Gözlerimi yeni bir güne açtığımda yataktan hiç istemeye istemeye çıktım. Dün geceden beri moralim adeta bok gibiydi ve bugün çalışasım da yoktu ama çalışmak zorundaydım.
Yorganı üstümden atıp yataktan ayağımı şarkıtıp birkaç dakika boyunca öyle bekledim. Sonra da ayağa kalkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim. Odama tekrar gelip üstümü giydikten sonra sessizce evden çıktım.
Yolda yürürken çalan telefonumu çıkarıp çalan Anıl'a cevap verdim.
"Efendim Anıl?"
"Evde misin hala? Yoksa çıktın mı?"
"Şimdi çıktım ne oldu?"
"Bir şey olmadı da annem uyuduğu için kahvaltı yapamadım. Kahvaltı yaptıktan sonra işe gitsek olur mu? Çok açım."
"Olur ben de kahvaltı yapmadan çıkmıştım. Bizim ordaki kafeye gelsene çok güzel kahvaltı menüleri var ama hızlı ol. Bir saate gitmemiz gerekiyor."
"Tamam hemen geliyorum."
Telefonu kapatıp Anıl'a söylediğim kafeye gidip oturdum ve onu beklemeye başladım. Garson yanıma gelip menü de vermişti ama Anıl gelmeden sipariş vermek istemiyordum.
Beklemekten sıkıldığımda Yağmur'a mesaj atmaya karar vermiş ve yazmaya başlamıştım.
omerkayabasi: Günaydın.
Attığım mesaj anında görüldüğünde gülümseyip onun da yazmasını bekledim.
yagmurozer: Günaydın.
omerkayabasi: Nerdesin?
yagmurozer: Duraktayım. Okula gideceğim.
omerkayabasi: Bugün çok dersin var mı? Yoğun musun?
yagmurozer: Yok bugün dersim yok ama çalışmaya gidiyorum. Akşama kadar okulda olurum büyük ihtimalle.
omerkayabasi: Çalışmak senin için bu kadar önemli mi cidden? Başka bir yerde çalışamaz mısın?
yagmurozer: Bana orası daha rahat geliyor. Aklıma yatan başka bir iş olursa tabii ki de çalışmayı düşünürüm.
"Geldim." Anıl karşıma oturduğunda "Günaydın. Hoş geldin." dedim ve Yağmur'la mesajlaşmaya devam ettim.
"Hoş buldum."
omerkayabasi: Başka bir iş senin için daha iyi olacak bundan emin olabilirsin.
yagmurozer: O zaman bana bir iş bul:)
omerkayabasi: Ciddi misin? Bulayım mı?
yagmurozer: Şaka yaptım ya. Başka bir iş önerdiğin için şakasına öyle dedim.
yagmurozer: Benim gitmem gerekiyor.
yagmurozer: Görüşürüz.
omerkayabasi: Görüşürüz.
"Yağmur'la mı konuşuyorsun?" Anıl hem sipariş vermiş hem de benimle konuşuyordu. Ben ise şu an kara kara başka bir şey düşünüyordum.
"Sence yeni bir çalışan alsak iyi olmaz mı?" dedim birden. Dediğim şey Anıl'ı şaşırtmıştı.
"Nerden çıktı şimdi bu durup dururken?"
"Yağmur kantinde çalışacağına bizimle çalışsa nasıl olur? Hem daha güvende hem de daha rahat olur. Böylece her dakika onu düşünmek zorunda da kalmam."
"Benim için sıkıntı yok gelse sevinirim hatta ama bunu babanla konuşman gerekiyor biliyorsun değil mi? Hem biz de biraz rahatlarız. Çok müşterimiz var, iki dakika oturamıyoruz."
"Babamla konuşmam gerekirse bunu Yağmur için yapabilirim sanırım ama asıl mesela o değil. Yağmur'u nasıl buraya çalışan olarak getirebiliriz ki? Durup dururken kıza gidip gel bizimle çalış desek çok tuhaf olur."
"Kapıya ilan yapıştırırız. Ben Ali'ye de bir ilan veririm kantine hatta Yağmur'un görebileceği bir yere bıraksın. Yağmur görürse gelir belki."
"Yok olmaz bu bence. Böyle gelebileceğini sanmıyorum." dedim düşünceyle. Sonra aklıma gelen kişiyle muzip bir şekilde gülümsedim.
"Kuzeni... Kuzenine mesaj atabilirim. Yağmur'un yaşadığı her şeyin farkında ve eminim okuldakilerin ona olan tavrını da biliyordur. Ona mesaj atsam belki onunla konuşur ne dersin?"
"Çok iyi düşünmüşsün cidden. Böyle bir ihtimal değil kesin olacak gibi duruyor. Akşam eve gider gitmez babanla konuş ve aklındaki planı yap."
"Tamam şimdi kahvaltımızı yapalım." dedim önümdekileri yemeye başlarken. Böyle bir şey olsaydı sanırım hayatımdaki en güzel şey olurdu.
Hem aklım onda kalmayacaktı, hem benimle konuşacaktı hem de her an gözümün önünde olacaktı ve ben onu görecektim. Sanırım bunun için yıllarca uğraşsam da böyle bir fırsatı ayağıma getiremezdim.
Kahvaltımızı yapıp mağazaya gittik, mağazayı açtık ve çalışmaya başladık. Ben boş olduğum ilk dakikada Emre'ye mesaj attım.
Ömer: Emre baksana iki dakika
Mesaj tek tik olduğunda sabırsız bir şekilde onu aradım bu sefer. Bir dakika bile beklemek istemiyordum.
"Efendim abi?"
Emre telefonu açınca konuşmaya başladım.
"Emre baba normalde saat kaçta eve geliyor. Ben hep biraz geç geldiğim için bilmiyorum. Sen biliyorsundur."
"Bir şey mi oldu?"
"Yok abicim sadece onunla bir şey konuşmam gerekiyor. Eve ne zaman geliyor. Ben de o zaman gelip hemen bir konu hakkında konuşacağım."
"Erken geliyor. Normalde saat tam altıda evde oluyor hep."
"Tamam o zaman görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp heyecanlı bir şekilde yerime tekrar oturdum. Babamın eve gelmesine birkaç saat vardı ve benim o birkaç saat içinde ona ne söyleyeceğimi belirlemem gerekiyordu.
"Baba ben ve Anıl müşteri yoğunluğundan dolayı artık her şeye yetişemiyoruz. Öbür iki çalışanın da pek bir bilgisi yok. Tanıdığımız bir arkadaşı işe alsak sorun olur mu?"
Bu hiç olmadı galiba.
"Baba sana bir konu hakkında bir şey söylemem gerekiyor. İşe yeni bir arkadaşımızı alsak olur mu? İş çok yoğun olduğu için çok yoruluyoruz."
Olmadı...
"Baba sana söylemek istediğim bir şey var. Son birkaç aydır çok yoğun bir şekilde müşteri alıyoruz ve onlara yetişmekte zorlanıyoruz. Anıl'la bu konu hakkında konuştuk ve mağazaya yeni bir çalışan almak istiyoruz. Eğer izin verirsen tanıdığımız bir arkadaşımızı işe alabilir miyiz?"
Hmmm. Bu oldu sanırım.
Yere bakıp kurduğum üçüncü açıklama cümlesinden sonra en sonuncuda karar kılıp ayağa kalktım ve anahtarı Anıl'a fırlattım.
"Ben çıkıyorum. Bugün sen kapat dükkanı. Yarın görüşürüz."
"İş konusunu babanla görüşmeye gidiyorsun değil mi çakal?" dedi Anıl gülerek. "Yoksa eve bu kadar erken gitmezsin hayatta."
"Ben evine zamanında giden bir bireyim. Böyle şeyler çok ayıp oluyor ama." dedim ben de gülerek.
"Bol şans. Umarım istediğin şey olur."
"Şansa ihtiyacım olacak. Yarın sana iyi haberlerle gelirim umarım."
"Sana güveniyorum."
Mağazadan çıkıp durakta birkaç dakika bekledikten sonra dolmuşa binip birkaç dakikalık yolculuktan sonra evime geldim ve kapının önünde biraz soluklandım.
Şu an Yağmur için bu zorlu şeyi severek yapacaktım. Yeter ki o, o saçma yerden çıkıp bizimle çalışmaya gelsin bunun için her şeyi yapabilirdim.
Kapıyı çalıp her zamanki gibi annemin açmasını bekledim ama kapıyı bu sefer gülen yüzüyle Kübra açtı.
"Sen büyüdün de abine kapıları mı açıyorsunuz hı?" dedim eğilip onu havaya atarken. Kübra kahkaha atarken kucağıma düştüğünde yanağından öpüp tekrar havaya attım. En sevdiği şey onu havaya atmamdı sanırım. En çok bunu yapınca gülüyordu.
"Annemiz nerde?"
"Çay yapıyor mutfakta."
"Sen neden bu kadar tatlı konuşuyorsun? Seni yemem için mi? Eğer bunun içinse seni yiyebilirim şu an."
Kübra kıkırdığında onu son kez öpüp yere bıraktım ama içeri girdim. Şimdi günün en stresli ve önemli kısmına geliyordum. Önce mutfağa annemin yanına gittim. Babama söylemeden önce ona söylemek istiyordum.
"Anne?"
Annem sesimle bana dönüp gülümsedi.
"Erkencisin bakıyorum. Hoş geldin oğlum."
"Hoş buldum." dedim yanına gidip onu birden gıdıklayarak. "Sana bir şey söyleyeceğim ve eğer bana yardım etmezsen seni güldürmekten öldüreceğim."
"Tamam dur manyak." Annem kahkahaları arasından konuşurken onu gıdıklamayı bırakıp ciddileştim.
"Ne oldu?"
"Babamla bir konu hakkında konuşmam gerek ama senin yardımın da gerekiyor. Benim dediğim şeyleri sen de destekle lütfen."
"Neymiş o şey?"
"Biz mağazaya yeni bir çalışan almak istiyoruz. Okuldan bir kız. Bunu babama söylesem kabul eder mi?"
"Bilmem ki oğlum. Çalışana ihtiyacımız var mı?"
"Babamın tanıdığı öbür ikili gerçekten hiçbir şey bilmiyor. Ben de Anıl da sırf babamın tanıdıkları diye sesimizi çıkarmıyoruz. Zaten çoğunlukla kafalarına göre hareket ediyorlar."
"Öyle mi? Bu konuyu istersen babana ben söyleyeyim. Neden şimdiye kadar söylemedin ki bize?"
"Gerek duymadım ama son günlerde yoğun bir müşteri akımı var. Zorluk çekiyoruz biraz."
"Gel konuşalım o zaman."
Annem önden ben arkasından oturma odasına gittiğimizde babam önce bana sonra anneme baktı.
"Bilal Ömer sana bir şey söylemek istiyormuş iş hakkında."
Babam tekrar bana baktığında biraz gerilmiştim ama hemen toparlanmıştım.
"Söyle bakalım."
"Mağazaya yeni bir çalışan almak istiyoruz. Eğer sen de izin verirsen tanıdığımız bir arkadaşı işe almayı istiyorum."
"Zaten iki çalışanımız yok mu? Sen ve Anıl'la birlikte dört tane. Yetmiyor mu?"
"Son günlerde çok müşteri geliyor ve senin aldığın iki işçi de çok tecrübesiz. Bir işi saatlerce yapamıyorlar. Biz de her şeye yetişemiyoruz. O yüzden yeni bir tane alalım diye düşündük."
"Ben tanıyor muyum?"
"Alsınlar işte işe Bilal. Zaten Ömer son günlerde eve çok geç gelip çok erken çıkıyor. Endişeleniyorum artık. Yeni biri gelse en azından biraz dinlenme fırsatı olur."
Babam birkaç saniye yüzüme bakıp derin bir nefes alıp verdi. Şimdi sıra verdiği kararı söylemekte kalmıştı.
"Tamam o zaman. İşe aldığım iki kişi bir şey bilmiyorsa onları da işten çıkarabilirsin. Başka bir şey varsa söyle."
"Başka bir şey yok. Teşekkür ederim." dedim mutluluğumu gizlemeye çalışarak. Az sonra deliler gibi kahkaha atmaya başlayabilirdim.
Babam kafasını salladığında anneme odama gideceğimi yemek hazır olduğunda beni çağırmasını söyledim ve hızlı adımlarla odama gittim.
Şimdi sıra işe alındığını bile bilmeyen Yağmur'u işe almaktaydı...