Her karanlık gecenin, bir sabahı, her kışın bir baharı vardır. Benimde bu bitmek bilmeyen gecenin de elbet bir sabahı vardı ama ben o sabahı görebilecek miyim? Onu bilmiyordum. Zifiri karanlık bir orman, karşımda eski bir depo ve silah sesleri vardı ve buradan kurtulmak imkânsız gibi geliyordu. Demir beni arabada bırakıp gittikten sonra kapıları kitlenmişti ve bana söz vermişti başıma bir şey gelmeyeceğine dair ama ben yine de çok kokuyordum. Çünkü deponun içinde silah sesleri gittikçe yükseliyordu. Korkudan, sesi duymamak için ellerimle kulaklarımı kapatıp, bildiğim bütün duaları okumaya başlamıştım. Demir'in bu salak davetini kabul ettiğim için başıma gelenlere inanmakta gerçekten zorluk çekiyordum. Bir davetin sonu böyle bitmemeliydi zaten böyle biteceğini bilseydim de asla kabul etme

