Eller Bağlı(+18)🔥

719 Kelimeler
Bölüm:7 Eller Bağlı Vivienne Bileklerimi sıkıca kavradığı her bir noktayı şefkatle öperken seksi dokunuşlarını göğsüme taşıdı, sadece bir saniye geçmişti ki ıslak pembe dudaklarıyla göğüs halklarımı çepeçevre sardı ve emmeye başladı. Öyle tutkuyla emiyordu ki boşta kalan elimle biçimli ve dolgun memelerini okşamaktan kendimi alamadım. Ani çıkışımla önce şaşırdı ardından beni bir hamlede altına aldı. Başımın üzerine seksi kalçalarını oturttuktan sonra emretti: -Yala. Başımın hemen üzerinde duran amcığıyla birkaç saniye bakıştıktan sonra dudaklarımı yaladım: -Leziz görünüyorsun be... Cümlemi tamamlamaya müsaade edecek sabrı yoktu, başımı amcığına bastırırken ara ara çılgınca iç çekişlerle inliyordu. Bir süre sonra delice bir senkron tutturmuştum, her derin iç çekişiyle dilimi daha derinlerine sokuyor ve her inlemede dudaklarımı amcığına gömerek emiyordum. Kısa bir süre sonra dudaklarından çıkan tiz bir çığlıklıkla ağzıma boşaldı: -Lanet olsun! Çok iyisin... Dudaklarımı elimin tersiyle temizledim, bir an için duraklamama öfkelenmiş bir halde başımı tekrar bastırırken haykırırcasına inliyordu: -Sana durmanı kim söyledi?! Ellerinin yönlendirişiyle zorla amcığına gömüldüm, çok ıslaktı.. Çok ama çok ve bu seksi amcıktaki her bir damlayı emmek istedim. Bu mottoyla zevkle inleyerek emmeye başladım, çok geçmemişti ki kalçaları titremeye başladı. Güzel kıçına sert bir şaplak attım: -Çabuk kendini bırakıyorsun! Sesimi duymadı bile, sarsılarak geliyordu, istifimi bozmaksızın amcığına dilimi sokup zevkle içinde minik dalgalar halinde çevirdim. Her bir turla aldığım tat değişiyordu sanki. Yüzüme zevkle boşalırken sesi binbir parçaya bölünmüştü, o kadar tiz şekilde inliyordu ki demin boşalttığımız votka şişesini parçalayabilirdi. Kanımda akan votkanın yakan hissiyle onu iyice kendime bastırdım. Beli bir yay gibi gerildi ve ardından tüm vücudu kendini koyverdi. Orgazma ulaşmıştı. Bacaklarını birbirine bastırıp hala ıslak olan amcığını benden sakındı. Tatmin olmuş ve işini bitirmişti, bu düşünce canımı sıktı. Sessizce iç çektim, oysa çoktan doğrulmuştu bile ve emretti: -Geç sıra bende! Önünde domalıp kendimi sessizce düzdürmemi istiyordu... O an sanki içimde bir şeyler koptu, koptu ve anlık bir dehşetle onu altıma aldım. Afallamıştı ama karşı koymaya çalışıyordu. Belime taktığım demir dildoyu kıçına sürtmeye başladım, sert bir şaplak attım: -Domal! Karşı çıkıp altımdan kaçmaya çabaladı ama saçlarından tutup çekerek onu tekrar altıma aldım, kulağına şu sözleri fısıldarken kan yüzüme sıçramıştı: -Seni şu anda o kadar fena sikmek istiyorum ki ve seninle işim bittiğinde yürüyemeyeceksin. Sertçe sikmeye başladım, her girişimde poposu daha da pembeleşiyordu. Deliği daracıktı, daha önce sikilmediği o kadar belliydi ki... Bense onu önümde domaltmış çığlıklarına bakmaksızın hunharca beceriyordum. Kupkuruydu ve her girişimde zorlanıyordu, zevkten değil acıdan inliyordu. Yüzünü kendime çevirdim ve haykırmak için açtığı dudaklarını dudaklarımla yakaladım. Sömürürcesine öpüyordum. Bir yandan da minik deliğini sikmeyi ihmal etmiyordum, deliği yavaşça genişlemeye başlamıştı. İçinden çıktım. Derin bir iç çekerken inledi, inleyişi bitmeden yeni yeni genişlemeye başlamış götüne parmak attım. Az önce zorla girdiğim kıçını şimdi parmaklıyordum. Önümde zevkle domaldı: -Düz benii!.. İnleyişine karşılık olarak elimi tamamen kıçına soktum, tiz bir çığlık attı ve ... Sesi bir arabanın freni kadar tizdi sanki... Arabanın freni mi? Lanet olsun bunların hepsi ıslak bir rüyadan ibaretti... O gerçek değildi, ona dokunuşum, onu hissedişim... Bunlar zihnimin siktiğimin palavralarından ibaretti. Hala babamın eski çalışanının arka koltuğunda yatıyordum ve durumumda iyiye giden herhangi bir şey olduğu söylenemezdi. Gözüm akıp giden şeritlerde onu aradı ama o gitmişti... Fabrizio Gözümü yoldan ayırmamaya gayret ediyordum ama pekala farkındaydım ki hala arka koltukta kıpırtısız yatıyordu. Neredeyse iki saattir yoldaydık ama ağzından tek bir söz çıkmamıştı. Minik ağzından çıkmayan kelimeler bile beni delirtmeye yetiyordu. Ona ve bilinmeyen her zerresine dair açıklanamaz bir tutkuyla doluydum ve bunu kendime yeni yeni itiraf edebiliyordum. Yüce tanrım ne vardı bu kızda?! Sessizliğinde ne gizlediğini delice merak ediyordum.Merak dolu bir arzuyla birdenbire yanmaya başladım. Arzunun alevi bedenimi sararken dikkatim oldukça dağınıktı, yolu takip etmeyi bırakmıştım ve arabayı... Ani bir güm sesiyle kendime geldim, arabanın kontrolünü yitirmiştim. Şarampole kaporta oturmuş ve başımı direksiyona gömülmüş halde kendimi bulmam saniyeler içerisinde gerçekleşmişti. Alnımdan sızan taze kanın sıcaklığını hissetsem de bedenimi hareket ettiremiyordum, kısa süre içerisinde arabanın ters döndüğünü idrakine vardım ve ben de onun altına sıkışmış kalmıştım. İlk aklıma gelen oydu, Vivienne. Ona ne olmuştu, yaralanmış mıydı?Arkama dönmek için tüm gücümü topladım ama...Yoktu! İnanamayarak arka koltuğu tekrar ve tekrar taradım, ortada Viv'den eser yoktu. Bunun tek bir açıklaması olabilirdi, bu bir kaza değildi.Aradaki farkı bu kadar çabuk kapatmaları nasıl mümkün olabilirdi? Başımı pencereden seyirtmemle soğuk namluyu ensemde hissetmem bir oldu. "Siktir!.." Ve onun sesini duydum, her şey karanlığa bürünmeden önce: -Ona zarar verme, buna gerek yok! Yapma, hayır yapma! Bir el silah sesinin ardından her şey gecenin karanlığında kayboldu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE