"Mete, uçuyorum!"
"Manyak!" Diyerek kahkaha attı ve elindeki tuzu yaladı. Gözlerim kısılırken yanımda ki duvardan destek alarak Mete'yi inceledim. Kumral kıvırcık saçları, kahverengi gözleri ve inci gibi dişleri vardı. Çok yakışıklı bir adamdı, ama gerçekten sevdiği bir insan olmamıştı hayatında. Karakteri çok düzgün bir adamdı Mete. Sınırları, çizgileri vardı. Sakindi çoğunlukla, ama yeri geldiğinde sinirlenmeyi bilirdi. Çocukluğumuz beraber geçmişti… Bu yaşıma kadar beni koruyup kollamıştı, o benim her şeyimdi.
"Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?" Dedim fısıldayarak. Bir an da durup bana baktı.
"Ne?"
"Öyle işte…” Diye mırıldanıp shot attım.
"Bence daha içme sen.” diyerek gülümsediğinde başımı hayır anlamında salladım.
"Daha yeni başlıyorum, kıvırcık!"
"Bu sekizinci oldu." deyip kendi de bir shot attı.
"O zaman şunu da içeyim 10 olsun!” deyip bir shot daha attım.
"Matematik hocanı si-“ Dediğinde kıkırdadım, kel Murat'ı mı?
"Kızım kafayı iyice buldun sen!" Dedi Mete endişeyle.
"Alışkın olduğumu biliyorsun Mete” Dedim koltuğa sarsakça otururken.
"Tabi… İçtiğinde bankla öpüşen de bendim zaten!” Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
"Ne? O Tom değil miydi?" Dediğimde güldü ve başını iki yana salladı.
"Hayır, banktı." Elimi alnıma vurarak gözlerimi kapattım, gerçekten rezildim.
"Mete?"
"Efendim?”
"Mete?"
"Efendim?"
"Mete?"
"Ne var Lalin ne oldu?"
"Mete.. benim uykum var." Gerçekten aşırı halsizdim ve bir an önce uyumak istiyordum.
"Uyumadan önce duşa girmek ister misin?"
"Evet, ayılsam iyi olacak."
"Tamam dolabımdan istediğini al ben de kahve yapacağım.” Yanağına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra yalpalayarak yukarı çıkmaya çalıştım. Sarsak adımlarla banyoya girip aynanın karşısında dikildim ve kendimi inceledim.
Açık kumral saçlarım bugün yaşadığım olayı anlatmaya yetiyordu. Karman çorman olmuştu. Mavi gözlerim her zamankinden solgun görünüyordu. Göz altlarım şişmiş, kırmızılaşmıştı. Dans etmenin verdiği sıcaklıkla yanaklarım kırmızılaşmış, tişörtüme döktüğüm pizzanın salçası kurumuştu. Kısacası berbat görünüyordum. Suratımı sıvazlayıp suyu en soğuğa ayarladım. Soğuk duş almayı her zaman çok severdim. İnsanı kendine getiriyordu.
Kıyafetlerimi çıkarıp duşakabine girdim ve kapısını kapattım. Soğuk suyun tenimi uyuştururken huzurla gözlerimi kapattım. Tenim karıncalanıyordu ama ben bundan haz alıyordum. Dakikalarca suyun altında bekledikten sonra saçlarımı şampuanlayıp duruladım. Başım hala dönüyordu ve ayakta durmakta zorlanıyordum. Yere çöküp başımı dizlerime yasladım.
Bundan sonra ne olacaktı? Gerçekten evlenecek miydim? Ya evleneceğim adam otuzlu yaşlarındaysa? Ya bana kötü davranırsa, ya onu hiç sevemezsem? Ve bir gün ondan çocuğum olursa? Allah’ım, ne olur yardım et bana…
Ne kadar durduğumu bilmiyordum ama parmak uçlarımdan uzun bir süre olduğunu anlayabilmiştim. Mete'yi daha fazla bekletmemek için suyu kapattım ve havluya sarıldım. Sarsak adımlarla Mete'nin odasına girip dolabını açtım.
Bayılıyordum bu adamın kıyafetlerine! Yine de çok kurcalamayıp siyah, bana uzun gelen tişörtünü aldım. İç çamaşırlarımı giydikten sonra kıyafetlerimi katlayıp yatağın üstüne koydum. Metenin tişörtünü üstüme geçirdim. Onun bana yan gözle bakmayacağını, ondan bana bir zarar gelmeyeceğini biliyordum. Mete'nin çorap koleksiyonundan kaktüslü çorapları ayağıma geçirdim. İkimizinde çorap koleksiyonu vardı. Saçma olduğunu biliyordum ama yaz kış çorap giyerdik ve ihtiyacımızın olmadığı kadar çorap vardı ikimizde de. Saç kurutma makinesi ve tarağı alıp aşağı indim. Onlarda duş aldığım zaman Mete saçlarımı kuruturdu.
"Ben geldim!”
"Ayılabildin mi?"
"Sarhoş olmadım ki?”
"Hmm, tamam" dedi geçiştirerek. Elime kahvemi verip saç kurutma makinesiyle tarağı benden aldı ve koltuğa otutturdu. Arkama geçip kafama ufacık bir öpücük bıraktıktan sonra "acıtırsam söyle" dedi. Yüzümde tebessüm yayılırken düşündüğüm şey belki de şu hayatta bana en çok değer veren Mete'ydi.
Saçlarımı dakikalarca taramıştı sıkılmadan. Hoşuma gittiğini biliyordu. Arada ellerini gezdiriyordu, bense uyumamak için zor tutuyordum kendimi. Saç kurutma makinesini fişe takıp saçlarımı kurutmaya başladı. Uzun olduğu için uzun sürüyordu.
Saçlarımı kuruttuktan sonra bir kez daha tarayıp tarakla makineyi masaya koydu. Kucağına yattığımda elini saçlarımda gezdirmeye başladı. Bir yandan da telefonda geziniyordu. Tam uykuya dalacaktım ki mesaj sesiyle irkildim. Meteye dönüp baktığımda bana bakıyordu.
"Bir şey mi oldu?" Başını salladı. Doğrulup ona baktım. Elindeki telefonu bana verip gelen mesajı gösterdi. Mesaj annemdendi.
"Lalin'in orada olduğunu biliyoruz, söyle ona yarın evleneceği adamla tanışacak. Eve gelsin"
Mete'yle birbirimize baktık. Bu iş düşündüğümden de ciddiydi.