Ben yanlış mı duydum yoksa o beni kısıtlıyor muydu ?Bu adam kendini ne zannediyor ya
"NE!"
"İçeri gir." bak hala içeri gir diyor.
"Sen ama çok oluyorsun artık ne dediğini sanıyorsun sen ya hımm.Sen benim neyim sinde kendinde bana karışma hakkı buluyorsun"
"Bu köyün ağası ve sende bu köyde olduğun sürece seninde ağan .Bu köyün kuralları var küçük xanım burdaysan uyacaksın o kurallara "
"kural mı?..." başını evet diye bir kere aşağı yukarı indirdi. " Eğer uymamayı seçersem ne olur ?" yaslandığı yerden kendini öne doğru itip
" Öyle bir seçenek yok " dedi gözümün içine baka baka. Beni sinir etmek için söylediğine yemin edebilirdim.
Ben anladım ama bu ağa bozuntusunu. Bir pot kırıyım da araştırma yapmama izin vermesin. Yok ya yemezler.
Tamm...Hadi yaparsın sen Nehir köprüden geçene kadar ayıya Ağa de bu kadar.
Alttan alarak konuşmayı deniyecem ,artık nasıl olucaksa bu sinirle
" Tamam da Benim...Benim eşyalarım o evde kaldı. Eşyalarım olmadan burda kalamam. Sabah erkenden köyü gezmeye başlıyacam, eşyalarım yanımda olmalı."
Evet birazcık yalan söylemiş olabilirim . Ama ben burda kalmak istemiyordum.
Ağa durdu ve bana dik dik bakmaya başladı.Bende ona karşılık vererek ne var gibisinden kaşlarımı çattım.Bu süreçte yavaşca bana doğru gelmeye başladı. Merdivenlerden inerken bir an bile gözünü benden ayırmadı. En son dibime kadar geldi ve durup boynunu eğip bana üstten baktı.
Başını yana eğip o öpülesi etli dudaklarından
hırıltılı ve fısıltı bir şekilde
"Hımm...Köye getirmediğin eşyalarını mı gerekiyor küçük xanım?" benim gözlerimin sonuna kadar açılmasını sağlayan soruyu sorunca biraz utandım .Ama nerden biliyordu benim eşya falan getirmediği mi?
Bey efendi çok uzun olduğu için boynumu ağrıtıçak şekilde yukarıya bakıp
"Sen... Sen nereden biliyorsun benim bişey getirmediği mi ? Yoksa sen beni mi gözetlettiriyorsun ?"
"Evet" Tek kelime öyle mi? ben sinirden gülüp
"Hah...Yaa..Peki neden ağam? "şiveli bir şekilde sorunca dudağının kenarı çok kısa bir sürede olsa kıvrıldı .
Gözümün içine öyle bir baktı ki... Ah o nasıl bakmak öyle... Bana böyle bakarken doğru düzgün düşünemiyordum ki.
Ama istifimi hiç bozmadım .İç karışıklıklarımı dışarıya yansıtmama da iyidim bu özelliğmi çok seviyordum. İçimde yaşadığım şeyleri dışardan saklyamasaydım şuanda Akıl hastanesinde bulurdum kendimi .
"Sebep yok. Ve şimdi hemen içeri gir.Tekrar etmeyi sevmem küçük xanım."
Bekledi... Bekledi.. Bayada sabırlıymış belli onay almadan gitmeyecekti.
"Tamam oldu mu?" diyip gözlerimi devirip ordan ayrılacakken damarlı elleriyle beni kendine sertçe çekti.
Ne oluyor ya ...?Yeter ama artık . Buda beni sürekli çekiştirmeyi alışkanlık yaptı.
"Ne...Ne yapıyorsun? "O kadar yakınımdaydı ki konuşsam dudaklarımız birbirine girecekti.
"Bana gözünü mü devirdin sen ?" ben burda maraton koşu yapmışım gibi kalbim atıyorken onun böyle sakin konuşması sinirimi bozuyordu.
"Hayır. Sana göz devirmedim . Ve lütfen bunu yapmayı kes artık"diyip gözlerimleonun yüzünden içinde bulunduğumuz durumu gösterdim. Allah'tan annesi ve Asuman içerdeydi. Burda olsalardı kessin yanlış anlarlardı.
"Neyi?" Nasıl neyi ya öff
"B-Bunu "
"Bu?" Of ama bu adam beni çok zorluyordu.
"Beni şey yapmayı bırak " ama bu durumda nasıl anlatılırdı ki. Beni kendine bastırmayı bırak dersem,bu ağa bozuntusunun artık yüzüne bakmaya utanırım.
Tek kaşını kaldırıp biraz daha beni kendine çekip
"Neyi yapmıyım?"dedi fısıltılı bir ses tonuyla
Öff ya ben ne yapıcam bu adamla yaa.Ben şuanda yanıyım ama o hiçbir şey bilmesin.Bu haksızlık.Ben çok şehvetli olduğum için değil yanlış anlamayın. İlk defa bir erkeğe bu kadar yakın oldum.Öyle olmasaydı da adam resmen taş taş siz olsaydınız benim yerimde sizde yanardınız.
" Bırak artık...Yorgunum yukarı gidip dinlenmem gerek lütfen" diyip gözlerinin içine baktım .
Titrek bir nefes verip beni bıraktı. Ona hiç bakmadan koşar adımlarla merdivenlerden çıktım.
Karşıma tatlı orta yaşlı bir hanım çıktı bana kalacağım odayı gösterdi .
Oda baya genişti balkonu da vardı.En güzel tarafı da balkon o güzel bahçeyi görüyordu.
Odanın içerisi evin diğer kısımları gibiydi.
Renkleri de yine en sevdiğim mat yeşil rengi ve kırmızının karışımıydı.
Ve banyosu da baya büyük ve güzeldi.Bu evde herşey çok geniş ve ferahtı.
Banyoda geçe rutinimi yapıp çıktım.Pijamalarım çok tatlıydı. Ama bir iki beden büyüktü. Seneye de giyerim diye almıştım .Annemden alışkanlık kaldı bende. Küçükken Bayram elbisesi aldığımızda bir iki beden büyük alırdı ki seneyede giyelim diye . Zaten bayramdan bayrama kıyafet alırdık annemle .
Biz orta gelirliği bir aileydik. Aile dememe bakmayın ben ile annem tek vardık. Ben evin tek çoçuğuydum. Cizre'de tek çocuklu aile nerdeyse yok denecek kadar azdı. Ama işte babam böyle biri olmasaydı belki benimde bir sürü kardeşim olurdu.
Küçükken babam başka bir kadınla imam nikahı kıymıştı.Ve bunu bir gün ben okuldan dönerken aylardır görmediğim babamın anneme bağıra bağıra söylemesiyle öğrendim.
O günden sonra babam annemden boşandı. Annem herkesin gözünde kocasını elinde tutamadığı için kocası onu boşanan kadın olarak göründü.
Canım annem bu üzüntüyle çok yaşayamadı. Beni bu Dünya'da yapa yalnız bırakıp gitti.
Annem ölünce beni memleketime bağlayan başka bişey kalmadı.
İstanbul'a taşındım. Annemin benim için sakladığı mehrini bozdurup onunla bir kaç ay geçirdim.Zaten sonrasını biliyorsunuz ve artık İş kadını olarak buraya araştırma yapmak için geldim.
Başımı sağa sola sallayıp kendimi silkeledim.
Yatağıma doğru pıtı pıtı gidip yatmak için hazırlandım.
Yatağa girip her geçe yaptığım gibi iyi bir uyku ve aydınlık bir sabah için Ayet'l kürsü, Nas ve Felak sırayla okuyup duamı da edip uyudum.
_
_
_
_
Uykunun kolarındayken kapı bir anda gecenin yarısında alacaklı gibi çalındı.
kapıyı açtım Ve..ve Mervan Ağa sadece altında bir şortla karşımda duruyor.
ah o vücudu ,o esmer karın kasları yapılı ,damarlı ve geniş kolları o kadar çok dokunmak istiyordum ki .
Başını eğerek kapıdan geçti ve tam önümde durdu. Yavaşca eğildi kulak hizama gelip
"Gördüğünü beğendin mi? Beğensen iyi olur. çünkü ben şimdi görüçeğim şeyi beğeniçem kessin " tok ve fısıltılı sesi beni offf beni mahvetti.
Ben onunla göz göze gelmek için bir adım geriye gittim.
Ah o kara bakışlar,beni soyan o bakışlar...
Beni çekip kucağına aldı kapayı sert bir şekilde kapatıp.Beni kapı ila arasına aldı .
küçük bir çiyaklama çıktı azımdan düşmemek için ayağımı belinde sıkıca birbirine geçiridim.
Göğüsüm orantısız bir şekilde inip kalkıyordu.
Bu durumda olan tek ben değildim Mervan Ağa 'da sığ nefesler alıp-veriyordu.
"Yap- dudaklarımı küçük bir dil darbesiyle ıslatıp- yapma lütfen bak biri görücek "
"cık olmaz küçük xanım şuanda geri vites yapmam " sinirlendim.
"İndir be..."
dudaklarımı esir alan etli dudakla sesim kesildi.
Karşılık veremiyordum.Hiç öpmemiş ya da öpüşmemiştim.Ayırca bilseydim de karşılık vermezdim utancımdan .
Bir anda dudaklarımı ısırdığında küçük bir inilti çıkarıp ağzımı araladım.
O aralıktan hemen faydalanıp dudklarımı kana kana içmeye başadı.Çok agrsif bir şekilde öpüyordu,ama beni rahatsız etmiyordu.
Keza elleri de hiç durmuyordu her yerimdeydi . pijamamın üstünden göğüslerimi yoğruyordu
sonra kalçalarımı ve baçaklarımı sıkıyordu.
Artık bende kendimi tutamayıp yavaş yavaş ona uyum sağladım. Ellerimle sert vücudunu keşfettim. Mervan ağa ağzımı bırakıp boynumu emip ısırmaya başladı. boynuma doğru
"Seni canlı canlı yemek istiyorum "
diyerek daha da ıslanmam neden oldu.