DİLA “Amcanla, Ali Ağa…” dedi, dişlerinin arasından. “Tam da tahmin ettiğim gibi bizi sattı. Örgüte.” İçimde bir şey güm diye yere düştü sanki. “Ne?!” O, çoktan pantolonuna, gömleğine uzanmıştı. Kurşun sesi hala kulağımda yankılanırken bir kurşun daha patladı, biraz daha uzaktan bu kez. Konağın ön taraflarından… Avludan… Ya da daha ileriden, bilmiyordum. Donup kalmıştım sanki. “Sarp ne olur bir şey yap!” diye kalktım ve sabahlığımı giyindim. “Annemle babam… Dadım… Abim… Onlara bir şey olmasın ne olur!” “Burada kal,” dedi, gömleğinin son düğmesini iliklerken. “Kapıyı kilitle. Biri girerse, kim olduğuna bakmadan asla açma. Ben çıkıp bakacağım.” Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, iç organlarım birer birer yer değiştirmiş gibi hissediyordum. “Yanına geliyorum,” diyecek oldum, aslında t

