8. BÖLÜM *''WHERE IS THE ADALET?''

850 Kelimeler
Benim bu aileden çektiğim nedir ya? Abisi psikopat bir mafya; kardeşi yumurta fırlatan, kendine ait bilişim şirketi olan bir çılgın! Ve ne hikmetse ikisi de deli. ''Ne kadar da uyuşuksun! Çıksana artık ya! Çişim geldi!'' diye bağırdı kapının ardından. Banyosunda bana zorla duş aldırıyordu. Yürüyen omlet gibi olmuştum sayesinde ve şimdi de bana uyuşuksun diye bağırıyordu. ''Koskocaman villan var ve tek tuvalette bu banyoda mı?'' diye bağırdım durulanırken. ''Yoo! Ben sadece buradakini kullanıyorum ve şu an diğerlerine gitmek için çok üşeniyorum!'' dedi bağırarak. ''Fesuphanallah!'' diye söylenip bana verdiği bornozu vücuduma sarıp kapıyı açtım. Hızla içeri girdi ve burnunu yanağıma yaklaştırıp kokladı. ''Tamam, yumurta kokmuyorsun. Yatağın üzerine temiz kıyafetler bıraktım git giyin!'' dedi sırtıma ellerini koyup beni iteklerken. Kapıyı arkamdan kapatırken gözlerimi devirdim. Yukarıya bakıp kısık sesle söylendim. ''Valla! Ben ne günah işledim de beni kaçık kardeşlerle sınıyorsun? Tamam, hırsızlık da günahtır ama- Ne bileyim? Başka bir şekilde cezalandırsaydın!'' deyip bornozla kurulanmaya başladım. 'Çarpılacaksın! Zaten dövme yüzünden abdestin tutmuyor!' diye bilincim azarladı. 'Ne? Yok ya! Tutuyordur!' deyip elime telefonu alıp Google'da arama yaptım. ''Değilmiş! Deri altına su geçiyormuş! Yapıştırma yasakmış!'' diye sevinçle haykırdım. ''Ne yasakmış? Ne değilmiş? Ne diyorsun? Yumurta kafa mı yaptı sende?'' diye sorular sorarak çıktı banyodan Elif. ''Kafama attığın için yumurtaları! Yapmış olabilir!'' diye hayıflandım kafamı ovalarken. Gülümsedi ve omuzlarını silkti. Çok tatlı bir kızdı! Koyu kahverengi saçları ve Emre'nin ki gibi kahverengi gözleri vardı. Aynı Emre'nin ki gibi koyuydu gözleri. Siyah gibiydi gözleri. Uzun boyu ve harika bir fiziği vardı. Emre ile kardeş oldukları kusursuz fiziklerinden anlaşılıyordu. 'Nerede adalet?' diye isyan etti bilincim. 'Hop! Sakin gel!' diye uyardım bilincimi ve gülümseyerek Elif'e döndüm. ''Ben öyle kendi kendime konuşurum! Takma sen beni! Bu arada kıyafetler ve duş için teşekkürler. Çok iyi birisin de neden bana yardım ediyorsun?'' diye sordum tek kaşımı soru sorarcasına kaldırırken. Omuzlarını silkip yanıma oturdu ve gözlerini makyaj masasına dikti. ''Emre biraz, nasıl desem? Tuhaf biridir!'' deyince ona şaka mı yapıyorsun der gibi baktım. Bu nasıl oluyor derseniz, gözlerimi irice açıp yarım bir şekilde güldüm. Yani bu yüz ifadesinin bunu çağrıştırdığını düşünüyorum. Elif bana baktı ve gülerek kafasını salladı. ''Tamam, tamam! Çok tuhaf biridir. Emre, benim abim olmasına rağmen beni hep kendinden uzak tutmuştur. Beni çok sever yanlış anlama. Çok da iyi anlaşırız. Ama nasıl desem? Ayaklarımın üzerinde durmaya itti sürekli beni. Çok iyi hatırlarım, küçükken ondan borç para istemiştim paten almak için. O ise ''Eğer bi şeyi istiyorsan onu hak etmen gerekir!'' deyip bana para vermemişti. Onun sayesinde şimdi kendime ait bir bilişim şirketim var ve dünya bilişim sektöründe bensiz iş yapılmıyor. Neyse kendimi övmeyeyim. Seni bana kendi dosyasını çaldırmak için gönderdi, değil mi? öyle söylemiştin!'' dediğinde kafamı salladım dalgınca. Demek Emre küçükken de böyleydi. Benim akademiye gidebilmem için bunu hak etmem gerektiğini söylemişti. Çocukken kim bilir nasıldı. Gözümün önünde somurtan bir bebek resmi belirince sırıttım. ''Sana dosyayı vereceğim ama sana yardım ettiğimi öğrenmemeli. Bu aramızda sır olarak kalacak. Beni tanımıyorsun ve bu muhabbet hiç olmadı. Neyse, sen anlamışsındır zeki bir kızsın. Yani, sanırım, belki. Bak şimdi! Sağ profilden bakınca pek de emin olamadım. Soldan bakayım birde! Dönsene azıcık!'' dedi muzip bir sesle. Ona şaşkınca bakıp kahkaha atmamak için kendimi sıktım. Gözlerimi devirip yatağın üzerindeki kıyafetleri alıp banyoya yöneldim. ''Delisin sen! Hepiniz delisiniz!'' dedim ellerimi havada sallarken. Banyoda üstümü değiştirip hasta olmamak adına, rafta duran saç kurutma makinesiyle saçlarımı kuruttum. Güzel kızım be! Allah yukarda! Çirkinim desem ağzım burnum yamulur. Mavi gözlerim ve kahverengi saçlarımla dikkatleri üzerime toplayan bir kızım. Bir yetmişlik boyumla ve güzel fiziğimle baş etmem biraz zamanımı almıştı. Sokaklarda yaşayan bir kız için bir dezavantajdı güzelliğim. Emre'nin kız olduğumu öğrendiğinde şok olmuş yüz ifadesi geldi gözümün önüne. Sırıttım. Sargımı çıkardığında bana ne demişti o? 'Saklanacak göğüs yok ortada!' Giydiğim siyah tişörtün yakasından göğüslerime baktım. Gayet de vardı bence. Tamam, Elif ve onun kadar harika bir fiziğim olmasa da gayet iyiydim. 'Neva, sen neyin kafasını yaşıyorsun? Bir katilin seni beğenip beğenmediğinden; göğüslerine küçük demesinden sana ne?' diye cırladı bilincim. Yüzümü buruşturup bilincime hak verdim. Saçımı ellerimle dağıtıp aynadan kendime gülümsedim ve banyodan çıktım. Elif, gardırobunun önünde eğilmiş metal kasayı kapatıyordu. Beni fark edince ayağa kalktı ve gülümseyerek yanıma geldi. Elindeki dosyaları bana uzatırken kaşlarını aşağı yukarı oynattı. ''Bunlar abimi istediği klasör. Bunu ona vermen yetecektir istediğin şey için!'' dedi ve birden bana sarıldı. Elimde dosya öylece donup kalırken kalbimin sıkıştığını hissettim. Annemin ölümünden beri birilerinin beni sevgiyle sarmalamasını beklemişim meğer. Ben ağlayan bir kız değildim ama gözlerimden yaşlar firar etmeye başlayınca Elif'e sıkıca sarılıp hüngür hüngür ağlamaya başladım. Elif sırtımı sıvazlıyor ve 'ağla kendine gelirsin' gibi şeyler mırıldanıyordu. Yere dizlerimin üstüne çökünce oda benimle birlikte çöktü. Kesik kesik konuşmaya başladım. ''Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Ben, evine hırsızlık için girmiştim ama sen bana arkadaşlığını, güvenini sundun. Ben sırf geleceğim için bunu yapacaktım. Yaşadığım sefil hayattan kurtulmak için. Emre bu şartı sunmuştu. Ben özür dilerim!'' dedim hıçkırıklarım arasından. Omuzlarımdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı ve yüzüne bakmam için çenemi tutup kaldırdı. ''Neva! Emre'nin zor biri olduğunu biliyorum. Sen kendini şu an boşuna üzüyorsun! Sen benim artık kardeşim sayılırsın. O mavişlerin bir daha ağladığını görmeyeyim. Hem sen merak etme, ben Emre'den bunun intikamını alırım. Şimdi, hadi bakalım doğruca Emre'nin yanına git ve istediğini al!'' dedi gülümseyerek.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE