Bölüm 6: Yılkılık Vakti Gelmeden

593 Kelimeler
Hatçe ve çocukları yaptıklarının pişmanlığını yaşar iken Salih amca’ nın evinde bir yangın çıktı. Salih amca, karısını dışarı çıkarıp muhabbet kuşunu almak için eve girdiğinde tüplü televizyon Patladı ve hayatını kaybetti. Tüm ahali hızlıca toplanıp yangını söndürmeye çalıştı ama nafile bozkırın korkunç gece karanlığını, bu yangın aydınlattı. Sabah olduğunda ancak Salih’in yanık bedenine ulaşıldı. Öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Bir gün önce kendi elleri ile mezara koyduğu kadim dostunun ardından hemen ertesi gün mezara konuldu. Hatçe ise Memo’nun peşine düşmüştü, pişmandı ve onu bulup af dilemek İstiyordu ama nafile iki hafta dağ bayır gezdi onu ne gören ne duyan var idi. Onun yerini bilen tek kişi de yangında can vererek ölmüştü. Bu arada Memo ise koyunlarını görünmeyen kayalıklar ardında otlatıyor, sütlerini içerek yaşama tutunuyordu. Bir gün rast gele iki çocuğu gördü ve kayalığın arkasına saklanıp onları dinledi ve Salih amcanın da öldüğünü öğrendi. Babasından sonra en çok sevdiği kişiyi de kaybetmenin üzüntüsü ile kendini kulübeye attı. Salih amcanın haftalar önce gelip bıraktığı deftere gözü ilişti ve hemen alıp okumaya başladı. Bu babasının günlüğü idi. Memet amca, bu günlükte Memo’nun her bir gününü ayrıntılı bir şekilde anlatmıştı . Tabi karısı Hatçe’ yi ,Ali ve Ayşe’ yi de unutmamıştı. Onları da kaleme almıştı. Memo her bir günü okudukça daha da duygulandı ve artık acıyı iliklerine denk hissetmeye başladı. Hayattan tüm ümidini kesmişti. Yaz bitmiş ama okula dönmemişti sadece ruhunu dinginleştirmek istiyordu. Babasının hatıra defterini okurken şöyle hızlıca bir sayfaları çevirip mürekkebi kokladı sanki babasının kokusu sinmişti. Son sayfa da şu sözler yer alıyordu. Bugün Memo bana bilmece soracak. On sekiz yıldır ona hep bilmeceler anlattım belli yaşa gelince cevap vermeye başladı işte bugün onun sırası ,artık o soracak ben cevaplayacağım heyecanla bekliyorum. Memo bu satırları okuyunca babası için hazırladığı bilmeceyi hatırladı. Cumbul Cumbul çaydan geçtim. Cumbultusu bana değmez. Al kumaştan biçindim, Kırpıntısı bana değmez. Bilmecenin cevabı rüya idi ve ona soracağı gün babasını kaybetmişti. Memo babasının günlüğünü her gün okur iken kasabada da gelişmeler oldu. Köye Amerika’ da yaşayan bir Türk aile geldi. Yıllar önce yasak bir ilişkiden olan çocuğu buraya bıraktıklarını söylüyorlardı. Hatçe ,tüm olanları ve ona yaptığı haksızlıkları anlattı. Aylarca Memo’yu aradılar ama artık Memo Yılkıya salınan bir çocuktu. Kışı atlatan ve artık dışarıda kalmaktan korkmayan biri idi. Ne kadar arasalar da onu bulamadılar. Memo’ nun kulübesini sonunda buldular ama artık Memo orada değildi. Dağ dağ geziyordu, bir durduğu yerde bir daha durmuyordu. Herkes onu gördüğünü söylüyor ve hakkında efsaneler üretiyordu. Herkes bir deli Sülüman olup çıkmıştı. Tıpkı onun gibi sürekli akla hayale gelmeyecek şeyler anlatıyorlardı. Yıllar içinde Ali bir hırsızlığa karışarak hapse girdi. Zaten kızı da evli olan Hatçe tek başına kaldı. Aylar içinde yalnızlıktan kafayı bozdu. Herkes ettiğini buldu diye hakkında konuşuyordu, o ise dünya ile bağlantısını kesmişti. Kartalın Memo’yu alıp kaçtığını dağın eteğine götürdüğünü söyleyip her gün bir dağa gidip geliyordu. Onu doktora gösterdiler, hocaya götürdüler ve hatta büyücüye götürdüler ama nafile , kafayı bozmuştu ve gün geçtikçe daha kötüye gidiyordu. Memo’nun asıl ana ve babası İse kasabadan dönüş yolunda kaza yapıp bir tırın altında ezilerek can vermişti. Tüm kasabalı ise dilden dile efsaneler anlatmaya başlamıştı. Memo’nun bir yılkı atı ile tüm dünyayı gezdiğini ve kendisine kötülük edenlerin sonu olacağını söylüyorlardı. Herkes bu hikayeleri anlatırken Memo ise bunlardan habersiz elinde ki gizemli müzik aleti ile bozkırın dağlarının misafiri oluyordu. Beş koyunu yıllar içerisinde sürüye dönüşmüştü. Tüm gün onları otlatmaya çıkarıyor ama düşüncelere dalıp kendini kaybediyordu. Tam bu anda tüm koyunları sanki ona yardım etmek istiyorcasına bir yerlere dağılmadan otluyordu. Bozkırın yalnız çobanı dağ dağ gezerek,Belki de babası ile birlikte mezara giren mutluluğunun, bozkıra kaçmış ruhunu arıyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE