bc

İki Yaşam

book_age16+
777
TAKİP ET
6.6K
OKU
HE
powerful
mafia
drama
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Defne, birbirinden tamamen farklı iki ayrı hayat yaşamaktadır. Ancak şartlar onu her ikisinden de bağımsız bambaşka bir yaşama çekerken, geçmişinden gelen bir isim ve yeni tanıştığı bir adamın yakıcı aşkının arasında sıradışı bir tempoya sürüklenecektir. Acaba kimi ve ne çeşit bir hayatı seçecek?

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Bölüm - Hayatımın Özeti
DEFNE Gözümü tavana diktiğimde saat beşi gösteriyordu. Gerçekten her sabah aynı rutinde, rüya bile görmediğim o ağır uykudan uyanmaktan asla bıkmıyorum. Biraz telefonda oyalandıktan sonra nihayet yataktan kalkmaya karar verip, hızlıca bir duş alıp kendime bir kahve koydum. Kahve demlenirken dolaptan lila bir takım elbise, krem rengi stelettolar ve ona uyumlu bir gömlek çıkarıp hızlıca giyindim. Makyajımı yapıp, sarı saçlarımı da sıkıca topladıktan sonra kahvemi içmeye koyuldum. 175 boyum, ince bacaklarım, sarı saçlarım ve kahverengi gözlerimle güzel olduğumu her zaman düşünürüm. Eh tabii biraz da boy avantajım bunu düşünmeme neden oldu. Ama yuvarlak yüz hatlarım zaman zaman bana kendimi çirkin hissettirse de asla estetik düşünmedim. Estetik yaptıracaksam ben olmamın ne anlamı var ki? Zaten tamamıyla simetrik olan o suratlar bana her zaman itici gelmiştir. Saati görünce bir çığlık atmaktan kendimi alamadım, gerçekten her sabah 5 te kalkmama rağmen nasıl geç kalabiliyorum ki? Kliniğe vardığımda asistanım beni karşılayarak günün kısa özetini geçmeye başladı. Leyla, koyu kumral beline kadar saçları, yeşil gözleri olan, minyon ufak tefek ama çok güzel yüz hatlarına sahip bir kızdı ve her zaman sanki ondan daha güzelmişim gibi bana iltifatlar yağdırmaya bayılırdı. "Defne hanım?" demesiyle irkildim. "Efendim Leyla" "Saat 4 ten sonra randevu almayın dediniz ama bir hastanız sizi görmek için çok ısrarcı, nasıl yapalım diye sordum ama iyi misiniz?" İyi miydim ? Tabii ki hayır !! Dünkü özel boks derslerinden sonra gerçekten canım çıkmıştı ve sabahın körüne nasıl olur da randevu kabul ettim hala bilmiyorum. "Alalım Leylacım alalım, sorun yok halledebilirim" dedim ve ekledim, " Lütfen bana bir tane Americano getirir misin?" "Tabii Defne Hanım" diyerek odadan çıktı. Nihayet günün sonuna geldiğimde artık spor salonuna gitmeye hazırdım. Tabii bu kadar yorgunluktan sonra ne kadar hazır olunursa o kadar. İç sesimin Sızlanmayı kes dediğini duydum. Hah tabii, bunca yoğunluğum yokken beni hiç terk etmeyen aptal iç sesimin bütün gün nerde olduğunu merak ediyordum bende. Ama bu sefer iç sesime hak vererek hızlıca toparlandım. Arabanın anahtarlarını alıp klinikten çıkarken Leyla'nın sesini duydum. "Bir sorun mu var ?" "Hayır, sadece, tam sizin çıktığınız esnada Dr. Fırat Bey aradı." "Hangisi ? Şu büyük özel hastanede estetik cerrah olan mı?" "Evet Defne Hanım, sizden randevu talep ediyor." Kıkırdadım. "Ne o estetikten kazandığı parayla kendine bir rahim mi satın almış?" Leyla kahkalarının arasında "Tanıdığım en esprili doktorsunuz" dedi ve ekledi "Günü dolu diyeyim mi?" "Hayır, uygunluğu varsa yarın saat 12 de kendisiyle öğle yemeğinde buluşacağımı söyle lütfen. Kliniğin yakınındaki her zaman gittiğim restorana da rezervasyon yap, bakalım yine sevgili başhekiminden bize hangi haberi getirecek." Kadın doğum doktoru olma sorunsalı ile mi boğuşmalıyım, Fırat denen angutun sürekli özel hastanede daha iyi şartların olur masalını mı dinlemeliyim yoksa kliniktekilerin bilmediği boksörlük hayatımın derdini mi çekmeliyim gerçekten anlayamıyorum. Ah bu arada evet, anladığınız üzere, iki farklı hayatım var ve iki taraf ta birbirinden haberdar değil. Ne salondakiler doktor olduğumu biliyor ne de diğer hekimler boksör olduğumu biliyor. Yalnızca manevi babam, aynı zamanda bin yıllık hocam Sedat Abi benim gerçekte kim olduğumu biliyor ve ona göre hareket ediyordu. Ani bir frenle son anda fark ettiğim kırmızı ışıkta dururken, kemerimi takmamanın cezası olan kafamı direksiyona çarpmamla iç sesim harekete geçti. Aptalsın. " Kes sesini " diye inleyip arabamı ilk sağa çektim ve herhangi bir yaralanmam var mı diye kontrol ettikten sonra radyodan bir şarkı açtım ve yeniden salona doğru yola koyuldum. Her zamanki gibi arabamı park ettikten sonra güneş gözlüklerimi takıp doğruca odama açılan arka kapıya yöneldim. Bu geçitten kimsenin haberinin olmaması harika bir şeydi. Hızlıca odamdaki soyunma kabininde üstümü değiştirdikten sonra Sedat Abinin ofisine doğru gitmeye başladım. Üst koridorda yürürken, durup camdan aşağıda antrenman yapan gruplara baktım. Bir bölmede çocuklar çok ciddi bir disiplinle çalışırken diğer yanda yetişkinler vardı. Herkes müziğin ritmine ve antrenmanın ağırlığına kendini kaptırmış şekilde çalışırken, bu ortamın büyüleyici göründüğünü düşündüm. Burada kendimi buluyor, içimdeki şiddet yanlısı tarafları bastırabiliyor ve bütün kötü enerjimden adeta arınıyordum. Veee üçüncü bölme.. Gerçekten beni çıldırtan, kapısından asla girmek istemediğim o kısım.. Özel ders salonu.. Allah aşkına kim şımarık zengin bebelerine ders verirken keyif alabilir ki? Hiç biri asla ciddi değil ve ince bacaklı bir kadın bizi ne kadar yorabilir ki diye sürekli geyik yapıyorken nasıl sakin kalabilirim ki? Düşüncelerimi susturup Sedat Abinin yanına gittiğimde odasındaki jaluzilerin inmiş olduğunu gördüm. Bunun iki anlamı vardı. Ya çok ciddi bir görüşmesi vardı ki bunu asla avukatımız olmadan yapmazdı ve arka kapıda avukatın arabasını görmemiştim. Ya da içeride o aptal Jaleyle bir haltlar yiyordu. Jale, Sedat Abinin yıllardır tüm ihtiyaçlarını karşılayan aptal bir sürtüktü. Demek istediğim gerçekten tam bir sürtüktü. Çelimsiz vücuduna asla ait olmayan estetikli göğüslerini kıyafetlerinden taşırmaya bayılır, nerede olduğunu düşünmeksizin sürekli göğüslerini dürter ve kısa eteğini sıyırarak kalçalarını teşhir etmekten asla çekinmezdi. Çiğ sarı saçları ve kırmızı rujuyla bu hayatta en sinir olduğum şeyi sürekli yapardı. Koca koca balonlar yaparak sakız çiğnerdi. Ayrıca Sedat Abi'nin yanında onu hırpalamayacağını bildiği için, bana laf sokmaya çalışmaktan asla çekinmez ve sürekli eleştirmeye kalkardı. Bir gün Sedat Abi onu becermekten vazgeçerse, gerçekten onu ilk lafında benzetmeye yemin ettim. Zili çaldıktan sonra kapıyı Sedat Abi