Telefonumdan açtığım şarkıyla işlerime detone olmak da zorlanıyordum. Dosyayı kapatıp gözlüğümü masaya bıraktım.
Odayı hala toplamadığımı fark ettiğimde ayaklanıp önce elbiseleri yerleştirdim.
Tuana'nin saçma sapan cezalandırılmasıni düşünmek istemiyordum ama sanırım ben burada kalacaktım. 40.000₺ değil 20.000₺ bile yoktu hesabımda. Sadece 10.000₺ vardı onu da yanımda gerekli olur diye getirmiştim . Normalde özel ihtiyaçlar dışında bütün masrafı şirket karşılayacaktı.
Normal insan olmadığı için hanımefendi...
Kapım tıklaninca elimdeki askıyı yatağa bıraktım.
"Quién eres?"
"Kimsiniz?"
"Paketiniz var efendim. " Adamın Türkçe konuşmasiyla kapıyı açtım. Aslan Bey'in adamı değil miydi bu?
"Ne için bu?" Dediğimde omuz silkti. Kutuyu uzattığinda elime aldım. Kapıyı ayağımla kapattım.
Yatağın üzerine kutuyu bırakıp üzerindeki zarfı açtım. İçinden küçük bir not yere düştü. Elime almadan önce içindeki davetiyeye baktım.
Balo davetiyesinin üzerinde ismim yazıyordu. İnanmıyorum davet edilmiştim. Yere düşen kağıdı elime alıp okudum
Bu gece seni baloda görmek isterim..
Aslan Kozoğlu...
Ben davet edilmiştim. Hayatım boyunca belki bir daha elime geçmeyecek olan bu fırsatı asla tepmeyecektim ve hevesle gidecektim. Kutunun kapağını açıp içindeki kağıtları yanlara attım. İçerisindeki elbiseyi çıkardım.
Kırık beyaz taşlı olan elbiseye mükemmel demek basit kalırdı bu . Üzerime tutup etrafımda döndüm.
Harikaydı!
Altında kalan kağıdı da kaldırdığımda içinden gümüş rengi parlak taşlarla süslü maskesi vardı.
İyi hoş ama Tuana beni görürse canımı okurdu! Londra'da bırakın hapsolmayi beni buraya gömerdi.
Ama beni tanımayacaktı maskeli balo değil mi?
'Ya kontrole gelirse?'
Gelirdi! Aslan beyle toplantıdan sonra kesin gelirdi.
Buldum!
?
Akşam yemeğini Tuana hanımın odasında ayak üstü yemiştik. Bir taraftan sandivicimi yerken bir taraftan onun istediklerini getiriyordum.
"Elbiseniz getirmişiz Tuana hanım. " Dedim dolaptan askıyı alıp ona getirirken.
"Getirdin mi Sahra! Aynısını yaptırdım. "
"Bir gece de.."
"Paranın yapamayacağı hiçbir şey yok " dedi gözlerini kaçırıp. Bu o elbise değilse ben de Sahra değilim...
Üstelemedim.
Elbisesini içeride giyinip iplerini bağlayayim diye yanıma geldi. Hafif gevşek bıraktım ölmesin diye.
"Sıksana Sahra! İnce ve kusursuz görünmek istiyorum Aslan'a" dedi, duyduğum isimle yutkundum.
Neydi bu inadım? Basbaya aşıktı kız Aslan Kozoğluna. Benim zorum neydi ? Dün gece onunla öpüşmekten neredeyse daha ileri gidecektim. Tuana çocukluk arkadaşımdı. Ayran gönüllü de olsa onunla evlilik hayali kuruyordu platonik.
"Nasıl oldum Sahra?"
"Çok güzel oldunuz Tuana hanım?"
"Tabi guzel olacağım tatlım." Dedi gözlerini devirip. "Sende gel isterdim Sahracığım ama alt sınıfı istemiyorlar patronlar için yapılmış bir balo. Anlıyorsun değil mi canım. " Dedi samimiyetsiz bir ses tonuyla.
"Önemli değil Tuana hanım. "
"Önemli değil mi bu senin hayatının fırsatı olabilirdi. Zengin koca ve kurtarılmış bir geleceğin olurdu " dedi alayla bas baya alayla! Sorsan benim için söylemiş olur. Söylemek istediklerimi yuttum.
"Ama bizim üst sınıf insanları bilirsin tek gecelik ilişki severler. Senin av olmanı istemem. "
"Beni düşündüğünüz için sağolun Tuana hanım. " Dedim. Gülümsedi maskesini bağlayıp sıkıp boğmak istedim de neyse...
"Bu geceyi kesinlikle Aslan Kozoğlu'yla geçireceğim. Ah yarın beni rahatsız etmeyin sevgilimin kollarinda olacağım. " Dedi kahkaha atarak. Bu kadın ciddimiydi? Çarpan kapı sesiyle gittiğini anladım.
Hızlıca odasını toparlayıp odama geçtim.
Tam karşımda duran kutu bana ben kutuya baktım. Gidip gitmemek konusunda kararsızdım. Deli gibi gitmek istiyordum ama bir yanım korkuyordu.
Müziğin, bas'ın sesi oteli inletiyordu.
Yatağıma uzanıp üzerimi çıkarmadan yatağa uzandım. Gitmeyecektim ben cesaret edemezdim.
Üstelik Tuana bu denli adamı üstelerken. Dün gece güzel bir an yaşadık ve bitti hatıra olacak kalacaktı kalbimde.
?
Gözlerimi açtığımda çoktan sabah olmuş gerekiyordu. Saate bakıp kaç olduğuna baktım. 8.30.
Sabahın mı?
Dışarıya baktığımda hala karanlıktı. Kafamı yastığa gömüp çığlık attım. Gece bitmiş olaması gerekiyordu çoktan!
?
Aslan Kozoğlu'ndan devam...
Saat 9a geliyrodu ancak Sahra hala yoktu. Davetliler teşrif etmişti lakin benim misafirim yoktu. Dakikalar , saatler geçtikçe ümidim de yitiyordu.
"Aslan bey konuşma yapmanız bekleniyor. "
"Biraz daha bekleyeceğiz Mehmet. Daha sabaha çok var." Dedim. İnsanlar sabaha kadar eğlenmeyi severdi.
Güzel sevgilim...
Gözlerimi kapatıp maskeyi gözümden çıkardım. Başım ağrımaya başlamıştı. Sırtıma konan elle heyecanla döndüm.
"Aslan bey Merhaba. "
"Tuana hanım ."
"Nasiliniz ? Sizi izliyordum yanlizsiniz sanırım. Benimde kavalyem yok . " Dedi gülerek. Ciddi miydi?
"Liseli ergenler gibi ne kavalyesi Tuana hanım " dedim alayla. Bozulmasına göz devirdim."Eş olmadan da partimde eglenebilir isteyen." Dedim. Merdivenler de bir kaç kişinin arasında gördüğüm beyaz ışıltımla ayaklandim. Maskemi bağlayıp merdiven başına yürüdüm. Ürkek adımlarla etrafı inceleyerek iniyordu . Gözleri beni mi arıyordu. Buradayım kalbim... Her daim karşında duracağım... Baktığın her yerde ...
Gözlerimiz kesiştiginde gülümsedim, aynı şekilde karşılık vermişti. Son iki basamak kala uzattığım eli tuttuğunda onu kendime çekip belinden kavradım.
Yakınlığımiz yüzümüze vuran sıcak nefeslerimiz heyecanımızın kanıtıydı. Bu benim için cevaptı Sahra... Ben o kutuya kalbimi koymuştum sen kalbimi kabul ettin ...
Yakınlığımiz onu buradan kaçırıp götürmeme sebep olacak kadar tehlike arz ettiğinde geri çekildim. Kolumu ona uzatıp tutmasını istedim. Eldivenleri zarif olan ellerine daha fazla kibarlık katmıştı.
Sahneye adım adım ilerliyorduk bir çok göz bize dönüyordu merakla.
Herkesin beklediği giriş konuşmasını gerçekleştirip. İlk dans şarkısını Çaldırdim. Sahranin elinden kibarca tutup salonun ortasına geçtik. Müzikle dans ederek eşlik ettik . Etrafımızda kimse yokmuşcasina süzülerek dans ettik dakikalarca. Karşımdaki güzellikten gözlerimi alamadan.
?
Sahra'dan devam...
Dans bittiğinde dudağıma kondurduğu öpücüğe karşılık verdim. Yüzlerce insanın içinde yeni tanıdığım bu adamı öpüyordum. Etrafta insanların tezaratlarini duyduğum da utancla geri çekildim.
Gözlerimi kaldırdığımda Aslanla değil ! Tam arkasında az ileride duran Tuana'yla gözlerim kesişti. Maskesini çıkarmış öfkeyle bize bakıyordu. Ya beni tanıdıysa. !
Elimden tutulup çekiştirildigimde bile Tuana'ya bakmaya devam ettim. Ben bittim.
Asansöre bindigimizde Aslan bey beni duvarla arasına almıştı. Yakınlığı heyecan versede aklım Tuana'daydi.
"Dün geceden beri o anı tekrar yaşamak için herşeyimi veririm diye düşündüm Sahra. Şimdi yanımdasın kollarımdasın..." Dedi. Yaklaşıp yeniden öpmek için ama ben başımı çevirdim.
"İyi misin?"
"Tuana -"
"Kimseden bahsetmeyelim bu gece yalnız sen ve ben varız Sahra..."
"Ama-" dediğimde eliyle dudaklarımı kapattı.
"Bütün gecemi seninle geçirmek istiyorum."
"Lütfen dün gece de sana söyledim -" dediğimde asansör durmuştu. Önden indiğimde soğuk hava tenime delip geçmişti. Şuan da benim odamın katinda olmamiz gerekmez miydi.
Arkamı döndüğümde Aslan diz çökmüş elinde yüzük kutusuyla gözlerimin derinine bakıyordu.
"Gökyüzünü şahit ederek benimle evlenir misin Sahra? Bir ömür karım olur musun?" Dediğinde gözlerim dolmuştu. Herşey çok yeniydi ama çok güzeldi. Başımi sallayıp
"Evet" dedim pişman olmamak için dua ederek. Ayağa kalkıp yüzüğü parmağıma takıp öpücüğünü yankalarima bıraktı.
Birine işaret verdiğinde terasın tüm ışıkları açılmıştı. Bir tarafta başka adamlar diğer tarafta başka.
"Önce hangisini istersin?"
"Anlamadım? Anlamıyorum! Ne oluyor?" Dedim aklım karışmıştı.
"Önce dini nikahımiz mi kıyılsın resmi nikahımız mı?"
"Aslan bütün bunlar? Nasıl ben gerçekten anlayamıyorum. Biz daha dün tanıştık. "
"Dün tanışmadık 2 gün önce tanıştık. Ve seni gördüğüm an hayatımın kadını olacağını anladım. "
"Yapma ama "
"Neyi Sahra. Seninle evlenmek istiyorum. Sende kabul ettin. Geç yada erken. Bugün ya da yarın farkeder mi ne zaman nikah olacağı. "
"Aslan benim bir hayatım, hesap vermem gereken bir babam var. "
"Ben senin hayatın olmak istiyorum güzelim. Dünyanın neresinde olursak olalım. Dünyanın hangi ülkesine gidersek orada seninle evlenmek isterim. " Dediğimde aşkla baktım gözlerine. Kulağıma yaklaşıp fısıldayarak
"Sana kavuşmak için yanar kavrulurum aciman yokmu bana zalim sevdam. " Dediğinde utancla yüzümü eğdim. "bende sana biraz zaman tanımak isterdim ama birileri resmiyeti öne sürünce dayanamadım. "
"Bu kadar ciddi olduğunu bilseydin sürmezdim. " Dedim gülerek. Aynı tezatla karşılık verip
"Bu kadar hazırlık boşuna gitmesin. Türkiye de ne zaman istersen o zaman nikah kıyarız" dedi göz kırpıp. Başımı salladım.
"Bu kadar kısa sürede resmi nikah evraklarını nasıl hallettiniz. ?" Diye merakla sordum
"Sen Tuana'nin odasindayken, kimliğini odandan aldirttik. Bazı evraklar eksik ama sıkıntı edilmedi. 4 saatte az uğraştırmadı nikah işlemleri. " Dedi. Vekaletimi mehmete verdim. Hoca bir tarafta dini nikahımizi kıyıyordu. Bizde resmi nikahı kıyıp imza attık.
Uluslararası aile cüzdanım da yok demem artık.
Terası onlara bırakıp indigimiz asansöre bindik. Saat kaçtı bilmiyorum ama müzik sesinden balonun devam ettiğini anlayabiliyordum. Heyecanla kalbim pır pır atıyordu. Yatak odamın olduğu kata inecegimizi düşünüyordum ama bir alt kata inmiştik.
"Aslan burası. ,"
"Benim katım. " Dediğinde asansörden indi. Gelmediğimi fark ettiğinde bana döndü.
"Neden inmiyorsun karıcığım. Korkuyor musun?" Diye muzipce sorduğu soruya göz devirdim. Aklıma düşen sahneler korkumu da gün yüzüne çıkarmadı değildi.
"Hayır. Tuana hanım gelebilir kontrole. "
"Hadi ama Sahra! Tuana'yı boşver ilk gecemizi güzel geçirelim. İşi bırakacaksın zaten onun asistanı olmaya devam edecek değilsin. Sen artık Sahra Kozoğlu'sun güzelim. " Dedi hayretle ona baktım .
"Hayır bırakmayacağım benim bu işe ihtiyacım var. " Dedim gözlerim dolmuştu.
"Benimde sana. Ve senin de sadece bana ihtiyacın olsun istiyorum. "
"Bazen herşey istediğimiz gibi olmaz !" Dedim asansörün kapısını kapatıp odamın olduğu kata indim. Cüzdanımdan kartımı çıkarıp kapıyı açtım. Sertce kapıyı kapatıp gözyaşlarımi serbest bıraktım. Yapmayacaktım! Bunca zenginliğin içinde dolanırken hiçbirine av olmayacaktım. Ben onların ezebilecekleri bir mal olmayacaktım.
Ben kendi elimle imza atmıştım. Zoraki değil hevesle. Elbisemin fermuarini açtım bir yandan da topuklularimi çıkarıp bir kenara attım.
Kapı çaldığında Tuana olmasından korktum.
"Sahra Sevgilim..." Dediğinde korkum geçip yerini öfkeye bırakmıştı. Yinede kapıda kalıp tuana'nin görmesindense açıp içeri geçmesini bekledim.
" İstemeden kalbini kırdım özür dilerim. " Dediğinde ondan kaçırdığım bakışlarımı eliyle çenemi tutup kendine çevirdi.
"Senin gözünden akan tek damla yaşa ölürüm kadın. Daha gidecek çok yolumuz var . Bu yola göz yaşlarınla başlamayalım üzülürüm Sevgilim. Ben sana sen bana kavuşalım. " Dedi. Az önce düşündüğüm herşeyi unutup kendimi ona adadım...