BÖLÜM 1: GİRİŞ
Mira, soğuk metal kapının ardından gelen yankılı sesi duyduğunda, derin bir nefes aldı. Havanın içine işleyen keskin rutubet kokusu, genzini yakarken, paslı demir ve eski taşların karışımı ona kasvetli bir karşılama sundu. Buraya adım attığı andan itibaren, şehir efsanelerine konu olan bu cezaevinin sırlarla örülü duvarlarının arasında, gölgelerde gizlenen gerçekleri hissediyordu.
Hapishaneye sızma görevi basit gibi görünse de, buraya adım attığından beri zihninin derinliklerinde yankılanan bir fısıltı vardı: Burası bir hapishaneden fazlası.
Gardiyanların sert bakışları arasında ilerlerken, bileklerindeki kelepçelerin soğukluğu tenine batıyor, yüreğine sinsice işleyen bir korku duygusu bırakıyordu. Karanlık koridorlarda yankılanan ayak sesleri, paslanmış borulardan damlayan suyun ritmik sesiyle karışıyor ve ona bu hapishanenin sadece beton duvarlardan ibaret olmadığını fısıldıyordu.
Parmaklıklar ardında göz alabildiğine uzanan avlu, Mira'nın üzerine soğuk bir gölge gibi düştü. Burada mahkumların her biri birbirinden farklıydı; kimisi köşeye çekilip sessizce izliyor, kimisi ise çevresine hörgüçlü bir tehdit yayıyordu. Ancak burası normal bir hapishane değildi. Birkaç mahkumun eksik olduğunu fark etti. Onlar nereye gitmişti? Kimse bir şey sormuyordu. Gözler kısık, dudaklar kilitliydi. Sessizlik burada bir kural gibiydi.
Koğuşuna girdiğinde, soğuk duvarlara kazınmış kelimeleri fark etti.
"Buradan çıkış yok."
"Beni unuttular."
"Ben artık ben değilim."
Bu sözlerin ardındaki korkuyu hissetti. Her bir harf, burada daha önce bulunmuş ama şimdi ortadan kaybolan mahkumların yankısı gibiydi.
Bir süre odasında beklerken, gözleri istemsizce birine takıldı. Köşede sessizce oturan bir adam, ona diğerlerinden farklı geldi.
Kael.
Gölgelerin arasında bir avcı gibi saklanıyor, ama Mira'yı fark ettiğini gizlemiyordu. Bakışları derin, sorgulayan, belki de onu anlamaya çalışan bir bilmece gibiydi. O an Mira, Kael'in buradaki en tehlikeli mahkumlardan biri olduğunu hissetti. Ama daha önemlisi, o bir mahkumdan fazlasıydı.
Mira'nın içinden bir ses, "Eğer gerçekleri öğrenmek istiyorsan, bu adamla konuşmalısın." dedi. Ancak işin en zor kısmı tam da burada başlıyordu.
Bu hapishane sadece bir tuzak mıydı? Yoksa zihinleri kilitleyen bir kapanın içine mi düşmüştü?