açtı. Neyse ki üstü başı düzgündü. "Gel Defne gel, ne düşündüğünü biliyorum, ama ikisi de değil. Sadece yeni birini araştırıyordum ve bunun çok gizli kalmasını istiyordum." "Her iki türlü de sorun yok abi beni bilirsin" dedim ve ağzıma bir fermuar çeker gibi yapıp kilidini fırlattım. Kahkaha attı. Aniden ciddileşerek "Sinirden deliye döneceğini biliyorum, ama özel ders isteyen biri var ve ne kadar senin antrenörlük yapmadığını söylesem de senin hocası olman konusunda çok ısrarcı. Eh ben de hayır diyemedim." "Sedat Abi" diye inledim, "Gerçekten bana bunu yapmış olamazsın. O şımarık zengin bebelerinden ne kadar nefret ettiğimi biliyorsun." Odadan çıkarken göz kırptı "Eti de kemiği de senin". Beklediğim işareti almıştım. Odama geçip yasemin kokulu bir tütsü yaktım ve klasik ekipman temizliğime başladım. Eldivenler, koruyucular, dişlik ve bandaj dan sonra hızlıca masamı toparlayıp evrak işlerine girişmeden önce üstümü değiştirmeye karar verdim. Antrenman saatime az kalmıştı. Hızlıca bir spor sütyeni, bir bisikletçi taytı ve bir boks şortu seçerek kabine girdim. Kapının dışından Sedat abinin sesini duyduğumda neredeyse hazırdım. İç sesim yine birilerini haşlıyor dedi. Haklısın ama sesini kesme zamanı sevgili iç ses. Antrenmanda seninle uğraşamayacağım. Yaklaşık bir saatlik ufak bir antrenman sonrası özel ders saatim nihayet gelmişti. Hatta beş dakika kadar da geç kalmış olan bu disiplinsiz veledin kim olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. O sırada kapı açıldı, önde Sedat Abi arkasında ise çok sevgili yeni öğrencim içeri girdiler. İşte şimdi başlıyoruz diye düşündüm. Kapıdan içeri girdikleri anda şok oldum. Bu defa gelen şımarık bir zengin çocuğu değil kazık kadar adamdı. “Eveeet Defneciğim bu yeni öğrencin Barış” dedi Sedat abi. “Merhaba, ben Defne” dediğimde göz teması kurabilmek için kafamı kaldırmam gerektiğini fark ettim. Sedat abiyle kıyaslarsam baya uzundu. Rahatlıkla 190 olan bu adam sarışın, koyu kahve gözlü, geniş omuzlu ve gayet fit bir vücuda sahipti. Biraz daha dar giyinse ağzımın sularını temizlemek için paspas getirmek gerekebilirdi -ki bunu hiç istemeyiz- ve o mükemmel çene kemiğinden dudaklarına doğru gözlerim kayarken dudaklarından dökülen cümleler beni daha da şaşırtmaya yetmişti “Biliyorum Defne, yakından daha göz alıcı görünüyorsun” Dudaklarından adım dökülürken sesinin de kendisi kadar seksi olduğunun farkına vardığım bu adamın beni daha önce nerede gördüğünü merak etmekten kendimi alıkoyamadım. Ama ders zamanı olduğu için otoban dolusu bu gürültüyü düşünmeyi daha sonraya erteleyerek eline bir ip tutuşturdum “Hadi bakalım antrenman beklemez. Geç geldiğin için cezalısın 3 dakikadan 3 set ip atlamakla antrenmana başlıyoruz” dedim. Madem benden zorla özel ders kopardın o halde sonuçlarına katlanacaksın yakışıklı. İç sesim SEN BUNA AZ ÖNCE YAKIŞIKLI Mİ DEDİN diye feryat etse de onu susturmayı başardım ve evet, bu adam gerçekten yakışıklıydı.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

AŞKLA BERDEL

read
79.1K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
523.1K
bc

HÜKÜM

read
224.2K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook