Leon’un gözleri şaşkınlıkla açıldı, ama sonra onun sıcak dudaklarına teslim oldu. Bu kez aralarındaki öpücük çok daha yoğun, çok daha sahipleniciydi. Lucy’nin dudakları onunla buluştuğunda, Leon’un içindeki kurt tamamen kontrolden çıkmıştı.
Leon, Lucy’nin beline sarılarak onu kendisine daha da yaklaştırdı. Öpüşme giderek daha tutkulu hale gelirken, Leon onu kollarına aldı ve nazik bir hareketle masasına oturttu. Lucy’nin kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu.
Leon’un dudakları, Lucy’nin boynuna doğru ilerledi. Lucy’nin ağzından bir inleme kaçarken, Leon’un elleriyle onun belini daha sıkı sardı. İçindeki arzu doruğa ulaşırken, Leon onun gözlerinin içine baktı ve elleriyle yüzünü kavrayarak bir kez daha onu öptü.
Öpücükleri giderek kontrolsüzleşiyor, aralarındaki bağ daha da derinleşiyordu. Leon’un dokunuşları daha yoğun bir hal alırken, Lucy kendini onun kollarında tamamen kaybetmiş hissediyordu.
Lucy, Leon’un kendisine bu kadar yakın olmasına hâlâ alışamıyordu. Leon’un dudaklarından yükselen sıcak nefesler boynunu hafifçe yakarken, içinde tanımlayamadığı bir kıvılcım dolaşıyordu. Aralarındaki bu çekim inkâr edilemezdi.
Leon, Lucy’yi masaya yavaşça yatırırken bakışları değişmişti. Gözlerindeki vahşi ışık, kontrol ve arzunun sınırında dolaştığını gösteriyordu. "Lucy…" diye fısıldadı. Sesinde bastırmaya çalıştığı bir tutku vardı, ama bu bastırış artık uzun sürmeyecek gibiydi.
Başını eğip Lucy’nin boynuna doğru yaklaştığında, içindeki kurt kontrolünü kaybetmenin eşiğindeydi. Lucy’nin boynuna değen ilk öpücük, derin bir hırıltıyı serbest bıraktı. Bu hırıltı, Leon’un bedenindeki her kasın gerilmesine neden oldu. Kurdu, onu işaretlemek için can atıyordu, ama Leon buna direnmek zorundaydı.
Leon, boynundaki öpücüklerini daha da derinleştirirken, Lucy’nin elleri onun saçlarında dolaşmaya başlamıştı. Lucy’nin parmak uçları Leon’un boynunu okşarken, özellikle işaretlediği noktaya dokundu. Bu dokunuş, Leon’un bedeninde bir ateş fırtınası yarattı. Lucy’nin sahipliği, onun kurdu üzerinde inanılmaz bir etkide bulunuyordu.
"Lucy…" diye mırıldandı, kelimeleri tamamlayamadan. Dudakları boynundan aşağıya, Lucy’nin göğüslerine doğru yavaşça ilerliyordu. Lucy, nefes nefese kalırken elleri Leon’un sırtına daha sıkı tutundu. Bu an, ikisi için de geri dönülemez bir noktaydı.
Lucy, onun kontrolünü kaybetmek üzere olduğunu hissedebiliyordu. İçindeki arzu, Leon’un kendisine ait olduğunu bilmekle daha da yoğunlaşıyordu. "Leon…" diye fısıldadı, sesi hem davetkâr hem de tedirgindi.
Leon’un dudakları Lucy’nin teninde gezinirken, odanın kapısı aniden sert bir şekilde çalındı. O anın sıcaklığı bir anda kesildi. Leon’un vücudu gerildi, nefesi düzensizdi. Gözlerini kapatarak bir an için kendini toparlamaya çalıştı.
"Alfam, acil bir durum var," dedi dışarıdan gelen Beta Gideon’un sesi.
Leon, dişlerini sıkarken bir hırıltı yükseldi. İçindeki kurt, bu kesintiden dolayı öfkeliydi. "Gerçekten acil olsa iyi olur" diye cevap verdi öfkeli bir tavırla. Leon, derin bir nefes alarak yavaşça Lucy’den uzaklaştı. Bakışları hâlâ tutku ve arzuyla doluydu.
Lucy, yüzü kızarmış bir şekilde doğrulmaya çalıştı. Leon, bir an onun gözlerinin içine bakarak, "Şimdilik gitmek zorundayım," dedi, sesi kısık ama kararlıydı.
Leon kapıya doğru ilerlerken, Lucy hâlâ titreyen bir şekilde oturuyordu. Aralarındaki bu çekim, bir kez daha yarıda kalmıştı. Alfa Leon derin bir nefes alarak Lucy'ye dönüp bir an için bakışlarını onun gözlerinde sabitledi. Gözleri hâlâ arzuyla parlıyordu, ancak bu hislerini kontrol altında tutmak zorundaydı. "Geri döneceğim," diye fısıldadı, sesi hem kararlı hem de içindeki çatışmayı yansıtır bir tondaydı. Ardından, kapıya yöneldi ve dışarı çıkıp kapıyı ardından sessizce kapattı.
Koridorda bekleyen Beta Gideon, Leon’un odadan çıkarkenki hırçın halinden bir şeyler olduğunu anlamıştı, ancak bunu dile getirmek gibi bir niyeti yoktu. Onun yerine hemen konuya girmeyi seçti.
Beta Gideon, Leon'un sert bakışları altında bir adım öne çıktı. "Alfam," dedi, sesi ölçülü ve dikkatlice, "Megan'ı bulduk. İki adamla birlikte dışarıda tutuyorum."
Leon'un yüzü bir an için taş gibi oldu. Gözlerinde şimşekler çaktı ve sesi öfkeyle doluydu. "Nerede o?"
Gideon sadece başıyla dışarıyı işaret etti. Leon, kararlı adımlarla kapıya yöneldi. Çevresine yayılan karanlık bir enerji, içindeki öfkenin derinliğini hissettiriyordu.
Leon dışarı çıktığında, Megan iki adam tarafından sıkıca tutuluyordu. Yüzünde hem pişmanlık hem de meydan okuyucu bir ifade vardı. Leon ona yaklaştı, gözleri tehditkâr bir biçimde parlıyordu.
"Yaptıklarının ortaya çıkmayacağını mı sandın?" diye sordu Leon, sesi buz gibi soğuktu.
Megan, bir an için irkilse de çabuk toparlandı. Yüzünde zorlama bir gülümsemeyle, "Her şeyi senin için yaptım," dedi, sesi hem yalvaran hem de tutkulu bir tona bürünmüştü.
Bir adım atarak Leon’un yanına yaklaştı ve onu öpmeye çalıştı. Ancak Leon, onu sert bir şekilde itti.
"Bu yaptıklarını hiçbir şey haklı çıkarmaz," dedi Leon, sesi tiksintiyle doluydu.
Megan’ın yüzü öfkeden karardı. "Bir bakirenin seni ne kadar mutlu edeceğini sanıyorsun?" diye hırladı. "Kimse seni ve arzularını benim kadar iyi anlayamaz!"
Leon, Megan'ın söylediklerini duyduğunda bir anlığına şaşkına döndü. Gözleri kısılırken sesi kısık ama sertti. "Lucy... o bakire mi?"
Megan alaycı bir kahkaha attı. "Bunu bile bilmediğine göre demek ki henüz onunla yatmadın. Zavallı Alfa Leon..." dedi, sesinde küçümseyici bir ton vardı.
Leon’un yüzü kasıldı, öfkesi kontrol edilmesi güç bir hale geldi. Megan’a sert bir bakış attı ve adamlarına döndü. "Onu buradan götürün," diye emretti. "Artık bu sürüye ait değil."
Megan, sürüklenirken hâlâ konuşuyordu, sesinde hem öfke hem de çaresizlik vardı. Ancak Leon onun söylediklerine artık kulak asmadı.
Leon, derin bir nefes alarak arkasını döndü ve düşünceli bir şekilde uzaklaştı. "Aman Tanrım" diye düşündü. Az önce belki de Beta Gideon gelmese Lucy ile birlikte olacaktı ve daha onun bakire olduğunu bile bilmiyordu. "Hayır " dedi içinden. "Ona bunu yapamam" Lucy ilk seferinin çok daha özel olmasını hak ediyordu.
Bunu düşünerek çalışma odasına doğru yöneldi. Belki de Megan yine yalan söylüyordu. Ama bunu anlamanın tek yolu vardı. O da Lucy'e sormak...