2. Bölüm

994 Kelimeler
Nilay ruhsal çöküntüyle karşıladığı gecede, yatağına girip cenin pozisyonu aldı. Gözyaşları yastığa düşerken fiziksel sancılarla, kıvranarak sabah ettiği gecelere hasretti. Bedeni acı zor bela dalınan uykuyla bir nebze olsun unutulurdu, alınan her soluğu ciğere bıçak gibi saplayan ruhsal acı ne uyutur ne unuttururdu. Dünyaya gelmesine vesile olan kişiler tarafından kabul görmemek, eski eşya kadar değerinin olmamasının yükü şimdi daha bir ağırdı. Onun yaşadıklarını din, dil, ırk fark etmeksizin, eşitlik, özgürlük, adalet, yaşama hakkı, kardeşlik naraları atılan yeryüzünde, anane ve örflerin ardına gizlenip susturulan, erkeği birkaç adım geriden takip eden sindirilmiş milyonlarca kadın vardı. Erkeğin yanlışlarının bedelini, diri diri ateşte yanarak ödeyen mantığa sığmayan kadına mahsus durumun hiçbir kitapta yeri yoktu. Hâlbuki insan cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, yaratıcını özel kıldığı birçok özellik bahşettiği tek canlıdır. Kendi ırkı yaratıcıdan üstünmüş gibi çeşitli sebeplerle haklarını gasp ediyor, her çağda anlık öfke hırs ve çıkarlar için birbirinin bencilce canını alıyor. Her gün onlarca kadın sözde namus uğruna, kendisini saplantı haline getiren eski eş ve sevgili tarafından katlediliyor. Hiç tanımadığı kanı bozuk tarafından kuytu köşede, açık veya kapalı fark etmeksizin giyim tarzından tahrik oldu diye tecavüze uğruyor, mayası bozuğun birkaç dakikalık zevki dinince canice yine canından oluyor. Elbette dünya denilen gezegende insan sadece kendi ırkına zarar vermiyor, yeryüzünde nefes alan diğer canlıların varlığına da göz dikiyordu. Rengarenk bitkileri oksijen kaynağımız ağaçları rant uğruna katlediliyor. Allah'ın 'Onlar benim dilsiz kullarım,' dediği hayvanlar aç kaldıkları yetmez gibi işkence edilip lağım zihniyetli şahsiyetsizlerin sapıklığına maruz kalıyordu. Ve bunca şeye karşın adalet bazen adli mercilerde bile hükümsüzdü. İnsanlığa yol gösterici dinler kesin dille öldürmemeyi buyururken her çağın insanı sebep ne olursa olsun ilahi emre itaat etmeliydi. Asırlar evvel kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü dönemde, kızını omzunda gezdiren cihanın son peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) veda hutbesinde ümmetine 'Kadınlar size Allah'ın emanetidir.' diye yükselen sesine, İslam dinin yaygın olduğu evrende çağımızın sözde Müslümanları en sevgilinin çağrısına sağırdı? Kız evlatlarını hor gören zihniyet aynı zamanda, kız çocuğunun nimet ömre ve haneye bereket olduğundan bir haberdi. Nilay'ın aralıksız ağlamaktan sızlayan gözleri tanyeri ağarırken kapandı, birkaç saatlik uykusu aşinası olduğu vakitte son buldu. Günlük rutinini uygularken o hariç evdekiler keyiften dört köşeydi, on sekiz yıl bedavadan ekmeklerini yiyen Nilay gider ayak bir işe yaramıştı. Sayesinde biricik oğulları Asım'ın kumar borcu kapanacak canı sağ kalacaktı. Murat dün gece asker arkadaşı Ahmet’in, evde yıldırım nikahı kıyıp hemen İstanbul'a dönme fikrine karşı çıkmadı. Sabah çalıştığı inşaatın kalfasını arayıp oğlu ve kendisi için izin aldı, nikah işlemleri esnasında Nilay’ı dönüşümlü göz hapsinde tutacaklardı. Sorun çıkması mümkün değildi lâkin kuytu köşede birileri aklını çelerdi, tedbiri elden bırakmamak gerekirdi. Yıllar sonra dışarı çıkacak Nilay’ın içinde zerre sevinç heves yoktu, sayılı birbirine benzer elbiselerinden birini üzerine geçirdi. Evden çıkmadan evin fertlerince ayrı ayrı tehdit edildi, ayağına büyük gelen annesinin ayakkabılarını giydi. Eşikten adım attığı gibi başı öne eğdirildi sağında annesi, solunda abisi belirdi önden yürüyen baba birkaç adım geriden takip edildi. Canlı cenazeden farksız Nilay'ın açık hava gözlerini kamaştırdı, ayak bastığı taşlık zemin dengede yürümesini zorlaştırdı. Şuan nikah işlemleri için değil, en basiti hastaneye gidiyor olsa eğlenen çocukların sesini, kuş cıvıltılarını yakından duyduğu için her şeye rağmen mutlu olurdu. Gerekli kurumlarda işlemler sırasında dikkat çeken aileye etraftakiler bakmakla yetindi. Bu devirde etliye sütlüye karışmamak gerekirdi, hele duruşları tekin olmayan kişilere hiç bulaşılmazdı. Tamamlanan evraklar belediyenin ilgili birimine teslim edilip imzalar atıldı, görevli memur dikkat çeken duruma evrakların arasına sıkıştırılan meblağa karşılık sessiz kaldı. İşlemler tamamlanınca Nilay için Nilay'ın seçmediği, beyaz bir elbise bir çift beyaz babet ayakkabı alındı. Amaç akşamüzeri evde nikah kıyılırken memurun gözünü boyamaktı. Her şey istedikleri şekilde hallolunca yakın akrabalar alelacele kıyılacak nikaha davet edildi, evde dört koldan hummalı bir çalışma başladı. Ahmet asker arkadaşı laf yapmasın diye ikramlıklar aldı. Oysa tüm gün cebinden çıkan paralara içi gidiyordu. Koşuşturmalı günde ailenin dört gözle beklediği vakit gelip çattı, tüm gün oradan oraya sürüklenen Nilay kukla gibiydi. Hazırlanması için odasına gönderildi hakim yaka, kolları nopeli dökümlü etek ucu ayak bileğinde biten elbiseyi giydi. Aynanın karşısına geçip gelinlik görünümlü kefenli yansımasına burukça gülümsedi, ilk kez beyaz renk giymişti ve yine ilk kez elbisesi beden hatlarını gizlese bile üzerinde çuval gibi durmuyordu. Her daim klasik örgülü tuttuğu uzun saçlarını,  yengelerinin buyruğuyla açıp salık bıraktı. Aksiyle bakışırken aynada babasının sureti belirince korkuyla yutkundu, bakışlarını kaçırdı kolunun çekiştirilmesiyle ardına döndü. Ağına kan oturan korkudan titreyen gözlerini ayakkabılarına indirdi, çenesinin sıkıca kavranmasıyla ürkek bakışları babasını buldu. Babasının çehresindeki iğrenen ifade her zamankinden daha çok canını yaktı, kaşla göz arası saçlarına yapışan elle başı geriye düştü. Nilay somut acıyla çığlık atmamak için dudaklarını bir birine bastırdı. Babasının alkol kokan nefesi stresten burulan midesini ağzına getirdi, geriye meyleden bedeni ayakta durmakta güçlük çekerken ellerini yumruk yaptı. Murat doğumuyla soyuna incir ağacı diken kızının saçlarına uyguladığı baskıyı artırdı, bir saate kalmaz ondan kurtulacaktı lâkin, kız çocuğu nankördü gittiği yerde saygısızlık yapar başını öne eğdirirdi. “Seni bu yaşına kadar besleyip büyüttüm, adıma kara çalmana izin vermedim, hiçbir zamanda vermem. Bundan sonra kocanın bir dediğini iki etmeyecek, sözünün üzerine söz söylemeyeceksin. Şayet seninle ilgili ufacık bir şikayet alırsam anam avradım olsun, oraya gelir seni alırım kömürlüğe zincirle bağlarım.” Nilay sabah beri çeşitli şeylerle ikaz edilmişti, babası son tehditlerini sıralarken çekilen saçları canını yakıyordu. Hissettiği acı sessiz kalmasını güçleştirdi, canının yandığını belirten fısıltılı heceleri zapt edemedi. Baskı daha da artarken babası yüzleri arasında belli mesafe bıraktı, yüksek perdeden çağlayan sesi kulaklarını çınlattı. “Anladın mı?” Nilay'ın alkollü nefes yakından duyumsadıkça mide özsuyu yükseldi, dolan gözlerini kapatıp açtı birer damla yanaklarından süzülürken cılız sesiyle onayladı. İtiraz etmesi söz konusu değildi “anladım.” Murat kızının karşı gelmeyeceğinden emindi, gayesi kendisini garantiye almaktı. Sözleri hiçbir zaman kuru gürültü değildi söylediğini uygulamaktan çekinmezdi, Nilay’ın saçlarını serbest bırakıp koluna yapışıp salona sürükledi. Yüzündeki katı ifadeyi bir miktar yumuşattı kızını çekyatın ucuna oturttu. Nilay benliğine kastetmek için toplananlara kaçamak bakışlar attı, hepsinin zihniyeti hayata bakış açısı aynıydı. Kara gözleri Ahmet'in gülen yüzüne değince mide bulantısı arttı, boğazını yakan acımsı suyu yutup bakışlarını kucağına indirdi. Etrafta koşuşturan erkek çocukları, sohbet eden yengelerine eşlik eden annesi, alkol tüketirken kendi aralarında muhabbet eden erkekler, vahim durum herkesçe sıradan normaldi. 
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE