5

1065 Kelimeler
B ö l ü m a l ı n t ı s ı : ' A h , c a n ı m a b l a m . ' • • • Varisler Okulu'nun böyle bir şey olmasını beklemiyordum. Her tarafı yaşıtım gençler sarmış; parlayan tenleri, hoş kıyafetleri, farklı duran bakışları -hepsinin aynı şekilde, sıradan bir şeye bakar gibi bunca muhteşemli görüntüyü göz ardı etmelerinden bahsediyorum- birbirlerine benzerlikleri ve birbirlerinden farklı oldukları kısımları bilemeyişimle geçen koca şaşkın zamanlarım oldu. Yürüyordum. Yanımda ise az önceki kadın. Canlıydı. Benim gibiydi. Kaçıncı periyottandı bilmiyorum ama benden çok büyük olmadığını kestirebiliyordum ve bence o, Osi'ye benzediği kadar, temiz cildi ile Osi'nin yanmış bedeninden epey farklıydı. "Varisler Okulu 15 dönümlük bir alandan oluşuyor. Buna ek olarak 5 dönüm yeşil alanı ve 1 dönüm boyunca mücadele alanı bulunuyor. Tüm ihtiyaçlarınız -barınak, eğlence, eğitim vs.- hepsini 15 dönümlük alanda gidereceksiniz. Sisteme kaydedildiniz. Bu duruma göre size ayrılan kiralık bir araziye yer edinmektesiniz." Söylediklerini anlamıyorum. Gözümle sürekli olarak etrafı gözetliyor ve dönüm denilen şeyin ne kadar edeceğine karar vermek istiyorum. Fakat sonra Ars Malikanesi'nin büyüklüğünü hatırlıyor veya hatırlayamıyor ama koca bir yaşama denk gelmişçesine hayalimi silikleştiriyordum. Aslında hayalim silikleşiyordu çünkü zihnimde canlanamayan şeyi ne yapsa idi? "Soyumuzun temeline inince 100 kişilik Varisler soyunun bir kısmı hizmetli kesimden oluşmaktadır. Onlara Hizmetli diyoruz. Her hizmetli bir Varis ailesine sunulur. Varis ailesi ise nüfus belirtmez ama bir üst sınır ekler. Bu şu demek: Ne olursa olsun 3 çocuktan fazla çocuğunuz olamaz ve her çocuğunuzu hesaplarsak, asla 9 torundan fazla torun edinemezsiniz." dedi, biraz ilerledi. Yeşil alanı ilerlerken fazla güzeldi. Güneş cildine vuruyor, aydınlık teninde dans ediyor ve onu bana güzel bir insan olarak gösteriyordu. Üstelik burasının havası hakikaten güzeldi, teni karıncalandırmıyordu ve kirletmemekteydi. Baksak şu kızcağıza, bazen kullanılmışlığımızı anlardık ve sonuç olarak sömürülmemiz, eziklenmemiz pek hoş değildi. Bunların sefası ve bizlerin cefası derken... "Şu an kayıtlar 600 Varis olduğunu söylüyor. Bunların 50'si Hizmetli olarak kaydedilmiş durumda. Geriye kalan 550 kişi asil Varis olarak geçer. Onların genleri Hizmetli kısma göre daha değerli olmalı. Eminiz. Bunun farkındayız." "Nasıl eminsiniz?" Durakladı. Sanırım söylemekle hata etmişti çünkü sorum onu şaşırttı. Kaşları havalandı, ağzı aralandı ve alakasız bir şeye değinir gibi, "İşte öyle. Bu 15 dönüm arazi asil Varis ailelerine ait. Siz de bundan sonra orada kalacaksınız. Bu şekilde Varisler Okulu'nun bünyesine dahil edildiniz." deyiverdi. Anlam veremedim. Saçmaydı çünkü ben Varis değildim. "Ben Varis değilim." Ses etmedi. Tuhaflığı fark etmiş olması gerekirdi. Benimle dertleri ne bunların? Varis olmadığım bariz. Acemi deyip duruyorlar, hangi ara Varis oldum? "Biliyorum ama bu konu benim yetkim dışında Esinovil Tu. Ben yalnızca sizin Hizmetli'nizim." Ciddiyetine, ifadesiz durur gibi bakan yüzüne anlam veremiyorum. Sorularımın havada kalmasına ise pek uyuzum. Ne diyeceğimi kestiremediğimi görmüyor mu? Zaten anca şunu sorabildim: "Ben anlamıyorum, yetkili kişi kim? Kime soracağım?" İşte yine cevapsız kalmış sorularım. Göz ardı edildim. Kızın umuru olmadı. Başı boş mu belledi beni, bilmiyorum. Zaten ablam- Ah, canım ablam. "Varisler bugün eğitim alanına inecekler. Size bu yüzden kıyafet giydirdik." Öyle mi oldu? Peki. "Eğitim sürecinizin ne kadar süreceği şu an belirsiz. Bu konuyla yetkililer ilgileniyor. En yakın zamanda bu da belirlenecektir. Tek yapmanız gereken eğitimlere dahil olmaktır." Kaşlarımı çattım ve kızın yürümesini önlemek için önüne atladım. "Dur biraz." Yüzüme bakışı anlamsızdı. Ne çok boş bakmasını biliyordu. "Buyurun Esinovil Tu." Hah. Buyururum. Ya da buyurmayayım. Ablam Osi'yi verin. Veremezsiniz. O zaman meselemiz bitmiş olmalı. Onca zinciri boşuna yemedim, değil mi? Sinirle soluyorum. "Ne eğitimi alacağım? Neyden bahsedip duruyorsun?" Yine aynı ifadeyle yanıt verdi ama söyledikleri sıradan değildi. "Ejderha İletişim ve Bilişsel Süreç eğitimi alacaksınız, Esinovil Tu." Nasıl? Şaşkınlıkla etrafı süzüyorum. "Ejderhalar mı?" Onlar ablamı öldürdü. Ablam Osi yandı. Çürük kokusunu bile aldım. Öldürdüler. Ejderhalar öldürdü. Eminim. Kıvılcımlara dek, külleri havalanıp da toprağa bulanıncaya kadar ablamı kavurdu ve acıttı. Öldürdü. Canı yandı. Ablam Osi'nin canı yandı çünkü haykırdı, biliyorum. Oradaydım. Karşı karşıyaydık. Birlikte bir şeyler yapmıştık ve o kirli havada Bay Aetmin'e kızmıştım. Hep kızarım ama artık daha çok kızıyorum. Sotri Aetmin! Ablamın hiç suçu yokken toprağına b*k sürdün. Ablamın suçu yoktu, sotri adam. Ablam lanetli değil. Lanetli olan sensin Aetmin ve sana bu hakkı verenler. Bu hakkı verenler! Aynen onlar. Kim veriyor? Yani sana bu hakkı kim veriyor? Varisler mi? Kesin. Orası kesin. Varisler yapmış olmalı, ablamı toprağında b*k çıkmaya bulayanlar Varisler'den başka kim olabilir. "Benim ejderhalarla ilişkim mi var? Derdiniz ne? Sefaletimizi kendinize keyif mi istiyorsunuz?" Sözlerimden hoşlanmıyor. "Esinovil Tu, çok kaba bir canlısınız. Bu şekilde bir şey elde edilir mi? Sanmam. Size tavsiye etmem gerekir. İzniniz var mı?" Ben de onun söylediklerinden hoşlanmıyorum. "Söyle." "Kaba bir canlı olmamalısınız Esinovil Tu. Kaba canlıları Varisler sevmez." Sevmezler mi? Bunları saçmalık gibi görüyorum. Baya sinirleniyor, ilerliyor ama sınırlarımın kapatılışına müdahalede bulunmuyorum. "Tavsiyeni kendine sakla. Her nereye gidilecekse çabuk gidelim. Hepinizden kurtulmak istiyorum." Cevabı gecikmedi. "Varisler hakkında kibar olmanız gerekir, Esinovil Tu." Umurumda mı? Yürümeye başlıyoruz. Ondan kurtulmak istiyorum. Kurtulamıyorum ama bütün bir yolu ilerliyor, yoruluyor, dinleniyor ve yine ilerliyorduk. Bazen tükendiğimi sanıyorum ama ilerlemeye devam ediyoruz. "Daha ne kadar gideceğiz?" "Gideceğiz." "Tamam da ne kadar?" "Yoruldunuz mu Esinovil Tu?" "Yoruldum. Sen yorulmadın mı?" diye sordum. Dümdüz yanıtı gecikmiyor. "Bana bunu sormamanız gerekir." Anlamıyorum. "Neden?" "Ben Hizmetli'yim." dedi. Şaşkınca cevap verdim. "İyi ya, ben de Acemi'yim. Varis muamelesi yapma." Derhal konuyu değiştirdi ve amaçlarını o an için kesinlikle öğrenemedim. Zaten zihnim doluydu. Bununla uğraşmak canımı sıkmıştı. Ne halt döndüğünü anlayamamaktan hoşlanmamıştım. "Varisler eğitime başlayacak. Gitmemiz gerekir Esinovil Tu." İyi. "Bazı Varisler'e karşı titiz olmalısınız Esinovil Tu." "Neden?" "Onlar, yöneticiler ve ailesini oluşturuyor." "Hangi onlar?" diye tekrar sordum ama mantıklı cevap alamayacağımdan artık emindim. Bunlardan yeterli mantık görmek zor görünüyor. Tam çözemediğim bir hissiyat var Varisler'de. Zannımca bu da onlardan. "Yönetici olanlar Esinovil Tu." dedi. Ancak yeterli bir açıklama olmadı çünkü eksikti. Bunu ona söylemenin başka alternatifi var mı? Aman! "Özellikle Adam'dan uzak durun." demesine ne demeli? Bu Adam da neyin nesi? Nereden çıktı? "Adam'dan mı?" diyorum anlamsız bulduğumu belli eder gibi aptal görmüş bakışlarımla. Çünkü elle tutulur ifadelere değil, aklımın almak istemediği alakasız açıklamalara layık göülmüştüm. Yani saçma. "Evet. Baş Varis'in oğludur." diyor birde. Sanki anlamam gereken her şey bu ifadelerde saklı. Huh! "Ee, yani?" dedim yine. Tabii, bunu bile farklı yorumlamasalar patlarlar çünkü aynen öyle oldu. O, bana yaptığı saçma açıklama yerine, benim meraklı tavrımı eleştirmeyi seçti. Çünkü en kolayı buydu. "Kaba olmamalısınız Esinovil Tu." Yok artık. "Kaba mıyım? Hangi cümlem kaba?" İleri baktı ve yürümeye devam etti. "Bazı kabalıklar elle gösterilemez Esinovil Tu." Ha? Öylece ileri gitti. Ben de ardına takılmak zorunda kaldım. Kafayı yemiş olmalı. ♤♡◇♧
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE