11

1222 Kelimeler
Yanımda hareketlenen beden yüzünden gözlerini açtığımda Kübra'nın uyanmak üzere olduğunu gördüm. Saat daha çok erkendi ve biraz daha uyuması gerekiyordu. Elimi yavaşça kolunu vurdum birkaç saniye. Kübra hareket etmeyi bıraktığında bu hareketimle her zaman uyumaya devam ettiği için güldüm. Büyüyünce ondan çekeceğim vardı galiba. Sessizce ayağa kalkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim ve sonra aynı sessizlikle gelip üstümü giyinip evden çıktım. Normalde evden çıkmam gerekenden hep daha erken çıkıyordum. Yolda yürürken çalan telefonumu çıkarıp aramayı cevapladım. "Alo?" "Günaydın Ömer abi. Ben bugün işe gelemeyeceğim. Biraz hastayım ve çok halsizim. İzin almak için aramıştım." "Benden izin alma babamı arayıp izin iste. Şimdiye kadar hiç izin istemedin mi?" dedim babamın işe alıp ismini unuttuğum çocuğa. "Hayır ilk defa istiyorum." "İzin işlerine falan hep babam bakıyor. Sadece benim aracılığımla söylüyor çalışanlara." Babamın işe aldığı iki çocuğu dün bir anlığına bile olsa işten çıkarmayı düşündüm ama belki onların da bu işe çok ihtiyacı vardır diye bundan vazgeçtim. "Tamam o zaman ben izin isterim ondan. Seni de rahatsız ettim. İyi günler." "Sana da geçmiş olsun. İyi günler." "Teşekkür ederim." Telefonu kapatıp yürümeye devam ettim. Durağın önüne geldiğimde gördüğüm kişi beni şoka uğratmıştı. Aslında şok olmama gerek yoktu ama ben yine baya şaşırmıştım. Yağmur elindeki telefonun ekranına bakar bir şekilde oturuyordu. Aklımdan şu an binlerce şey geçiyordu ama en merak ettiğim şey Yağmur her gün burdan mı okula gidiyor acaba sorusuydu. Telefonumu çıkarıp Yağmur'a mesaj attım ve yine ona bakmaya başladım. omerkayabasi: Günaydın. Yağmur sanırm bildirimi görmüştü çünkü hızlı bir el hareketiyle telefonun üst kısımlarından bir yere dokunmuştu. Düşündüğüm şey olduğunda bu sefer ben bana gelen mesaja baktım. yagmurozer: Günaydın. omerkayabasi: Nerdesin? yagmurozer: Duraktayım. Okula gideceğim. omerkayabasi: Dersin bu kadar erken mi başlıyor? yagmurozer: Hayır. Arkadaşım benimle bir şey konuşmak istiyormuş erken gel dedi o yüzden bu kadar erken gidiyorum. yagmurozer: Sen nerdesin? omerkayabasi: Ben de birine bakıyorum. Çok güzel görünüyor ona dalmıştım sonra aklıma sen geldin. yagmurozer: Kime? omerkayabasi: Kısa saçlı, gözleri her zaman şişkin olan birine. Telefonumun ekranını da interneti de kapatıp deli cesaretiyle Yağmur'a doğru yürümeye başladım. Sonuçta kim olduğumu bilmiyordu ve beni sadece bir telefoncudan ibaret sanıyordu. Hatta belki şimdi yanına gitsem yüzüme baksa da kim olduğumu hatırlamazdı. Durağa gidip yanındaki boşluğa o rahatsız olmasın diye ondan biraz uzak bir şekilde oturdum ve beni fark etmesini bekledim. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki sırf bu yüzden bile başını kaldırıp yüzüme bakabilirdi. Yağmur'un telefonuna çaktırmadan baktığımda benim sohbetimde olduğunu gördüm ve elimde olmadan sırıttım. Yağmur bildiğimiz benim sohbetimde benden mesaj bekliyordu ama ben ona mesaj atmak yerine gelip yanında oturmayı tercih ettim. Beni fark etmese bile yanında oturmak çok güzeldi. Sanki her an başını bana çevirip "Ömer?" diyecekmiş gibi hissediyordum. Üniversite servisi geldiğinde Yağmur ayağa kalkmadan önce yanımdaki çantasını almak için bana doğru döndü ve döner dönmez göz göze geldik. Yağmur'un şaşkınca gözleri açıldığında bu kadar şaşırmasına ben bile şaşırmıştım. Beni hatırlıyor muydu acaba? "S-sen." Yağmur'un sesi o kadar kısık çıkmıştı ki zar zor duymuştum ama yine de cevap vermiştim. "Servis gidecek." dedim gitmek üzere olan servisi işaret edip. Yağmur önce servise sonra da bana baktığında başını biraz eğip servise binmişti. Ben de nefes almayı unutmuş gibi derin bir nefes alıp sakinleşmeyi bekledim. Yağmur'un bir kelimesi bile üstümde bu kadar etki yapıyorsa gerisini düşünemiyordum. Birkaç dakika sonra Yağmur'un kalktığı yere ben oturdum ve internetimi açıp attığı mesaja girdim. Birini bir dakika önce birini de ben ona mesaj attığım ve yanına geldiğim zaman atmıştı. yagmurozer: Tanıdığın biri mi? yagmurozer: Ömer? omerkayabasi: Efendim? Geç cevap verdiğim için özür dilerim. Bir şey mi soracaktın? yagmurozer: Sorun değil. Önemli bir şey değildi zaten boşver. omerkayabasi: Olsun. Yine de söylemek istediğin bir şey olursa önemli olup olmadığını düşünmeden söyle. omerkayabasi: Gittin mi okula? yagmurozer: Evet geldim. Benim şimdi gitmem gerekiyor. Konuşuruz sonra. omerkayabasi: Tamam o zaman kendine iyi bak görüşürüz. Yağmur'la tesadüf eseri karşılaşmamız, aşırı kısa konuşmamız ve mesajlaşmamız bittiğinde ayağa kalkıp hızla yürümeye başladım ve yaklaşık on dakika sonra gidip mağazayı açtım. Çalışanlardan biri selam verip içeri girince ben de aynı şekilde karşılık verdim ve gözüm kapıda Anıl'ın gelmesini bekledim. Kübra Yağmur'la iş hakkında konuşmak için okula erken gelmesini söylemişti ve şimdi de büyük ihtimalle onunla konuşuyordu. Ömer: Neden hala gelmedin? Beklemekten sıkılmış bir şekilde Anıl'a mesaj attığımda mesaj atmasını beklerken o içeri girdi ve "Geldim geldim." dedi nefes nefese. "Of abi ya bir uyumuşum annem beni sopayla uyandırmasaydı hayatta uyanmazdım." "Abartma tozumuzu bugün yine üstümüze dökmüşüz." dedim gülerek. "Gelsene sana anlatmam gereken şeyler var." "Sırf bana anlatmak için bana mesaj attın değil mi? Yoksa gebersem umrunda olmaz pezevenk." "Gerizekalı birisin ama böyle şeylere kafan basıyor." "Boş yapma da anlat hadi. Gerizekalıymışım da bilmem ne. Görürsün sen olum." "Az önce Yağmur'la karşılaştım." "Şanslı ibne. Kübra'yla konuştun değil mi?" "Evet dün gece konuştum ve bana yardım edeceğini söyledi. Sabah Yağmur'la mesajlaştım ve bana arkadaşım benimle bir şey konuşacak okula erken çağırdı falan dedi. Zaten Kübra'ya kuzenim değil arkadaşım diyor. Ne düşünüyorsun? Sence Kübra Yağmur'u ikna edebilir mi?" "Kübra'yı tanımıyorum ama nedense bana bir güven verdi. Sanki ikna kabiliyeti çok yüksek bir kız gibi duruyor ama Yağmur biraz içe kapanık bir kız olduğu için onu ikna etmesi zor olabilir. Şöyle düşün üniversite onun için berbat bir yer olabilir ama tanıyıp bildiği bir yer. Yıllardır orda okuyor ama burası hiç bilmediği bir yer. Ne seni ne de beni ne de diğerlerini tanıyor. Oraya gidersem benim için daha zor olur düşüncesine kapılabilir." "Ben de bunu düşündüm ama şöyle bir şey de var bizi tanıdıktan sonra güzel bir şekilde bize alışır düşüncesine de kapılabilir." "Lan o değil de babana ne soyledin sen? Dün gece boyunca altıma sıçtım her şeyi batırıp yine tartışacaksın diye. Sana mesaj atmaya da korktum." "Çalışana ihtiyacımız olduğunu söyledim o kadar. O da fazla uzatmadan kabul etti direkt. Bu kadar çabuk kabul etmesini ben de beklemiyordum. Hiç kurcalamadı bile sadece işe aldığı iki çocuğu sordu ben de deneyimsiz olduğunu söyledim o kadar. Hatta bana onları da işten çıkarabilirsin dedi." "Ee oğlum çıkarsana işte. Zaten işe yaradıkları yok. Sıfır bilgileri var. Her şeye biz koşuyoruz." "Bilmem. Ben de çıkarmayı düşündüm ama sonra aklıma onların da bir işe ihtiyacı olduğu geldi. Ben karışmak istemiyorum. Babam çıkarırsa zaten çıkarır." "İhtiyaçları olduğunun farkındayım ama ikisi de daha bilgi sahibi olduğu bir işe girse biz de onlardan daha çok ihtiyaç sahibi ve bilgili yeni kişileri alsak herkes için daha iyi olacak. Sen daha iyi bilirsin ama bence bir düşün sen bunu. Çünkü bize hiçbir faydaları olmadığı gibi kendilerine de yok. Sadece boş boş ortalıkta geziniyorlar." "Yağmur'un bilgisi var mı telefonlar konusunda acaba? Güzelce tanıtsa telefonlarımızı ve tatlı dilli olsa var ya bir sürü müşteri çekeriz buraya. Hele hele erkek müşteriler." Anıl bilerek damarıma bastığında yüzüne sinirle baktım. "Siktirtme belanı ve işinin başına siktir git. Aslında ilk seni kovmam gerekiyor burdan." "Hadi hadi beni hiçbir zaman kovmayacağını en iyi sen biliyorsun canım arkadaşım." "Anıl siktir olup gider misin kardeşim?" "Tamam kardeşim. Sana iyi kudurmalar. Kız işe başlayınca yanına erkek geldiği zaman da bu kadar aşık olduğunu belli etme tamam mı aslanım? Kıskanılmak ya da aşktan nefret ediyor olabilir. Kızı kaçırma ilk günden." Oturduğum yerden Anıl'ı dövmek için kalkınca o koşup gitmişti bile. Neden herkes Yağmur'a aşık olduğumu söyleyip duruyordu ki? Yağmur'u ilk defa anlattığım annem bile ona aşık olduğumu söylemişti. Acaba onu çok mu düşünüyordum, ondan bahsederken farklı mı görünüyordum? Neden böyle bir şey dediklerini bilmediğim için bu düşünceleri bir kenara bırakıp Kübra'nın bana mesaj atmasını bekledim. Ben aşık falan değildim. Sadece Yağmur'a yardım etmek istiyordum o kadar.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE