Ha bugün ha yarın diye diye bir aydan fazladır kaldığımız bu konakta sıradan bir akşamüstüydü.
Babaanne, kitap okuyan torununa dönüp,
"Dilan kızım bir kahve yap da içelim hadi." dedi
Dilan, itiraz etmeyip biraz ertelemek için, "Sayfam bitsin hemen kalkıyorum babaanneciğim." deyince benim sözümün de itiraz edilmeyeceğini düşünüp, "Babaanne ben yapayım mı, boş boş oturuyorum burada." dedim
"İyi yap bakalım, kahvende omletin gibi güzel mi bakalım." diyen babaannenin sözünün üstüne kimse söz edemezdi.
"Kahveler nasıl olsun?" diyerek ayağa kalktım.
M: "Cemre abla büyük babaannenin ki sade, halamla benimki orta, Cem amcamın ki de tuzluuu."
"Ha.ha.haaa, çok komik, espride gerçekten amcana benzemişsin."
D: "Cemre, Mert için kefil olamam ama Cem abimin esprileri kesinlikle komiktir."
C: "Mert espri yapmıyor ki katilliğim nefsi müdafaa olsun diye uğraşıyor."
"Katil olmadan kahveni nasıl içiyorsun söyler misin artık." diyerek susturduğum Cem, "Tuzsuz olsun da nasıl olursa olsun fark etmez." diyerek yine duygularımın karşılıksız olduğunu belli etti.
~~~~~~•~~~~~~•
Geldiğimizden beri bir kere bile İstanbul'daki gibi sıcak davranmayan Cem'e sinirimi alt kattaki mutfağa inen merdivenlerden çıkartıyordum...
"Be koca adam... Daha doğrusu be kısa koca adam, madem bir şey hissetmiyordun beni neden o adamların elinden kurtarıp canını tehlikeye attın." diye söylendikten sonra aklıma bi türkü gelmişti.
"Amman Amman olmuyor, eş eşini bulmuyor, kara yağız genç oğlan niye gönlün olmuyor."
Mutfağa girerken söylemeye başladığım türküyü, arkamdan gelen Mert, "Sence neden abla?" demesiyle yarıda kesip sıçradım... Arkama dönerken, baş parmağımla üst dişlerimden yardım alarak çenemi yukarı çektim.
Korkuttuğunu anladığı halde, "Çoğu zaman eş eşi bulmaz ama amcam kendini yetersiz gördüğü için gönlü olmuyor, bir de amcam esmer ve kara yağız değil, genç yaşını da bi beş altı yaş ile kaybetmiş durumda. O yüzden bu size uymuyor." deyince olmayan mesleğimi icra ederek avukatlığa başladım.
"Otuz yaşın neresi yaşlı?"
"Otuzu söylerken bile genç kelimesi ortadan kalktı abla daaa, bundan daha enteresanı amcamın yaşını küçültmen, amcam dolu dolu otuz iki yaşında."
"Pardon, bay çok bilmiş." deyip arkamı dönerek kahveleri yapmaya başladım...
... "Cemre abla, bir şey sorabilir miyim?"
"Sinirimi bozacak bir şey değilse sorabilirsin?"
"Amcamla nasıl tanıştınız?"
"Bugün de günlük Cem dozumuzu aldık, çok şükür... Benim okulun kantininde tanıştık."
"İlk Tanışma için pek de heyecan verici değilmiş."
"Kantinde tanışmak heyecanlı değil... Evet... Ama!.. Elinde servis tepsisi ile beni sıkıştıran birinin ağzını burnunu kırdıktan sonra tanışmak heyecanlı oluyor."
"Çay tepsisi ne alaka?"
"Birine servis yapıyordu herhalde ne bileyim?"
"Hâlâ anlamadım, neden?"
"Ne demek, neden?.. Kantinde çalıştığı için olabilir mi acaba?"
"İşte ben de onu anlamadım ya, amcam neden kantinde çalışıyordu."
"Ne bileyim ben, ihtiyacı vardı herhalde dicem amaa!.. hatta gel bak... İnanmıyorsan fotoğraflarını göstereyim... Al bak..."
Mert, baktıkça şekilden şekile girince, "Mert, neden bu kadar şaşırıyorsun ki?" diye sordum
M: "İnanamıyorum çünkü Cemre abla, amcam bilgisayar programcısı, neden kantinde çalışıyormuş."
"Nasıl bilgisayar programcısı ya... Ne zamandan beri?"
"Bilgisayar programcılığı bölümünden mezun olduğundan beri."
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°•••••••••••••°°°°°°°°°°°°°°°°°°