düşürmedi." Diyen Kerem'e şaşkınlıkla baktım. "Enes ne zamandır Beste'ye ilgi duyuyor?" "Geçen dönemin son final sınavının olduğu gün gördü Beste'yi. Biz sınavı bitirip dışarı çıktığımızda kapıda bekliyordu." Kerem'in anlattığı gün aklıma gelince gülümsedim. "Bizi bekliyordu." "O günden sonra dilinden düşmedi. Sosyal medyadan kim olduğunu bulmak için bir hafta harcadık." Duyduklarımla daha da şaşırırken arkadaşım adına mutlu oldum. "Madem buldunuz neden yazmadı?" Eray'ın sorusu ile merakla Kerem'e baktım. "Çünkü ilk konuşmasını sosyal medyadan değil yüz yüze yapmak istedi." Kerem yerine cevap veren Ayaz'a çok kısa bir an baktım. Saliselik gördüğüm yüz tüm duygularımı harekete geçirirken sessiz kaldım. Eray da bu konuda yorumsuz kalırken gelen içeceklerimizden yudumladık. Bir süre daha Beste ve Enes hakkında konuştuktan sonra normal konulardan sohbet etmeye başladık. Kerem de, Ayaz da oldukça eğlenceleri adamlardı. Okulda başlarından geçen komik olayları anlattıklarında ben de Beste ile bir olup Eray'ı delirttiğimiz zamanları anlattım. Keyifli ve bol kahkahalı sohbetimize katılmayan tek kişi Eva idi. Sessizce karşımda oturmuş dikkatli bakışlarla beni süzüyordu. Bakışları bedenimin gerilmesine sebep olsa da aklımı ortada dönen sohbete vermek için zorluyordum. Tavırlarımda bir farklılık görürse hislerimi sezebilirdi. Şu aralar en son ihtiyacım olan şey sevdiğim adamın kıskançlıkta çığır açan sevgilisinin kafayı bana takmasıydı. Biz sohbetimize devam ederken Beste ve Enes de yanımıza geldi. Onların gelmesi ile saati kontrol etmiştim. Sohbet o kadar keyifliydi ki geçen iki saati fark etmemiştim bile. "E bu güzellik yengem mi?" Kerem'in sorusu ile Beste utanıp bakışlarını kaçırırken Enes ağzının içinde anlayamadığım bir şeyler homurdandı. "Sana ne kardeşim!" Ayaz'ın uyaran sesi ile Kerem sırıtarak arkasına yaslandı. Bana dönüp göz kırptığında kıkırdadım. Gerçekten de küçük bir çocuk gibiydi. "Gülme sesleriniz bize kadar geliyordu. Bakıyorum da bayağı anlaştınız." Diyen Enes ile daha çok gülümsedik. "En az kendim kadar komik birini buldum normaldir." Diyen Kerem bana baktığında sadece güldüm. Kafa yapımız hemen hemen aynıydı. Çoğu şeyi aynı mantık çerçevesinde düşündüğümüz için iyi anlaşmıştık. "Bu arada Beste'ye dedim size de diyeyim." Enes'in konuşması ile ona baktım. Bakışları Eray ile benim üzerimdeydi. "Cuma akşamı evde havuz partisi veriyoruz sizde davetlisiniz. Çok kalabalık olmayacağız. Sadece kendi dönemimizden arkadaşlar olacak." Dediğinde sessiz kaldım. Beste yalvaran gözlerle bana bakarken Eray bana dönüp; "Gider miyiz meleğim?" Diye sordu. Bakışlarım karşımdaki Ayaz ve Eva'ya değince bıkkın bir nefes verdim. Onlarla çok fazla aynı ortamda durmamalıydım. "Siz isterseniz gidin ama ben gelmeyeyim." Dediğimde Beste'nin suratı asıldı. "Neden?" Kerem'in sorusu ile omzumu silktim. "Partiler pek bana göre değil." Dediğimde kısa bir an kimseden ses çıkmadı. Cidden hiç bana göre değildi. Okula başladığımda beri bir sürü parti olmuştu ama biri dışında hiçbirine gitmemiştim. Ona da Beste ve Eray'ın zoru ile katılmıştım. "Anlaşılan birileri hala babasının küçük kızı. Kesin sen hiç alkol de içmemişsindir." Eva'nın iğneleyici sesi ile sinirlenirken ortam bir anda gerildi. Öfkeyle parladığına emin olduğum gözlerimi meydan okurcasına bana bakan gözlere diktiğimde, Eva gibi samimiyetten uzak bir şekilde gülümsedim. "Eva'ydı değil mi?" Dediğimde suratı düşse de başıyla onaylı. Kısasa kısas be Eva'cım üzülme. "Partilere gitmek ve sızana kadar içmek beni büyük yapacaksa babamın küçük kızı olarak kalmayı yeğlerim tatlım." Dediğimde Kerem gülmeye başladı. Eva'nın kaşları çatılırken yerinde dikleşti. Tam ağzını açacakken Ayaz'ın ona dönmesi ile sessiz kaldı. "Enes davetin için teşekkür ederim ama cidden partiler benlik değil." Derken içten bir şekilde gülümsedim. "Sen bilirsin ama gelmen için ısrar ediyorum. Hem Beste kendini yabancı hissetmez hem de benim verdiğim partiler asla diğerleri gibi seviyesiz olmaz." Dediğinde bir süre sessiz kaldım. "Söz vermeyeyim." Konu kapanırken bakışlarımı çevirdiğimde karşılaştığım gözlerle bedenim titredi. Gördüğüm ilk anda aşık olduğum griler dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Bakışlarımı çekmem gerektiğini bilsem de bunu bir türlü yapamadım. Her geçen saniye gözlerim biraz daha gözlerine esir olurken sertçe yutkundum. Yapma Derin yapma!
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE